25 Mart 2015 Çarşamba

Selçuklular ve Osmanlılarda da Resmi Bayram olarak kutlanan Yeni Gün, Yeni Yıl, Ergenekondan Çıkış, Nevruz ;





"Nevruz’un, Yeni Gün’ün, yenilik ve değişim gibi olumlu etkileri yüzlerce yıldır insanları sardı ve manen besledi. 12 hayvanlı Türk takviminde de Nevruz gününün, yeni yılın başlangıcı olarak kabul ediliyor. Türk geleneğinde yüzlerce yıldır bu gelenek yaşıyor. Yüzlerce yıldır birbirinden farklı etkinliklerle kutlanan Nevruz’un günümüzün değerleriyle birleştirilmesi gerekiyor. Türk dünyasının kuzeyinde güneyinde, doğusunda batısında yaşayan tüm topluluklar tarafından coşkuyla kutlanan bir bahar bayramı olan Nevruz’un, birliğin, ümidin, kardeşliğin ve sevginin bayramıdır" - Prof.Dr.Aşan


...


Nevruz, ilkbaharla gelen yeni bir yılın başlangıç gününe verilen isimdir. Nevruzda güneş, balık burcundan koç burcuna girer. 21 Marta rastlayan bu günün bir özelliği de, gece ile gündüzün 12 saat, 12 saat olarak eşit olmasıdır.

Tarım toplumlarında, takvim doğa koşullarına göre düzenlenir. Nevruz halk takviminin başlangıcıdır. Nevruz bir tabiat bayramdır. Rumî takvime göre 9 Mart, Miladî takvime göre 21 Mart nevruz günüdür. On iki hayvanlı Türk takviminin ilk günü 21 Mart yani nevruzdur. Türkler Müslüman olduktan ve hicri takvimi kabul ettikten sonra, bu takvime ayak uyduramamışlardır. Selçuklu Sultanı Melik Şah takvimin yeniden düzenlenmesini emretmiştir. 

Dönemin bilim adamları takvimi güneş yılına göre yeniden düzenler (1079). Anadolu beylikleri de nevruzu yılbaşı olarak kabul etmiş, gelenek Osmanlılar da sürmüştür. Bu zamanın bir başka önemi vergi toplama zamanı olmasıdır. Geleneğin Cumhuriyet Türkiyesi’nde de yakın bir zamana kadar devam ettiğini biliyoruz. 


DÜNYADA NEVRUZ
Nevruz, ilkel toplumlardan günümüze dek kutlanan bir mevsim bayramıdır. Arkaik toplumların inanışlarında, zamanın sıradanlığı, yerini mevsim törenleriyle zamanın kutsallığına bırakır. Bu kutsal zaman çeşitli törenlerle bayramlara dönüşür.

Nevruzda efsanevî bir geçmişin başlangıcında meydana gelmiş kutsal bir olay hatırlanır ve bu olay yeniden güncelleştirilir. Nevruz öncesinde zaman, insanın varlığı, toplum ve evren eskimiş olarak kabul edilir. Nevruzda her şeyin yenilendiğine, yeni bir var oluşun gerçekleştiğine inanılır. İlkbahar ve yeni bir yılın gelişi dünyanın yeniden doğuşu anlamındadır. Yeni yılla birlikte, yaratılış anındaki saf zamanın yeniden ihya edildiğine inanılır. El-Birûnî’nin ifadesiyle, nevruz gününde yaratılış yenilenir.

Nevruz kutlamalarını, dünyanın muhtelif bölgelerinde; çeşitli toplumlarda ve milletlerde görmek mümkündür. Bu kutlamalardan bazıları büyük dinlerin bayramlarına denk düşürülerek yeniden güncelleştirilmiş ve yeniden isimlendirilmiş olarak devam ettirilmiştir. Hıristiyanlıkta Paskalya Yortusu, Yahudilerde Pesah Bayramı bu tür bayramlardandır. İran’da nevruz, diğer pek çok inanışın yanı sıra, dünyanın ve insanın yaratılış günü olduğu için kutlanır. Sasaniler döneminde İran’da hükümdarlar, nevruz günü büyük şenlikler düzenlerler, halk ateş yakıp birbirine su serper. İran Tatarları ilk baharda toprak dolu bir kaba buğday tohumları ekerler. Bunu yaratılışı anmak için yaparlar. 

İlk bahar kutlamaları, Sümerlerden, Dante’nin İtalya’sına, eski Yunan’dan Çin’e kadar uzanır. Demeter, ilk baharın başlangıcında yeni sürülmüş toprak üzerinde çiftleşir. 19. yüzyıla kadar kuzey ve orta Avrupa’da devam eden bu geleneğin anlamı berekettir. Sümerlerde ilâhların birleşmesi sonucu doğurganlığın ve bereketin artacağına inanılır. Yapılan bu şenlikler, bütün dünyada zihnî yapıları ve dokularıyla hâlâ devam etmektedir. 


NEVRUZ GÜNÜ İNANIŞLARI
Nevruz Türkler arasında İslâmiyet öncesinden beri kutlanagelen bir bayramdır. İslâmiyet öncesi, ozanlar kopuzlarıyla şiirler söyler, kamlar dinî -çoğu kez ozan ve kam aynı kişidir- törenler tertip ederlerdi. İslâmiyet’i kabulden sonra nevruz bayramı kutlamaları birtakım dini sebeplere bağlanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1-Dünyanın yaratılış günü olması,
2- Hz. Adem’in nevruzda yaratılması, 
3- Adem ile Havva’nın Arafat’ta buluştukları gün olması,
4- Yusuf peygamberin kuyudan kurtarıldığı gül olması,
5- Yunus peygamberin balığın karnından kurtulup karaya çıktığı gün olması,
6- Tufan’dan sonra Nuh Peygamberin Cudi Dağına varması, aşure yaptığı gün olması,
7- Hz. Muhammed’in 360 putu kırdığı gün olması,
8- Hz. Muhammed’e peygamberlik verildiği olması,
9- Hz. Ali’nin doğum günü olması,
10- Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın doğum günü olması, 


TÜRKLERDEN NEVRUZ
Çin kaynaklarında, her yılın başında Hun hakanının karargâhındaki tapınakta âyinler düzenlediği belirtilir. Bu âyinlere 24 Hun boyunun başbuğlarının katıldığı anlatılır. Marko Polo da seyahati sırasında, Türklerin ilk baharda “Ak Bayram” dedikleri bir bayram kutladıklarını, bayramda aklar giyinerek yemekler yediklerini anlatır. Dede Korkut hikâyelerinden “Dirse Han Oğlu Buğaç Han Boyunı Beyan İder Hanım Hey” adlı hikâyede, Bayındır Han’ın bir yazın bir de güzün boğayla buğrayı savaştırdığı ifade edilir. Burada geçen yaz ve güz, mevsim bayramlarını ima etmektedir.

Ebu’l Gazi Bahadır Han’ın yazmış olduğu Şeçere-i Türk adlı eserde Ergenekon destanı anlatılır. Ergenekon’dan çıkış Türkler için bayram olarak kutlanır.  Komşularıyla yaptıklarda savaş sonucu yenilen Kök Türklerin çoğu kılıçtan geçirilir. Kalanlar esir edilir. Esir olanlar arasında İl-Han’in küçük oğlu Kıyan/Kayan ile yeğeni Negüş/Tukuz da vardır. Kıyan ve Tukuz bir gece hanımları ile birlikte kaçarlar. Her tarafta düşmanlar olduğu için, onlardan uzak bir yere gitmek zorundadırlar. Savaştan arta kalan deve, at, koyun sürülerinden de yanlarına alarak dağlara tırmanırlar. Dağlar arasında hiç kimsenin bulunmadığı bir yere gelirler. Geçtikleri yerler öyle sarp yerlerdir ki, buralara sarp anlamında gelen ergene derler. Buraya konarlar.

Kök Türkler burada nesiller boyu yaşarlar. Artık bu dağlar arasına sığamaz hale gelirler. Atalarından dışarıda güzel yurtlarını oldukların işitmişlerdir. Demirci “Demir Dağı”nı eritmeyi teklif eder. Dağın etrafına kat kat odun ve kömür dizerler. Yetmiş yere körük döşerler. Dağı eritir ve dışarı çıkarlar. Çıktıkları günü, ayı ve saati belleyip her yıl o günü bayram olarak kutlarlar.

Süryani tarihçisi Mihail Türklerin M.Ö. 510 yılında Ergenekon’dan çıktıklarını yazmıştır.


TÜRKLERDE NEVRUZ KUTLAMALARI
Nevruz kutlamaları hem sarayda hem de halkı arasında kutlanmıştır. Selçuklu sultanlarının saraydaki bu kutlamalarını Nizamülmülk’ten öğreniyoruz. Osmanlı sarayında büyük törenlerle kutlanmaktaydı. Sarayda hekimbaşı misk, amber ve çeşitli baharatlardan macun hazırlar ve nevruz günü padişaha sunardı. 

Nevruziye töreni denen törenlerde padişaha donanmış atlar, silahlar, kumaşlar vs. hediyeler takdim edilirdi. Buna “nevruziye pişkeşi” denirdi. Bu pişkeş saraydaki diğer mühim şahsiyetlere de verilirdi. Nevruz macunu yanın sıra –s harfi ile başlayan yedi çeşit yiyecek (susam, simit, sarımsak, süt, salep, su, safran vd.) yenir. Bunların şifa vereceğine inanılırdı. Manisa’da Kanunî zamanında Merkez Efendi’nin başlattığı gelenek, nevruz günlerinde devam etmektedir. 

Kayı boyu mensubu Karakeçili aşireti 12 Martta Ertuğrul Gazi türbesi etrafında toplanıp burada şenlikler yaparlar. At yarışları, ciritler, güreşler tertip ederler. 

Anadolu’da cemre düşmesi baharın gelmesi anlamına gelir. Havaya, toprağa ve suya düşen cemre üç hafta sürer, son cemre nevruzdur. İlkbaharda nevruz çiçeği veya kardelen (Tatar Türkçesi: Akbardak) bayramın müjdecisi olur. İbibik kuşları ötmeye başlar. Nevruzda bitkiler, hayvanlar, insanlar yani bütün canlılar yeniden âdeta canlanır. Göçmen kuşlar gelmeye başlar. Hacı Leylekler görülür.

Mezar ziyaretleri yapılır. Herkes en güzel elbiselerini giyer. Nevruz günü günahlarından arınmak için ateş üzerinden atlanır. Çocuklar nevruz günü ev ev dolaşıp fındık, fıstık, şeker toplarlar. Evlerde pişiler pişirilip dağıtılır. Nevruzda fakirler doyurulur. Nevruz günü çeşitli seyirlik oyunlar düzenlenir. Arap oyunu, köse oyunu gibi halk tiyatroları oynanır. Çeşit çeşit yemekler hazırlanır. Yumurtalar boyanır. O gün çocukların uçurtma uçurması ve yumurta yemeleri gerekir.

Nevruz gecesi Allah’ın rızkları dağıttığına inanılır. Aile fertleri sayısınca evin bacasına taş dizilir. Ertesi gün taşın altına bakılır. Kimin taşına kırmızı böcek gelmişse ona o yıl uğurlu geleceğine inanılır. Kızlar gılık denen tuzlu hamuru yatmadan önce yerler. Su içmeden uyurlar. Rüyalarında onlara su veya çorba ikram eden adamla evleneceklerine inanırlar. 



NEVRUZ GELENEĞİ
Yard.Doç.Dr. Mehmet Naci ÖNAL
Muğla Üniversitesi 




...



"Bugün "Nevruz" adıyla yaygınlaşan; ancak Asya'da birçok Türk topluluğu tarafından hâlâ yeni yılın gelişi ritüelleri içinde kutlanan ve her yeni dönemde yeni mitlerle beslenerek zenginleşen olgu, başlangıç mitlerinin kitleselleşerek ve kültüre dönüşerek günümüze ulaşmasından başka bir şey değildir. Türklerdeki Nevruz ve Hıdrellez kutlamalarına ve bu kutlamalar içindeki inanmalara, ritüellere ve diğer pratiklere bakıldığında, yapılan her şeyin "yeni yıl”ın gelişini kutlamak olduğu açıkça görülür."


TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE NEVRUZ
 Prof. Dr. Erman ARTUN - PDF






...



Azerbaycan Türkçesinde Novruz,Türkmenistan Türkçesinde Nowruz, Özbekistan Türkçesinde Navruz, Kazakistan Türkçesinde Naurız, Kırgızistan Türkçesinde Nooruz, Kırım Tatar Türkçesinde Navrez olarak ifade edilen ulusun ulu günü, bugün olduğu gibi, tüm Türk Dünyasında, binlerce yıldır, 21 Martta "Bayram Olarak" kutlanmaktadır. Son zamanlarda ise Nevruz konusunda algı yanılması yaratılmakta, Türkiye'de belirli bir kitlenin söylemlerini sembolleştirdiği, açıklama yapma ya da deklarasyon yayınlama zemini haline getirilmek istenmektedir. Çok açık ki Nevruz kavramının ve onun barındırdığı tarihi derinliğin anlamını bilmeyenler ya da bildiği halde, bunun Türklük ve Türk dünyası ile olan sarsılmaz bağlantısından rahatsız olanlar, maalesef, Türkiye'de insanların bir kısmını yanıltarak Nevruz'u etnik temelli ayrışma propagandaları ile özdeşleştirmesine neden olmaktadır. Özellikle Türkiye'nin genç nüfusu üzerinde etkili olduğu gözlemlenen bu algısal farklılaşma karşısında Nevruz'un gerçek manasının, Türk tarihi ve Türk Dünyası ile ilişkisinin herkes tarafından yaygın biçimde aktarılması ve öncelikle çocuklarımıza benimsetilmesi son derece önemlidir. 

Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Demir'de bu konuda çarpıcı ve çok açık bir değerlendirmede bulunuyor: "Nevruz son 50-60 yıl içerisinde çeşitli sebeplerden dolayı, Türk halk kültürü araştırmacıları hariç, Türkiye'de ve Türk Dünyasında pek gündeme taşınmamış; ihmal edilmiştir. Gündeme gelmemesi ve ihmal edilmesi sebebiyle aydınlar ilgisiz kalmış, devlet töreni olarak kutlanmamıştır. Bu gelişmeleri fırsat sayan bazı çevreler Nevruz'u olumsuz noktalara çekmeye çalışmışlardır. Fakat Türk halkı bu bayramı gönlünde ve köyünde yaşatmaya devam etmiş, düzenlenen oyunları bozmuştur. Nevruz, Türk bayramıdır. Onu başka milletlerin tarihlerinde ve kültürlerinde aramak, bilim ve gerçekle bağdaşmaz".


Türk dünyasının hemen her yerinde kutlanan Nevruz, birçok ülkede resmi ve milli bir bayram olarak anılmaktadır. Nevruz bu yönüyle tarihi derinliğe sahip ortak kültürlerin buluştuğu bir sistem olarak dünya Türklüğünün kaynaşmasına katkı sağlamaktadır. Nevruz gece ile gündüzün eşit olduğu mart ayının yirmi birini yirmi ikisine bağlayan gündür. Eski takvimlerde yılın ilk günü olarak belirtilen Nevruz, Türk dünyasının büyük bir bölümünde Yeni Gün ya da Gün Dönümü olarak bilinmektedir. Çetin geçen kış soğuklarından feraha ermenin başlangıcı olan bahara geçme günüdür. Bu sebeple Türk Dünyasında 21 Mart gününe yılbaşı anlamını taşıyan Yılsırtı veya Cılgırtı da denilir. On İki Hayvanlı Türk Takvimi'nde yılbaşı mart ayının yirmi biri yani Nevruzdur. Nevruzun kaynağı Altay dağlarıdır ve dünyaya buradan yayılmıştır. Kimi bölgelerde Türklerin Ergenekon'dan çıkışının 21 Marta yani Nevruz gününe denk geldiği bu yüzden Ergenekon ya da Bozkurt bayramı olarak kutlandığı bilinmektedir.

Her şeye rağmen Türk Dünyasında Nevruz konusunda önemli çalışmalar yapılmış ve bu önemli günün kısır siyasi gündemin ötesinde, ayrıştırıcı değil birleştirici bir anlam kazanması için çeşitli adımlar atılmıştır. Öncelikle Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri'nde 21 Mart günü resmî bayram ilân edilmiş ve bayram kutlamaları devlet töreni kapsamına alınmıştır. Ardından Türkçe konuşan ülkelerin Kültür Bakanları bir araya gelerek "Nevruz Bayramı"nı ortak şekilde kutlama kararı almışlardır. Bununla birlikte süreç içerisinde Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetlerinde bu konuda bazı bilimsel etkinlikler düzenlenmiştir. TRT tarafından her yıl Nevruz ile ilgili programlar düzenlenmekte ve zaman Türk Dünyasından ortak canlı yayınlar gerçekleştirilmektedir. Pek çok ilde valilikler ve üniversiteler şemsiyesi altında bilgilendirici konferanslar ve paneller düzenlenmektedir. Tüm bu gerekçelerle Türklüğün ortak paydalarından birisi olan Nevruz'a her zamankinden daha fazla sahip çıkmalı; bize yakışan bir tavır içerisinde kutlamalı ve anlatmalıyız. (Kürşad Zorlu- Yeniçağ)


...


Bunu Kürtlerin Bayramı olarak lanse edenler bilmeli ki:

Kürtlerin dili Türkçe , Farsça, Ermenice, Süryanice, Arapça karışık bir dildir, hatta işin ilginç yanı 500 kadar öztürkçe (Göktürkçe) kelimeler bile tespit edilmiştir. Kürtler de Türklerden oluşur, zamanla Fars ve Araplarla karışmıştır. Yavuz Selim zamanında ötekileştirilen Yörükler, Dağlarda yaşayan Türkmenler Kürtleşmiştir. Yani Kürtler de Türk boylarından oluşmuştur. Örneğin. Karakeçililer ile Avşarlar bugün Kürt diye tanınır ki bunlar özbeöz Oğuz boylarındandır. Oğuzların kim olduğunu da söylememe gerek yok sanırım. Prof.Dr.Mehmet Eröz'ün Yörükler ; Adnan Menderes Kaya'nın Avşarlar, M.Şerif Fırat'ın Doğu İlleri ve Varto Tarihi ; S.Ahmed Arsavi'nin Doğu Anadolu Gerçeği; Ali Tayyar Önder'in Türkiye'nin Etnik Yapısı; Ahsen Batur'un Kürdoloji Yalanları ; Ali Rıza Özdemir'in Kurmançlar Kimlerdir; Saadun Köprülü'nün makalelerini okumanızı öneririm. Nevruz kelimesine takılmayın, bayram Türk Kültüründen her millete geçmiştir. Ayrıca kendilerini Medlere bağlayanlar bilmeli ki, Medlerin dili Azebaycandaki Türkolog/Dilciler tarafından Türkçe olarak açıklanmıştır. (link)






ERGENEKON BAYRAMI, YAZ BAYRAMI, YENİ GÜN, NEVRUZ ... Ne derseniz deyin Türk'ün Bayramıdır ve 
"Bayramımız Kutlu Olsun"....."Selam Olsun 2015" video
SB









Altaylar’dan, Viyana’ya 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 
İlan ediyom cihana, 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 

Türk, cefaya katlanacak, 
Muhabbetle tatlanacak, 
İlelebet kutlanacak, 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 

Vurmasınlar yanlış aşı, 
Nerde Türk var, Türk gardaşı, 
Türk takviminin yılbaşı, 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 

Tarihinden al haberi, 
Türk isen gel, kaçma geri, 
Ta Satık Buğra’dan beri, 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 

Türk olan alsın nasibi, 
O, bu yurdun öz sahibi, 
Sinsin gibi, Cirit gibi, 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 

Kem fikirler duysun hele, 
Bunu böyle herkes bile, 
Töreleşti kanun ile, 
Nevruz, Türk’ün bayramıdır. 

Körükle ateş yakalı, 
Bakırdan dağı yıkalı, 
Ergenekon’dan çıkalı, 
Nevruz, Türkün bayramıdır. 

Almaatı, Bişkek, Taşkent, 
Bakü, Yesi ve Semerkant, 
Oba oba, kasaba, kent, 
Nevruz, Türkün bayramıdır. 

Kırcaali, Gümülcine, 
Tibet, Moğolistan, Çin’e, 
Varna, Kırım, Urumçi’ne, 
Nevruz, Türkün bayramıdır. 

Bosna Hersek, usul usul, 
Şam, Şiraz, Kerkük ve Musul, 
Feymânî der ki; velhasıl, 
Nevruz, Türkün bayramıdır.


Aşık Feymani









* * * 




The story of the abduction of Persephone and Demeter
Spring / Winter ... is also the New year....

Persephone could be with her mother Demeter for two thirds of the year, but would spend the remaining months with her husband. Spring returned to the earth when Persephone returned to her mother Demeter....and when she was with Hades, the winter returns... and the origin of this story comes from Mesopotamia

Dumuzi and Inanna
The Sumerians formed the basis of the myth of Dumuzi and Inanna on the cycle of death and rebirth they observed each spring.

Dumuzi was the Sumerian god of vegetation and fertility. His wife Inanna was the queen of heaven and earth. Their marriage represented the forces of nature and a successful harvest. Inanna descended into the underworld to visit her sister, Ereshkigal, the queen of the underworld. Inanna passed through seven gates in the underworld and was killed by Ereshkigal. Enki, the god of fresh water as well as wisdom and civilization, sent gifts to the underworld to release and resurrect Inanna. During her absence, all crops on Earth died.

Innana was allowed to remain on Earth if she could find someone as a replacement. She sent Dumuzi to undertake these cyclical visits because she was angry that he had not released her. Dumizi’s sister and Enki’s daughter, Geshtinanna, offered to replace Dumuzi in the underworld for half the year.

İnanna/Dumuzi, Osiris, Attis, Adonis, Dionysos and Persephone....
All the same....





Even Easter Festival....
Wish a Happy New Year and Fertile Spring.







"Ysyakh" is the Yakut New Year. It is the symbol of welcome summer and the awakening of nature. The Yakut ancestor brought this celebration from central Asian steppes. In the beginning it was concerned with the cult of Sun divinity and with traditional economical activity. Yakuts are Turkish people ; Sakha Republic.