gelonos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gelonos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2016 Pazar

KAYI DAMGASI NASIL OLUŞMUŞ OLABİLİR?








Elam dönemine ait Çift Başlı Kartal (Grifon?!) kanatlarını ve kollarını açmış iki ceylan tutuyor. Duruş şekli IYI şeklini oluşturuyor. Aynı betimlemeleri, Çatalhöyük, Girit ve Mezopotamya anatanrıçalarında da görüyoruz. Truva'da da IVI tamgasına benzer mühürler Schliemann'ın kitabında mevcuttur. IYI veya IVI tamgaların KAYI boyuna ait olduğunu da biliyoruz.


Türkçe konuşan Kassitiler'in Etrüsklerle fiziki benzerliği yanısıra Etrüskler'de de IYI tamgası vardır. Firudin Ağasıoğlu ve Çingiz Garaşarlı "Jül Sezar Kayı boyundan" açıklamasını yapar. Hatta Mısır'da bulunan ve MÖ.3.yy-Etrüsklere ait olan "Zagreb Mumyası"nın üzerindeki yazıtta bile IYI tamgası rahatlıkla görülür.


Elamlar ile Hunların ilişkisi ...Türk liderlerinin adları her ikisinde görülüyor; Te'umman/Tu'umman - Tuman/Teoman gibi. Hun boylarından Ağaçeriler aynı zamanda İskit boyu olarak ta Heredot'un kitabında geçer. İskitler Makedonya'ya kadar inmişti ve belki de bu yüzden Makedon parasında IYI tamgası bulunuyor, ya da parası basılan kişi Kayı boyundan geliyor!


Bazı anatanrıçaların ellerinde yılan tuttuğunu görürüz. İskit boylarından olan Gelon Türkçe'de İlan boyudur. Antik dönemde İskitlere Ashuguzai denilir, bunu As ve Oğuz olarak ta ayrıştırabiliriz. Anadolu'nun batısında yaşamış ve de Asya'ya adını vermiş As Türkleri ile Oğuzların en büyük boylarından biri olan Kayı'nın milattan önceki dönemlerde iz bırakmamış olması mümkün değildir.


“Kıpçaklar” kitabında Sercan M.Ahincanov Kay/Qay- Kayı ve Yılan ilişkisini aşağıdaki gibi açıklar:

“Eski Rus vakayinamelerinde 'Kayepiçi' adında bir kabileden söz edilmektedir. Kelimenin yapısı son derece açık. K.G.Menges şöyle diyor:"bu kelime -'iç' yalın halinin çoğul şeklidir ve iki sözcükten oluşmaktadır. Sözcüğün ikinci kısmı opa/apo 'baba'dır. Birinci kısmı kabile adı Kay (Kaşgarlı'da) veya Marquart'ın okuyuşuna göre Qayı'dır… Don Kıpçaklarını hanlarının "Ejderha" - Kimak (Uran-Kay) halkından inme olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz."


Cengiz Alyılmaz’ın en son kitabında da tarihi MÖ.10binlere giden Gobustan’ın Kıpçak Türkleri ile bağlantısı varsa (basın), Firudin Ağasıoğlu’na göre Hakkari stelleri Kuman Türk beyliğine aitse ve birçok akademisyenimizin açıklamalarına göre de Anadolu’nun güneyi Mezopotamya’nın kuzeyi Subar Türklerinin yurduysa; ve Subar Türkleri de Kimmer, Bulgar* ve Hunların atasıysa; ve Kimmer-İskit- Hun boyları da Trakya ve Balkanlarda da bulunduysa; KAYI tamgalarını Balkanlarda, Trakya’da, Anadolu’da, Orta Doğu’da ve de Orta Asya’da görmemiz bizi şaşırtmamalıdır. 

Bu arada Bilgamış'ı da unutmayalım. İskitlerin atası olarak geçen Herkül ile benzer görevleri olan Bilgamış (Gılgamış değil!)'ta IYI gibi betimlenmiştir.







*Bulgar Türklerinden olan Kubrat Han'ın tamgası da IYI, ama Dulo boyunun tamgası farklıdır. Bugünkü Bulgarlar onu Tanrıça tamgası olarak adlandırmış, yanlıştır, gerçi Almanca bir kaynakta onun (IYI) Tengri olarak adlandırıldığı okumuştum. Her ne kadar Türk kültüründe Tengri tamgası farklı olsa da.

Araştırılması gereken bir konudur, çünkü antik dönem Resimleri (Somut) sonradan Tamgalara (Soyut) dönüşmüştür. Bu konuda da herkes hem fikirdir.


SB.



NOT: 
Bugünkü İran'ın Gilan (yani Yılan-Gelenos'taki gibi) eyaletindeki Marlik'te bulunan ve Elam dönemine ait olan Çift Başlı Kartal'ın ayakları sarmalanmış 2 yılana ya da DNA sarmalına benzer ki aynı betimleme Sincan'da bulunan Nüva ile Fuxi (Dişil ve Eril) betimlemesini hatırlatır. Çin kültürünün sembollerindendir. Tıpkı Prometheus gibi insanı yaratmış ve düşünme yetisini vermiş, yazıyı da öğretmiştir. (Resimleri Gelenos Türkleri linkinde)





Resim Schliemann'ın Truva kitabından



Bilgamış betimli yüzük - MÖ.1600 

(Yılan) Anatanrıça - Miken Dönemi/Girit


Ahameniş Dönemi- MÖ.400

Saka-Türk Tomris Hatun tarafından başı kesilerek öldürülen 
Büyük Kiros (Cyrus II) silindir mühür - MÖ.539




Azerbaycan 18.yy Halı detay



ilgili




IYI
OĞUZLARIN KAYI BOYU



26 Temmuz 2016 Salı

KIZIL YILAN - GORGAN SEDDİ




KIZIL YILAN - GORGAN SEDDİ
(RED SNAKE - WALL OF GORGAN) 



1999 yılında arkeologlar tarafından keşfedilen ve daha sonra İngiltere-İran ortak kazılarıyla gün yüzüne 2005 yılında çıkartılan sed, pişmiş tuğladan yapıldığı için Kızıl Yılan adıyla anılıyor. Bu dev duvarın bir başka adı da Gorgan Seddi. (duvarın biraz gerisinde ki yerleşim yerinin adı) Bir ucu Hazar denizinden başlayan seddin diğer ucu Elbruz Dağlarının kayalık kısımlarında son buluyor. 195 km uzunluğundaki duvarı birde 5 metre genişliliğinde bir su hendeği koruyordu. 


Ayrıca duvar üstünde belirli aralıklarla 30.000 askerin barınabileceği küçük kaleler mevcuttu. Örneğin, duvarın üzerinde ki kalelerden biri 5.5 hektar alanı kaplayacak kadar büyüktü. Arkeologlar duvarın inşası için kullanılan pek çok tuğla ocağı ortaya çıkarttılar. Ocaklar duvara 20 ila 100 metre uzaklıktaydı ve duvarın inşası için kullanıldıkları açıktı. Ocaklar da kilden yapılmış tuğlaları pişirmek için kullanılan yakılan ağaç parçalarının üzerinde uygulanan Radyo karbon tekniği ile duvarın MS 5. veya 6. Yüzyıllarda inşa edildiği ortaya çıkartıldı.


Peki, neden inşa edilmişti? Yapıldığı dönemde İran’da Sasani İmparatorluğu hüküm sürüyordu. Sasaniler bir yandan Doğu Roma ile mücadele ederken doğuda aniden beliren bir tehlike ile karşı karşıya kaldılar : Ak Hunlar.


Sasani imparatoru Peroz (Firuz) (MS 459-484) Ak hunlara karşı giriştiği bir seferde Gorgan’da bir müddet kalmıştı. Ama daha sonra Ak hunlarla yaptığı bir çarpışma sırasında canından oldu. Arkeologlar seddin Ak hunları durdurmak ve duvar bölgesindeki verimli düzlükleri korumak amacıyla Sasani hükümdarları tarafından inşa edildiğini düşünüyor.


Radyo karbon testlerinin sonuçlarına göre duvar 7. Yüzyıl sonlarına kadar korundu. Bu tarihten sonra askerlerin Bizans’a yapılacak bir sefer ya da 636 da başlayan Arap istilasını durdurmak için kullanılmak üzere çekildiği düşünülüyor. Ne olursa olsun, sed iki yüzyıla yakın süre korundu.

Yenidenergenekon'dan alıntıdır onun kaynağıda: Current World Archaeology Dergisi No 27.




Ama; 
2008'deki açıklamaya göre Çin Seddi'nden 1000 yıl daha yaşlı. Haberi aşağıdadır:



According to the Science Daily News (February 26, 2008) the Wall of Gorgan is: “…more than 1000 years older than the Great Wall of China, and longer than Hadrian’s Wall and the Antonine Wall put together.”  link  /  link  /  link




Peki, hesap yapalım o zaman: Çin Seddi MÖ.4.yy da yapıldıysa, ve Kızıl Yılan 1000 daha eskiyse, o zaman MÖ.1400 çıkar karşımıza. İyi de o dönemde henüz Persler yoktu! Dr. Kiani'ye göre Kızıl Yılan Partlar döneminde yapılmıştı. Partlar da Hunlar'da Türk. Neyin peşindeyseniz? Bu arada Çin Seddi de Türk akınlarını durdurmak için yapılmıştır. Tıpkı Kızıl Yılan gibi. Ama hiç bahsetmiyorsunuz...  İran Türkleri - link


Bir de şu açıklama var: 


"The term Gorgan is derived from Old Iranian VARKANA (lit. The Land of the Wolf). Interesitngly the term Gorgan linguistically corresponds to modern Persian’s “Gorg-an” or “The Wolves”." (link)


Gorg-an "Kurtların ülkesi" demek değil! Hyrcania Kurtların Ülkesi demektir. III.Darius (Kodomannus), M.Ö. 330 yılında bu bölgede kendi adamları tarafından öldürülmüştür. [Hyrcania where Darius was put to death by his own troops.]

Gorg Korkmak fiilidir - Gorg- Kork ; -an ya Farsça çoğul, ya da Türkçe zaman anlamında. Belki de Gorgam idi - Korkam, Korkuyorum anlamında! Tıpkı mitolojideki Gorgonlar gibi.


Kelimenin Kurgan'dan gelmesi de mümkündür. Türkçe'de k ve g yer değiştirir. Korugan- Korgan - Gorugan - Gorgan. Aynı zamanda Rusça'ya da korugan "kale" olarak geçmiştir.  Bununla ilgili olarak arkadaşım Kemal İ.Işıklar'ın bu değerli yorumunu da sizlere sunuyorum:  "Gorgan (Gorgam - I fear)'e alternatif olarak Korugan-Gorugan olabilir. Korugan modern çağlarda bile dilimizde saldırılara karşı korunmak için inşa edilen "tahkimat" duvarı anlamını taşımıştır, bundan daha anlamlı bir isimlendirme olamaz diye düşünüyorum. Kurgan ile aynı kökenden geliyor. Başka dillerde "kurt" ve benzeri karşılıkları olabilir, ama "Korugan" benzetme ya da andırma değil, birebir yapının Türkçe'deki adıdır..." 


HYRCANIA = GİLAN eyaletini de içine alan Hazar Denizi'nin güneyinde yer alan bölge, bugün Gorgan olarak anılıyor. Hyrcana "Kurtların Ülkesi" demektir. 



Hazar Denizi'nin adı "CHİLAN DEGNİSİ"(1570-Dell İmpero Ottomanno, Geographe Turc, Abubekir Efendi
yani, ÇİLAN/GİLAN/YILAN (Ejderha) Denizi, diğer adı Gök Denizi'dir


GİLAN - İLAN - YILAN dır EJDER de YILAN olarak görülür.

Sonra'da Kızıl Yılan adının Türkmenler tarafından kızıl tuğlalarından dolayı verildiği yazılıyor. Ama Akhunların Kızıl Hun olarak adlandırıldığından haberleri yok! Nasıl akademisyensiz siz?



KIZIL YILAN (RED SNAKE - WALL OF GORGAN) GORGAN SEDDİ


Kızıl Hun Türklerin diğer adları: "pointed hat Saka"= Sivribaşlıklı Sakalar, Hyon, Chion, Kermichion, Hermichion, Abdaly, Hephthalites, Eftalit, Ak-Hunlar ya da, Massagetler, bilinen adlarıyla Tomris Ece'nin "Büyük Saka"lar... ki yaşadıkları bölgedir!



Theophanes Byzantios berichtet : "Im Osten des Tanais (des Don) hausen die Türken, früher Massageten genannt, 
welche die Perser in ihrer Sprache Kermichionen nennen...." 
[Die Awaren: ein Steppenvolk im Mitteleuropa, 567-833 n.Chr - Walter Pohl]



Ayrıca Türk boylarından İskitlerin arasında "Gelon" adlı "Yılan" boy ile Kıpçakların Yılan boyu vardır. 


"Don Kıpçaklarını yöneten Şarukan hanedanı yılan kabilelerinden (Kimak-Uran-Kay-Urankay) inme idi..." "Si (Kay) kabilerlerinin tamgası yılandır; "kay" da zaten yılan demektir. Kumosiler, Kidanlar ve diğer halkların topraklarından akıp giden Amur Nehrine Çinliler Heylungiyan (Kara Ejderha Nehri) derler." 

Kıpçaklar- Sercan M.Ahincanov // Selenge Yayınları
Kızıl Türkler - link



Çinlilerin Amur Nehri'ne "Heylungiyan" yani "Kara Ejderha Nehri" demesinde bile Türkçe İlan-Yılan kelimesini görüyoruz.


Herkül'ün oğulları : 
"...birincisinin adı AGATHYRSOS (Ağaçeri), sonrakinin GELONOS (Yılan), en küçüğünün SKYTHES (İskit)..." Heredot,ıv,10 / Gelonos Türkleri - link








Kurtların Ülkesi ha! :)








Did you know that "Kyzyl Yilan" or "Qizil Yilan" (Kızıl Yılan) is Turkish? meaning "Red Snake". Or the toponyms of İran, like "Tepe" is Turkish? meaning "little mountain - hill".


"The term Gorgan is derived from Old Iranian VARKANA (lit. The Land of the Wolf). Interesitngly the term Gorgan linguistically corresponds to modern Persian’s “Gorg-an” or “The Wolves”" (link)


Gorg-an = The Wolves: Bullshit!
Gorg is Turkish, means Fear. -an is plural, so FEARS.
or Gorgam - I Fear!
They still speak Oghuz Turkish in Azerbaijan, and say as Gorg-Qorq.
in Anatolian Turkish we say; Kork - Fear : Korkuyorum - I Fear.
Or it came from the word "Kurgan"  : Etymology and culture also Turkish: people buried their dead in barrows ie.Kurgan - Korugan - Gorugan (to protect - Korumak) in  Kazakh Turkish korgan . "k" and "g" can switch with dialect: Gorgan.

Hyrcania (Varkana) means "Wolfs Land" like the "Turkish Wolf" . Did you know that Amudarya was called Oxus or Ochus by Strabon?  Ochus or Oxus is Oghuz (Okuz) in Turkish, and of course Oghuz Turks.... The word Hyrcania (Varkana) has nothing to do with Gorg-an ... 


Oghuz-Turkic tribes, Turkmens, Qajar (Kaçar): Yes all of them are Turks. But you don't mentioned about the Turkish origin of Parthians, Sacae and Huns in your article!


There was only four Persian State in today's İran:
Achaemenid (559-330 BC) Sasanids (226-652 AD) Pahlavi (1925-1979) and İran İslamic Republic (1979 -). İran was always a Turkish land, from 4400 BC, between the Persian States above till 1925. After war it became İranian State, but there are still 45 million Turkish people living in İran. And in North East, where the Red Snake Wall is, lives Horasan Turks (3 million - old Horasan region was İran, Afghanistan, Tajikistan, some region of Turkmenistan and Uzbekistan) and Turkmenistan Turks (2 million).


"'Red Snake'-is more than 1000 years older than the Great Wall of China.." 


Do you even realise what you are saying and knowing what it means? That means 1400 BC, at that time there was NO PERSİANS in that region! Persians came for some in 800 BC, to others in 900 BC, but never before that period! Not everything has to do with the Persians! Chinese Walls was built to protect themselves agains the attacts of Turks, so is the Red Snake Wall. Because they also say that the wall was built in the period of Parthians, which are Turks, today ancestor of Turkmenistan people. 

read: "Our Ancestors Who Build the Great Parthia Turkish State(247 BC-224 AD) Begmyrat Gerey - Turkmenistan 


"is known as Qïzïl Yïlan to local Turkman inhabitants" (link)

Turkman is Turk. Means I'm Turk. 
Qïzïl Yïlan - Kızıl Yılan - Red Snake



White Huns yes but you do not mention about them that they are Turks! White Huns are also called as "pointed hat Saka", Hyon, Chion, Kermichion, Hermichion, Abdaly, Hephthalites, or more common name Massagetae, Queen Tomyris of Big Sacae, which lived in that region, RED HUNS to. Maybe that's why they called the walls as Red Snake !

About the walls PDF




And you call yourself a scholar, scientist...Well, You can not write history without Turks... ;)

SB.





3 Ekim 2015 Cumartesi

HER DİLE GÖRE İSİM ÜRETİLİR




Bu üç kardeşin adı her yerde farklı yazılmış, ve genellikle yalnız genç olanın ki verilir.


Heredot, İskit (Saka) leri yazarken: Targitaos’un oğulları Leipoxais, Arpoxais ve Kolaxais (IV 5), ya da Herakles’in oğulları Agathyrsos, Gelonos ve Skythes, (IV 10)


Makedonlarda ise Gauanes, Airopos ve Perdikkas (VIII 137) der


Kuzey Germenlerde ise isimleri Elgfrodi, Forir ve Bödwar , veya Har, Jafnhar ve Fridi, veya Wodin, Wili ve We veya Ingwio, Istwio ve Irmino olarak geçer.


Sadece bir isim, ya da doğru olarak telaffüz edilen ise, Germenlerde, Yunanlarda, İranlarda ve Hindçe de, Genç olanın "Üçüncü" anlamındaki (Fridi, Tρίτος, Frita, Trita) adıdır .


Bu nedenle bu kahramanın Trita olduğunu biliyorum, ama adı olmadığını unutmamalıyız......


....Bu ikinci kahraman "Üçüncü'nün oğlu" İran'da Fretona (veya Froitana, Fredün), Hindistan'da Traitana, Yunan'da Τρίτων, ve Slav dillerinde Trojanu diye geçer.





İŞTE, ŞAHIS, BOY, MİLLET İSİMLERİ AĞIZLARDA FARKLI ADLANDIRILINCA, TARİH DE ÇORBAYA DÖNER!
SB.












Die namen dieser brüder sind überall verscheiden, zumal der des jüngsten, der oft allein angegeben ist. Herodotos nennt bei den Saken Leipoxais, Arpoxais und Kolaxais (1), die Söhne des Targitaos (IV 5), oder Agathyrsos, Gelonos und Skythes, die Söhne des "Herakles" (IV 10).


Bei den Makedonen heissen si Gauanes, Airopos und Perdikkas (VIII 137).


Im germanischen Norden heissen sie Elgfrodi, Forir und Bödwar, oder Har, Jafnhar und Fridi , oder Wodin, Wili und We usw. Vgl. auch Ingwio, Istwio und Irmino.


Nur ein name , oder richtiger eine bezeichnung tritt bei Germanen, Griechen, Iraniern und Indern gemeinsam auf : der Jüngste heisst "der Dritte" (Fridi, Tρίτος
, Frita, Trita).


Daher kennen wir diesen helden Trita, dürfen aber nicht vergessen, dass das kein name ist. Er heisst sonst Sigfrid, Mitra, Indra usw., hat immer mit seinen beiden ungetreuen Brüdern zu tun und geht, von ihnen begleiter, aus, eine jungfrau zu gewinnen, die der vater nicht heraus geben will, verbindet sich mit ihr und zeugt drei Söhne, von denen wieder der Dritte ein hauptheld und der racher des vaters wird, denn Trita wird von dem Tyrannen, seinem schwiegervater, getötet (gefangen gesetzt, gegeisselt, geköpft oder gekreuzigt).


Dieser zweite held heisst, "der Sohn des Dritten" , iran Fretona (oder Froitana, Fredün), indisch Traitana, und enspricht dem griechischen Τρίτων , dem slavischen Trojanu.


1) wie die richtigen formen dieser namen lauten, ist auch durch keine handschriftenvergleichung allein feststellbar. Gibt es einen weg dazu, dann ist es gerade die vergl. mythenforschung. Gelingt es, die namen etymologisch so zu erklaren, dass sich dabei bedeutungen ergeben, die sachlich durch den mythos beglaubigt werden, dann können wir vielleicht hoffen, die richtigen namen herzustellen, sogar ohne rücksicht darauf ob sie in Herodots quelle noch richtig waren.

Targitaos wird schwerlich richting sein, und statt Kolaxais ware vielleicht gar ein Kalmoxais möglich.

Mit dem namen der Skoloten möchte ich es nicht zusammen stellen, wenn es nicht gelingt, auch in den namen der beiden alteren brüder völkernamen zu erkennen.







_____________________________







Abaev and his predecessors begin the Scytho-Iranian etymology with personal names of the Scythian progenitor Targitai and his sons Lipoksai, Aripoksai, Kolaksai.


Targitai, in the opinion of the supporters of the Scytho-Iranian theory, consists of two parts: darga and tava. In Old-Iranian darga ‘long’ or ‘sharp’, tava ‘power, force’, Targitai is thus ‘Longostrong or Arrowstrong’ [Abaev V.I., 1949, 163; Miller Vs., 1887, 127].


From the positions of Türkic language the word Targitai consists from targy or taryg - Old Türkic ‘farmer’ and soy~toy - Türk. - ‘clan’; as a whole it is ‘Clan or Ancestor of the Farmers’. Besides, the name Targitai is met not only in Herodotus, it also appears with Avars as a Türkic name. Theophilact Simocatta (the historian of the 7 c.) informs, ‘Targitiy is an outstanding man in the Avar tribe’ [Simocatta Th., 1957, 35]. Menandr the Byzantian informs that in 568 the Avar leader Bayan has sent Targitai to Baselius requesting a concession [Byzantian Historians, 1861, 392]. In 565 Avars sent the same Targitai as an ambassador to Byzantium [Ibis, 418]. In the 2 c. Polien informs that Scythians, living at Meotian (Azov) Sea, had a famous woman named Tirgatao [Latyshev S.V., 1893, 567]. Hence, these Scythians were also Türkic speaking.


Lipoksai is a senior son of Targitai. The etymology for this word Abaev borrows from Fasmer. The second part, in his opinion, consists of a root ksaia~khsai ‘to shine, to sparkle, to dominate’, Ossetian. - ‘queen, dawn’; the first part is not clear, there can be a distortion instead of Khoraksais: compare Old Iran. hvar-xsaita ‘sun’, Pers. Xorsed [Abaev V.I., 1949, 189].


Let us compare it with the Türkic etymology. Türk. soi ‘clan, family, relatives, ancestors, generation, offspring, stock, origin’; ak ‘white, noble, rich’; aksoi ‘ a noble, rich clan; sacred clan, forefather’ etc. For Türkic peoples the names with an element soi is a usual phenomenon: Aksoi, Paksoi, Koksoi. The first part is lip~lipo~lep is ‘border’. As a whole, Lipoksai ‘Sacred Clan with (or Protecting) Borders, i.e. its Country’.


Arpoksai is a middle son of Targitai. The first part Abaev at once transforms in apra and ‘water’ and deduces from the Iranian roots ap ‘water’ and Ossetian ra, arf ‘deep’; apra ‘water depth’; ksaia ‘possessor’; apra-ksaia ‘Possessor Of Waters’ [Abaev V.I., 1949, 189].


Let us compare it with the Türkic etymology. We already know about the second part: aksoy ‘a sacred clan, noble clan’. The first part - arpa ‘ barley, grain, product ‘; arpalyk ‘possession of land’; Arpaksai ‘Head of a Clan Possessing Land, Territory, or Clan of the Farmers’.


Kolaksai is a younger son of Targitai. Per Fasmer and Abaev, the second part ksaia ‘shine, sparkle, dominate’, in Ossetian khsart ‘valour’, khsin ‘princess’, khsed ‘dawn’ etc.; the first part is not clear, maybe, it is a distortion instead of Khoraksais, compare Old. Iran. khvar-khshaita ‘sun’ [Abaev V.I., 1949, 189]. The supporters of the Scytho-Iranian theory sometimes lead this name to the phonetic form of Persian Skolakhshaia and announce Kolaksai as a king of the Persian clan Skol (Skolot) ~ Scythians [Dovatur A.I., 1982, 207-208].


Let us compare it with the Türkic etymology. The second part of a word Kolaksai - aksai ‘a noble, sacred clan’; the first part - kola-kala ‘city, capital’; Kolaksai ‘Noble, Sacred Clan Of a (Protecting) Capital, Country’.


If we arrange in order the Iranian etymologies for the names of the father Targitai and his three sons Lipoksai, Arpoksai and Kolaksai, we receive: Targitai ‘Longostrong’, Lipoksai ‘Shine Of The Sun’, Arpoksai ‘ ‘Possessor Of Waters ‘, Kolaksai ‘ Shine Of The Sun or Skolakhshaia’. There is no etymological, semantical and lexico-structural system.


Let us consider the system in the Türkic etymology of the names of the father and his three sons. Targitai ‘Farmers Clan Noble Ancestor’, Lipoksai ‘Border Protecting Noble Clan’, Arpoksai ‘Protecting Possession Noble Clan’; Kolaksai ‘Protecting Capital (i.e. Kingdom) Noble Clan’. The last, the younger son, as relayed by Herodotus, accepts the kingdom from his father after he brought home the golden tools fallen from the sky: the plough, yoke, hatchet, and cup [Herodotus, 1972, IV, 5].


Another word, the etymology of which serves as a proof of correctness for the Scytho-Iranian theory, is ethnonym Sak~Saka. As the ethnonym used by Persians for Scythians, it is considered to be a Persian word. But at the same time Persians could take it from the non-Iranian Scythians themselves. In the opinion of Abaev, Old Persian saka (with the meaning of Scyth) belongs to the totem of deer [Abaev V.I., 1949, 179]. Ossetian sag ‘deer’ from saka ‘branch, limb, deer horn, antler’. Many historians think that sak is a name of one of Scythian tribes, accepted by Persians as an ethnonym for all Scythians. None of the ancient authors notes the meaning of the ethnonym sak~saka in the sense ‘deer’, and Stephan Byzantian informs, ‘Saka are the people, so are named Scythians of ‘armor’ because they invented it’ [Latyshev V.V., 1893, Vol. 1, Issue 1, 265]. Here the word Saka approaches Türkic sak~sagy ‘protection, guard, cautious’. Besides, it should be noted that in Türk. sagdak ‘quiver’, i.e. ‘case for weapon of defense’. Sagai - ethnonym of Türkic people between Altai and Yenisei, part of Khakass people, Saka - ethnonym of the Yakuts. Thus, sagai~saka~sak is a Türkic word, which has passed into the ethnonym of one of Scyth tribes, and was accepted by Persians as their common ethnonym.


Ababa (Hababa) is the name of the mother of the Roman emperor Maximin, she was, apparently, an Alanian. Thinking that Alans are Iranian-lingual, Abaev etymologies this word thus: Iran. khi ‘good, kind’; vab ‘to weave’; thus, Khivaba ‘Good Weaver’. In Türkic ab ‘hunt’, eb~ev ‘home’, aba ‘father, mother, sister’, Ababa ‘Mother Of Hunt or Mother Of House’, i.e. ‘Fairy’ in a good sense.


Sagadar, per Abaev: saka- + - dar ‘having deers’ is the name of a tribe near Danube [Abaev V.I., 1949, 179]. In Türkic: saga - Türkic ethnonym, -dar-lar is the plural affix; Sagadar is ‘Sags’.


To prove the certainty of Ossetian speaking Scythians, Vs. Miller counted that in Scythian words the Ossetian plural affix -ma is repeated twenty times [Miller Vs. 1886, 281-282]. A more attentive analysis shows that -ma in words given by Miller may be identified with Türkic affixes of plural -ma (-la in Balkarian), or possession -my (-dy-ly), or similarity -mai.


So, all the Scythian words assembled by V.I.Abaev in his ‘Dictionary of Scythian words’ would be possible to re-etymologize with those languages, whose carriers lived and continue to live in the so-called Scythian regions. Rather, it is necessary to do it, and with the subsequent comparison of the results of the Iranian, Türkic, Slavic and Finno-Ugrian etymological studies. Only on completion of this operation it would be possible to definitely tell what ethnoses lived under the common names of first Cimmerians, and then Scythians, Sarmatians, Alans-Ases. As the given here comparisons of the Iranian etymology with the Türkic show, the Scythians most likely were not Iranians, or among them were very few Iranian-lingual; basically they were Türks, it could be expected, and Slavs, and Finno-Ugrians, for the last also have not fell from the sky, and have lived in their (ancient ‘Scythian’) regions from the most ancient times.



ETHNIC ROOTS of the TATAR PEOPLE
TATARS: PROBLEMS of the HISTORY and LANGUAGE
Collection of articles on problems of lingohistory, revival and development of the Tatar nation.Kazan, 1995. Pp.12-37







ek:















KÖK GÖZ - MAVİ GÖZLÜ TÜRKLER







"Budinler, güçlü ve kalabalık bir ulustur; gözleri parlak, saçları kızıl sarıdır. Gelonos derler tahtadan yapılma bir kentleri vardır.” Heredot 4 : 108

"The Budini are a great and populous nation; the eyes of them all are very bright, and they are ruddy. They have a city built of wood, called Gelonus. The wall of it is three and three quarters miles in length on each side of the city; this wall is high and all of wood; and their houses are wooden, and their temples;"




"Budin Türkçe "Bud" (kurt") + "in" / "yan" ("ruh") : "Kurt ruhu" sözcüklerinden oluşmaktadır. "Budin" muhtemelen "kabile", "halk" "nüfus" anlamına da gelmektedir (DTS, s. 108). Karaçaylarda, Botaş, Bayramuk, Akbay, Elkan, Teke, Çotça ve diğer ailelerin de - ki toplam on ailedir- dahil olduğu eski "Budian" boyu mevcuttur."

K.Laypanov, İ.Miziyev - Türk Halklarının Kökeni





1570 Osmanlı döneminden harita üzerinde BUDİN


Buradaki Gelonus Balkanlardaki bir yerleşim yeridir. Saçları kızıl sarı ve gözleri parlak, yani açık renktir. Kıpçak boylarından olan Yılan boyu'dur, Budin (Budun) ve Gelonus'lar; çünkü Kuman ve Kıpçaklar açık renk gözlü ve sarışın olmalarından dolayı Rus kaynaklarında Polovets (Sarışın- Sarı/Şarı) olarak adlandırılmıştır. Batı Avrupa, Bizans, Ermeni ve Gürcü kaynaklarında da Koman, Kuman, Valon, İlavets, Khardeş adlarıyla anılır. Kıpçak hanı Köküs'ün adı da "Kök göz" gök/mavi gözden türemiştir. Araştırmalara göre de mavi göz tek bir kaynaktan çıkmıştır.

Urfalı Mateos Ermeni kaynakta "Ots halkının (eski ermenicede yılan) birden komşuları Khardiaş (Khardeş'lerin yani bildiğimiz sarı saçlı, beyaz tenli, Kıpçakların üzerine yürüdükleri anlatılıyor. Çatışmayı kaybeden Kıpçaklar bir süre sonra yılan halkıyla (bizim Kimaklarla) kaynaşarak ve bir koalisyon oluşturarak komşuları Peçenek ve Uz (Oğuz)ların üzerine yürürler..." 

(buradaki Khardiaş aynı zamanda Carthasis den de kaynaklanıyor olabilir, "İskit kralının kardeşi Carthasis İskender ile karşılaşır"cümlesindeki  Carthasis "Kardeşi" kelimesinden başkası değildir.SB daha önce paylaşmıştım:)


Kızıl saçlı, mavi gözlü Türkleri de, hem Tarım mumyalarında hem de Uygur Bezeklik Bin Buda mağara fresklerinde görürüz. (Resim: Mavi Gözlü Keşiş - 9.yy Bezeklik Bin Buda Mağarası- Turfan/Sincan- Doğu Türkistan)









Çinliler sâde Kâşğar halkını değil, daha başka Orta ve şimal Asyalıları, bu arada Tölis ile Kırgız Türklerini de "yeşil-gök" gözlü ve "kırmızı saçlı" yani Europeoid görünüşlü olarak anlatmakta, hattâ Gök-Türk Hakanı Mukan 'ın (ölümü M. 572) lâcivert taşı gibi gözleri ve uzun kırmızı yüzünden bahs etmektedirler.

Acaba Kâşğar 'ın Karluk ili olduğu devrede bu görünüşteki güzellerin mevcûdiyeti mi Mascûdî'ye şu sözleri ilham ettirmişti : "Şu H. 332 yılında (M. 933)...(Türklerin) en güzel görünüşlü olanları, en uzun boyluları veçheleri hepsinden daha parlak olup sabah güneşini andıranlar Karluklardır" 

M. IX.-X. yüzyıl müslüman müellifleri Türkleri şöyle anlatır : olağan üstü bir beyazlıkta veya kırmızı yüzlü, küçük gözlü, ezik burunlu. Bazen kırmızı saçtan da bahsedilir....."Hu"-Türk dediğimiz Doğu Türk tipi ile Europeoidlerin karışmasından mütevellit bir görünüş arz edebilmekte idiler. Mongoloid husûsiyetleri olan, fakat parlak beyaz tenli, sarı saçlı, mavi gözlü kimseler hâlâ Kâşğar 'da dikkati çeker.

Dr.Emel Esin



* * *


Göbeklitepe tapınağını hangi boyların kurduğu sorusuna kesin cevap vermek mümkün olmasa da, Sümer (Kenger-Kingiiri) ve Akad dilli yazılı kaynaklar bu bölgede MÖ. 3 bin yıllarında SUBAR boylarının yaşadığını yazarlar. Göbeklitepe'nin yaşı MÖ.9600 olsa da daha eskiye gidebilir, ama bilinen birşey varsa o da MÖ.8200 yıllarında terk edildiğidir.

Urmu Teorisine göre, iki nehir arasının Bağdat’ın kuzeyinde Subartu olarak adlanan arazi Proto-Türk Subarların ülkesi idi ve burada son Subar beyliği de MÖ. 673- den sonra dağılmıştır. 

Ayrıca bir Kuman Beyliği'nin varlığı da söz konusudur. İskit Türklerindeki Yılan Boyu/Gelon ile Kuman/Kay/Kayı/Kıpçak Türk boylarının da Yılan boyu olarak tanınması ve tamga olarak kullanması; Türklerdeki Kurt, Boğa gibi Kün-Ay'ın da Göbeklitepe'de olması; Hakasya ile Göbeklitepe'den çalınan taş heykelin benzerliği ve Subar Türk Boyları'nın burada olması Türk Tarihi açısından çok önemlidir, ama maalesef "yabancılar" kazmaktadır. (ayrıca bkz.Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu- Urmu teorisi)

Hakkari taş stelleri (MÖ.1500-1200) Kuman Türk Beyliği dönemine aittir. Kapagan Kağan'ın anıt mezarında hem Teke, hem de Yılan tamgası görülür.



* * *


"Yılan kültü Turan orijinlidir" , "...aslında bütün mitolojik hikayeler, doğu ve batıda, Turanlılara aittir."

"Sepent worship is Turanian of origin" , "...all the fairy mythology in fact, of the east and west, belongs to the Turanian races..." , "Though generally represented as the destroyer of Serpents, Hercules, on the other hand, is said to have been the progenitor of the whole race of Serpent-worshipping Scythians, through his intercourse with the Serpent Echidna."

Tree and Serpant Worship Or Illustrations of Mythology and Arts in India by James Fergusson




"Budini Gelonion urbem ligneam habitant. iuxta Thyssagetae Turcaeque vastas silvas occupant alunturque venando." 
Book 1:117 Pomponius Mela (died 45 AD) Roman Geographer

"The Budini inhabit the city of Gelonos. Next to them the Thyssagetae and Turcae occupy endless forests and feed themselves by hunting." Book 1:117

"Unter 'Türken', - früher oft auch 'Torken' geschrieben - haben wir durchaus nicht die Osmanen von heute zu verstehen, die erst im mittelalter Europa betraten, denn das von ihnen dermalen bewohnte gebiet hiess schon so Vor Christi Geburt, wie dies eine Stelle aus Melas schriften beweist: "Budini Gelonion urbem ligneam habitant. iuxta Thyssagetae Turcaeque vastas silvas occupant alunturque venando." - Die Slaven, ein Urvolk Europas by Martin Zunkovic (153)

TURCAEQUE = TURCAE = TURK
Who says that the Turks appear first at the 11th century AD? WHO? (look for Turukku 20th c BC)
Without the Turks, you can not write History.


Even "Budini", "Gelon" and "Thyssagetae (Massagetae)" tribes are Turkish-Scythian Tribes
We say "TÜRK BUDUN" Budun means "nation, people", Budin=Budun
("Turk" has preserved its ethnic meaning at some fragments "Turk Budun" to the present. - 
"According to Herodotus Gelonus was the capital of the Scythian tribe Budini"
"Gelon" = Djilan = Jelon = İlan = Yılan (Huyan - Kayı)  (Yılan= means Snake/Dragon)
"Tyssagetae" = Massagetae = Getae = Queen Tomyris, a Turkish name, and still in use as female name among Turks.







"Heredotos'taki lyrkai'nin açıklaması tartışma götürür ama Sarmatların çağdaşı Pompeius Mela ve Plinius Secundus'ta geçen Tyrkae (Turcae) budun adının Türk'e işaret ettiğine artık itiraz yoktur. "
Prof.Dr.Osman Karatay.


"Iirkler ("Türkler"). Bunlar, Türk dilli İskit kabilesidir.Pek çok bilim adamı (P.İ. Şafarik,Z.İ.Yampolsky vd.) Herodot'un Iirklerini Türklerle özdeşleştirmektedirler. P Mela ve Büyük Pliny (M.S. I. Yüzyıl), daha önce söylendiği gibi, Kuzey Karadeniz boyunda yaşamış olan bu Türkler (Tirkler) hakkında malumat vermişlerdir (AİSK, 1990, S. 100, 108).
K.Laypanov, İ.Miziyev-Türk Halklarının Kökeni



from the book: Die Türken und das Osmanische Reich





read also:






TÜRK TARİHİ
TURKISH HISTORY
___________

GELENOS TÜRKLERİ





Herkül genellikle yılan yok edici olarak temsil edilmesine rağmen , Herkül'ün ortanca oğlunun adı Gelon'dur (Glenus/Gelonos, Hesiod'a göre Deianeira'dan olma, bazı kaynaklarda ise Echidna'dan olma) ve Gelonos İskitlerin Yılan Boyu'dur. Türkçede Jelon-Jylan-Ilan-Uran olarak ta geçer.


"...birincisinin adı AGATHYRSOS, sonrakinin GELONOS, en küçüğünün SKYTHES..." Heredot,ıv,10


(AGATHYRSOS, yani AĞAÇERİ TÜRKLERİNİ daha önce paylaşmıştım)





"II.Binyılın birinci yarımına ait yazılı kaynakların tümünde, Sır-Derya'nın orta akımı ile, Karatav'ın kuzeybatı, batı ve güneybatı eteklerinde bazı yerlerin adlarının "yılan" kelimesiyle bağlantılı olduğuna dair bilgiler vardır....

"Kimakların tanrısı,nehrin sahibi Ejderhadır...Don Kıpçaklarını yöneten Şarukan hanedanı yılan kabilelerinden (Kimak-Uran-Kay-Urankay) inme idi...

"Zmiyev bölgesinde 12.yüzyıla ait bir harabenin bulunması, Zmiev'in de adına nazaran bir Poloves (Kıpçak) yerleşim birimi olması hasebiyle, oldukça dikkat çekicidir. Zmey (yılan,ejderha) kelimesinden gelen şehir adı onu Poloves-Kıpçaklara bağlamaktadır." "... Sanırım Poloveslere ait Şarukan şehri Harkov bölgesindeki Zmiev şehriyle özdeşleştirilebilir ve kaldı ki Rus tarihi coğrafyası konusunda uzman olan kişiler sözü edilen Poloves şehrini bu bölgeye yerleştirmektedirler."

"Şarukan şehrinin Zmiev oykonimi ile karşılaştırılmasının, Türkçede Ejderha anlamına gelen Kıpçak şahıs adı Şarukan'ın etimolojisiyle ilgisi vardır. K.G.Menges bu konuda şöyle diyor: "Şarukan, Macarca sarkan (sarkanu) veya 'ejderha' anlamına gelen eski Macarca şeklinden gelmektedir."

"Sözcüğe ilk defa 1193 yılında rastlanmaktadır. Poppe, Macarca sarkan'ı Türkçe Kırım Tatarcası ve Kumancadaki 'sazayan' yani 'ejderha' sözcüğü ile karşılaştırarak, "bu sözcük ilk başlarda 'büyük ruh' veya totem hayvanı olarak kabul edilen 'ejderha' anlamındaydı." demektedir. Bilindiği gibi özellikle ejderha ve onun baş hipostası yılan, Kimakların 9.yy-10.yy'da Kazakistan bozkırlarında siyasi hakimiyet kurdukları dönemde totem hayvanlarıydı. Aynı kelime Türkçede 'Uran', Moğolcada 'Kay' ile karşılanmaktadır."

"VIII.yüzyıla ait T'ang-hui adlı bir kaynağın - tebaa beyliklerin atlarının tamgaları bölümünde Kay kabilesinin yılan şekilli tamgası da yer almaktadır...ve görüldüğü gibi Kaylar Doğu Kazakistan'da yılan halkı olarak karşımıza çıkar."

"Bazı Arap-Fars yazarlarının İrtiş havzasında Kimak adıyla tanıdığı bu halk, ilk defa Tamin ibn Bahr'ın 11.yüzyıl başlarında sözünü ettiği Kuzey doğu Moğolistan bölgesinden göç ederek ortaya çıkmıştır."

"Reşidüddin'de : On nehir boyunda yaşayanlara On-Uygur..dokuz nehrin bulunduğu Kamlancu'da yaşayanlara Lun, Utikan nehri boyunca yaşayan on (kabileye) Kumuk-Atıkuz denirdi."

"Lun, ejderha ve yılan kelimesinin Çince karşılığıdır. Takvimin beşinci yılının adı ejderha (çince Lun) yılıdır. Türk dilli halklar ejderhaya paralel olarak balıkyılı da derler. Tacikler ve Persler ise timsah yılı derler. (Farsça Neheng, nak)."

"Utikan nehri boyunca yaşayan Kumuk-Atıkuz halkının yanında , Kaşgarlı Kay, Burini Kumak adıyla 11.yüzyılda İrtiş nehri boyunda rastlandığı yazar."

"Çin kaynaklarında geçen Si halkı da Qay Kay halkıyla aynıdır, tamgasıda yılandır. Amur nehrine Çinliler Heylungiyan (kara ejderha nehri : giyan kelimesine dikkat!-SB) der. Kay'da zaten yılan demektir."

"Yılan halkı dediğimiz Kimaklar, Merkezi Asya bozkırlarından getirdikleri zati adlarıyla hem Rus yazılı kaynaklarında, hem de yer adlarında yer almışlardır. Örneğin eski Rus vakayinamelerinde 'Kayepiçi' adında bir kabileden söz edilmektedir. Kelimenin yapısı son derece açık. K.G.Menges şöyle diyor:"bu kelime -'iç' yalın halinin çoğul şeklidir ve iki sözcükten oluşmaktadır. Sözcüğün ikinci kısmı opa/apo 'baba'dır. Birinci kısmı kabile adı Kay (Kaşgarlı'da) veya Marquart'ın okuyuşuna göre Qayı'dır." "

"Kimak kabilelerinin Don Kıpçaklarının topraklarına gelmiş olduklarının bir diğer izi, Şarukan şehriyle özdeşleştirilen Gaydarı yer adıdır. Şarukan-han'ın anısına Şarukan adı verilen şehrin bazı vakayinatme kayıtlarında, örneğin Triytskaya vakayinamesinde, Pletnieva'nın haklı uyarısına binaen yine yılanla bağlantılı olarak görebileceğimiz Çeşuyev olarak geçmesi dikkat çekicidir."

"Gördüğümüz gibi kesinlikle Poloves-Kıpçaklara ait olan Şarukan'ın Çeşuyev, Gaydarı ve Zmiev gibi varyantları, dilbilimsel açıdan Yılan teriminin farklı ifade şekilleridir."

"Başında en az 150 yıl Şarukan ailesinin veya bizim görüşümüze göre Ejderha Hanedanının (ki adını hanedan kurucusu şahsın adından almıştır) yahut II.Binyıl başlarında Avrasya bozkırlarındaki olayların etnik yönden yalnızca Kimak kabileleriyle bağlantılı olduğunu bilen vakayiname yazarlarına göre Yılan Kabilelerinin bulunduğu şehrin Don Kıpçaklarına ait olduğu gerçeğinden hareketle, Don Kıpçaklarını hanlarının "Ejderha" - Kimak (Uran-Kay) halkından inme olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz."

"Kimakların başlangıçta Moğol dilli halklara mensup olduklarını, bilhare hızlı bir şekilde Türkleştiklerini, bunun da yaklaşık olarak 300 yıllık bir süreç dahilinde Kazakistan topraklarında Türkçe konuşan Kıpçak-Yemek ortamında gerçekleştiğini belirtmek gerek."

Aşağı yukarı tüm Türkçe sözcüklerde cilan, yılan sözcüğü vardır. Kazakistan'da Cılan adlı etnik bir grubun bulunduğu, Başkurt Kıpçaklarının bir boyunun adının da Yelan olduğu biliniyor. Dolayısıyla Moğolcadaki Kay adının dışında yılan kabilesini yani Kimakları işaret eden, ama bugünkü Türk dillerinde kullanılmayan başka bir kelime daha vardır : Uran. Uran kelimesinin yılan, engerek yılanı anlamında olduğunu gördük. Tuvalıların ongonlarından birinin yılanın tabulaştırılmış adı iren - alacalı olduğunu da kaydetmek gerekir.

Kıpçaklar- Sercan M.Ahincanov
Selenge Yayınları



Türkic folks - Kayi and Gelons - N.Kisamov / link




KAY-QAY - KAYI - I.Y.I.

Turkish term "Tamga" is a property mark, a necessity when your property has four legs and is grazing in unfenced pastures, hundreds and thousands of them commingling with other hundreds and thousands belonging to hundreds of families that live together and exploit the same grazing range.

Tamgas were the most precious possession of a tribe, clan, or individual, they were heirloom and heritage, and they carried a great legal significance, like today's family name.

Marked on carpets, artifacts, animals, branding horses, gravestones Taşbaba (stone statues-leader himself), Balbals (stone statues of enemies) and stone/wooden monuments over the burial kurgans (tumulus, barrows, burial mounds).

Accordingly, an unjustified use of tamga, by a person ineligible for tamgas, or use of another person tamga was classed as a most grave crime, and persecuted accordingly. All the places were the Turkish peoples went, you can see a Tamga of a family or tribe and these conventions are still observed in the societies which practice the tamga traditions.

And I.Y.I. tamga belongs to Oghuz tribe KAYI.


SB

*

Roman kings with pride remembered their Trojan ancestry . Julius Caesar bore the name Yul, the son of Eney, a Trojan commander, who led the Trojan immigrants to Italy . Numerous Roman names of Trojan origin appear to be old Turkic.

Yul, for instance, is the same Turkic Yul, used by the Tatars and Bashkirs as a personal name . Yul and other Trojan personal names are usually interpreted on the basis of Latin or Greek appellatives, which is not logical at all. For instance, Julius (Yul) is referred to the Greek word ioulos «curly-headed» .

It is not logical, because the Trojans, known to have been neither Roman nor Greek by origin, could not have had Roman or Greek names during that period. They had settled these lands before the Greeks. What is more, the Romans and Greeks did not themselves have analogical names. Caesar (kesar), applied as a cognomen to Roman emperors, could have been related to the old Turkic kezer («leader», «hero»), used to denote a high title]. It may be a cognate of the Kirghizian kaysar («brave», «strong», «courageous» whose semantics permits its transformation into a higher title.

The first component (Gay) of the name of Gayus Julius Caesar, the Roman dictator, is comparable with the old Turkic Gay - a tribal name belonging to the Turkic tribe Oghuz and with Kay, a Kipchak tribal name. Transformation of a tribal or dynastical name into the names of persons is common for the anthroponomy of all peoples.....

Chingiz Garasharly
BAKÜ 2011 - Professor, Doctor of Philological sciences


*

"Virgil in his "Aeneid" says, founders of the ancient Rome city are Etruscan (Romulus and Remus), to be the descendants of Aneas of Troy. Rome's famous Emperor is connected with Gaius tribe (Gay-Kay-Qay-Kayı). Julius Caesar first speech in the Senate is" I'm a nobleman, I'm the son of Aneas of Troy" and presented itself."

Prof.Dr.Firudin Agasıoglu Celilov.


*

The mobile nomadic society with mobile property can't survive without codified means to identify and authenticate property. Such identification is provided by tamgas. Systematic historical cataloguing of Türkic tribal tamgas is documented from the 8th c. on, the tamga markings and whole “tamga encyclopedias” are registered across Eurasia, most of the Türkic nations, and only the Türkic nations have retained their historical tamgas, some peoples preserved their tamgas to a clan and family level.

Archeologists specifically identify the ancient tamgas with the Eurasian nomadic pastoralists, and among the Türkic people this trait has survived through the Christian and Islamic periods, while the Indo-Iranians, Indians, non-Türkic Persians, and Brahmans have no historical recollection of the tamgas in their past. Specialists figured out the development of tamgas between branches and generations, making tamgas a tracing tool. The traditional Scythian territories of Crimea and Dobruja are notable for the wealth of their tamgas.

As with the elite burials, tamgas among the other ethnicities are either cultural borrowings (some recorded dynastic tamgas), or they are arbitrarily ascribed to nations without a thread of documented evidence (e.g. “Iranian-lingual”). Unfortunately, explorations of uncultured archeologists wiped out most of the unknown “primitive” markings from the pages of history, some of the greatest discoveries were saved by a chance encounter of a learned professional.

Gelon: Gilani, Gilaki in Iran, Kaitak in the Caucasus, also a component of Kumyks, Kayı in Turkey, Uran and Uryankhai in Dzungaria. Gelon is one of the two Scythian tribes that can be traced in literary sources from the 6th c. BC to the present. Gelon branch Kayi is one of the most prominent Türkic tribes, they were an “old dynastic” maternal tribe of the Eastern Huns and nucleus of the future Ottoman Empire.

N. Kisamov



"The last antique players to the scene come the Savirs, who in the 5th. c. arrive from the north, and in 7th c. take over control over the Aghuanians, Masguts, and Kayı Huns, but leave the Azeris of Sacasene, and Gilans of Hyrcania to the expanding Arabs. " Qahraman Gumbatov - From Arran to Altai

*

We do know also that "ACATZİRİ" - "AGATHYRSİ" "AGATHYRSOS" (Turkish tribe called Ağaçeri-Tree people) Scythian and Hun tribe was, and lived in the Balkan peninsula/Tracia. Heredotus write that, Agathyrsos, Gelonos and Skythes was the son of Hercules. Agathyros, brother of Gelonos, both of them lived in Macedonia in ancient times and that can give us maybe the answer about the Macedonian coin with IYI. 


SB


Aeneid - Virgil


12.yy'da Mervli Şeref ez-Zaman Tahir Mervezi: "Onlar (Türkler) arasında Kun denilen bir kabile grubu vardır. Bunlar, Kıta-han'dan çekindiklerinden, Kıtay topraklarına göç ederek geldiler. Nesturi Hıristiyanlardılar. Meraların yetmezliği yüzünden bulundukları toprakları terketmişlerdi. Harezmşah İkinci ibni Koçkar onlardandı. Kunlar'ın arkasından Kayı denilen bir halk geldi. Bunlar, Kunlar'dan daha kalabalık ve daha güçlüydüler. Böylece onlar, Kunlar'ı bu meralardan sürdüler. Kunlar'da Şarılar'ın topraklarına göç ettiler. Şarılarsa, Türkmen topraklarına gittiler."


11.yüzyıl Ermeni tarihçi Urfalı Mateos eserinde, Ejderha halkı'nın (Kayıların tamgası ejderha idi) Sarılar'a, yani Şarılar'a saldırdığından bahsetmektedir.


Türk'ün Üç Bin Yılı
Selenge Yayınları






Herakles ile evli yılan bacaklı tanrıça, İskit panteonunda APİ ile tanımlanır. 

APİ, İskitlerin atası olan Targitaos / Targitay'ın  annesi, ve Papaios'un da eşidir. Api bitkileri ve hayat ağacını temsil eder, yılanlar ve bitkiler yeraltı ve üstünde yaşabilir, ikiside kendisini yeniler. Bu durum "yeniden doğuş"u "yaşam ile ölüm"ü, yani "ölümsüzlüğü" simgeler.


APİ, başının her iki yanında veya iki elinde Teke tutar ve "Teke" Göktürklerin hanedanlık simgesi olması gibi, bazı Türk boylarında da  yılan simge olarak kullanılır.
APİ, Türkçede "Büyük Abla" "Büyük Hala" "Ana" anlamına gelir.

İskitlerin atası olan Targitaos'un babası Papaios'ta "Baba"dır, Çuvaş Türkçesinde BABAY denir. Hani Papa hint-avrupa bir kelime idi? :)

Papaios'un Yunan mitolojisindeki karşılığı Zeus'tur. İskitlerin tanrısı Sabazios'tan da türetilmiş olabilir. Çünkü, Gökyüzünde gezen Gökbaba'dır, tıpkı Papaios'un Gökbaba olması gibi, ve sürekli at sırtında yaşayan "Göçebe Atlı" olarak anılır, aynı zamanda arpa ve bira tanrısıdır, insanlara tarımı öğretmiştir. Dionysos'ta Sabazios'tan türetilmiştir.  İskit efsanesinde; "Targitaos'un üç oğlu vardır; Lipoksais, Arpoksios ve Koloksais. Gökten altından dört eşya düşer; Saban (pulluk), boyunduruk, kupa, balta (kılıç) ...."  buradaki Saban bir Türk boyunun adıdır, Savar, Suvar, Sibir diğer adlarıdır. Çuvaşların da atasıdır. Eğer Çuvaş akademisyeni "Oğuzlar milattan önce binlerde ikiye ayrıldı, Oğuz-Ogur diye" derse, o zaman Göktürklerin, İskitlerin, Hunların, Çuvaşların, Bulgarların ecdadı tek bir Ata'ya çıkar.   Buradaki eşyaların hepsini Türk Taşbabalarında görmek mümkündür, tıpkı İskit Taşbabalarında veya Hakkari Taşstellerinde gördüğümüz gibi....


Herkül'ün de eşi yarı yılan yarı insan değil midir? Ve onlar da,  AGATHYRSOS (Ağaçeri), GELONOS (Yılan) ve SKYTHES (İskit)'in ebeveynleri değil midir?

Ya da, Targitaos’un oğulları Leipoxais, Arpoxais ve Kolaxais diye geçmez mi?
Tar kelimesi de Türk'ün kök kelimesi olarak kabul edilmemiş miydi?
Diğer yandan da, "Leipoxais"; Tomris'in Atası olan   "Alpoksay", "Alpamış" veya "Alp Er Tonga"'dır.

İskit Türklerinde saygın olan diğer büyük tanrıça ise TABİTİ'dir. Doğa Ana" olarak Roma ve Yunan panteonuna girmiştir. Tabiti-Tabiat / Nature-Doğa....

Adem ile Havva'nın da yılanla bir macerası vardır. Havva Adem'e bir meyve verir ve çıplakları ortaya çıkar, günahtır !.. Baksen....Bence bu hikaye daha sonradan değiştirilmiş ve yılan şeytan ile özdeşleştirilmiştir. Anaerkil'in ele geçirilişidir....Çünkü, Samiler de "Kadının Yeri Yoktur"....

Bilgemiş'in yılanla olan macerasında, ölümsüz otunun yılan tarafından yenilmesi anlatılır. Aynen APİ'nin hayat ağacı olması gibi "yeniden doğuşu" yani ölümsüzlüğü temsil eder. Api'de yarı yılan yarı insan olarak temsil edilmemiş miydi?

Bilgemiş'te, Herkül, Alpamış, Köroğlu ve Bilge Kağan'ın destanı ile paralellik gösterir. 

Şahmeran nereden geldi sanıyorsunuz? Farslılardan mı? Hadi canım !..
"Erbüke" "İşbüke", Türk halk inancında yarı insan yarı yılan "Yılan Ana" "Yılan Ata" (Şahmaran) olarak adlandırılır.  Er “insan”,  Büke “ejderha, yılan” dır.

;)
SB



"The snake-legged goddess married with Heracles , is identified with Api of the Scythian pantheon.  Api is Papaios's wife, mother of Targitaos/Targitay, ancestor of the Scythians. Api represents plants and life of tree, snakes and plants can live under and aboveground, both renews itself. This situation represnts a rebirth, life and death. Api holds goats, coat of arms of the Gokturks. Api means in Turkish "bigsister"

The Scythians esteemed also other great female deity - Tabiti."  It is  accepted in Roman and Greek pantheon as mother Nature. Which Tabiti is Tabiat, meaning is Nature. Tabiti-Tabiat / Nature-Doğa.


Adam and Eve has an adventure with the snake.  Eve gives a "fruit" and their naked revealed, it's a sin!.. Wauv...I think, this story is later changed, snake is been associated with the evil. Matriarchy is conquered....Because,  in Samian culture "Woman Has No Place".

Bilgemish (Gilgamesh, for many years, and still, misreading, Bilgemish means Wiseman in Turkish, and "Gilgamesh was a wiseman!), adventure with the snake; snake eats the immortal herb. Just like the tree of life, which was associated with APİ, represents "rebirth", immortality. Was APİ not represented in half-human half-snake ?


Where do you think that Shahmaran story come from? From the Persians? Come now !..
"Erbüke", "İşbüke" is a half-human half-snake in Turkish folk beliefs, it is "Snake Mother" or "Snake Father" (Shahmaran). "Er" means "Human", "Büke" means "Dragon, snake".

;)
SB





GELONOS TÜRKLERİ
__________________


Ek: