Efes’te Hellenistik Öncesi Dönemdeki Ünlü Kadınlar:
VII. Kleopatra ve IV. Arsinoe
Hilke Thür **
Bu dönemin en ünlü kadınlarından biri olan Ptolemaios’ların (Büyük İskender’in MÖ 323’teki ölümünden sonra MÖ 30 yılına kadar Mısır’da hâkim olan sülale) son kraliçesi VII. Kleopatra, dünyaya yayılan ününü Roma Dönemi tarih yazımlarına borçludur. Günümüzdeyse hatırası skandal yaratan Hollywood filmlerinin etkisiyle devam eder. Kleopatra bu şöhretini, cumhuriyetten imparatorluğa geçiş döneminde Roma’nın en önemli iki erkeğiyle yaşadığı ilişkiye borçludur. Sezar’dan Caesar Alexander adında ama Caesarion (Küçük Sezar) diye anılan bir oğlu, Marcus Antonius’dan Alexander Helios ile Kleopatra Silene adındaki ikizleri ve daha sonra Ptolemaios Philadelphos olmak üzere üç çocuğu olmuştur.
Kleopatra, aktarılanlar doğruysa güzel bir kadın değildir, bunun değerlendirmesini en iyi gümüş sikkeler üzerindeki tasvirleri verir, mermer portreleriyse idealize edilmiştir. Kleopatra asıl ününe aklı, sevimliliği, hoşluğu ve bilgeliği sayesinde ulaşmıştı. Söylendiğine göre altı dil biliyordu. Günümüze ulaşan tasvirleri, yoğun olarak Roma Dönemi tarih yazımlarının etkisindedir. Geç dönemde, Augustus’un isteği üzerine yazılan ve Marcus Antonius üzerindeki kötü etkisini öne çıkartan bu tasvirlerde, Romalı olmayan davranışlarıyla Marcus Antonius ve Octavianus arasındaki güç savaşından ve iç kargaşadan sorumlu tutulur.
Kleopatra’nın Efes’te bulunduğuna dair elimizde kesin bir kanıt yok ama pek çok tarihçi, Roma vatandaşı Yunanlı tarihçi Plutarchus’un aktardığı, MÖ 41 yılının kışında Marcus Antonius’un Efes’e gelişinde beraberinde Kleopatra’nın da olduğunu kabul eder. Marcus Antonius, bu ziyaretinde Efes’te Dionysos’un Satyr’ler, Silenler ve diğer takipçilerince “Yeni Dionysos” olarak müzik ve zillerle karşılanır. MÖ 33 yılının kışını da Efes’te geçirir, büyük olasılıkla İskenderiye’den gelen Kleopatra da ona katılır.
Bu vesileyle geldikleri Efes’te, Doğu Romanın en söz sahibi kişisi ve eşi için en uygun yer olan tiyatronun üst kısmındaki geç Hellenistik sarayda oturmuş olmalıdırlar.
Aslında Kleopatra’nın Efes’le ilgili kesin bağlantıları kızkardeşiyle ilgili olarak günümüze ulaşmıştır: Antik kaynaklara göre VII. Kleopatra’nm kızkardeşi genç IV. Arsinoe, MÖ 48’den 41 yılına kadar sığınmacı olarak Efes Artemis Tapınağında (Artemision) yaşar. MÖ 41 yılında öldürülür, öldüğü zaman da oldukça genç olmalıdır. Plutarchus tarafından etkileyici bir biçimde anlatılan Tarsus’taki buluşmalarında (1) öldürülmesinden Kleopatra birlikte yaptıkları anlaşmayı yerine getirmiş olan Marcus Antonius sorumludur.
Peki IV. Arsinoe kimdir?
Roma dönemine ait pek çok tarih yazımlarında (2) rastlanan IV. Arsinoe, XII. Ptolemaios’un altı çocuğundan biridir, dolayısıyla baba bir anne ayrı, VII. Kleopatra’nm en küçük üvey kızkardeşidir. Her türlü yola başvurarak Mısır’daki hükümdarlık için savaşır, bunu da kısmen ve de özellikle babaları XII. Ptolemaios hayattayken yapar. Sezar da, muhtemelen XII. Ptolemaios’un vasiyetine istinaden, Romalı dostu Kleopatra ve onun erkek kardeşi ve aynı zamanda kocası olan XIII. Ptolemaios’un hükümdarlığını kabul eder. Arsinoe ve kardeşlerin en küçüğü olan XIV. Ptolemaios’a da Kıbrıs’ın hükümdarlığını verir.
İskenderiyeli soyluların hükümdarlık talebini desteklediği Arsinoe, Kıbrıs’tan kaçarak İskenderiye’ye döner. Ordunun bir kısmını kendi etkisi altına alabilmiş olması Ceasar da anlatılmış olan acılı bir savaşa neden olur. (3) Bu savaşta XII. Ptolemaios Nil’de boğulur ve İskenderiye’nin ünlü kitaplığı yanar. Sonuçta Sezar ve onunla beraber olan Kleopatra savaşı kazanırlar ve Sezar Kleopatra’yı XIV. Ptolemaios ile beraber tahta çıkartır. (4) Arsinoe yi ise tutsak olarak beraberinde Romaya getirir. Zafer geçidini, yanında elleri bağlı olan Arsinoe ve Pharos’un ünlü İskenderiye Deniz Feneri’nin maketi eşliğinde yapar. Ancak Romalılar elleri kenetlenmiş bu mutsuz prensese acırlar, Sezar da bunun üzerine ellerinin çözülmesine izin verir ve Arsinoe’yi Efes Artemisionu’na sığınmacı olarak yollar. (5) Burada Arsinoe yi bir rahip “kraliçe gibi karşılar.” (6) Bundan sonraki yedi yıl boyunca Arsinoe, tapınağın sığınağında, yani Efes Artemis Tapmağının 'temeraasünda' (kutsal alan) yaşar.
Artemision’da rahat bir hayatı olur ancak buradan başka bir yere gidemez. Günlerini sığınmacı olarak nasıl geçirdiğini bilmediğimiz gibi eğitimi, öğrenimi, dil bilgisi ve kişiliğine dair bilgimiz de oldukça az. Belki de Arsinoe kendini daha çok astragal oyunuyla oyalamıştır. Tarih yazımıysa bize Marcus Antonius tarafından buyrulan veya kendisi tarafından gerçekleştirilen ölümünü aktarır. (7)
IV. Arsinoe’nirı Efes’teki Mezarı
20. yüzyılın başında Efes’in merkezindeki aşağı Emblos’ta, yani şehrin ana bulvarlarından birinde, formu nedeniyle mezar olarak yorumlanan bir yapı ortaya çıkarılır. Boyutları küçük de olsa, Halikarnassos Mozolesi veya Belevi diye bilinen hanedanlık mezarlarını andıran bir yapı tipine sahiptir. Bu yapının peristasisli ve piramit biçimli bir çatısı vardır, sekizgen bir merkezi yapının içinde 9 x 9 m uzunluğunda kare biçiminde bir diğer yapıdan ve 3,40 m yüksekliğinde bir kaideden meydana gelir. Anıtın yüksekliği 13,5 m’dir. Kısmen kendine has mimari unsurlarına
bakılarak çoğunlukla MÖ 50-20 arasına tarihlenir. Daha sonraları yapının kaide kısmındaki mezar hediyeleri çalınmış, basit mermer bir lahit içinde genç bir kadın iskeletinin bulunduğu mezar odası keşfedilmiştir. Patolojik analizler (8.) iskeletin 17,5 yaşında, beslenme durumu üst tabakadan bir kişiye ait olduğunu işaret eder ama cinsiyeti belirlenemez. incelemelerin ani bir ölümü göstermesine ve daha pek çok noktaya bakılarak gömülen kişi IV. Arsinoe olarak tanımlanır. (9)
Yapının arka kısmında yapılan bir sondaj, MÖ 1. yüzyılın son çeyreğinde inşa edildiğini kesinleştirir (Ladstätter 2000: 373). Bu tarih, G. Plattner’in Efes korinth başlıkları konulu doktora tezinde de onaylanır. (10) Süslemeler ve dekorasyon ayrıntıları yapıyı, Augustus döneminin başından çok Hellenistik dönemin ilerleyen zamanlarına oturtur. Bu durum, Efeslilerin mezarı Arsinoe’nin ölümünden hemen sonra, belki de öldüren kişinin emriyle planlayıp yapımına başladıkları veya mezarın Augustus zamanında yapıldığı konusunu belirsiz kılar.
Sekizgen yapıyı Arsinoe’nin mezarı olarak yorumlamaya neden olan çok sayıda unsur var. En başta yapının yeri dikkat çeker. Şehir içinde, sadece hanedanlık soyundan gelen veya şehre özel hizmetleri bulunmuş kişiler için ayrılan bir konumda. Yapı formu, daha önce söz ettiğimiz gibi hanedan mezarı tipinde. Üçüncü nokta, MÖ 1. yüzyılın ikinci yarısına denk gelen tarihlemedir. Dördüncü olarak yine söz edilen patolojik veriler ve beşinci olarak da Mısır ile bağlantısı açıkça görülebilen dekoratif öğelerin varlığıdır (grifonlar, meşale taşıyıcıları şeklinde yapılmış palmiye yaprağı tarzı sütunları, (11) piramit şeklindeki çatı). Önemli bir diğer son noktaysa yapının İskenderiye’nin dünyaca ünlü deniz feneri Pharos’un orta bölümünü vurgulayan sekizgen biçimidir. Bununla gömülen kişinin geldiği yer dile getirilmek istenmiştir.
Arsinoe’nin kişiliği ve yaşamı ne yazık ki az sayıdaki tarih yazımlarının bize ulaştırdığı dolaylı bilgilerle aktarıldı, bizce alışılmışın dışındaki bu mezar yapısı Arsinoe’ye ve onun kaderine dair binlerce yıldır korunan bir anıt. Mezarın yeri, Arsinoe’nin, antik dönemde Efesliler ve ziyaretçiler tarafından hatırlanmasını ve önem verilmesini sağlamış olmalı. Bugün de üç milyon turist Efes harabelerindeki mezarının yanından geçerken, bilgilendirme panosu ve rehberlerin anlatımlarıyla onu hatırlıyor ve böylece adı da Efes’le bütünleşmiş kaderi de canlı tutuluyor.
Dipnot:,
(1) Plutarchus, vita Antonii 26,4 f.
(2) Flavius Josephus ant. Jud 15,89; Appian civ. 5,9,34; Dio Cassius 42,35; 39,1; 40,1; 42,1; Caesar civ. 3,112,10f.; Caesar, De bello Alexandrino 23,2; 33,2.
(3) Caesar, De bello Alexandrino 23,2; 33,2.
(4) Dio Cassius 39,1; 40,1; 42,1; 42,35.
(5) Dio Cassius 43,19,2.
(6) Flavius Josephus, ant Jud. 15,89.
(7) Flavius Josephus, ant. Jud. 15,89; Dio Cassius 43,19,2.
(8.) Oda mezarın iki nişinin bulunmasında ele geçen iskelet -Keil tarafından Greifswald'a getirilen kafatası dışında- Susi ve Egon Reuer tarafından incelenmiş ve belirlenmiştir, yeni bir analiz Fabian Kanz tarafından yapılmaktadır.
(9) Dazu H. Thür a. O. (dn. 20) 43-56.
(10) G. Plattner, Ephesische Kapitelle des 1. und 2. Jhs. n. Chr. Form und Funktion kaiserzeitlicher Architekturdekoration in Kleinasien (yayımlanmamış doktora tezi 2003) 27.
(11) Oktogon'da bulunan meşale taşıyıcısı olarak yorumlanan her iki palmet yaprağı sütunları Viyana'daki Ephesos Müzesi nde Env. Nr. I 842 ve I 843 altında kayıtlı olarak sergilenmektedir, bunun için krş. W. Oberleitner vd., Funde aus Ephesos und Samothrake, Katalog der Antikensammlung II, 1978, sf. 115.
**Alıntılanan Kitap:
Anadolu'da Kadın; On Bin Yıldır Eş, Anne, Tüccar, Kraliçe
A.Muhibbe Darga (ilk baskı 1972)
Yayına Hazırlayan Emine Çaykara, 2020