Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.... M.KEMAL ATATÜRK (1931)
11 Temmuz 2016 Pazartesi
ÇİNGİZLİ DEVLETİNİN BÜYÜMESİNDE ROL OYNAYAN TÜRKLERDEN ÇELME VE SUBUTAY
“Mogolların Gizli Tarihi” isimli bu anonim eserde Çelme ve Subutay’ın ölüm tarihleri yoktur. Ama dikkatlice tedkik ettiğimiz bu kaynakta, Çingiz’in varlığının da, devletinin genişlemesinin de esas dayanağı Çelme ve Subutay ile onların yoldaşı Cebe, Kubilay ve Bugurçu’dur. Çingiz Han’ın babasının sağlığından itibaren onun yanında yer alan Uranhay kabilesi ve bu halkın önde gelen beylerinden Çelme ve Subutay, küçücük bir topluluktan koca bir cihan devletinin doğmasına aracılık yaptılar. Çelme ve Subutay kardeşler ölene kadar Çingiz Han’a sadık kaldılar. Öyle ise bu derece önemli iki kişinin mensup olduğu Uranhay kabilesi üzerinde de biraz durmakta fayda vardır.
Kimdir bu Uranhaylar? Kimilerine göre bir Mogol kabilesi mi, yoksa bazılarının söylediği gibi bir Türk aşireti mi? Bugünkü Mogolistan halkları içerisinde en misafirperver topluluklardan birisi olarak gösterilen Uranhaylar, umumiyetle bu ülkenin kuzeyinde bulunan Tuvalılarla eş tutulmakta olup; bunlara zaman zaman birtakım araştırma eserlerinde “Soyot” dendiğini de görüyoruz. Bununla birlikte bazan daha kuzeydeki Saha Türklerinin Uranhay diye adlandırılmaları söz konusudur ki, bu görüşe daha çok Sahalı bilim adamları rağbet ediyor.
Tuva Türkleri hakkında Türkiye’de ilk ciddi çalışmayı yapan S.Gömeç, onların Kök Türkçe yazılı belgelerde zikredilen “Üç Tuglu Türk Bodun”un bir parçası olduklarını ileri sürüyor. Üç Tuglu Türk Bodun üzerinde gerçekleştirilen incelemelere göre de, bu federasyonun bir üyesi Tuvalılardır. Kök Türk, Uygur ve Kırgız çağında umumiyetle bugünkü konumlarını muhafaza eden Tuva Türkleri, Altaylı Türkler gibi Kök Türk konfederasyonunun bugüne kadar gelen temsilcileridir. Tuvalılara yakıştırılan Uranhay ve Soyot gibi isimler de onların kendi adlandırmaları değil, komşu halklarınmverdikleri tanımlamalardır. Tıpkı bugünkümTuvalılarla aynı yerlerdemyaşayan Kırgızlara, bir vakitler Çinlilerin “Hakas” dediklerini dembiliyoruz. Günümüzün Hakasları, Kırgızların anayurtta kalanmparçalarıdır. Dolayısıyla Uranhaylarla,mşimdilerde RusyamFederasyonuna bağlı bir muhtar cumhuriyet halinde yaşayan TuvalımTürkler aynı halktır.
İşte bu müstesna Türk boyu, Kök Türk Kaganlığının yıkılışı esnasında onlara sonuna kadar sadık kalmakla beraber, 13. asrın başlarında bir cihan devleti olarak ortaya çıkan Çingizlilerin böylesine güçlenmelerinde önemli roller ifa ettiler. Çingiz Han’ın yanında ölene değin yer alan Çelme ve Subutaynngibi Uranhaylar, onun sınırsız kuvvetinin dayanağı oldular.
Zaten pekçok araştırmacı Çingizlileri bir Türk devleti olarak görürler ki; başta ahalisinin üçte ikisi, devlet memurlarının büyük bir kısmıyla, ileri gelen komutanların Türk oluşu da bunu ispatlıyor. Tarihe baktığımızda bu muazzam siyasi teşekkül Çingiz ve oğullarının ölümünün ardından, kısa sürede kaçınılmaz bir şekilde Türk ve Müslüman olacaktır.
Prof.Dr. Saadettin GÖMEÇ
detaylı -PDF:
Aşağıdaki kaynakta "düşmanı bölmek için hileyle diyor", Çelme ve Subutay'ın Kıpçaklarla konuşması yer alıyor: "Sizin gibi biz de Türk'üz. Ve siz, bu yabancılarla beraber bize karşı ittifak mı edeceksiniz, kardeşlerinize?"... derken...
Bazı kaynaklarda Çelme ve Subutay'ın kabilesi olan Uranhaylar (Uryankhay)'ın bir Moğol kabilesi olarak görülmesi, Demircinin oğulları olmaları, ve Kıpçak Türklerine "Biz de Türk'üz" demeleri aslında düşündürücüdür!...
"After the capture of İlak the two generals Chepe and Sabutai marched against Rai, "whose ruin-heaps still remain not far from Teheran", and taking advantage of a religious feud which raged among the inhabitants, gained possession of the town. From thence they passed through Azerbaijan, and wintered on the rich plains of Mogan, on the shores of the Caspian Sea. In the spring of the following year (1222) they advanced into Georgia, and having ravaged the country marched northwards into Daghestan, on the western shore of the Caspian. Here they were surrounded in the mountain defiles by a combined force of Lesghs, Circassians and Kipchaks.
In this difficulty they had recourse to a ruse to divide the forces of the enemy." We are Turks like yourselves", they said to the Kipchaks, "and will you ally yourselves with these strangers against us , your brethren? Make peace with us, and we will give you gold and garments as much as you list."
Seduced by these words the Kipchaks deserted their allies and joining forces with the Mongols, defeated their former comrades in a pitched battle, which led to the capture of the towns of Tarku and Terki.
source: The Life of Jenghiz Khan (Introduction. xxvii)
by Robert Kenneway Douglas, 1877
of the British Museum, and Professor of Chinese at King's College, London
translated from the Chinese Yuen She, or "The History of the Yuen Dynasty by Sung Leen; the Yuen she ly peen or "The History of the Yuen Dyansty Classified and Arranged" by Shaou Yuen-ping; and the She wei, or "The Woof of historu" by Chin Yun-seih. Each of these works contains facts and details which do not appear in the other two, and I cinsidered it best, therefore, to weave the three narratives into one connected history, rather than to translate one text, and to supplement it with notes.
SB
Etiketler:
Cengiz Han,
chepe,
çelme,
çingiz,
deşti kıpçak,
jenghiz khan,
kıpçak,
kipchak,
Moğollar,
sabutai,
subutay,
Türk,
Türk tarihi,
türkler,
uranhay