30 Ağustos 2024 Cuma

Tang Türkleri

Tang Dönemi (618-907)

Pars (ya da Çita?) ile Atlı Avcı / Prenses Yongtai Mezarı (706),

Qianxian, Shaanxi Eyaleti, 1960/2'de bulundu / Shaanxi Tarih Müzesi

Tang Dynasty (618-907)

Mounted Hunter with cheetah / Princess Youngtai Tomb (706),

Qianxian, Shaanxi Province, 1960/2 / Shaanxi History Museum


"Çitalar genellikle iç korneadan burun köprüsünden ağza kadar uzanan lekeler ve belirgin siyah işaretlerle tasvir edilir; vaşaklar, siyah kürk tutamları olan dik kulaklarla gösterilir. Burada görülen hayvanın ne vaşağın dik kulakları ne de çita lekeleri vardır. Bununla birlikte, yuvarlak kulaklar karakteristik olduğundan ve vücut izleri aşınmış olabileceğinden çitaya daha yakındır." (Metropolitan Müzesi)


Benim tahminim ise bunun bir Pars olduğudur.

Tıpkı Selçuklu sanat eserindeki gibi.

Her iki eserde de atın kuyruğu düğümlüdür.


Evreni öldüren bir Alp

Kuyruğu düğümlü atı ve ongunu Pars

Kemer veya koşum takımı için bronz dekoratif levha

Selçuklu Türkleri, 12.-13. yüzyıl / Türkiye veya İran'dan,

Al-Sabah Koleksiyonu, Kuveyt

A Hero battling the dragon
His horse with knotted tail and his totem leopard.
Bronze decorative plate for a belt or harness
Seljuq Turks, 12th-13th century / from Türkiye or Iran,
Al-Sabah Collection, Kuwait
#ArtofTurks
#Turkish Art & Culture



Wolfram Eberhard’a göre “Wei sülâlesi ortadan kalktıktan sonra da Çin'de Türk kanı karışmıştır. Su (580-618) hatta Tang (618-907) sülâlesi kısmen Türk menşelidir.”


SB

____

ENG:

"Cheetahs are often depicted with spots and the distinck black markings that extend from the inner cornea down the nose bridge to the maw; lynxes are shown with upright ears with tufts of black fur. The animal seen here has neither the upright ears of the lynx nor the spots of a cheetah. Nevertheless, it is closer to a cheetah since the rounded ears are characteristic and the body marks may be worn away." (Metropolitan Museum)


My guess is that this is a Leopard.

Just like in the Seljuk art work 

In both works, the horse's tail is knotted, which is a tradition of the Turks.


According to Wolfram Eberhard, “After the Wei family disappeared, Turkish blood was mixed in China. The Su (580-618) or even Tang (618-907) family is partially of Turkish origin.”


SB


Çin ve Türkler / China and Turks

Karluk Türklerinin Tanglara karışması / Karluk Turks among Tang dyansty




Puyang Ejderha Mezarı


Çin'de bir ejderhanın en eski tasviri olan Puyang Ejderha Mezarı, Yangshao kültürü


"1987 yılının Haziran ayında Henan Eyaleti'ndeki Puyang şehrinde neolitik döneme ait bir mezar keşfedilmiştir. Mezarda yatan kişinin iskeletinin her iki yanında istiridye kabuklarından oluşan iki büyük mozaik yer almakta olup, doğuda bir ejderha, batıda ise bir kaplan figürü bulunmaktadır. Antik Çin'de gece gökyüzünde ana yönlerde dört dev takımyıldızı hakimdir ve her birinin bir hayvanı temsil ettiği düşünülmektedir. 

Bu dörtlü, Doğu'yu temsil eden Masmavi Ejderha, Güney'i temsil eden Kırmızı Kuş, Batı'yı temsil eden Beyaz Kaplan ve Kuzey'i temsil eden Siyah Kaplumbağa'dır.

Puyang mezarında bulunan iki istiridye kabuğu mozaiğin gerçek yıldız konfigürasyonlarını, yani ana yönlerden ikisinin ilkel takımyıldızlarını, Doğu'nun masmavi ejderhasını ve Batı'nın beyaz kaplanını tasvir ediyor olabileceği ileri sürülmüştür. Puyang mezarı radyokarbonla milattan önce 5.000 yılına, Yangshao boyalı çanak çömlek örnekleri ise milattan önce 5.000 ve 6.000 yıllarına tarihlendirilmiştir. Buradan Çin astronomik gözlemlerinin milattan önce en az 5.000 yıl önce başladığı sonucuna varıyoruz."

Kaynak/Source: East-Asian Archaeoastronomy: Historical Records of Astronomical Observations of China, Japan and Korea. By Zhenoao Xu, W. Pankenier, Yaotiao Jiang (2000)




Puyang Dragon Burial, with the earliest depiction of a Dragon in China, Yangshao culture

"In June 1987, a neolithic tomb was discovered in the city of Puyang, Henan Province. On either side of the skeleton of the tomb occupant there are two large mosaics formed by clamshells, with the figure of a dragon on the east and that of a tiger on the west. In ancient China, four giant constellations dominated the night sky in the cardinal directions, each thought to represent an animal. 

The four are, the azure dragon respresnting the East, the red bird for the South, the white tiger for the West, and the black turtle for the North.

It has been argued that the two clamshell mosaics found in the Puyang tomb may depict actual stellar configurations; that is, the primitive constellations of two of the cardinal directions, the azure dragon of the East, and the white tiger of the West. The Puyang tomb has been radiocarbon dated to 5.000 years BP and the samples of Yangshao painted pottery to 5.000 and 6.000 BP. From this we conclude that Chinese astronomical observation began by at least 5.000 years BP."


SB Note:

In old Turkish direction system, geographical directions were indicated by colors.


White (AK) - West (Akdeniz = Mediterranean)

Black (KARA) - North (Karadeniz = Black Sea)

Blue (GÖK = sky) - East (Gök Deniz/Hazar Denizi = Caspian Sea)

Red (KIZIL) - South (Kızıldeniz = Red Sea)

(which I shared earlier // daha önce paylaşmıştım)


Türk kültüründe yönler renkler ile belirtilmiştir.

Beyaz (Ak) - Batı (Akdeniz = Mediterranean)

Siyah (Kara)- Kuzey (Karadeniz = Black Sea)

Mavi (Gök) - Doğu (Gök Deniz/ Hazar Denizi = Caspian Sea)

Kızıl - Güney (Kızıldeniz = Red Sea)


SB



14 Ağustos 2024 Çarşamba

Efesli Kallinos

 "Barış döneminde yaşadığınızı sanıyorsunuz,

her zaman yaptığınız gibi..."



Efesli Kallinos (Callinus, MÖ. 690)

İskitlerin (Hunlarla soydaş) Efes'i tehdit ettiği dönemde yazmış


Gençler, daha ne kadar küçüleceksiniz?

Ne zaman biraz cesaret göstereceksiniz?

Dostlarınızla yüzleşmeye utanmıyor musunuz?

Korkak rolünü mü oynamayı düşünüyorsunuz?


Barış döneminde yaşadığınızı sanıyorsunuz,

her zaman yaptığınız gibi;

Ama ülkeniz savaşın pençesinde,

Bir adam ile bir silaha ihtiyacı var.


Ve bir adamın işi artık düşmanla savaşmaktır,

düşerken birini daha öldürmek için;

Ve düşmanla ölümüne savaşmak senin için bir şereftir.

Ülkeniz çağırdığında.


Ülkenin ne olduğunu düşünüyorsun?

Evin, çocukların ve eşin,

Arkadaşların, sevgililerin ve yoldaşların;

Hayatınızı oluşturan her şey.


Küçülen adam hiç düşünülmez,

hiç özlenmez;

Ama savaşan çocuk herkesin sevgilisidir;

ve düşerse anısı çok değerlidir.


Evet, ülkesinin kalbine acı verir,

cesur bir adam tozu dumana kattığında;

Ama yaşarsa, halkı için bir tanrıdır,

O, güvendikleri bir güç kulesidir.


Examiner (Launceston, Tas. : 1900 - 1954) Gazetesi,  Salı 15 Haz 1915 

sayfa 6 "THE FIRST RECRUITING SONG (ILK ASKERE ALMA ŞARKISI)"




"Kılıç ve ok toprağımızı mahvederken...."




SB


ek:

Türkeli'nde Nestor inancında olan Türklere ait bir yazıt.

Nike gibi iki melek taşı süslemekte




Tulpar

 

"Tulpar dünyanı birevü buççagında busa da, öz yılkısın tabar."(Kumuk Türkçesi)

"Tulpar dünyanın bir köşesinde olsa da, kendi sürüsünü bulur."



* Celsus Kütüphanesi - MS 2.yy / Efes

Ön cepheden detay "Tulpar = Pegasus" ile birlikte adı Grekçe olmayan Bellerophon.

Turovalıların müttefiği Lukkalı Sarpedon Pelasglı Poseidon oğlu Bellerophon'un soyundan gelir. Tulparlı (Pegasus) mitolojik hikayesi Likya'da geçer. Bellerophon Pegasus'u yakalar ve Chimera (Khimera)'yı Yanartaş (Çıralı-Kemer)'da öldürür. Khimeralar Etrüsk ve Saka sanatında da görülür.




* Saka Türklerinin Tulpar'ı

Altın plaka, MÖ 4.yy, Chertomlyk Kurganı / Kırım

Keçe üzerine işleme, MÖ 4.yy, Berel Kurganı / Kazakistan




* "sözde" Kelt Tulpar

TULPARLI BOYUNLUK

Boyunluğun bitiminde toynaklar görülmekte.

Vix Kurganı, MÖ 500

Kuzey Burgundy/Chatillion-sur-Seine



Geç Hallstatt erken La Tene dönemine ait arabalı bir kurgandan çıkan buluntular ithal olduğu kadar yerlilere ait eserlerdi. Tork olarak adlandırılan Tulparlı altın boyunluk ithal olmalı (her ne kadar, yerel olarak üretilmiş, ama Akdeniz özellikleri taşır, deselerde!). Çünkü Keltlerin böyle ince bir esere imza atmaları (o dönem için) çok zordur ki hem Hallstatt hem de La Tene'de İskit/Saka izleri (ve kurganları) görülür. Kurgandaki ceset 35 yaşlarında bir kadına aitti ve Vix Prensesi olarak adlandırıldı.


"Akdeniz'den ithal edilen ürünler tepe kaleleri ve prens mezarları dışında nadiren bulunduğundan, sıradan halkın bunlara erişimi gerçekten de nadir olmalıydı. Bu lükslerin bedelinin nasıl ödendiği belirsizdir. (...) Hallstatt zanaatkârları Akdeniz metal işçiliğinden dekoratif unsurları ödünç alıp uyarlamış ve bunları yerli ve İskit etkilerinin zengin bir karışımıyla birleştirerek Kelt sanatının ortaya çıkışını işaret eden kendilerine özgü geometrik, bitkisel ve hayvansal süslemeler yaratmışlardır. " - John Haywood


SB



12 Ağustos 2024 Pazartesi

Olimpiyatlar ve Pelops

 

"Saka" Pelops Hippodamia ile zafer turu atıyor, (MÖ 1.yy-MS 1.yy, Metropolitan müzesi)


"Lidyalı" dedikleri Tantalos'un oğlu Pelops.

Anadolu'dan Mora yarımadasına göçüp (ya da kovulup) oraya adını bırakan Pelops (Peloponesse).

"Lidyalılar"ın kökeni Pelasg boyu Maionialılara (Mayonia/Meonie) dayanır ki Mora'nın yerlileri de Pelasglar'dır.

Manes/Manasoğlu Atus (Atys)'un oğlu Ludus (Lydus)'tan sonra Mayonialılar "Ludyalılar (Lidyalılar)" olarak anılmıştır. Manas ve Atus dönemi Turova Savaşı öncesi dönemine denk geldiği için de Ludus'tan geldiği söylenen Lidya adı savaş döneminde kullanılıyor olamaz.

Ayrıca, Pelops'un Mora'ya gitmesi Ahhiyavalıların Mora'ya yaptıkları göçleri düşünmemize sebeptir. Ahhiyava sözcüğü ikiye bölünür Ahhi > Akha - Yavan > İon olur ki Maionia sözcüğünde bile -İonia var.

Adı "Grekçe" olmayan Pelops'daki -op eki HA kökenli değil ki -oba sözcüyle ilgili görülüyor. Bu durumda adı Pel/Bel Oba olarak da okunabilir.

Pelops Mora'daki Elis kralı Oinomaos(Oynoma)'u araba yarışında yener ve kızıyla evlenir. Böylece iç güveyliği üzerinden bölgenin kralı olur. Ayrıca Aka Memnon ile Menelaos'un da atası olarak soy tablosunda gösterilir. Güya Pelops'un oğlu Atreus onların babası ya da dedesidir. İlginç olanı ise Girit Minotauros'u öldürüp Gelin Elene'yi de küçükken kaçıran Theseus da Pelops'un soyundan geliyordur.


Mora'nın batısındaki Kronos dağının yamacında kurulmuş olan Olympia Elis'in dini merkezidir. Dorlar Mora'yı işgal ettiklerinde, Zeus'un anayurdu saydıkları Teselya'daki Olympos'a istinaden buraya tapınak yaptırır ve adını da Olympia koyarlar.

Pelops'un at-arabası yarışıyla birlikte MÖ 776'da başlayan oyunlar Elis-Olympia'da her dört yılda bir Zeus'un onuruna düzenlenir. Köylü-soylu fark etmez, herkes oyunlara katılabilir. Ancak oyunlara katılanlar katışıksız "Grek" vatandaşı olmak zorundadır. Yani uluslararası bir yarışma değildir, kendi aralarında düzenledikleri polis (kent) çekişmeleridir.

Grekler bu "etnik" köken konusunda öyle katıdır ki Makedonyalı Amyntas'ın oğlu I.İskender'in (MÖ 495-450) yarışlara katılmasına Makedonyalıların "Grek" olmamasından dolayı izin vermezler. Ancak I.İskender'in "Grek" ve "Argos" sevgisi bu kararlarını gözden geçirmelerine sebep olur ki ona "Grek Sever" lakabı vererek katılmalarına izin verirler. Soyundan gelen "Büyük" İskender'in ölümünden sonra ise bu yarışlara gösterilen saygınlık azalır.


Grekler MÖ 2.yy'da Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altına girer ve oyunlarda değişiklikler yapılarak tekrar ayağa kaldırılır. "Grek" vatandaşı olma kuralı Romalıların da "Grek" sayılmasıyla yok sayılır. Romalılar yarışlara sirk ve gladyatör oyunlarını ilave eder. Ama bu sefer oyunlar uluslararası bir nitelik kazanır ve gerçekten de Olimpiyatlara dönüşür. Öyle ki artık profesyonel sporcular karşı karşıya getirilir. Bu da amatör sporcuların yok olmasına sebep olur.

Sporcuların sendikaları kurulur, bahisler oynanır, şikeler yapılır ve hatta spor dünyası öyle bir güce erişir ki siyasete bile karışırlar. Savaşlar sırasında spor karşılaşmalarına ara verilince durma noktasına gelir. İmparator August döneminde ise tekrar ayağa kaldırılır ve araba yarışlarının başlatılmasıyla olimpiyat yarışlarına geri dönülür. Hristiyanlığın yayılması ve kabulü oyunlara da etkisini gösterir ve Doğu Roma imparatoru I.Theodosios tarafından 393'te yasaklanır. Tekrar başlaması (1896) için 1500 yıl geçmesi gerekmektedir.


Roma İmparatorluğu ile uluslararasına dönüşen olimpiyatlardan önce Türklerin uluslararası oyunlar düzenlediğini, öyle ki Grek vatandaşlarının MÖ 776'da başlattığı yarışlardan da 200 yıl önce, yani MÖ 1000'lerden beri uyguladıklarını biliyor muydunuz? Türkler Çinliler ile uluslararası sayılabilecek okçuluk ve binicilik yarışmaları yapardı.


Günümüzdeki Olimpiyatlar da amacından sapmış ve Roma sirkine dönüşmüş!

Ne zekilik, ne çeviklik, ne de ahlak kalmamış!

Paris 2024

SB


Etrüsk, sporcu fresklerden dolayı "Olimpiyat Oyunları Mezarı" olarak adlandırmışlar.

Ancak aslı cenaze oyunları olmalıdır.


Pelops Saka/İskit Başlığı ve Pantolonuyla









11 Ağustos 2024 Pazar

Boğa Başlı İnsan

 Hayvanlara eziyet edenlere cehennemde musallat olan ruhlar 'boğa-başlı insanlar'dı.

Mitolojiye göre; Grek kökenli olmayan Minos'un eşi, Pelasg kökenli Poseidon'un gönderdiği boğadan hamile kalır ve Minotauros'u doğurur.

Oysa;

Poseidon Minos'un atasıdır.

Minos'un dedesi olan Agenor'un babası Poseidon'dur.

Minos'un annesi Europe'dir ve Agenor'un kızıdır. Europe aynı zamanda Anadolulu Kadmos'un da kardeşidir ve Kadmos Thebai (Tepeay)'ın da kralıdır.

Minos'un eşi Pasiphane ise Büyücü Kirke'nin kardeşi, Altınpost mitolojisindeki Büyücü Medea'nın da teyzesidir. Yani Med-Türk kökenlidir.

Minos'un kardeşleri olan Rhadamanthos ile Sarpedon'un adları da Grekçe değildir.

Agenor'un annesi Libya'dır.

Libya İo'nun, yani Ay Kız'ın torunudur.

Ay Kız'ın (İo) babası ise İnakhus adını taşır, yani adı Türkçe İnak'tır ve İapethos (Yafetos) olarak Grek kaynaklarına geçen Yafes'in soyundan gelir.

Libya'ya geri dönersek, Libya Erpatalarının (Amazon) atası olarak soy ağacında yerini alır.

Ay tanrıçası Ay Kız'ın babası İnak(-hos) tufan sonrası halkı biraraya getirerek Argos'un kralı olur. Argos [Arg/Erk(-os)] Grekçe olmadığı gibi yerlisi de Pelasglar'dır.




Oğuz Kağan'ın anasının/babasının Ay Kağan olarak verilmesiyle birlikte ayaklarının da "öküz ayaklarına benzetilmesi" Ay Kız (İo) ile Minotauros'u hatırlatır.

Türk dünyasında "yemek için öldürülüp yer altında dirilen hayvanlar, tamuğda (cehennemde), kendilerini öldürenlere eziyet eden ruhlar olarak, boğa-başlı insan şeklinde temsil edilir", inancı vardı. Bu sebeple de avlanan hayvanların ruhlarına teşekkür edilirdi.

Peki bu ne anlama geliyordu? Boğa başlı insan olan Minotauros da hayvanlara eziyet edenleri cezalandıranlardandı mıydı da cehennem gibi gözüken labirentinde insanlara eziyet ediyordu?.. Kimlerden almışlardı da bu "anlatıyı" insan kurbanı olayına dönüştürmüşlerdi?


Peki;

Dede Korkut'ta geçen Boğaç Han adını nasıl almıştı? Boğayı öldürerek.

Boğaç Han kimin yansıması olarak görülüyordu? Oğuz Kağan.


En eski yazılı metinlere göre;

Göksel Boğa ile güreşmenin kökeni Sumerlilere aitti. Adı Türkçe olan Bilgemiş boğa ile güreşmiş ve egemenliği ele geçirmişti. Grek kökenli olmayan Erkle (Herkül) de ki İskit/Saka Türklerinin atası olarak gösterilmişti, aynı yoldan gitmiş, boğa ile güreştirilmişti.

Bu durumda;

Turovalı Gelin Eleni'yi çocukken kaçıran, Grek kaynaklarında bir kahraman olarak gösterilen ve Minotauros'u da öldüren Theseus kimi taklit etmiş oluyordu?...


SB

Turova ve Saka Türkleri

📕