Türk kültüründe "evin iyesi" olarak görülen "yılan" eve bereket getirir, ev halkını korur ve bekçilik eder. Yılana kımız gibi sütlü içecekler verilir. Evden kovulması ise uğursuzluktur. Yılan aynı zamanda sağlık, gençlik ve ölümsüzlük niteliklerini de taşır.
Lararium, Pompeii, MS 79
Lararium sunağı
Romalıların, ev ahalisini korumak için yaptıkları ve evin içinde bulunan bir çeşit sunağa Lararium denir. Evde yaşayanları kötülüklere karşı koruyan bekçi ruhlara da Lares. Aile üyeleri günlük ayinlerini bu sunakta yapar.
İki sütun arasında iki genç erkek ellerinde kutsal sayılan Boynuzlar/Rhyton ile dans eder pozisyonda (And kadehleri) gösterilir. Ortalarında evin erkeğini temsil eden, yani soyunu devam ettirecek olan kişi toga giymiş, kurban sunarken betimlenir. Hemen altlarında ise ailenin koruyucu iyesi (Romalılara göre tanrı) Yılan bulunmaktadır. Bu yılan çoğunlukla çift olarak betimlenir.
Lar, Lars; Etrüsk dilinde "Efendi" demektir. Bu Türk kültüründe "Evin iyesi, koruyucusu" olarak tanımlanan yılanı gösterir. Ingilizcedeki Lord sözü de buradan türetilir. Lares ise "Koruyucu Tanrılar (İyeler)" olarak tanımlanmıştır. Batılılar Lares'in Etrüsk kökenli, ve de Türk kültürü içinde yaşadığını itiraf etmekten kaçındıkları için kökeninin bilinmediğini söyler. Oysa Lar sözü Etrüskce ise, kültü de Etrüsk kökenli olmalıdır.
Romalılar atalar kültü için de "Di Manes" der. Manes "Ölülerin Ruhları" için kullanılan bir sözcüktür. Yeraltında yaşarlar ve yılın belirli gününde yukarı çıkarlar, o gün toy düzenlenir ve ölülerin ruhları çeşitli gıdalarla beslenir. Türk kültüründe buna Atalar kültü denir. Türk dünyasında mezarlıklarda hâlâ yiyecek ve içecek sunulur.
Etrüsklerde Summanus adındaki tanrı Zeus ile eş tutulur (Pliny 2:53). Bence bu Manes Etrüsklerin Lidya'dan göçmesiyle ilgili. Çünkü Lidyalıların atası da Manes adını taşıyordu, tıpkı Mısır'ın ilk kralı Menes (Menas) ya da Kırgızların destanı Manas gibi "Ata" idi. Mısır'ın Menas'ına kendi köpekleri saldırır ve Menas bir Timsah'ın onu nehrin karşı kıyısına götürmesiyle kurtulur. Hatta onu onurlandırmak için vardığı yere Crocodilopolis kentini kurar (Dio.Siculus 1:45, W.Smith) Peki bu Manes/yılan (timsah) tesadüf müydü? Ya da Altay Türklerine ait kahraman Alıp Manaş'ın kötü ruhlu ejder Yelbegen'i yenmesi. Kesinlikle tesadüf değil bunlar... Etrüsklerdeki Manes aynı zamanda Lars'ın da anasıdır.
Semra Bayraktar
***
KÜLTÜREL BİR SEMBOL: YILAN
Prof. Dr. Bilge SEYİDOGLU
İlk mağara resimlerinde ve ilk yazılı kaynaklarda yılana rastlarız. Mitolojilerde kutsal kitaplarda, efsanelerde, masallarda, halk hikayelerinde yılan yer alır. Ölümsüzlüğü, kötülüğü, şekil değiştirmeyi, tekrar tekrar yaşamayı sembolize eder. Çeşitli ülkelerin mitolojilerinde yılan bu sembollerle karşımıza çıkar.
Mısır mitolojisinde Güneş Tanrısı Re, her gün oniki saatlik yer altı yolculuğuna çıkar. Oniki saat boyunca Tanrı Re ölüdür. Her saat başında yer altında olağanüstü yerlere gider ve olağanüstü maceralar yaşar. Yedinci saatte Re'nin kayığı karanlıklar ve soğuklar diyarına gelir. Burada yenileyeci Khepri vardır. Beş başlı bir yılan geniş kıvrımlarıyla yatmakta ve kıvrımların ortasında ise Khepri bulunmaktadır. Onikinci saatte Khepri kendisini Re'ye bağlar Re,Khepri'ye dönüşerek yeniden yaşamaya başlar. Yılan da burada kendi kendini yaratmayı sembolize eder. Khepri'nin yanında yer alır'.
Amerika kızılderili kabilelerinin de yılanla ilgili mitolojik inanışları bulunmaktadır. Doğu ve Güneydoğu'da suların dibinde kırmızı ve yeşil boynuzlu yılanlar yaşar. Bunlar sadece Şamanlar tarafından karaya çekilir ve öldürüldükten sonra ilaç olarak kullanılırlar. Yılanın vücudu yanar fakat kalbi yanmazmış Bu yüzden büyücüler onunla ilaç yaparlarmış.
Diğer bir Aphaci Kızılderili efsanesi da şu şekildedir: Canavarlarla savaştan dönen kahraman çıngıraklı yılan tarafından ısırılmıştır. Arkadaşları bir kirpi (veya başka bir hayvan) yakalar ve pişirirler. Bunu yiyen kahraman yılana dönüşür. Yılanın dediklerini yaparak, arkadaşları sular yükselince onu bulur yakalarlar. Yılan yeniden insana dönüşür'.
Burada bir yılan dönüşümü, şekil değiştirdikten sonra yeniden yaşamayı insan-yılan-insan şeklinde yaşamayı gösterir. Birinci efsanede ise kalbinin, yılan yansa da canlı kalması, ölümsüz olduğuna dair kızılderili inancını göstermektedir.
Kaliforrıiya'da yaşayarı Mahove Kızılderilileri dev bir gökyüzü çıngıraklı yılanın var olduğuna inanırlar. Bu yılan öldürülmüş, kanı olağanüstü çıngıraklı yılana geçmiştir. Uç dağlarda yaşamaktadır. Yılan buradan bütün kabilelere giden yolları bilmektedir. Onlarla savaşarak ısırmayı da düşünmektedir. Dağa sorar eğer dağ "evet" derse onlar ölecek, dağ sessiz kalırsa insanlar ısırılacak fakat yaşayacaklardı",
Şamanist olan Türk boyları arasında da yılanın önemli bir yeri vardır. Yılan Şaman'a yardım eden koruyucu hayvan ruhlarından birisidir. Şaman'ın gökyüzündeki ve yer altındaki seyahatlerinde ona yardımcı olur. Kutsal güçleri bulunduğu esrarengiz alemlerde bulunmuş oraları bilen bir hayvandır. Altay Şamanlarının gökyüzüne ve yer altına seyahat ettikleri zaman giydikleri kaftanın üzerinde yılan resimleri vardır.
Bunlar üç başlı, büyük ağızlı yılanlardır.
Goldi, Dolgan ve Tunguzlara göre doğmadan önce çocukların ruhları küçük kuşlar kozmik ağacın (Hayat Ağacı'nın) dallarında otururlardı. Şaman gider onları ağaçta bulurdu. Bu ağacın tepesinde kuşlar (kartal) dibinde ise yılan bulunurdu. Hayat ağacı veya kozmik ağaç kainatın merkezini temsil eder. Ruhların üzerinde bulunduğu bir ağaçtır. Yakutlara göre ilk insanda bu ağaçta dünyaya gelmiş ve burada ağacın sütü ile beslenmiştir. Bu ağacın dallarının da cennete uzandığına inanılır. İnsanlar kederlerinin bu ağacın yapraklarında yazılı olduğu inancı Osmanlı Türkleri arasında da biliniyordu. Bu inanca göre milyonlarca yaprağı olan bir hayat ağacı vardır. Bunlarda insanların kaderi yazılıdır. Bir insan öldüğü zaman bu ağacın yapraklarından birisi düşermiş"
Yunan mitolojisinde de insanları korkuya salan, görenlerin soluğunu kesen Gorgolar vardır. Bu yaratıkların saçları yılanlarla örülü, alınlarında yaban domuzu dişleri fışkıran, tunç elleri ve uçmak için altın kanatları bulunurdu. Bunlar üç taneydiler. Bunların içinde adı en çok duyulan Medusa idi", Medusa'nın torunu Ekhidna'da yarı bedeni güzel bir genç kız yarı bedeni koskoca bir yılandır. Üzeri benek benek korkunç bir yılandır. Yer altında sonsuza kadar yaşadığına inanılır.
Mitolojilerde esrarengiz bir güce sahip görünen yılan sonsuzluk, ölümsüzlük. yeniden canlanma ve korku sembolü olarak görünmektedir. Mitolojilerden gelen yılan motifi hikayelerde ve destanlarda da kullanılmıştır.
İskendername ve Camsabname bu eserler arasındadır. İskendernameler'de Mekedonya'Iı Filip'in oğlu İskender'in doğu ülkelerine olan seferleri. bu seferlerde başından geçen olaylar anlatılmaktadır. İskender'in seferlerini gerçekleştirdiği ülkeler Anadolu, Suriye, İran, Turan, Hindistan, Çin, Rusya ve Mısır'dır. Seyahati ve seferleri sırasında Sokrat, Aristo ve Eflatun ona arkadaşlık ederler. Hızır da onlara öğütler verir.
Seferler sırasında hastalanan İskender ölümsüzlük suyu Ab-ı Hayarı arar fakat bulamaz. Mesnevi şeklinde yazılmış olan İskendername'lerde çeşitli efsaneler inanışlar. mitolojik kalıntılar bulunmaktadır. Bu parçalar arasında yılanla ilgili motiflere de rastlıyoruz. Cadı kadın mağarasını korumak için at kıllarını yılana çevirir ve yaklaşanları korkutmak ister.
"Ravi aydur: İskender-i Zülkaneyn (A.S.) ol yüce kayaya karşu kim
durdu, ol kayada bir mağara gördü. OL mağara kapusına nazar kılub dururken mağara içindenbir avrat çıkdı. Yalıncak kaddi kırk arşın olan bir kara it üzerine binmiş bir elinde bir tas su ve bir elinde at kuyruğu dutmuş. kaçan kim ol cazu avrat mağaradan çıkıcak ol it üzerinden indi. Daha ol iti ayağıyla tepdi ot it bir murassa taht aldı. Anda ol avrat taht üzerine çıkdı. Sağ elindeki tas ile suyu ol tahtun çevresine saçdı. Sihr okudı tahtun çevresi gül ü gülistan aldı. Andan sol elindeki at kuyruğunu ki dutmışdı, ditdi, ditdi dahi tahtınun çevresine dağıtdı. Ol at kıllan hem ne .rire kim düşdi her birisi birer zeft yılanlar aldı, kara kara ejderhaya benzer ."
İskender bir seferinde yılanların birbirleriyle savaştıklarını görür, onların üzerine yürür ve dağıtır:
"Şah Zülkameyn ol iki yılan leşkerünün ortasına yürüdi. Ol tarafdan yılanlar dahi birbirleriyle ceng-i azimdeyken insan çerisinün ol heybetin göricek ürküb cenklerin koyub iki tarafa gitdiler. Şöyle kim cenk yerinde bir yılan kalmadı.
İskender:
- İy Hekimler, cihan sarayında yılan ölüsin yer bir taife var mıdur?
Andan Eflatun Hekim Aydur:
- İy Şah Kaf Vilayetinde bir kavüm vardur. anlara nişanslar dirler. Bir yılan vardur. hekimler anı götüreler bir karış başından ve bir karış kuyruğundankesüb giderürler ortasın birkaç dürlü edviyeler birle müzevvere kılurlar. Her gün toğmadın me'kulat yimedin, söylemedin ol müzevverden üç barmak yalayub sahraya çıkub yürürler. Dürlü dürlü otlarun dirüb yalarlar. Ol yılan müzevvresi kuvvetiyle rayihasındanmehr atı bilürler kim nite keffaretdür-".
Yılan kuyruğu ve başı kesildikten sonra kalan kısmı otlarla terbiye edilir. Hergün doğmadan; hiçbir şey yemeden, konuşmadan hazırlanmış olan yılandan üç parmak yalayıp kırlara doğru yürürler. O yılanın kuvvetiyle kokusundan mehr otunu bulurlar. Bu ot dertlerin devasıdır.
İskender-i Zülkarneyn yılanla ilgili bir rüya görür. Bu rüyasının yorumlanmasını ister:
"Ya vezir seyr aleminde gördüm ki bir yılan bana kas d ider, karva- ram yılanı dutaram pare pare kılub serverler önine ataram. Başı bu yılanun Cendel birle ağlınun önine düşer, Cendel sürer kim başı ola. Andan atasından ön oğlı Neyreng başı ahır, dahı yılan atasın sinesinde urur öldürür"
"Rüyamda beni öldürmek isteyen bir yılan gördüm. Onu tutU)? parça parça ederek komutanlarınönüne attım. Bu yılanın başı Cendel ile oglunun önüne düştü. Cendel başı almak isterken oğlu Neyreng başı alır, babasını bu baş ile vurur öldürür."
Eflatun Hekim bu rüyayı yorumlar:
"Ol peleng kim seyr içinde aşikar
Size kasd itdug budur şehriyar
Tabir içre mala nisbetdür yılan
Karvayub ilanı dutduğun revan Mal ele geçire ala sıra-yı güzin
Şöyle kim ilanı dutdunuz yakin
Pare pare itdüğünüzyılanı
Atduğunserverler önine anı
Ele giren malı siz dahi yakın
Viresiz serverlere iyi piş-bin
Ol ilan başıyla Cendal oğlı hem Atasını atduğu iy muhterem
Remzi budur virilen malı iy can
Cendal oğlıyla Cakiş'e ayan
Ol yılan başı ki Cendel-i hemin
Urub öldürdi didüğünüzyakin
Mal ucunda şöyle kim oğlu iy yar Atasına el ura şöyle ki var
Gördüğünüzseyr budur ta 'biri Işbu resme gösterür yüz her biri
Dahi yiğreğin anun belli beyan
Hakdan artuk kimse bilmez bi-güman
Hekim Eflatun yılanın mal, zenginlik ve serveti işaret ettiğini söyler. Cendal düşmandır. Mal yüzünden babasını öldürmeye kalkışmıştır.
Aynı rüyayı Sokrat hekim de yorumlar:
"Ya Zülkarneyn Şah, tabirde yılan mala nisbettir. Eflatun rast aydur veli gördüğünüz düşen bir vechi dahi budur kim yılan düşmene nisbetdür. Seyrünüzde yılan kim size kasd kıldı, siz anı elinizle dutduğunuz bir düşman size hücum kıla amma elinüze gire, giriftar idesiz ve ol yılanı pare r.are kılub serverler önine atduğunuzşuna işaretdür kim düşmeni serverınüz ıle kam idesiz ve ol yılan başı kim Cendal birle oğlı çekişüb, oğlı atasın utub, dokuza böldüğü budur kim ol düşmenun bir ulu baş kişisinden Cendal'e mazaratta irişe didi."
Bu tabire göre de yılan düşmandır. İskender düşmanını bir kumandanı yardımıyla yenecektir.
Aynı rüyayı hekim Bokrat da yorumlar:
"Ya Şah-ı Alem, Sokrat didüğü rasdur kim tabirle yılan düşmene nisbetdür amma bir dahi budur kim yılan tabirde dünya sarayına nisbetdür yani cihan bir ejderhadur heft-ser. Niceleri yidi, niceleri dahi yiyiserdür. Ya Zülkarneyn Şah, seyrünüzde ol yılan kim size kasd kıldı illaret budur kim dünya sarayı size yüz dutubdur ve siz dahi ol yılanı kavrayub elinüze alduğunuz budur kim dünya sarayını ser-ta-ser siz dutasız. Cümle memleketü elinüze alasız ol yılanleyin. Andan ol yılanı pare pare kılub, serverler önine atduğunuz budur kim dutduğunuz memleketi serverlere bahş idüp üleşdiresiz ve ol yılanun başı üzere kim Cendal oğluyla çekişdi, virdüğünüzmemleket üzere çekişdiler amma ağlı elinde atasına bir hata ire didi"
Bokrat Hekim'e göre yılan dünya sarayına sahip olmanın işaretidir.
İskender de o yılanı kavrayıp eline aldığı şekilde bütün memleketi hakimiyeti altına alacaktır. Sonra da komutanları arasında paylaştırcaktır. Bu memleket için Cendal ile oğul arasında çekişme olacaktır. İskender'in veziri Restetalis'de bu rüyayı yorumlar:
"Ya Zülkarneyn-i Cihan Eflatun, Sokrat, Bakrat beyan itdükleri sözler cümlesi rast tabirlerdür. Amma gördüğünüzvakıa bir vech yine gösterir. Nite tabiri şöyledür kim seyiraleminde yılan nefs-i emmareye nisbetdür. Ya Şah-ı alem ol yılan kim seyrünüzde kasd kıldı remzi budur kim nefsünüz size bir yaramaz af'al itdürse gerek. Andan siz ol yılanı kavrayub, dutduğunuz oldur kim nefsünizi akl eliyle dutasız, ol yaman fi'li ana itdürmeye. Siz yine ol yılanı pare pare kılub, serverler önine atduğunuz şuna illeretdür kim yani seryerler nasihat viresiz. Nefse uyman, nefsi şöyle helak kılun diyesiz. Seryerler dahi yılan parelerin aldukları olduk kim virdüğünüz nasihatleri dutalar ve ol yılanı başı dahi Cendal'i urub öldürdüği bu ola kim Cendal virdüğünüz nisihati dutmaya, ve nefusi dahi anı elende zebun kıla" didi.
Restetalis'e göre yılan insanı kötülüğe sürükleyen nefs'dir. Kötü şeyler yapmak isteyeceksiniz fakat aklınız buna engel olacaktır.
İskender'in rüyasını yorumlayan Eflatun, Sokrat, Bokrat ve Restetalis'e göre yılan sırasıyla mal-zenginlik, düşman, dünya sarayı-hakimiyet, kötü, şeytani düşüncedir.
II. Murat devrinde Abdi Musa tarafından mesnevi tarzında yazılmış olan Camasbname adlı eserde birbirinin içine girmiş olarak anlatılan üç hikaye vardır.
1. Camasb ve Şahmeran Hikayesi
2. Belkıya Hikayesi
3. Cihanşah Hikayesi
Birinci hikayedeki Şahmeran yılanlar padişahıdır. Danyal Peygamberin oğlu Camasb'a arkadaşları ihanet eder onu bir kuyunun içine atarlar, buradan kendisine bir yol bulan Camasb yeraltı dünyasında Şahmeran'ın sarayına ulaşır. Şahmeran Camasb yeryüzüne çıkıp sırrını insanoğluna açıklamasın diye ona hikayeler anlatır. Bunlar Belkıya Hikayesi ve Cihanşah Hikayesi'dir.
Bu hikayelerin de içinde iç içe başka hikayeler vardır. Hikayeler bitince Camasb ülkesine geri döner. Şahmeran'ın sırrını kimseye söylemeyeceğineyemin etmiştir. Fakat ülkenin hükümdarı hastalanır onun hastalığını ancak Şahmeran'ın eti iyileştirecektir. Camasb Şahmeran'ın sırrını saklar fakat arkadaşlarının ısrarlarına dayanamayarak hamama gider. Şahmeran'ı görenlerin vücutları pul pul olurmuş. Bu şekilde yakalanınca Camasb istemeyerek Şahmeran'ı ele verir. Onun yardımı ile Şahmeran'ı yakalar getirirler. Şahmeran'ın tarifi üzere hükümdar iyileşir, Camasb'da büyük bir hekim olur.
Aynı hikayeye Binbir Gece Masalları'nda rastlıyoruz. Daha sonra Şahmeran hikayesi Camasbnarne de ayrı olarak "Şahmeran Hikayesi" adı altında basılmıştır. Günümüzde ise Anadolu'nun çeşitli yörelerinde masallaşmış olarak bu hikaye devam etmektedir.
Şahmeran hikayesinde: Şahmeran başı, insan şeklinde bir yılandır. Yeraltı dünyasında yaşar. Sarayı mücevherlerle doludur. Bütün yılanlar onun emrindedir. Hastalıkların çaresini bilir. İnsanoğlu'na yardım eder fakat ihanete uğrar. İnsanoğlu sabırsızdır. Yılanın bildiklerini onunla dost olup öğrenmek ve gizli sırları öğrenmek yerine onu öldürüp vücudundan derdine derman aramayı tercih etmiştir.
Mitolojilerden süzülüp gelen hikayeler ve masallar yoluyla günümüze kadar gelen yılan sembolü günlük hayatımızın her alanında karşımıza çıkar. Tıbbın ve eczacılığın işareti olarak rozetlerde, resim, grafik ve sinema sanatlarında, modern edebiyatta geçmişinde temsil ettiği anlamlardan birisini taşıyarak devam etmektedir.
pdf:
The tree, serpent and figures carved on this greenstone cylinder seal suggested to George Smith, an Assyriologist working in the British Museum between 1840 and 1876, that the scene was related to Eve in the Garden of Eden.
Sumer / Kenger - Sumerian
Lararium, Roman altar to Lares and Penates, Pompeya
Lararium from the House of the Vetti
Saint Patrick banishing ancient shamanic wisdom from Eire...:In the 5th century Saint Patrick is said to have driven the snakes out of Eire when he converted the country to Christianity. However, all evidence suggests that post-glacial Ireland never had snakes, as on insular New Zealand, Iceland, Greenland and Antarctica so far, no serpent has successfully migrated across the open ocean to a new terrestrial home .The snakes in this story are symbols and they represents pre-christian shamanic culture. The sculpture below (location unknown) demonstrates very clearly the esoteric understanding of events. Athena (identified by her olive branch) and Prometheus are both banished along with a pair of snakes. Both Athena and Prometheus are mystery school symbols of knowledge or wisdom so the sculpture shows Christianity banishing ancient shamanic wisdom from Eire.
Kazakistan Göktürk Hanı'n mezarındaki Ejderha/Yılan
Sumer / Kur'un yıkılışı Ejderhanın öldürülmesi
Ejderha öldürme motifinin Mezopotamya mitleriyle sınırlı kalmadığı açıktır. Hemen her çağda her halkın kendi ejderha öyküleri olmuştur. Özellikle Yunanistan'da tanrıları ve kahramanları içeren bu öyküler sürüsüne bereketti. Herakles ve Perseus'un en çok tanınan ejderha öldürenler olmasına karşın , ejderha öldürmemiş bir Yunan kahramanı yoktu.
Hıristiyanlığın yükselişiyle bu kahramanlık göstergesi azizlere geçti. "Aziz George ve Ejderha" ve sayısız benzerleri bunun kanıtıdır.
Adlar farklıdır ve ayrıntılar öyküye, yere göre değişir. Ama en azından olayların bazılarında gözlenen, kökene ve asıl kaynağa gidiş benzerliğin çok ötesindedir.
Ve ejderha öldürme teması MÖ. üçüncü binyılda Sumer mitolojisinin önemli bir motifi olduğuna göre Yunan ve erken Hıristiyan ejderha öykülerinin dokunmasındaki ilmeklerin Sumer kaynaklarından geldiğini öne sürmek hiç de akıldışı değildir.
SÜMER MİTOLOJİSİ - SAMUEL NOAH KRAMER
sayfa 143
Hitit dini gibi mitolojisi de büyük ölçüde Hatti ve Hurri etkisinde kalmış, ayrıca Sumer Mezopotamya kaynaklarından esinlenmiştir. Gök Tanrısı Telipinu'nun İlluyanka Ejderi ile savaşı efsanesi Hatti kökenlidir. Buna karşılık Gök Krallığı ve Ulikummi destanları Hurrilerden gelmiştir.
Tanrı ile ejder İlluyanka'nın dövüşmesi, ilkbaharın başlangıcında kutlanan bir festivalde canlandırılırdı. Festival, kış aylarının durgunluğundan sonra dünyanın yeniden canlanışını kutlamaktadır. Dövüş ritüelinde ise, hayatın ölüm, iyiliğin de kötülük üzerindeki zaferi simgelenmiştir. İlluyanka mitosu bir anlatımda şöyledir: Ejder İlluyanka yaptığı savaşta Gök Tanrısını yener ve onun yüreği ile gözlerini alır. Gök Tanrısı ejderden öç almak için Arm adlı bir ölümlünün kızıyla evlenir ve ondan bir oğlu olur. Oğlu büyüyünce ejderin kızıyla evlenir ve babasının yüreği ve gözlerini geri alır. Gök Tanrısı eski gücüne kavuşunca ejderle savaşmaya gider; ancak orada oğlu da vardır. Oğlu babasına "beni de öldür" diye bağırır. Bunun üzerine Gök Tanrısı ejder İlluyanka ile birlikte oğlunu da öldürür.
İlluyanka Efsanesi Hititlerden Yunan mitolojisine geçmiştir. Zeus ile Typhon arasında geçen savaşta, İlluyanka Efsanesinin ana ögeleri bulunmaktadır. Yunan anlatısında; Typhon, Tanrı Zeus'un yüreğini ve gözlerini değil, kollarının ve bacaklarının kas liflerini alır. Ejderin gözcülüğünü yapan kızını Aigipan adlı bir kadın oyalarken, Tanrı Hermes kas liflerini geri alır. Efsanenin Anadolu'dan geldiğini yer adları açığa vurmaktadır. Typhon'un oturduğu yer Mersin yakınlarındaki Korykos mağarasıdır. Adı geçen Casius dağı ise Antakya yakınlarındadır. (alıntıdır)
Malatya, Aslantepe'de kent duvarı kabartmasından çizim. Fırtına Tanrısı ejder İlluyanka'yı öldürüyor, arkasındaki oğludur. Geç - Hitit devrinde Geleneksel Stil. (M.Ö. 1050 - 850)
St.George ve ejderha ile benzerlik / Kapadokya
Şahmeran
İskitlerde APİ
Antakya Mozaiklerinden Medusa
Gorgoların (Korku) Ecesi Libya Erpatalarından (Amazon) Medusa
Ejder/Kurt - 1500 Safavid
"all the fairy mythology in fact,
of the east and west,
belongs to the Turanian races..."
Lady & Dragon , 1994
by Master Bagher Aghamiri
YILAN; ÖLÜMSÜZLÜK, EVREN, KORUYUCU, ŞİFACI.....
SB