9 Haziran 2014 Pazartesi

ELAM / İSKİT / TÜRK - "KEÇİBALIKLAR"



Türk Sanatı

"Elam-Türk akrabalığının ciddi boyutlarda olduğu ve bu konunun iyice araştırılmasının önemli sonuçlar doğuracağı sanılmaktadır. Burada söz sadece bir takım ortak kelimelerden gitmemektedir; belki daha büyük çapta olan ortak kültür öğeleri söz konusudur. Türkçe'de kullanılan ölmek kelimesi Elamca'da da kullanılır. Elam dilindeki anlamı yükselmektir. Türkçe'de de aynı anlam taşıdığı sanılmaktadır."

Elamlar M.Ö. 2750-1550)
Boğazköy kazılarında ele geçen ve Hurrilere ait olduğu ileri sürülen bir tablette Atalumman (Atalumaş) adlı bir Elam kralından söz edilmektedir. Bu kralın Maniştusu'dan önce yaşadığı zikredilmiştir. Onun hangi Elam bölgesinin kralı olduğu bilinmemektedir. Susa Kral Listesi'nde ise böyle birinin adı geçmemektedir. Gerçi M.Ö. 2. binyılda Hurrilerin Elam mıntıkasında yaşadığı bilinmektedir, ama M.Ö. 3. binyılda onların Elam bölgesinde yaşadıklarına dair elimizde bir belge bulunmamaktadır .
Naram-sin şahsen Susa’ya gelmiş ve gelişinde yol üstündeki topluluklarla ettiği savaşlardan edindiği ganimetleri Susa’ya getirerek orada inşa ettirdiği bir tapınağa adamıştır. O, Susa’yı daha iyi kontrol edebilmek için Enam-mune adında birini Susa valisi olarak atamıştır. Bundan sonra Susa’da  Samileşme ve Akad dilinin kullanımı yaygınlaşmakta ve adların bir kısmı Samice kelimelerden ve komponentlerden oluşmaktadır.

Elamların Dili
Elamiyatçıların büyük çoğunluğunun yazdığı gibi Elam dili bitişken bir yapıya sahiptir. Bu dil Sami ve İndo-Germen dil ailelerine ait değildir. Ayrıca Elam dili bir takım araştırmacıya göre komşuları Kasların diliyle akraba sayılmaktadır. Hrozny ve bir takım araştırmacılar ise bütün Batı İran halklarının dilini birbiriyle akraba saymaktadırlar. Batı İran bölgesinde oturan bu topluluklar Elam, Kas, Ellipi, Kut, Lullubi ve Subar’lardır. Bunlara Tukriş ve Turukki gibi toplulukları da ilave etmek mümkündür. Tukrişlerin Türkeşler ve Turukkilerin ise yine eski Türkler oldukları   öne  sürülmüştür.  

Elamca ile Türkçe'nin Karşılaştırılması
Elamca'nın bitişken bir dil olduğuna göre bitişken yapıya sahip olan Türkçe ile ortak kelime ve gramer özelliği olduğu görülmektedir. Bu konuda ilk karşılaştırmayı Koşay yapmıştır. O, bu iki dili karşılaştırarak bazı ortak gramer ve sözcükler saptamıştır. Yusifov ve Selahi Diker de bu konu üzerinde çalışmışlardır.

ELAM SİYASAL VE KÜLTÜR TARİHİ
Hasan GÜLMUHAMMET,2004

"Goatfishes" "Keçibalıklar"
ELAM - MÖ.1500-1100 - Susa'da bulunmuş
Louvre Müzesi



KASSİTLER

Kassilerin yaşadığı bölge bugünkü Loristan vilayeti idi. 
Kassilerin D.Ö.2. bin yıllıkta yaşamış krallarının kitabeleri, Akkad dilinde olan Asuri ve Babil metinlerindeki özel adları, onların dillerinden elde edilmiş bir takım kelimeler gösteriyor ki, bu halk Elamlara yakın olmuşlar ve “Elam diline yakın olan bir dille konuşurlarmış.”

Kassiler eski İran’ın batı topraklarında yaşamış eklemeli dilli halk olarak, coğrafi açıdan Elamlarla GuttiLullubiler (sonraki Medler) arasında bağ ve ilgi olduğu gibi, dil ve uygarlık bakımından da bu iki halkı bir birine bağlamıştır.

“Kesin olarak Med’in daha güney bölgelerle yakın ilişkisi olmuştur, özellikle de eski zamanlarda ki, Kassiler ve Elamlarla kavmiyet ve dil bakımdan yakınlığı vardı.”

“Kassiler ve öbür dağlık kabileler herhalde D.Ö.2. bin yıllıkta Med ve Elam sınırlarında yaşıyor ve dil bakımdan Elamlara yakındı.”

Yaşadıkları toprakların Elamlarla komşuluğu, dillerinin yakınlığı ve krallarına ait kitabelerin D.Ö.2. bin yıllığa ait olması ve bu tarihlerde uygarlık kurması bu halkın D.Ö.3. bin yıllığın başları ve ortalarından bu yerlerde yaşamasını gösteriyor. Bu tarih Elamların bölgemize gelmesi tarihine yakındır. Bu da Kassilerin Elamların Orta Asya’dan olan göçlerinden ayrılıp Loristan’da yerleşen ellerinden meydana geldiğini göstermektedir. Dağlık Loristan bölgesinde, Kassiler hayvancılıkla yaşamışlar. Bazı tarih araştırmacılara göre atı evcilleştirme ve taşıma aracı olarak kullanma Kassilere aittir.

Tarihçilere göre Kassilerin krallar sülalesi, Kandaş adlı önder tarafından kurulmuştur. Akum, Uşi, Abirattaş, Urşikurumaş, Kaştiliyaş vs Kassilerin başka krallarının adlarındandır.

Kassilerin uygarlığı

Kassilerin yaşamış olduğu bugünkü Loristan’dan birçok tunçtan yapılmış eşya elde edilmiştir, ama ne yazık ki, 1920-1930. yıllarda vahşicesine yapılmış kazılarda yok olmuş ve ya Avrupa’ya götürülmüştür. Bu eserler D.Ö.2. bin yıllığın ortalarına aittir. Kassi uygarlığından at eyeri, gem, silah, süs eşyası, dini törenlere ait olan çeşitli şeyler elde edilmiştir. Eski Kassi uygarlığından elde edilmiş araba ve ona gereken eşya genellikle Yakındoğu ve özellikle de Sümer gereçleri ile aynı çeşit ve biçimdendir. Bu da onların aynı uygarlığa iye olduğunu gösteriyor. Kassilerin de çeşitli allahları olmuştur. Örn. Sah (güneş allahı), Gidar, Marataş (savaş allahları), Şumu (yer altı ateş allahı) gibi.

Kassilerin dili

Kassilerin dili komşuları olan Elamlar ve Gutti-Lullubilerin diline yakındı ve onlar gibi eklemeliydi. “Kassiler ve Guttilerin dili belli ölçüde yakın olmuştur. Kassilerdeki +(A)ş ekini Guttilerdeki Eş-Uş ekiyle karşılaştırın.”

Kassilerle Elamların dillerinde de söz dağarcığı ve biçim bilgisi bakımından benzerlikler göze çarpıyor. “Kassi dilinde +(A)ş eki Elamlarda olduğu gibi Tekil üçüncü şahıs ekidir. Örn. Hattaş (etti), Tiriş (dedi) gibi.”

Kassi dilinde +Aş (daş, taş, yaş, maş) hecesiyle biten kral ve allah adları (Kandaş, Abirattaş, Urşikurumaş, Kaştiliyaş, Nazımarataş, Buryaş, Marataş gibi) bir taraftan Gutti krallarının bazısının adını (İngeşuş, Yarlagaş, Elulumeş, İnimabageş gibi), diğer taraftan ise çeşitli eski ve çağdaş Türk halklarının bazı adlarını (Emir Timur zamanı Altın Orda hanı Toktamış, İran Türklerinin adlarından Teymurtaş ve Mehtaş, Çağdaş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ölümsüz önderi Denktaş gibi) andırıyor.

Kassiler egemenliklerini yitirdikten sonra, siyaset alanı ve tarih sahnesinden çıktıysalar da bir halk olarak, kendi vatanlarında yaşadılar.

Loristan’ın güneydoğusundan nüfuz eden Hint-Avrupa dilli Lorlar onları yenmişseler de, bu vilayetin kuzey ve kuzeydoğu kısmında, bugünkü Hemedan ve Esedabad’ın batı tarafında yerleşen Sungur şehri ve onun geniş çevre köyleri ve başka yerlerde Kassilerin torunları kendi dillerini yaşatmaktadırlar. Onlar Elam ve Kassiler döneminde ve ondan sonra tarih boyu hep Türkçe konuşmuş ve bugün de Azerbaycan Türkçesinin bir lehçesinde konuşuyorlar. Bir takım Aryacı İran tarihçileri Elam ve Kassilerin bütün varlığına kırmızı kalem çekerek, onlar için Proto Lor deyimini kullanıyor, bugün Huzistan’da yaşayan Elamların torunları ve Loristan’da hayat süren Kassilerin soyu olan büyük Türk kütlesini görmezlikten gelerek, hepsini Fars’mış gibi kaleme alıyorlar.



İRAN TÜRKLERİNİN ESKİ TARİHİ
Prof.Dr. Muhammed Taki Zehtabi (Kirişçi)
Ferhad Rahimi


Prof.Firudin Ağasıoğlu’nun “Etrüsk Türk Bağı”
Etrüsklerin Türk kimliğini ortaya koyması bakımından önemli bir çalışmadır.  kendi sitesi 


ETRÜSK/RASENA - MÖ.6.yy
KASSİLER / KASSİTES - MÖ.13.yy
for Kassites photo


Kassiler/Kassites

.......


KASİ - KASSİ - KASSİTES/CASSİTES:

The Kassites of Babylonia, whose language was Akkadian (see Babylon). Many of their texts occur at Nipūr, and they erected boundary stones in the 12th and 11th centuries B.C., which give valuable historic notices. The later Kassites used the Semitic Babylonian language. They are the Kissaioi of Greek historians. [The Kassite name lists (see Proc. Bib. .Arch. Socy., Jany. 1881) as well as the Nipūr texts determine the language, and give us the names of some of their gods, including Kit (the sun), Vurus
(Ba’al), Khali (Gula), Iskhara (Istar), Sumu (apparently Rimmon), and others.—ED.]

FAİTHS OF MAN VOL II - FORLONG - link



BABYLON:
The nationality of the kings of the first dynasty is disputed. Some of their names are Semitic and Babylonian, as represented by the later scribes : others are not, and appear to be Akkadian. It is however certain that they were all of one family. Berosus calls them Medes. Dr Hommel has endeavoured to prove them Arabs. It remains certain that, in their time, the population was mixed, and some spoke Akkadian others Semitic Babylonian. The former (see Akad) seem to have been the ruling, the latter the commercial class. The chronicles of the dynasty are in Akkadian ; but the letters and commercial laws of Hammurābi, the famous sixth king of this dynasty, are mainly in Semitic dialect, though Akkadian texts also bear his name. He was the first independent king of Babylon (about 2139 to 2094 B.C.), and shook off the suzerainty of Elam in his 30th year.

His empire extended from Anzan in Elam (or W. Persia) to the Mediterranean, and included the province of Assyria, Nineveh being noticed on his great stela of laws found at Susa (see Assyria). The second dynasty was apparently less powerful. The names of its kings are non-Semitic. The third dynasty (or the Kassite) was also at first non-Semitic (the Kassite language being an Akkadian dialect) : its best known kings are Kurigalzu I (about 1470), his son Burnaburias (1440), and grandson Kurigalzu II (about 1400 B.C.). The latter was set on the throne by his grandfather (on the mother’s side) Assur-Yuballiḍ king of Assyria ; and from this time down to 1012 B.C. the Assyrians constantly strove to dispossess the Kassites, and established Semitic kings in Babylon, as we see from the names in the royal lists. Even as late however as Melisikhu (1043-1028 B.C.) Kassite names recur ; and the final Semitic triumph, in gaining supreme power over the Turanians, was due to Assyrian efforts....

FAİTHS OF MAN VOL I - FORLONG -link



AK-AD , AKKADİANS :
The old Turanian race of Babylonia, named from the region Akad or Ak-kad (rendered tillu, “ high,” in Assyrian), which is defined as represented by Ararat and other mountains. They were “ highlanders ” from Armenia or Kurdistan, to the N.E. of Babylon. who seem to have dispossessed an older “ dark race ” (see Adam), of inferior civilisation, whom they perhaps did not drive out, but governed systematically and well. [They seem to be the race called in the syllabaries lu-gud (“ strong folk ”), and be-ut (“ bright race ”) rendered sarcu, “ ruler,” in the Assyrian.—ED.]

They introduced a written character ; encouraged arts and literature :and (Turanian like), developed a great mythology and animistic cult. [There is no doubt that their language is Turanian, apparently nearest to Turkish. See Journal Rl. Asiatic Soc., October 1893.—ED.]

The Akkadian, Sumerian (see Sumer), and Kassite races seem to have been worn out in their struggle with the Semitic race. [The oldest texts of Babylonia are Akkadian. The Semitic people appear after the foundation of Babylon—about 2250 B.C.—first as merchants and traders. In the time of Hammurābi (2139-2094 B.C.), both languages appear in the inscriptions, as also in those of the Kassite kings of Babylon, from 1589 to 1300 B.C.—ED.]

The capital of Sargina (who was thought by Babylonians, about 550 B.C., to have lived about 3800 B.C.), was at Agade (see Agadhe). Early Akkadian texts come from Tell Loḥ , and Nippur further south ; from Kutha, &c. Nippur, in the marshes 80 miles S.E. of Babylon (Calneh of Gen. x, 10, according to the Jews), was sacred to Mul-lil (“ the ghost lord”), an early Ba’al of the Akkado-Sumerians. The chief city of the old Gilgamas legend, however, is Uruki or Erech, near the mouth of the Euphrates. The Akkadian magic literature (translated by the Assyrian scribes of Nineveh in 7th century B.C.), is full of legends and charms, of demons and vampires, enemies or agents of the gods.

FAİTHS OF MAN - VOL I - FORLONG - link



SUMER:
The ancient non-Semitic rulers of Babylonia, the Kassites of the 12th century B.C., and even later Assyrians, called themselves “ King of Akkad and Sumer ” (see Akad). [These words appear to be purely geographical, meaning only “ highland and lowland ”—the Akkadian su meaning “ water ” or “ stream,” and mir probably “ valley.” Su-mir was “ the river valley ” of Mesopotamia. The word is often used incorrectly as a racial name.—ED.]

FAİTHS OF MAN VOL III - FORLONG - link



ELAM:
Hebrew : “ high land.” The plateau of W. Persia, east of the Tigris. [The Akkadian name is Si-nim, “ high region,” Baby- Ionian ’Elamu. See Isaiah xlix, 12.—ED.]


MADAİ - MEDES:
See Ekbātana, and Kuras. The Medes are noticed N. of Assyria, by Shalmaneser Il, as early as 840 B.C. (see Gen. x, 2 : Isa. xiii, 17). We know little of them, except that Medic names are Aryan, as are Medic words such as Bag “ god,” and Spaka “ bitch.” They are said to have been very luxurious, and to have painted their faces. They already held the lands S.W. of the Kaspian in the reign of Tiglath Pileser II of Assyria, about 735 B.C.

In this region however Darius I set up his Behistun text in three languages, Persian, Semitic, and Turanian. Hence Dr Oppert supposes the “ Proto-Medes ” to have been a Turanian race, akin to the old population of Susa further south, and to the Akkadians. They never appear to have formed any empire, or to have ruled outside Media ; for Cyrus was a Persian.

FAİTS OF MAN VOL II - FORLONG - link



KUS - KUSH :
This name applies in the Bible both to the race of Babylonia and Armenia (Gen. ii, 13; x, 7), of which Nimrod was the hero ; and also to Upper Egypt or Aithiopia. [It is usually rendered “ dark,” as a Semitic word ; but on Babylonian tablets Kus is Kappadokia, and the term may be only the Akkadian Kus, for “ sunset ” and the “ west,” which would apply equally to Asia Minor and to Egypt.—ED.] The Kosis of N. India (see Kosa) may have been of this “ Cushite ” stock from Babylonia, which appears to answer historically to the Akkadians (see Akad).

We are content to see that scholars are coming round to the opinions which forced themselves on us more than 25 years ago, when studying Aryan and Turanian questions connected with India. The language of the Kassites, Kosseans, or Kissaians (see Kassites), was Turanian.  [This name however seems to be distinct, being always spelt Ḳ assu in Semitic texts.—ED.]

FAİTS OF MAN VOL II - FORLONG


...


The wonderfull system of writing, called from the shape of the characters, cuneiform , or wedge-shaped was invented by the orginal Turanian inhabitants of Babylonia...page 16

It is generally supposed that Babylonia was peopled in early times by Turanian tribes (tribes allied to the Turks and Tatars) and that these were conquered and dispossessed by the Semites...page 34

ANCIENT HISTORY FROM THE MONUMENTS - THE HISTORY OF BABYLONIA by GEORGE SMITH  
BRITISH MUSEUM - link



***

IN THE EARLY TIMES PALESTINE WAS NOT SEMITIC 
BUT TURANIAN

What disturbed me, as it had done others, was the necessity of accounting for the supposed influence of various populations, particularly of the Semitic population in Palestine.
In various papers these names in Palestine were proved to be identical with those in Asia Minor, Greece, Italy and Spain.
The clear evidence of Genesis is that the early population of Palestine was not Semitic but TURANİAN, and as we have lately found, allied to the populations of Khita class in the regions already cited.
page 10

Examination of the legend of Atlantis in reference to Protohistoric communication with America - by Hyde Clarke 
(Royal Historical Society) - link


...


Tarihçi Justin'in ünlü bir metni bütün diğer milletlerin güçlenmesinden önce, eskilerinin Asyasının ön Asyanın onbeş asır boyunca tamamiyle, dünyanın en eski - Mısırlılardan da eski- kavim olan İSKİTLERE (SCYTHES) ait olduğunu belirtmektedir. Trouge- Pompee'nin Asya törelerinden çıkardığı bu gerçek, bugün bilimin bulgularıyla doğrulanmış ve sağlam kanıtlara dayanan bir gerçek durumuna gelmiştir.

Asurlulara ilişkin incelemelerin önemli ve beklenmeyen sonucu, eskilerin İSKİTLER olarak tanımladığı ve oldukça belirsiz bir isim olarak TURANLILAR denen ALTAY IRKIYLA OLDUKÇA YAKIN AKRABALIĞI OLAN KAVİMLERİN ARİ VE SAMİLERDEN ÖNCE BÜTÜN ÖN ASYADA GÖSTERDİĞİ GELİŞMENİN ORTAYA ÇIKARILMASI VE DÜNYANIN BU BÖLGESİNDE İLK UYGARLIKLARIN DOĞUMUNDAKİ AĞIRLIKLI KATKILARI OLMUŞTUR.

Dil akrabalığı, sözünü ettiğimiz kavimlerle Altaylılar arasında tek bağ değildir ; bunlar gelenekleriyle daha sonra gelen kavimlere uygarlıklarının ilerdeki gelişmesi için bir başlangıç ve hareket noktası olarak hizmet eden, en eski çağların karakterini taşıyan, şaşırtıcı ve tamamlanmamış, özel bir görünüm taşıyan ve aynı zamanda dengelenememiş bir uygarlığın sahibidirler.

(Bu kendini her şeyden önce, bazen kaba bir yıldızlara tapma-sabelisme-çok zaman sihire dayanan törenler ve madeni zenginliklerin koruyucusu yeraltı dünyası güçlerine hayranlık şeklini alan basit ruhsal kültürle, manevi gelişme açısından hatalı olan katıksız maddeci eğilimlerle, fakat aynı zamanda bazı bilgilerin erken ve gerçekten şaşırtıcı gelişmesiyle ve maddi uygarlığın bazı yönlerindeki ilerlemeye karşılık bazılarındaki ilkel durum fark ettirmektedir. Sihirle ve onunla sıkı bir ilişki içersinde izlerini geleneklerde ve eski Asya anıtlarında bulduğumuz Altay kavimlerinin ve TURANLI topluluk hakim çizgisi Baron Eckstein'in çok iyi belirttiği gibi, madenciliğin gelişmesi ve bu sanata bağlanan bir mitolojik anlayış çevresidir.

Türk kabilelerinden söz eden en eski Çin tarihleri bu çağlardan itibaren bu kabilelerin demir işlemedeki yeteneğine işaret etmektedir. (...)

(...) Altayların güneyinde , Tiyenşan'da Çinliler ve müslüman yazarlarca korunan bütün töreler, burada hatırlanmayacak kadar eski zamanlarda oturan TÜRK-TATAR TOPLULUKLARIN EN ESKİ TARİHLERDEN İTİBAREN DEMİR İMALATIYLA MEŞGUL OLDUKLARINI VE YÖNTEMLERİNİ ÇOK İLERİ AŞAMALARA GETRİDİKLERİNİ GÖSTERMEKTEDİR.

Bunlar, Çindeki Miao-tseu'lerin ve Yunan ve Latin yazarların Seres (Kuzey Çin Halkları) dedikleri grubun bir kısmını oluşturan Tibetli kabileler içinde yer almaktadır. Bahsettiğimiz Miao-tseu'ler Çin göçünün ulaşmasından önce, yani İSA'nın DOĞUMUNDAN EN AZ YİRMİBEŞ ASIR ÖNCE, DEMİRİ İŞLİYORLARDI . Kuzey-Çin halkları (Seres), Roma'da muazzam Tibet yaylalarından geçerek Hint Okyanusuna ulaştırılan ve bütün diğerlerinden üstün tutulan demirleriyle ünlüydüler.

(Şimdi Turanlı dediğimiz kavimlerin yayılmasını Akdeniz kenarına, ilkel Mezopotamya'nın Sümerlerine ve Akadlarına getiriyoruz. Biri daha eskiden yerleşmiş ve uygarlaşmış Turanlı ve Sami olmayan bir kavim olmak üzere ,değişik kökenli iki kavmin oturduğu bu bölgede, ürünlerini, örneklerini orta Dicle havzasına, Suriye ve Arabistan'a kadar duyurmuş olan eski ve parlak demir sanayi merkezini görüyoruz. Eski imparatorluğa ait. Mısır mezarlarından daha eski olmayan en eski Mezopotamya mezarları , bize altın bronz hatta eşyalarla birlikte kullanılan yontulmuş ve cilalanmış çakmak taşından aletler ve silahlar ,ok başları, baltalar ve çekiçlere rastlanmaktadır.

Böylece, Mezopotamya'daki demirciliğin kökenini Sümer ve Akadlara , yani ilkel TURANLI kavimlere getirmek ve dünyanın bu bölümündeki çivi yazısının oluşmasını onlara bağlamak durumundayız.

François Lenormant

A Manual of the Ancient History of the East to the Commencement of the Median Wars: Comprising the history of the Israelites, Egyptians, Assyrians, and Babylonians - link


ATATÜRK'ÜN OKUDUĞU KİTAPLAR - Derleyen Gürbüz D.Tüfekçi - link




not:
ETRÜSKLER, TORSHA/TURSHA olarak tanınır ve PELASGLAR'ın torunlarıdır. 
Liderlerinden birinin adı RASENA iken önderlerine TARKAN derlerdi, aynı zamanda 
"DEMİRCİ MİLLET" OLARAK TANINIRDI.

SB.

Roma Ordusundaki Lejyonlardan biri İSKİT LEJYONU : IV Scythica

____________