Sözlü destan geleneğinden gelen İlyada ile Odysseia baz alınarak "milâttan önce Türkiye'de Türk ve Türkçe yoktu" yalanına cevap arayan elinizdeki bu eser bilim dünyası da dahil bazılarını rahatsız edecektir. Ancak "dayatılan" öğretilerden ve önyargılardan kurtulmalı ve sorgulamalıyız. Çünkü dikkatli bir araştırmayla bu iki söylence/destanda Saka Türklerinin birebir etkisi görüldüğü gibi Türkçe sözcüklerle de karşılaşırız. Örneğin, Eke Tur (Ektur / Hektor), Eke Aba (Ekuba / Hekuba), Pirim (Priamos), Ölüg Ene (Polyksene), Korkut (Gorgütyon / Gorgythion), Doruk (Dorüklos / Doryklos) ve Oğuz (Ogyges / Ochus) gibi özel adlarla uğur (augur) ve bediz (beuvdos) gibi sözcükler öz Türkçedir. Öyle ki Kabar (Kabeiri / Kabeiroi) gibi Türk boylarının varlığından da bahsedebiliriz. Antik dünyanın edebiyat tarihine öncülük eden İlyada ile Odysseia sadece Grek dünyasını değil Türk dünyasını da anlatır. Acaba bu iki destan Türklere mi aittir, yoksa birebir ödünçlenmeyle birlikte Grek söylencelerinin derlenip yazıya geçirilmiş hali midir? Asıl açıklağa kavuşması gereken de budur. Ne de olsa İlyada Saka Türkleri Anadolu'da yaşarken sözlü olarak anlatılmış ve ancak MÖ 6.yy'da yazıya geçirilmiştir.
Eserde mitoloji, söylence, coğrafya, filoloji ve tarih üzerine birçok veriyle karşılaşacaksınız. Öyle ki eser sadece Turovalıları değil, çok daha fazlasını sunmakta ve sorgulamaya teşvik etmektedir. Kral Çıplak'tır.
Yazmaya teşvik eden, uzak ve yakın diyarlardan kaynak sağlayan ve yol gösteren, annem ile babama, eşime, oğullarıma, arkadaşlarıma ve büyüklerime, Teşekkür Ederim, Sağolun.
Yayın sürecinde emeği olanlar da dahil, Altınordu Yayınlarından Murat bey ile Turgay Tüfekçioğlu'na da yardımları için Teşekkür Ederim.
Tarihimize birazcık da olsa katkımız olduysa ne mutlu bana.
Sevgiler, Saygılar.
SB