17 Ağustos 2014 Pazar

ARNAVUTLUK - İSKOÇYA - MACARİSTAN - AZERBAYCAN DÖRTLÜSÜ




Turan coğrafyası ; 
Elam, Subar, Sumer, Etrüsk, Pelasg, Kimmer, İskit, Hun, Alan, Alban, Avar, Bulgar, Kuman-Kıpçak, Peçenek, Oğuz ve 
diğer Türk kavimlerinin 
kültürel ve medeni damgasını taşımaktadır.


ARNAVUTLUK - İSKOÇYA - MACARİSTAN - AZERBAYCAN DÖRTLÜSÜ


MÖ 4. yüzyıl ile 10. yüzyıl kadar süren 1.400 yıllık dönemlerde, Kafkas dağlarının güneye bakan yamaçlarından aşağı uzanan topraklara Albanya adı verilmiştir.


....


ARNAVUTLARIN MENŞE-Î

Ercan Çokbankir, “Balkan Türklerinin Kökleri”isimli eserinde; “Arnavutlar İllirya (M.Ö.1200) kökenli bir kavimdir. İllirya dili uzun zaman yaşamasına rağmen Arnavutlar kimliklerini korumuşlar fakat devlet olarak yaşatamamışlardır” demektedir. Çokbankir, bulgularına şu cümlelerle devam eder: “İlliryalıların, Geg’lerin yani Kuzeyli Arnavutların ataları, Epirotlar’ın ise Tosklar’ın yani güneyli Arnavutların ataları olduklarına inanılmaktadır. Ünlü Coğrafyacı Strabon, Epirotların aynı zamanda Pelasgialı olarak adlandırıldıklarını ifade etmiştir."

Arnavut kelimesi bir Güney Arnavutluk (Toksa ) aşireti olan "Arbanit"lerin Hicri. 835 yılı Osmanlı kayıtlarında Arnavutluk Vilayetinin ismi Arvanit ili olarak geçer. Arnavutlar ülkelerine, kartallar ülkesi anlamına gelen Şipira derler. Bu bakımdan Şipira Arnavut bayrağında da görmekteyiz.(1- dipnotlar pdf'de-SB)(not)


Arnavutlar Orta-Güney Avrupa'da yayılmış ve İtalya'ya dahi göç vermiştir. İtalya'ya göçen Arnavutlara "Arberes" ismini vermişlerdir. Eskiden Pagan olan Arnavutlar Aziz Paul zamanında Hıristiyanlığı seçtiler. Yine de Arnavutların Hıristiyan kimliği Ortaçağ boyunca huzurlu ve kararlı bir halde değildi. Sık sık şiddet yoluyla din değiştirmeden sonra, birçok Arnavut kilise öğretisine karşı Bogomilliği kabul etmiştir. 

Arnavut Bogomillere resmi kilise tarafından acımasız zulümler yapıldı. Her Bogomil gibi onlarda daha sonraki yıllarda Pomak ve Boşnaklar gibi Müslümanlığı seçtiler. Müslümanlığı seçenler bize göre genellikle Albanlardır. İllirya kökenli Arnavutlar ise genelde Hıristiyan olan Arnavutlardır. Hıristiyan Arnavutlar içinde Osmanlı döneminde -ihtida- yoluyla İslamiyeti seçenlerde olmuştur. (2)

Ahmet Aydınlı ise, Albanlar üzerine yazdığı ifadelerde: “Arnavut unsuru ile ilgili en objektif tarihî belgeler yalnız Türk tarih, kaynaklarında mevcuttur. Albanologların Arnavud diyalektiği, filolojisi, sentaksı ile ethnolojik ve historik problemleriyle ilgili en mücerret belgeler Türkiye'de ve Türk tarih, kaynaklarında mevcuttur. Zira; Arnavutlar, her yönden hars, örf ve ethnik yapı bakımından saf-kan Türktürler. Ethnik yapılarında hiç bir suretle Grek, Lâtin ve Slav halitası (karışımı) yoktur”(3)demektedir.

Kadim Albanların ilk yurdu bugünkü Azerbaycan yöresidir. Kadim Albanya'yı Doğu'da Hazar denizi, Güney batıda Kür ırmağı, Kuzey-batıda Kanık (Alazan) ırmağı ile Kürin, tabasaran emaretleri ve Kazıkumik ile Kaytak'tan Kafkas dağ silsilesi ayırmakta, idi...

Hudut bu kesimden itibaren; Darvag ırmağı ile Hazer denizine uzanmakta ve bugünkü Şirvan gazası ile Selyan, Baku, Şeki, Derbent, Tabasaran, Kurin ile Samur ve İlisu ülkesinin Cenup kısmını içine almakla idi... Başkenti ise; yüzyıllar boyu BÜYÜK PARTAV şehri olmuştur.

Bugünkü Azerbaycan yöresinde yapılmış olan. arkeolojik ve toponimik arştırmalar bir kül halinde kadim Alban medeniyetini 'bütün veçheleriyle meydana çıkarmıştır (4). Azerbaycan'da yaşayan Alban ve Atropaten kabilelerinin güney Kafkasya'dan gelen kavimlerin baskılarından sonra Balkanlara göçtüğü görülür. Atropatenlerin kurduğu devlet M.Ö 331 Govgamel savaşından sonra bölgeye egemen olmuştur. (5)

Daha sonraları güney Kafkasyalı kavimlerin bölgeyi egemenliğine katmasıyla bölge halkı daha öncekiler gibi Karadeniz üzerinden Balkanlara inerek Arnavutluk ve Makedonya'da Azeri Albanlar yerleştikleri bölgeye de Albanya ismini vermişlerdir. 

Azeri kaynaklarında Albanların İskitlerle benzerliği de şu ifadelerle anlatılır: "Plutarx Albanları an casur xalg kimi tasvir edir. Strabon Albanlar haggında -güzalliyi ve boyunun ucalığı ile farglanır-, Dionisi Perieget -dövüşkan Albanlar- Yevstrafiya Albanlar dövüşkan xalgdır-Rufi Fest -coşkun Alban- ifadalarını işlatmişdır."

“Tarihin Babası” Herodot Pers Kralı Darius ile İskitlerin yaptığı savaştan bahseder. Neticede Karpat Dağları ile Dobruca arasındaki (Scytia Minor) adı verilen bölgeye yerleşerek bu bölgeye adlarını ve büyük bir gelişme göstererek üstün bir medeniyetin eserlerini verdiklerini kaydeder(6).


Başka bir kaynakta bu konu üzerinde şu bilgileri verir. M. Ö IV ve III. yüzyıllarda Azerbaycan'ı oluşturan iki bölgeden Arrania ve Albania’dan bahseder. Zamanla Perslerin egemenliğine giren bu satraplıkta çok çeşitli diller konuşulmaktadır. Arnavutluk tarihini incelediğimizde M.Ö 1. yüzyılda Makedonya ve Dalmaçya kıyılarında Arnavutluk (Albania) devletinin kurulduğunu ve Azeri tarihindeki Makedonya'ya göçen Albanların, Albania (Arnavutluk) devletini M.Ö I. yüzyılda kurulmasının denk gelmesi tesadüf olamaz. (Balkanlar El Kitabı. CiltI. S.2) 

Bu iki ayrı kaynaktaki iki devletin kurulmasının çakışması, Arnavutların kökenlerini kimler olduğunu aydınlığa çıkarmış olmalıdır. Yine bazı tarihçilere göre Albanlar 

1-) İndo-Kafkas 2-) Çeçen-Inguş 3-) Sak, Saka (İskit) boylarından biridir. 

Tarihçiler bu üçüncü tezi kabul ederler. Albania kuruluşunda 20 civarında dilin ve etnik topluluğun devletiydi. Tıpkı Kafkaslarda olduğu gibidir (7).

Albania ismine Strabon'un “Geographıka”adlı kitabında rastlayabilirsiniz. 17 kitaptan oluşan "Geographika" adlı kitaplarının I. III. IV. VII. XI ciltlerinde bazı bölümlerinde İskitlerden bahseder. İskitlerden ve Albania isminden Geographika kitabında, Kaukasos (Kafkas) Dağları'nın güneyinde bir ülke olarak rastlarsınız. 

Yine Azeri tarihinde Albanlar'dan şöyle bahsedilir. "Strabonun m'lumatma göra Albanlar daha çok Aya sitayiş etmiş ve İberiya sarhadında onların ma'badi olmuştur. Strabonun ma'lumatma göre e.a. IV-IlI asrlarda albanlann bir hissasi Midiya Atropatena arazisinda da yaşayırdı."( 8).

Bazı tarihçiler Albanların Kafkasya'dan ayrılmadığını iddia ederler. Bize göre zamanın ünlü coğrafyacısı ve gezginini Strabon'un bu ifadeleri gerçekleri yazmış olmalıdır. Yine Elizabeth A. Zachariadou. "Sol Kol" adlı kitabında Sarı Saltuk Dede ve diğer bazı Bektaşilerin ve Albanların, Azerbaycanın Hoy şehrinden olması ile ilişki kurmak ister. Bu konuyu araştıran Avrupalı uzmanlardan Melikoff, Elizabeth. A. Zachariadou. v.b bu tezi destekler (9).

Strabon'un “Geographika” sında "Trakhialara ve Troialılara ait birçok ortak isim vardır. Örneğin Skaler denilen Thrak’larda, Skaios Irmağı, Skai'ler suru gibi Troia'da da Skai'ler kapısı vardır."diye bahsetmektedir. 

Burada Saka= iskit kelimesinin benzerliği üzerinde biraz durmak gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü Kafkasya kavimleri içinde Saka Türklerinden Skailer olarak bahsedilmektedir(10).

Traklar, Troia (Truva)medeniyetinin de kurucusudurlar. Bu bölgede yaşamışlardır. Truva savaşlarının başkomutanının ismi Turku’dur. Yine Truva'da yaşayan kabilelerden birinin adının Turgiş olması ilginçtir(11).

Azerbaycan Türklerinden “Firudin AĞASIOĞLU’nun AZER HALKI isimli eserinde: 

“Etrüsk dili türk dili unsurları içermektedir. Etrüskler Tryodan İtalyaya geldiklerinde bir çok türk dilli toponimleri (yer adlarını) da beraberlerinde getirmişlerdir. Azerbaycan’ın kadim Alban bölgesinde gördüğümüz alban, rutul, sibar (subar), gibi etnonimler, ve Alba Longa (Uzun Alba), ülkesi, Albina, Tibr çayları, Artsakena boğazı, Kasper (Casperia), Qamer (Cameria), Armin, Sibaris, Tarku (Tarquini), gibi şehir adı bildiren toponimlerdir. Bu sıraya Alpan, Turan (Afrodita), Tarxan, Tin (Zeus), Uni, Herle (Koroglu), Aplu (Apollon),tartar gibi teonim ve mitik adlarıda ilave etmek gerekir (12). "

Demek oluyor ki; Kafkas Albanyası ile Balkan Albanyası arasındaki ilişki Etrüsk, İskit (Saka) Türklerinin Orta Asya, Kafkasya, Anadolu, İtalya ve Balkanlara göçü ile ortaya çıkmaktadır. Bu hususlar Albanların sadece Kafkaslarda ikamet etmediklerini de göstermektedir.

Alban Türklerinin bazı özellikleri
Kadim Alban Türkleri Turanî bir kavim olup; sağlam bünyeli, güzel çehreli, mütenasip yapılı, özel yaşayışlarında sade ve mütevazi; şahsiyet ve karakter bakımından dürüst; süvarilikte, ok atmada mahir; umumiyetle göçebe, iyi kılıç kullanan, iyi cins at yetiştiren, kısmen de tarımla iştigâl eden ve dinî inanış yönünden Şamanist idiler,: Silâhları umumiyetle yay,ok, zırh, cirit, mızrak ve kılıç'tan ibaret olup; çadırlarının. kapıları umumiyetle doğuya müteveccih idi(13).

Alban Kelimesinin Etimolojisi
Kadim tarihlerden beri “Ablan” kelimesi historikci, kronikçi, müsteşrik ile ethnologlarla türkologlar arasında uzun uzun etüd mevzuu olmuştur. Objektif bir görüş ve kanaatimize göre; “Albanya” kelimesi Ermenice, Lâtince, Grekçe ve Almanca ile diğer Batı dillerinde “Dağlık” ve “Aklık” mânâsını ifade eden “Alp” ile “Albus” kökünden iştikak etmiş olması da kuvvetle muhtemeldir. 

Kadim coğrafyacı Batlamyus, Hazer sahilindeki bir “Ablana” şehri ile Kafkas dağlarından çıkıp ta Hazer denizine dökülen “Albanus” ırmağından bahsetmektedir. Kadim “Ablana” şehri bugünkü “Derbent” şehri olabileceği gibi; Kuba kazasına bağlı “Al-pan” köyü de olabilir. 

Bu meyanda; “Albahüs” ırmağı ise; şimdiki “Samur-Çay”dır. Greko-Lâtincede “Albi” tâbiri “Ak” mânâsına kullanılmış olması mümkün olduğu gibi; “Hür ve Serbestliği” ifade etme kastıyla kullanılmış olması da pek muhtemeldir. Keza; “Ablan” ile “Albanya” tabirlerinin “Alan” Türkleriyle de her yönlü münasebetleri olması oldukça calib-i dikkattir.(14)

Eski Türklerde, “Ak” tâbiri umumiyetle Aristokrat ve Burjuva sınıfının pek itina ile kullandığı “asalet” sıfatının bir nev'i müteradifidir. 

Meselâ; “Ak-Hunlar”, “Ak-Koyunlular”, “Ak-Sırplar” ile “Ak-Çadırlılar” gibi... Keza; “Kara-Koyunlular”, “Kara-Hazerler”, “Kara-Kırgızlar” ile “Kara-Çadırlılar” gibi... Umumiyetle “Alban Türkleri”daha fazla “ak-renk” elbise giymeyi tercih ettiklerinden ve gençliklerinde açık renk saça mâlik olduklarından “Ablan” sıfatına muhatap olma ihtimali pek mümkün görülmekte ise de; “Ak”, “Parlak”, “Yükseklik”, “Dağ yığını” ile “Kahramanlık” mânâsını ifade etmekte olan öz-Türkçe “Alb” ile “Alp” köklerinden iştikak etmiş olması en aklî ve en ilmî bir kanaattir. 

İşte bu münasebetle; “Ablan” ve “Albanes” sıfatlarına muhatap olmuşlardır. Kadim Albanya'nın yanındaki “Elbrus” ile eski Medya'nın Hazer sahillerine pek yakın dağ zirvelerinden biri olan “Elburs” dahi “Parlak” ve “Işıldayan” mânâsını ifade etmektedir. Kadim Romalılar da “Ak-Şu” mânâsında “Albis”, “Albios” ve “Alba” kelimelerinin kullanılmış olduğu sarahatle görülmektedir, Lâtincede “Albus” hem “Aklık” ve hem “de “Işık” mânâsını ifade etmektedir. Ak-Şehir yerine “Alba” ve “Ablisin”... Ak-Memleket ve “Ak-Toprak” tâbirlerinin müteradifi olarak ta “Albionn” kelimesinin kullanıldığı görülmektedir(15).

Bugünkü İtalyan'ların ve kadim Romalıların kısmen sekenesi olan Etrüks'ler, Orta Asya'dan Anadolu'ya ve Balkan yarım adası ile Dalmaçya ve Adriyatik havzasına göçlerinde pek çok öz-Türkçe kelimeleri de mütemekkin oldukları çevrelere ve diğer ethnik unsurların lisanlarına, yayılmasına âmil olmuşlardır. Bugün, karşımıza bir nev'i Greko-Lâtinceden iştikak etmiş gibi çıkmakta olan pek çok kelime esasında kadim Türk lehçeleridir. Klâsik Batı dillerindeki “cesur – kahraman” tâbirleri de umumiyetle-“Alb” kökünden alınmadır. Kadim Greklerde “Albion” kelimesi de bu mânâda kullanılmıştır. Şu husus ta şayan-i dikkattir ki, Oğuz Han'ın babası Kara Han zamanında, yaşamış olan bir Türk kahramanının da adı ALBAN'dır (16).


Keza; milâttan evvel; 650 yıllarında, temayüz eden ulu Türk kahramanı Tunga Alp Er, kadim ALBANA şehrinde ve yöresinde yaşamıştır. Bu yüce Türk lideri, Saka fatihinin Medya hükümdarı Keyakseres tarafından milâttan evvel, takriben 625 yıllarında mağlûp edilerek ifna edilmiştir. 

Halen Azerbaycan'ın pek, çok yerlerinde “Al-pan” ile “Alpat” adlarının “Alpaut” şeklinde kullanılmakta olduğu görülmektedir. Orhun kitabelerinde zikredilmekte olan “Appagu” kelimesi ise; “asilzade” ile “arazî beyi” mânâlarını ifade etme kastı için kullanılmıştır (17).

Bugün Altay'lı Türkler, “Dev”, “Bahadır”, “Zorlu” ile “Yiğit” müteradifi olarak “Alp” tâbirini kullanmaktadırlar. Yakut Türkçesinde ise; “Alp” efsanevî bir kahramanın, adıdır. Yine Yakut Türklerinde “hoş” “güzel” ve “lâtif” mânâsının müteradifi olarak halen “Alban” kelimesi kullanılmaktadır. Altın-Ordu Türk devletinin vergi yönetmeliğinde “Alban-Yasan” tâbirleri kullanılmış olması oldukça ehemmiyet arz etmektedir. 

Yakut Türkleri ile Sirbirya'daki diğer Türk boyları hâlen “Alban” kelimesini “ismi has” olarak kullanmaktadırlar. Keza bugün Doğu Türkistan'da “Alban çıkarmak” vergi toplamak mânâlarında kullanıldığı gibi; Moğolistan'ın Urânhay vilâyeti Türkleri “Alban” kelimesini doğrudan doğruya “devlet mükellefiyeti” ve “devlet vergisi” olarak ifade etmektedirler. Böylelikle bir taraftan da “devlet” ve “devlet otoritesi” mefhumunu belirtmiş olmaktadırlar”(18).



Prof.Dr.Hilmi ÖZDEN
TURAN COĞRAFYASINDA BALKAN ALBANYA’SI (ARNAVUTLUK)
Turán İlim Fikir ve Medeniyet Dergisi Sayı: 17. pp.61-81 Ekim 2012’de yayınlanmıştır. 

detaylı pdf:



not:

Etrüskler adı verilen kavim, Troyalılar ile Sakalar'ın birleşmesiyle oluşmuş yeni bir Türk topluluğudur. Dolayısıyla bu yeni kavmin kökeni hem Anadolu'ya hem de Orta Asya'ya dayanmaktadır. Onların Orta Asya kökenli olduğunu gösteren başka deliller de vardır. Bunlardan biri, kurt motifidir. Romulus ve Romus kardeşleri emziren dişi kurt motifi, belli ki, Etrüsklerin Orta Asya ile irtibatlı olduklarının en önemli işaretlerinden biridir. 

Etrüsk krallarının asalarında yer alan kartal motifinin de Asya kökenli olduğuna şüphe yoktur. Zira çift başlı kartala tarihte ilk kez Sümerler'de rastlanmaktadır. Sümerler’ler de Mezopotamya'ya Orta Asya'dan gelmişlerdir. Sümer çivi yazısı ile yazılmış tabletlerde "imdigud" denilen çift başlı kartal, Orta Asya Türkleri'nden olan Göktürkler'de ve daha sonraları Selçuklular'da da görülmektedir ki, bütün bu kavimlerin kökeni aynı yere dayanmaktadır.



....


ALBAN TÜRKCƏSİNİN QRAMMATİKASINA ÖTƏRİ
 BİR BAXIŞ 

Bextiyar Tuncay 'un makalesi:



....


Azerbaycan - Kıpçak Alban Mezar Taşları : fotoğraflar




MACARİSTAN, AZERBAYCAN, ARNAVUTLUK VE İSKOÇYA
KUMAN, KIPÇAK, ALBAN, İSKİT VE ETRÜSK TÜRKLERİ