2 Temmuz 2016 Cumartesi

Artık bütün Avrupa, kendi medeniyetinin temelini Türkler'in attığını bilmek zorunda!





Paflagonia projesi, tıpkı daha önce gündeme getirilen Kapadokya projesi, İyonya projesi, Ağrı dağı projesi gibi, Türkiye'nin kendi içinde şehir devletlerine bölüneceği öngörüsü ile hazırlanmıştı. Bu öngörü, bizim tahminimiz değil. Proje sahiplerinin hazırlayıp dağıttığı broşürlerde açıkça ifade ediliyor...


Paflagonia projesinde aynen şöyle deniliyor:

"Amacı ulusal devletlerin iç federasyonu (devletler federasyonu) şeklini gerçekleştirmek olan, politik şekilli, Avrupa karakterli bir fenomen geliştiriliyor. Bu amaçta istikamet, her zaman toplumlar ve politika; devletler ve devlet yöneticileri; güçler ve ülkeler arasındaki bir yakınlaşmayı gerçekleştirmeye yöneliktir. Globalizeleşme ve kimliği arama çalışmaları aynı paralelde seyreden iki muhakemeyi birleştiriyor... Orijinin bulunması, kişinin bölgeler ve devletler üstü bir kimlik kazanması olarak yorumlanıyor ve temelinde kişinin birçok ülkenin yurttaşıymış gibi düşünülmesi fikrine ulaşılıyor. Sonuçta, en ideal biçimine çoklu kimlik (çok kimlilik) araştırması olarak dönüşüyor, yani tüm insanların tek, aynı büyük genetik kökten geldiği orijinde, bir çeşit uluana ve ulubaba isminde birleşiyor; Adem ve Havva; ya da Homo sapiens, ya da Austrolopitecus..."


Proje, etnik araştırmalarla, özellikle Türk insanının ulusal bilincini, yani Türk Milleti'ne mensup olma bilincini yok etmeyi amaçlıyor...

Paflagonia projesi, Rotary International antetli bir dosyayla tanıtıldı. Dosyanın kapağında "Paflagonia Projesi, Veneto Bölgesi'nden Batı Karadeniz Bölgesi'ne, Ağustos 2001" başlıkları var. Yine kapakta projenin iki organizatörü Suadiye Rotary Kulübü ile İtalyan Cıttadella Rotary Kulübü'nün amblemleri yer alıyor. Projenin ana sponsorluğunu İtalyan bisiklet aksesuarları firması Elite ve Luna zeytinyağı firmasının; ulaşım sponsorluğunu da Otokoç ve Alitalia'nın üstlendiği bildiriliyor.


Dosyanın diğer sayfalarında Paflagonia bölgesinden Homeros'un İlyada adlı eserinde bahsedildiği, bu bölgede yaşayan Enetler'in İtalya'ya göç ettiği anlatılıyor. Tarihi Veneto dilinin Etrüsk dilinden türemiş bir alfabeye sahip olduğu da belirtiliyor. Paflagonia'nın ise, Kastamonu, Karadeniz Ereğlisi, Zonguldak, İnebolu, Sinop, Bartın, Safranbolu, Çankırı ve Küre'den oluştuğu ifade ediliyor. 3200 yıl önce bu bölgeden "demir atlarla" Adriyatik kıyılarından İtalya'ya geçtiği belirtilen Enetler'in köklerine dönüşüne hedef alan projenin bir adı da "Köklere Dönüş Projesi."


Proje dosyası ile birlikte dağıtılan bir haritada ise Anadolu coğrafyası, eski yerleşim bölgelerine göre adlandırılıyor. Buna göre, Anadolu'daki federe şehir devletlerinin adları şöyle:

"Trakya, Bitinya, Misiya, Lidya, Karya, Likya, Pamfılya, Firikya, Kilikya, Kapadokya, Galatya, Paflagonya, Pontus, Ermeniya, Antakya, Mezopotamya..."


Basın bildirisinde ise şu ifade kullanılıyor: "Artık bütün Avrupa, köklerinin Troya ile başladığında hemfikir..." Bu ifadenin 1988 yılından beri Troya kazılarını yürüten arkeolog (ve tabii ki ideolog) Prof. Dr. Manfred Korfmann'a ait olduğu belirtiliyor.


Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı da "Köklere dönüş" projesini destekledi! İtalyan bisikletçiler, kendi ülkelerinden bisikletle hareket ederek Bartın'a kadar geldiler. Türkiye Cumhuriyet Kültür Bakanlığı, Türkiye'yi federe devletlere bölme projesinde müsteşar düzeyinde temsil edildi! Müsteşar Fikret Necip Üçcan, Türkiye Rotary Kulüpleri Genel Başkanı Enver Aytaç ve Suadiye Rotary Kulübünden Müjdat Yeşilbağ ve İtalyan temsilciler, bugün Avrupa'da yaşayan bütün insanların köklerinin Anadolu olduğu teorisine ses çıkarmadılar.

Tabii, proje aslında kendi kendini çürütüyor. Çünkü, Truva'nın Avrupa'nın değil, Türkler'in kökenleri ile bağlantılı olduğuna dair iddialar ve Atatürk'ün Dumlupınar zaferinden sonra "Truva'nın öcünü aldık" demesi bir kenara, bugünkü İtalya'nın Etrüskler tarafından kurulduğu, Etrüskler'in sembollerinin ve destanlarının da Ergenekon destanı ile aynı ve alfabelerinin de rünik Türk alfabesi olduğu biliniyor.


İtalyanlar, dişi bir kurt tarafından emzirilen Romus ile Romulus'un heykellerini bile saklayamadılar; Latin alfabesini nasıl ortadan kaldıracaklar?


Latin alfabesinin Etrüsk alfabesinden türetildiği biliniyor. Etrüsk alfabesi ise hemen hemen Yenisey alfabesi ile aynı. Rünik yazılar, Göktürk yazıtlarında Yenisey yazıtlarında ve Altın Elbiseli adam ile birlikte bulunan yazıtlarda da kullanılmış. İskandinav ülkelerinde bulunan bütün yazıtlardaki alfabe de aynı.


Bu durumda, bugünkü Batı medeniyetinin temeli olan yazının, yani Latin alfabesinin Türk yazı sisteminden alınma olduğu ortaya çıkıyor. Türkler de buna dayanarak,  bütün İtalya'nın,  bütün İskandinav bölgesinin ve  aynı yazıtların bulunduğu bütün Avrupa ülkelerinin,  aslında Türk coğrafyası olduğunu,  Avrupa'nın en büyük sıradağlarının  yani Alp dağlarının Türk adı taşıdığını, dolayısıyla Avrupa'nın  Türk kültür alanı olduğunu rahatlıkla  iddia edebilir.


Üstelik bu iddianın belgeleri her gün bütün insanların kullandığı Latin alfabesinde bulunuyor... O halde Truva kazılarını yapan Prof. Dr. Manfred Korfmann'a nazire yaparak şöyle diyebiliriz:

-Artık bütün Avrupa, 
kendi medeniyetinin temelini 
Türkler'in attığını 
bilmek zorunda!





ARSLAN BULUT
TÜRKLÜĞÜN ŞİFRELERİ - ABD'nin ŞİFRESİ; KÜRESELLEŞME





Truva tiyatrosunda bulunan dişi kurt madalyonu
1.20 m olan madalyonun üzerinde iki geyik, altında ikizler, onların altında da mağara ve keçi bacaklı Pan... Dişi kurdun kafası kırık, ama ikizlere baktığı düşünülüyor... Roma dönemi 
ve 






ilgili:






diyenlere de bir kaç sözümüz var!

Galina Shuke