Kassiler - Kassitler:
"Sakalar Ön Asya'nın, Azerbaycan'ın ve Batı Anadolu'nun en eski kavimleridir. Sizin tâbirinizle desek, onların ataları Kassitler olmuşlar. Azerbaycan'da Kassit medeniyyetinin çok eskilere dayanan (bazılarına göre, hatta 10.000 yıllık) tarihi vardır. Sakalar Kassitlerin (Kasların) sonrakı nesilleridir. Kas ve Sak kelimeleri de yalnız ses yer değişimi ile seçilmektedir. Sizin topraklardakı Truva’nın karşısından geçen büyük nehrin zamanında 2 ismi olmuştur: Denize kavuşan yerde Ksanf, başladığı yerde Skamandr.
Bu kelimelerde Kas (KSanf)ve Sak (Skamandır) kelimelerini bulmak mümkün Homeros’un destanında Skamandr bozkırı, Skamandr vadisi, Skamandr kahini gibi ifadeler Sakalara ait. Homeros yazıyor:
Hefestle de düşman oldu bol dalgalı derin bir nehir ki, Tanrılar Ksanf diyor ona, insan-Skamandr.
Bu Homeros`un MÖ.1250 yılı olaylarını anlatırken çok eskilere dayanan Ksanf kelimesinin anlamını bilmediğini gösteriyor. İşte bu nedenle onu Tanrılara, Skamandr`ı ise onunla aynı çağda yaşayan Saka`ların ismine bağlı olduğu için insanlara bağlıyor.
Prof.Gazanfer Kazimov - link
(Konu ile ilgili Homeros`un destanları ve “Kitabı-Dede-Korkut” makalemize bakabilirsiniz.7; 321-352)"
Homeros`un destanları ve Kitabı-Dede-Korkut
*
Kassilerin yaşadığı bölge bugünkü Loristan vilayeti idi.
Kassilerin MÖ.2. bin yıllıkta yaşamış krallarının kitabeleri, Akkad dilinde olan Asuri ve Babil metinlerindeki özel adları, onların dillerinden elde edilmiş bir takım kelimeler gösteriyor ki, bu halk Elamlara yakın olmuşlar ve “Elam diline yakın olan bir dille konuşurlarmış.”
Kassiler eski İran’ın batı topraklarında yaşamış eklemeli dilli halk olarak, coğrafi açıdan Elamlarla GuttiLullubiler (sonraki Medler) arasında bağ ve ilgi olduğu gibi, dil ve uygarlık bakımından da bu iki halkı bir birine bağlamıştır.
“Kesin olarak Med’in daha güney bölgelerle yakın ilişkisi olmuştur, özellikle de eski zamanlarda ki, Kassiler ve Elamlarla kavmiyet ve dil bakımdan yakınlığı vardı.”
“Kassiler ve öbür dağlık kabileler herhalde MÖ.2. bin yıllıkta Med ve Elam sınırlarında yaşıyor ve dil bakımdan Elamlara yakındı.”
Kassi dilinde +Aş (daş, taş, yaş, maş) hecesiyle biten kral ve allah adları , Kandaş, Abirattaş, Urşikurumaş, Kaştiliyaş, Nazımarataş, Buryaş, Marataş gibi...
Kassiler egemenliklerini yitirdikten sonra, siyaset alanı ve tarih sahnesinden çıktıysalar da bir halk olarak, kendi vatanlarında yaşadılar. Bir takım Aryacı İran tarihçileri Elam ve Kassilerin bütün varlığına kırmızı kalem çekerek, onlar için Proto Lor deyimini kullanıyor, bugün Huzistan’da yaşayan Elamların torunları ve Loristan’da hayat süren Kassilerin soyu olan büyük Türk kütlesini görmezlikten gelerek, hepsini Fars’mış gibi kaleme alıyorlar.
İRAN TÜRKLERİNİN ESKİ TARİHİ
Prof.Dr. Muhammed Taki Zehtabi (Kirişçi)
(Farsların (Persler) o bölgeye gelmesi kimine göre MÖ.900 kimine göre de MÖ.800'den, ne kadar isteselerse de, geriye gitmez.)
O zaman Pelasglar ve Truva'dan çıkan Etrüsklerin Kassilerle benzerliği bizi şaşırtmamalı, değil mi?
ETRÜSK/RASENA - MÖ.6.yy
KASSİLER / KASSİTES - MÖ.13.yy
"Kassite, Aqar Quf, Head of Male, Terra Cotta and Kassite, Aqar Quf, Head of Male"
(Etrüsk fotolarını bulmak ise çok daha kolay)
* * *
Dr.İda Bobula
Origin of the Hungarian Nation
* * *
"The AR, AZ, AS, SA or SU people, which populated mainly Asia Minor in the early Neolithic Age. These may have been the Primitive farmers of the Fertile Crescent and Anatolia, perhaps even the Danube Valle. These may have given their name to Asia. Early Cretan ant Cypriote cultures show affinity with their cultures. These people are mentioned in cuneiform documents; their name seems to survive in the much later names of the Uz, Osset, Jazig peoples, perhaps even in Esthonian and Ostiak.
It has been suggested that the later, linguistically semiticised Assyrian contains also an ethnic element of this kind; that the AZ were in some way ancestral to Kassites and Khazars.
We may suppose that this SA population was the long sought pre-Sumerian inhabiant of Mesopotamia. Branches of this gifted people may have been responsible for great advances in Neolithic cultures of the hills in the North. Arpatchiya (outside modern Mosul in Nineveh Province (Iraq) Tepe Reshwa, the site was occupied in the Halaf and Ubaid periods; "Tepe" is Turkish of etymology - SB) was and advanced cultural center in the 5th and 4th millennia BC. There were cobbled streets, buildings for some communal use and an exquisitely artistic pottery appeared. One of the SA groups may have been later even the carrier of the culture called El Ubaid, with its beatiful poluchrome ceramics. After the arrival of the Sumerians proper, the SA people seem to have been pushed to the North, to the northern mountains, the part of the Sumerian world designated in cuneiform doucments as Subartu. In recent literature these people are often called Subaraeans."
Dr.İda Bobula
Origin of the Hungarian Nation
* * *
Homer'in "SKAIAN GATE" dediği SAKA KAPISI - TROYA
Aethiopis (MÖ.7.yy)'a göre; Etiyopyalı kahraman Memnon (Priam'ın yeğeni) Antilokhos'u, Achilles ise Memnon'u burada öldürüyor. Patroklos arkasından burada vuruluyor, sonra da onu Hektor burada öldürüyor. Sonra Achilles Hektor'u bu kapıda öldürdükten sonra da Paris'in eliyle ölüm Achilles'i burada buluyor. Ne acıdır ki Memnon, Hektor ve Achilles'i ölümsüz kılan zırhların hepsini Pelasg kökenli Hephaistos yapmış. Acaba, Hephaistos malzemeden çalıp hainlik mi yapmıştı? Tıpkı Antenor, Aeneas ve Polydamas'ın vatanına ihanet etmesi gibi. Nasıl mı? Anlatayım.
Truva Savaşı'nda bizzat bulunmuş olup, Homer'in İlyada destanında da adı geçen Truvalı (ama Frigyalı olarak geçiyor, ki Truva'nın bir diğer adıdır, hatırlamalıyız ki savaş döneminde Frigya diye ne halk, ne de devlet vardır) Hephaistos rahibi Dares'e göre ;
Truvalı bütün cesur, kahraman savaşçılar, Priam'ın oğulları dahil, ölmüştür. Bazı Truvalı ileri gelenler teslim olup barış görüşmeleri yapmalarını istemektedir. Buna Priam ve küçük oğlu karşı çıkar ve ölene dek ülkenin savunalacağı emrini verir. Antenor, Polydamas, Aeneas (evet, Virgil'in Aeneas'ı), Ucalegon (Uclan-Oğlan) ve Dolon (Kurt donuna bürünen) şehir ve halkın yıkımdan kurtulması için Agamemnon'la barış görüşmelerine başlamaları gerektiğini, hatta ihanet olarak görülse de şehrin içine sokmaları gerektiği fikrine and içerler. Agamemnon'un adamlarını SAKA (Sacaen) kapısından sokacaklardır. Saka kapısı tarif edilirken de "dış tarafı bir at başı gibi oyulmuş olan kapı" olarak tarif edilir. İşte bu kapıdan giren Akhalar Truva'yı ele geçirir. Truva'ya ihanet edenlere ise Agamemnon dokunmaz.
Yani, ne Truva atı vardır, ne de içinde askerler. Resmen vatanına ihanet eden bir avuç Truvalı Saka kapısını düşmana açmıştır. Kapının at başı gibi oyulmuş olmasının sebebi Scamander (Karamenderes) nehrine at kurban edilmesidir. Eski Türkler'de at kurban ederlerdi. Yüzyıllarca sözlü olarak aktarılan bu destanlar zaman içinde farklı ozanların anlatımlarıyla dönüştürülmüş, kitaplaştırıldıklarında ise "At kafası şeklindeki Saka kapısı" ise "içi düşman askeri dolu Truva Atı" (*) olmuştur...
Ne lanetli kapıymış be...
S.Bayraktar
* Bu Truva Atı da İlyada destanında geçmez, Odysseus ile Aeneas destanında geçer.
"... şu tahta at olayını anlat şimdi bize..." (Odysseia - 8:492)
"... Bir at yaptılar Pallas'ın tanrısal becerisiyle..." (Aeneas - 2:15 - Bu kitap MÖ 1.yy'da yazılmıştır!)
Odysseus destanı daha geç bir dönemde kaleme alınmıştır. (bknz. Azra Erhat Odysseia önsöz). Ayrıca bugüne dek kalmış tüm bir kitap yoktur, MÖ dönemine ait kitaplar fragmanlar halindedir ve ancak 10.yy'da bir araya getirilmiş, 15.yy'da ise kitap olarak basılmıştır. (bknz.some manuscript traditions of the Greek classics)
// PELASG - ETRÜSK - TRUVA - KASSİLER - SAKA (AS-SA) TÜRKLERİ //