Fotoğraf: ONİKİ HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ
SERVET SOMUNCUOĞLU
|
Ermeni harfleriyle yazılmış Kıpçakça metinler XVI-XVII. yüzyıllarda başta Lvov ve Kamenets-Podolsk olmak üzere Ukrayna’da, Lehistan’da, Romanya, Moldavya, Kırım ve Türkiye’de bir buçuk yüzyıl boyunca rağbet gören metinlerdi. 1521 1669 yıllarında Ermeni alfabesiyle, fakat Kıpçak dilinde düzenlenmiş ve günümüze kadar ulaşmış olan 112 yazılı eser yaklaşık 25-30 bin sayfaya ulaşmaktadır.
Söz konusu eserler Viyana Milli Kütüphanesi, Matenadaran Eski Elyazmalar Enstitüsü, Lehistan-Varşova Arşivi vs. gibi Avusturya, Hollanda, İtalya, Lehistan, Romanya, Rusya, Ukrayna, Ermenistan vs. olmak üzere dünyanın çeşitli ülke ve kütüphanelerinde muhafaza edilmektedir. Bu makalede, Matenadaran-Mesrop Maştots Adındaki Eski Elyazmalar Enstitüsü’nde bulunan Kıpçak Ermenileri veya Gregoryen Kıpçaklara ait 12 Hayvanlı Eski Türk Takvimi ve takvimdeki hayvan adlarının Ermenice tercümesini içeren No: 1232 kayıtlı bir belge ele alınarak Kırgız, Altay vs. diğer Türklerin takvimleriyle karşılaştırılması yapılmış, bu takvim hakkında kısa bir bilgi verilmiştir.
Ermeni harfleriyle yazılmış Kıpçakça metinler XVI-XVII. yüzyıllarda başta Lvov ve Kamenets-Podolsk olmak üzere Ukrayna’da, Lehistan’da, Romanya, Moldavya, Kırım ve Türkiye’de bir buçuk yüzyıl boyunca rağbet gören metinlerdi.
Bu Ermeni Kıpçakçası en çok günümüz Ukrayna topraklarının söz konusu dönemlerde Lehistan devletinin sınırları içinde bulunan kısmında yaygın durumdaydı. Bu durum, adı geçen bölgenin “Ermeni” göçleri için elverişli şartları sunmasından kaynaklanmaktaydı.
Ukrayna’daki “Ermeni” kolonilerinin ahalisi kendilerini Ermeni olarak adlandırıyorlardı, fakat Ermenice bilmiyorlardı. Onlar başlıca olarak Kıpçakça konuşuyorlar, Kıpçakça yazıyorlar ve Kıpçak dilinde dua ediyorlardı (Psalter 2001: XVII).....
...Bu belgeler ve eserlerin arasında, Ermenistan’ın Matenadaran Mesrop Maştots Adındaki Eski Elyazmalar Enstitüsü’nde bulunan 12 Hayvanlı Eski Türk Takvimi ve takvimdeki hayvan adlarının Ermenice tercümesini içeren No: 1232 kayıtlı bir belge (Nerses Lambronats’i / Garkavets 2002: 269) dikkatimizi celbetmiştir.
Sözünü ettiğimiz belge ile birlikte, Ermeni harfleriyle yazılmış bir tane Türkçe metin daha bulunmaktadır ki, dil uzmanları bu Türkçe’yi fonetik belirti ve özelliklerine göre Eski Kıpçakça olarak nitelendirmektedirler (Garkavets, 269)
Aşağıda bu eski Türk takviminin önce Ermeni Kıpçakçasıyla yazılmış şeklini, hemen yanında - tireden sonra- diğer eski metinlerden elde edilen Kıpçakça karşılığını ve sonra karşılaştırmak için takvimin Kırgız Türklerinde kullanılan şeklini veriyoruz:
1. siçχn ili -- sїçχan yїl “sıçan yılı” // Çıçkan cılı
2. ut ili -- buγa “boğa”, sїγїr “sığır” // Uy
3. p‘ars -- bars “bars” // Bars
4. t‘uşχan -- χoyan, tavşan “tavşan”, // Koyon
----------------tavїşχan, tuşχan
5. lu -- balїχ “balık”, lu “ejder” // Uluu
6. ilan -- yїlan “yılan” // Cılan
7. At‘ -- at “at” Cılkı // At
8. γu -- χoy “koyun”, χoçχar “koç” // Koy
9. piç -- piç “piç”, meymun “maymun” Meçin // Maymıl
10. t‘aχuγu -- tavuχ “tavuk” // Took
11. it‘ -- it “köpek” / / İt
12. t‘anguz -- toηuz “domuz” // Doηuz.
(Kırgız Sovet Entsiklopediyası II, 1977: 545)
Söz konusu Oniki Hayvanlı Takvim sisteminin menşei hakkında çeşitli faraziyeler ileri sürülmüştür. Haddi zatında bu mesele hala münakaşa götüren meselelerdendir. Yalnız, bu konuyla ilgili ne kadar farklı görüşler ileri sürüldüyse de bildiğimiz bir gerçek var ki, çok eski zamanlardan beri Oniki Hayvanlı Takvim sistemini en geniş anlamıyla en çok kullananlar şüphesiz Türkler olmuştur.....
Bu eserlerde Ermeni halkıyla Lehistan, Ukrayna, Romanya, Rusya vs. halkları arasındaki eski ve derin dostluklardan vs. söz edilmekte ama metinlerin yazıldığı dilin etnik taşıyıcıları olan Türkler, söz konusu “Ermenilerin” uzaktaki vatanlarını boyunduruğu altında bulunduran barbar işgalciler olarak gösterilmektedir (Grigoryan 1980: 6).
Halbuki, tarihsel koşulların zoru altında Doğu Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde kendileri için yeni bir yurt edinmiş olan bu Gregoryen Kıpçaklar zamanla din/mezhep birliğinden hareketle Ermenileşmişler ama yine de kendi dillerini unutmamışlardır. Töre Bitigi gibi bazı metinler, metinlerde rastladığımız bir takım kültürel veriler, bazı gelenek ve göreneklerin kalıntıları, yukarıda da görüldüğü gibi Gregoryenlik’ten önceki bazı milli inanç ve tefekkürlerin muhafazası, bu Kıpçak asıllı Ermenilerin, intisap ettikleri Ermeni kültürünün içinde Türk kültürünün en güzel örneklerini de yaşattıklarını göstermektedir.
Bundan dolayı Podolya, Galiçya, Moldavya, Vlahya vs. gibi Doğu Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde yaşamış ve faaliyet göstermiş Ermeni Kıpçak toplumunun önemli bir kısmını Gregoryen Kıpçakların oluşturduğu kanaatindeyiz. Bu Gregoryen Kıpçaklar diğer Ermeni grupları ve mensup oldukları Ermeni kültürüyle kaynaşarak bildiğimiz Ermeni harfleriyle yazılmış Türkçe metinlerin meydana getirilmesinde belli bir katkıda bulunmuşlardır....
Dr. Gülnisa AYNAKULOVA
Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Öğr.Gör.
Millî Folklor, 2007 /PDF
Gregoryan Kıpçak Türkçesine Türkiye'de genellikle Ermeni Kıpçakçası denmekte olup, bu terimin yanlışlığını daha önceki bir gazete makalesinde neşretmiş ve bu Türkçenin Gregoryan Kıpçak Türkçesi terimi halinde kullanılması gerektiğini ve gerekçelerini yazmıştık. (Altınkaynak 2008). Aynı konuda Gülnisa Aynakulova'nın da bir makalesi yayınlanmıştır. (Aynakulova 2010) Kullanılan alfabeye bakarak bir dilin adı verilemez. Hıristiyanlaşan ve Gregoryen mezhebini seçen Kıpçakların bu dine girdikten sonra kutsal alfabeyi kullandıkları ama dillerini değiştirmedikleri kesindir. Her Ermeni alfabesi kullanan Ermeni değildir.
Ermeni Alfabesiyle Yazılı Gregoryen Atasözleri Kitabı
Doç.Dr.Erdoğan Altınkaynak
Dergi Karadeniz, Sayı 10
....
Neymiş, "her yazı" o halka aittir, ya da Ermenilerin hepsi
Ermenidir demek, doğru değilmiş..!
"Dilini Kaybeden Millet, Benliğini de Kaybeder..."
...
TURKISH TWELVE-YEAR ANIMAL CYCLE CALENDAR
To dominate Time and Human
Calendars make the time systematic. The work of measuring the time deals mostly with celestial events and celestial body. The Turks has also developed a twelve-year animal cycle calendar on their own to measure the time. In this calendar, they named each year – a total of 12- an animal.
Each 12 year period was called “müçe/müçö/müşel/müçöl”. In Turkoman and Kırghızs and Kazakhs, the names “yıl övürmek”, “jıl gayıruw”, “cıl sürüü” were given for counting of the year. Based on their observations, the Turks have given information both about the features of each year and about the effects of those years on human character.
The twelve-year animal cycle calendar which is one of the common cultural elements of Turkish and Chinese culture has been extended over many peoples cultural structure in different forms by cultural interaction.
The region that the Turkish twelve-year animal cycle calendar has been spread lies from Siberia to Eastern Europe.
Yrd.Doç.Dr.Nergis BİRAY
Pamukkale Üniversitesi
...
ATTENTION !
"The cycle of the Twelve Animals cannot have been invented independently by all the nations making use of it, but must have been derived from one common source. The majority of sinologists seems to be inclined to regard it as of Turkish origin. This is the opinion of Rémusat, Klaproth, Wylie, Mayers, and Chavannes, whereas Schlegel and de Saussure have maintained its Chinese origin.
Hirth advises us to be careful in asserting the non-Chinese origin. The Chinese critics are also divided in their opinions, some look upon the Turks as the inventors, others claim the cycle for the Chinese.
Now, what historical evidence is there proving that the Chinese received the cycle of the Twelve Animals or other astronomical knowledge from the Turks? None.
A Turkish inscription of the year 692 A.D. is the first monument dated by means of the cycle, whereas in Chinese literature we find it universally known in the 1st century A.D. The ancient Turks were uncivilised and could not write; the culture which they afterwards possessed they had acquired from their neighbours. "
Lun Heng, 2003 by Anne Kinney and the University of Virginia
SO, THIS LIE IS BEING TOLD FOR CENTURIES TO THE WORLD
THE TURKS ARE UNCIVILISED.....COULD NOT WRITE....
WHY BUILT THE GREAT WALL OF CHINA THEN?
HOW DID THE HUNS WRITE TO THE CHINESE IN THE 5th c BC?
WAS THE ALPHABET FALLING FROM THE SKY?
SUMERIAN WHO INVENTED THE WRITING SYSTEM , BEFORE THE CHINESE, ARE THE TURKS AND COMES FROM ANAV CULTURE !!!!
AND DON'T FORGET LENA TURKISH PETROGLYPHS 12.000-10.000 BC,WHICH WAS DATED BY THE RUSSIANS.
THAT MEANS : FIRST PETROGLYHPS, THEN SYMBOLS, THEN ALPHABET...
AND TURKISH INSCRIPTION FROM 7th c AD, IS THE LAST "STONE INSCRIPTION".
UNCIVILISED.... YES WE ARE...!
"While considering all the cultural components it becomes obvious that the Turks have been existing on earth for 15 thousand years with magnificent culture."
Prof.Necati Demir
SB.
.....
Turks possess one of the oldest cultures and civilizations in the world. It is hard to precisely specify the beginning of Turkish history. There is a high probability that the oldest culture of Central Asia, the so-called Anav Culture, which was unearthed at the end of toilsome archaeological and anthropological research and has a history that goes back to 4000 B.C., has ties to proto-Turks.
As we move forward into the more recent millennia of history, we more clearly see the linkage between the cultures of Kelteminar and Afenesavo (3000 B.C.), Andronova (1700 B.C.), Karasuk (1200 B.C.), Tagar and Tashtyk (700 B.C.) and proto-Turks. There is plenty of scientific evidence proving this linkage, most notably among archaeological findings obtained from the Pazyryk and Issyk mounds.
In the meantime, research carried out over the last several years supports the argument that the Scythian civilization that emerged in the eighth century B.C. was a Turkish empire. There is not much doubt among historians about the Turkish nature of the Great Hun Empire, which ruled between 318 B.C. and 216 A.D., as well as that of its predecessor proto-Huns, whose presence was confirmed by Chinese sources. The Great Hun Empire, the Western Hun Empire and especially the European Huns were examined comprehensively by Western historians. There are not many people who do not know the story of the Great Hun Emperor Mete Khan (Oghuz Khan according to Turkish epics) and the glorious Turkish Khan Atilla. European Huns changed the course of world history as a result of the Germanic Migrations.
The best-known part of the Turkish history can be traced back to the Göktürks. It was the Göktürks who first used the word “Turk” in the official name of their state. The second to do so was Kemal Atatürk, who proclaimed the establishment of the Republic of Turkey.
One can hear Bilge Khan calling out, as in the well-known Göktürk Inscriptions,
“Oh race of Turks.
If the sky above did not collapse and the earth
did not give way, oh noble race,
who would be able to destroy your nation
and law?”
Following the Göktürks were the Uyghurs, who presented the best examples of Turkish sedentary culture; the Kyrgyz, Qarluks, Turgish, Tatars and other Turkish tribes of Central Asia; the Khazars, who turned their country into an attractive center of trade; the Bulgars, who shaped today’s Eastern Europe; and then the Oghuz, Avars, the Pechenegs, and the Qumans. They all took their places in Turkish history, one after another.
Throughout history, Turks founded a total of 113 states, 16 of which are deemed to be large. These states and empires came to dominate large sections of world geography at different times in history. The Legend of Oghuz Khan is a monumental work on the idea of state in Turks and the image of the heroic “alp,” who accomplished great conquests. This extraordinary talent for organizing and molding states is unprecedented as compared to other world nations throughout history.
Turkology and Turkish history
Hasan Celâl GÜZEL,former Minister of Education, Youth and Sport, journalist and politician. Editor of
YENİ TÜRKİYE,2013
and
Professor Yusuf Halaçoğlu
former President of the Turkish Historical Society
Prof. Dr. Sükrü Haluk Akalin
President of the Linguistic Society - Turkey
Professor Halil İnalcık- Turkey-USA
Prof. Dr. Süleyman Aliyarli, Azerbaijan
Prof. Dr. Muhammed Aydogduev, Turkmenistan
Prof. Dr. Tuncer Baykara, Turkey
Prof. Dr. Ali Birinci, Turkey
Prof. Dr. Kemal Cicek, Turkey
Prof. Dr. Tynchtykbek Corotegin,Kyrgyzstan
Prof. Dr. Geza David, Hungary
Prof. Dr. Feridun Emecen, Turkey
Prof. Dr. Peter B. Golden, U.S.A.
Prof. Dr. Mustafa Isen, Turkey
Prof. Dr. Norman Itzkowitz, U.S.A.
Prof. Dr. Ekmeleddin Ihsanoglu
Director General of IRCICA - Turkey
Prof. Dr. Mustafa Kafali, Turkey
Prof. Dr. Kemal Karpat, U.S.A.
Prof. Dr. Beg Ali Kasimov, Uzbekistan
Prof. Dr. Salim Koca, Turkey
Prof. Dr. Manas Kozibayev, Kazakhstan
Prof. Dr. Ercument Kuran, Turkey
Prof. Dr. Serif Mardin, Turkey / U.S.A.
Prof. Dr. Erdogan Mercil, Turkey
Prof. Dr. Rhoads Murphey, U.K.
Prof. Dr. Yuzo Nagata, Japan
Prof. Dr. Ahmet Yasar Ocak, Turkey
Prof. Dr. Ilber Ortayli, Turkey
Prof. Dr. Victor Ostapchuk, Canada
Prof. Dr. Sema Barutcu Ozonder, Turkey
Prof. Dr. Uli Schamiloglu, U.S.A.
Prof. Dr. Stanford Shaw, U.S.A.
Prof. Dr. Geng Shimin, China
Prof. Dr. Denis Sinor, U.S.A.
Prof. Dr. Ahmet Tabakoglu, Turkey
Prof. Dr. Dmitry Vasiliev, Russia
Prof. Dr. Bahaeddin Yediyildiz, Turkey
İlgili diğer yazılar
ERMENİ KIPÇAKLARI MI , GREGORYEN KIPÇAKLAR MI?
AKDAMAR- HIRİSTİYAN KIPÇAK TÜRKLERİ'NİNDİR
Öşvank Kilisesi ve Manastırı
KUMAN-KIPÇAK / CUMAN-KIPCHAK
KUMAN-KIPÇAK / CUMAN-KIPCHAK