Malatya, Aslantepe'de kent duvarı kabartması. Fırtına Tanrısı ejder İlluyanka'yı öldürüyor, arkasındaki oğludur.
Geç - Hitit devrinde Geleneksel Stil. (M.Ö. 1050 - 850)
İlluyanka kelimesi: Eski Türkçede İlan, bugünkü ile Yılan (bknz.Prof.r.F.Ağasıoğlu), Hattilerden geçmiştir.
Geç - Hitit devrinde Geleneksel Stil. (M.Ö. 1050 - 850)
İlluyanka kelimesi: Eski Türkçede İlan, bugünkü ile Yılan (bknz.Prof.r.F.Ağasıoğlu), Hattilerden geçmiştir.
Hitit dini gibi mitolojisi de büyük ölçüde Hatti ve Hurri etkisinde kalmış, ayrıca Sumer Mezopotamya kaynaklarından esinlenmiştir. Gök Tanrısı Telipinu'nun İlluyanka Ejderi ile savaşı efsanesi Hatti kökenlidir. Buna karşılık Gök Krallığı ve Ulikummi destanları Hurrilerden gelmiştir.
Tanrı ile ejder İlluyanka'nın dövüşmesi, ilkbaharın başlangıcında kutlanan bir festivalde canlandırılırdı. Festival, kış aylarının durgunluğundan sonra dünyanın yeniden canlanışını kutlamaktadır. Dövüş ritüelinde ise, hayatın ölüm, iyiliğin de kötülük üzerindeki zaferi simgelenmiştir.
Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi'nden "İlluyanka Efsanesi"
Hititlerin başkenti Çorum-Boğazköy'den iki nüsha halinde ele geçen Hititçe çivi yazılı tabletlerden alınmıştır.
Fırtına tanrısının kalbini ve gözünü almış olan İlluyanka'nın kızı ile fırtına tanrısının oğlu Telepinu evlendirilir. Fırtına tanrısı gelini aracılığı ile kendisinin kalbini ve gözünü İlluyanka'dan geri almasını ister. Bu suretle duygu ve anlayışı sembolize eden bu iki değerli organına yeniden sahip olan fırtına tanrısı ,sahip olduğu fırtına, yıldırım ve yağmur gibi kudretlerini kullanarak ejder İlluyanka'yı ve bu arada kendi oğlu Telepinu'yu öldürür.
İlluyanka Efsanesi Hititlerden Yunan mitolojisine geçmiştir.
Zeus ile Typhon arasında geçen savaşta, İlluyanka Efsanesinin ana ögeleri bulunmaktadır.
Yunan anlatısında; Typhon, Tanrı Zeus'un yüreğini ve gözlerini değil, kollarının ve bacaklarının kas liflerini alır. Ejderin gözcülüğünü yapan kızını Aigipan adlı bir kadın oyalarken, Tanrı Hermes kas liflerini geri alır. Efsanenin Anadolu'dan geldiğini yer adları açığa vurmaktadır. Typhon'un oturduğu yer Mersin yakınlarındaki Korykos mağarasıdır. Adı geçen Casius dağı ise Antakya yakınlarındadır. (alıntıdır)
Aziz George ve Ejderha hikayesi aslında George'un zamanında bulunduğu Kapadokya bölgesinin Hristiyanlaşmasının hikayesidir.
Efsaneye göre kırsal bölgedeki bir şehirde tehditkar bir ejderha mevcuttur. Şehrin insanları ejderhaya her gün koyunlar kurban ederek kendilerini ondan korumaktadırlar. Fakat koyunları tükenince sıra kura ile şehirdeki insanları ejderhaya kurban etmeye gelir. Kralın kızına sıra geldiğinde kral itiraz etse de halkın baskısı ile prenses kurban edilmek üzere ejderhaya sunulur.
O sırada çevreden geçen George ejderha ile mücadele eder, prensesi kurtarır ve ejderhayı yakalayarak şehre getirir. Halka Hristiyanlığı kabul etmeleri durumunda ejderhayı öldüreceğini ve onları kurtaracağını söyler. Bunun üzerine bölge halkı Hristiyanlığı kabul eder.
Bu alegorik hikayede ejderha Şeytan'ı ve dinsizliği temsil eder; bu şekilde George ejderhayı öldürerek Şeytan'ı yenmiştir. Prenses ise Hristiyanlığı kabul eden bölgede insanlarını sembolize eder: "kurtarılmış"tır.....
alıntıdır
MYTHS OF KUR
One of the most difficult groups of concepts to identify and interpret is that represented by the Sumerian word kur. That one of its primary meanings is "mountain" is attested by the fact that the sign used for it is actually a pictograph representing a mountain. From the meaning "mountain" developed that of "foreign land," since the mountainous countries bordering Sumer were a constant menace to its people. Kur also came to mean "land" in general; Sumer itself is described as kur-gal, "great land."
But in addition the Sumerian word kur represented a cosmic concept. Thus it seems to be identical to a certain extent with the Sumerian ki-gal, "great below." Like ki-gal, therefore, it has the meaning "nether world"; indeed in such poems as "Inanna's Descent to the Nether World" and "Gilgamesh, Enkidu, and the Nether World," the word regularly used for "nether world" is kur. Kur thus cosmically conceived is the empty space between the earth's crust and the primeval sea. Moreover, it is not improbable that the monstrous creature that lived at the bottom of the "great below" immediately over the primeval waters is also called Kur; if so, this monster Kur would correspond to a certain extent to the Babylonian Tiamat. In three of four "Myths of Kur," it is one or the other of these cosmic aspects of the word kur which is involved.
THE DESTRUCTION OF KUR:
THE SLAYING OF THE DRAGON
It is now more than half a century since the Babylonian "Epic of Creation," which centers largely about the slaying of the goddess Tiamat and her host of dragons, has been available to scholar and layman. Inscribed in Accadian, a Semitic language, on tablets dating from the first millennium B. C.--tablets that are therefore later by more than a millennium than our Sumerian literary inscriptions--it is quoted and cited in the major works concerned with mythology and religion as an example of Semitic myth-making.
But even a surface examination of its contents clearly reveals Sumerian origin and influence. The very names of its protagonists are in large part Sumerian. What prevented scholars from making any effective comparisons, is the fact that so little was known of any original Sumerian tales involving the slaying of a dragon. It is therefore deeply gratifying to be in a position to present the contents of what are probably three distinct Sumerian versions of the dragon-slaying myth. Two of these are almost entirely unknown; their contents have been reconstructed and deciphered by me in the course of the past several years. The third has been known to a certain extent for a number of decades, but the new material in Istanbul and Philadelphia adds considerably to its contents and clarity.
Obviously enough the dragon-slaying motif is not confined to the myths of Mesopotamia. Almost all peoples and all ages have had their dragon stories. In Greece, especially, these tales, involving both gods and heroes, were legion. There was hardly a Greek hero who did not slay his dragon, although Heracles and Perseus are perhaps the best known dragon-killers.
With the rise of Christianity, the heroic feat was transferred to the saints; witness the story of "St. George and the Dragon" and its numerous and ubiquitous parallels. The names are different and the details vary from story to story and from place to place. But that at least some of the incidents go back to a more original and central source, is more than likely. And since the dragon-slaying theme was an important motif in the Sumerian mythology of the third millennium B. C., it is not unreasonable to assume that many a thread in the texture of the Greek and early Christian dragon tales winds back to Sumerian sources.
link:
Sumer / Kur'un yıkılışı Ejderhanın öldürülmesi
Ejderha öldürme motifinin Mezopotamya mitleriyle sınırlı kalmadığı açıktır. Hemen her çağda her halkın kendi ejderha öyküleri olmuştur. Özellikle Yunanistan'da tanrıları ve kahramanları içeren bu öyküler sürüsüne bereketti. Herakles ve Perseus'un en çok tanınan ejderha öldürenler olmasına karşın , ejderha öldürmemiş bir Yunan kahramanı yoktu.
Hıristiyanlığın yükselişiyle bu kahramanlık göstergesi azizlere geçti. "Aziz George ve Ejderha" ve sayısız benzerleri bunun kanıtıdır.
Adlar farklıdır ve ayrıntılar öyküye, yere göre değişir. Ama en azından olayların bazılarında gözlenen, kökene ve asıl kaynağa gidiş benzerliğin çok ötesindedir.
Ve ejderha öldürme teması MÖ. üçüncü binyılda Sumer mitolojisinin önemli bir motifi olduğuna göre Yunan ve erken Hıristiyan ejderha öykülerinin dokunmasındaki ilmeklerin Sumer kaynaklarından geldiğini öne sürmek hiç de akıldışı değildir.
SÜMER MİTOLOJİSİ - SAMUEL NOAH KRAMER
sayfa 143
13.yy Türk Selçuklu Fresk
Salur Kazan'ın tıpkı Oğuz Kağan gibi gökten inip insanları yutan bir büyük ejderhayı öldürmesi açık olarak Şecere-i Terakime'de Seyyah Korkut mahlaslı bir manzumede göze çarpmaktadır.
Gök asmandan inüp geldi tinnin yılan
Her ademni yutar irdi görken zaman
Salur Kazan başın kesdi birmey aman
Alplari bigler gören bar mu Kazan gibi?
Ancak Dede Korkut'ta geçen bazı mısralar da böyle bir destan epizotunun bulunduğunu göstermektedir:
"Yedi başlı ejderhaya yetüp vardum
Heybetinden sol gözüm yaşardı
Hey gözüm namert gözüm muhannes gözüm
Bir yılandan ne var ki korhdun, dedüm"
Ayrıca Orta Asya rivayetlerinden hareketle A.Tumanskiy'in 1896'da yazdığı satırlara dayanan Gökyay da Salur Kazan'ın ejder öldürümesiyle ilgili başka destanların bulunabileceğini ifade etmektedir. Kıpçak destanlarında Salur Kazan'ın ejder öldürmesiyle ilgili her hangi bir bilgi söz konusu değildir.
Doç.Dr.Ali Duymaz
Kıpçak Sahası Türk Destanlarında bir Oğuz Alpı : Salur Kazan
millifolklor sayı 31
Selçuklu, 12.yy (İran'dan)
AZİZ GEORGE VE EJDERHA - ÖZGÜRLÜK MEYDANI - TİFLİS/GÜRCİSTAN
ATININ KUYRUĞU DÜĞÜMLÜ, YANİ HIRİSTİYAN TÜRKLER İHTİMALİ
GÜRCÜLER NİSAN SONUNDA AZİZ GEORGE BAYRAMI KUTLAR.