10 Temmuz 2015 Cuma

Mumyalar







Cesetten, dolaşmak için çıkan ruh, döndüğünde cesedi sağlam bulamassa mağdur olmakta ve bundan dolayı da fanilere lanet yağdırmakta ve rahatsız etmektedir. 


Hatta ruhun yeni bir beden bulması için, mezarından başka yerlere gitmesi ve yakınlarını terketmesi, onlar için büyük ve affedilmez bir kayıptı. Bu düşünceye benzer fikirlere Eskiçağ'da bir çok kavimlerde rastlanmaktadır. Eski Mısır mumyaları buna bir örnektir.


Klasik eserlerde "mumya" , "mumyağ" ve "mumyay" olarak geçen bu kelime bir çok dillerde de mevcuttur. Bu kelimelerin doğudan geldiği ve çeşitli kavimler tarafından benimsendiği anlaşılmaktadır. "Mumya" tıbda ve tahnitte, cesetleri korumak için kullanılan bir maddedir.


Enterasan bir nokta da, bunun Oğuz Türkleri tarafından mukaddes addedilmesidir. Eski Türkler, yok olmayı toprak olmayı bir türlü kabul edememişler, bütün fertlerini değilse de, ulularını ve hükümdarlarını mumyalamak suretiyle, maddi varlıklarını ebedileştirmek istemişlerdir. 


Orhon kitabelerinden öğrendiğimize göre, Gültekin mumyalanmıştır. Değiştirdikleri muhtelif dinlerin "ruh" anlayışlarına göre, bu sanatlarını bazan tadile lüzum görmüşler, fakat büsbütün bırakmamışlardır.


İslamiyetten sonra da, bu dinde böyle bir düşünce olmadığı halde mumya yapmakta devam etmişlerdir. Buna en güzel misal, Anadolu Selçukluları'nın yaptıkları mumyalardır ; Kılıç Arslan II , Keyhüsrev I , Süleyman Şah II , Kılıç Arslan III ve daha bir çokları mumyalanmışlardır. (1)


İskit mumyalarında dikkati çeken bir husus da , Pazırık'ta bulunmuş olan cesetlerin üzerinde dövmelerin yapılmış olmasıdır. Ekseri cesetlerde, vücudun hem ön, hem de arka kısımları baştan aşağıya kadar dövmelerle süslenmiştir. İskitlerin yarattığı "hayvan üslübunun" en güzel örnekleri ve desenleri bu dövmelerde de gözükmektedir. 


A.L.Mongait'e göre; Pazırık 2 nolu kurganda bulunan göğsü, sırtı ve kolları, fantastik hayvan motifleri ile süslenmiş olan bu ceset, bir kabile şefine aittir. Savaşta ölmüş ve kuvvetli bir darbe ile başı koparılmıştır. Bu dövmelerin kat'i olarak neyi ifade eettiği bilinmemekle beraber, kötü ruhlardan koruyucu (apotropeik) bir vasfa sahip olduğunu ileri sürebiliriz. Çünkü İskitler bu dövmelerde de gözüken ve bu özelliğe sahip olan hayvanlara çok önem vermişler ve sanatlarında motif olarak bolca kullanmışlardır. Balık ve geyik en güzel örnektir; bunların kötü ruhları ve uğursuzlukları bertaraf ettiklerine kuvvetle inanırlardı.


Makalemizde izah etmeye çalıştığımız, bu dini inanç ve adetler bizim için çok ilgi çekici ve bize çok yakındır. Zira, menşeleri Orta Asya olan "İskitler" ile Göktürkler, Hunlar ve Oğuzlar arasındaki inkar edilemeyen bütün bu benzerlikler, bir tesadür eseri olmasa gerekir. Maalesef, batı müelliflerinin hemen hepsi, bu yakın bağları objektif olarak ilim alemine sunmaktan kaçınarak, Orta Çağın klasik deyimi ile "barbar" diye vasıflandırılan Türkleri "köklü bir medeniyetten yoksun" diye tanıtmaya çalışmışlardır.


Çeşitli adlar altında "Tarih Öncesi" çağlardan beri, bütün bu bölgelerde yaşamış olan bu insanlara "Türk" adını verebilmemiz için her şeyden önce ciddi çalışmalarla, geçmişteki ve zamanımızdaki bitaraf olmayan teori ve bilgileri çürütüp, ortadan kaldırmak lazımdır. Bunu başarabilmek, kendi tarihimize yapılacak en büyük hizmetlerden biri olacaktır.



Prof.Taner Tarhan
İskitler'in Dini İnanç ve Adetleri; pdf:
(1 - ) İ.H.Konyalı "Mumya ve Türkler'de Mumyacılık" Tarih Konuşuyor, C.III (13), 1935, s.1196-1199 ve 1257)












Pazyryk burial - burial mound excavated Turkic women Ak-Alakha 
(Princess Ukok).

1990 to 1995 Southern Altai detachment North Asian complex expedition of the Siberian Branch of the Russian Academy of Sciences conducted research on a high plateau Ukok, located in the border zone with China, Mongolia and Kazakhstan. During excavations in one of the burial mounds Ak-Alakha was found unique burial Turkish woman.



She is a Female Shaman, in Turkish Kam.






 Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu 
ARKEOLOJİK KAZI SONUÇLARINA GÖRE
TÜRKLERDE MEZARLARA AT GÖMME GELENEĞİ /PDF

Ak Alaha III Mezarlığı’nda bulunan I. Kurgan 1994 yılında incelenmiştir.

Mezar açıldıktan sonra, 1m. derinlikte toplam üç at iskeleti ortaya çıkarıldı. Atlardan üstte olan ikisi, defin çukurunun kuzey duvarının yanında idi. Üçüncü at ise bunların altındaydı. Atların hepsinin gemleri ve koşum takımları vardı. Koşum takımlarındaki ahşap süslemeler çok dikkat çekiciydi. Söz konusu at gömülerinin hemen altında, insan iskeletinin bulunduğu bölüm ortaya çıkarılmış ve bu defin bölümü söküldükten sonra daha altta, çukurun kuzey bölümünde, arka bölümü bükülmüş ayaklarıyla, ahşap döşeme üzerinde bulunan ve yine başına vurularak öldürüldüğü için kafatasında bir delik bulunan, başka bir at kalıntısına ulaşılmıştı. 

Daha aşağıda güney kesimde üzeri geyik figürleriyle süslenmiş bir ahşap lahit içinde 25 yaşında defnedildiği anlaşılan mumyalanmış ve vücudu dövmeli bir genç kadının cesedi ortaya çıkarılmıştır. Sağ yanı üzerine ve tören giysileriyle yatırılmış bu kadın bir kadın soylu veya belki de bir kadın şaman idi. Esas defin odasını teşkil eden bu bölümde, ölü ile beraber gömülmüş çeşitli eşyalar ve masalarda yemeklerin kalıntıları da bulunmuştu.

Asıl defin odasının kuzeyindeki bölüme 6 atın cesedi konulmuştu. Onlardan biri yukarıda sözü edilen at idi; öbürleri de çukurun dibinde 2.82 m derinliğinde 0.65 m’lik dar bir alanda yatırılmıştılar. Böylece anlaşıldığına göre atlar için özel bir bölüm hazırlanmamış, onlar bu sözü edilen yere üst üste toz toprak içinde sıkıştırılmışlardı.


Kadın soylunun mezarında daha yukarıdaki, bir hizmetkâr olduğu düşünülen adamın üzerinde üç atın bulunması, atların insanların sosyal derecelerine uygun olarak yerleştirilip yerleştirilmediği sorusunu da akla getiriyor. Bu sözü edilen örnekler dışında Ukok Platosu’nda ortaya çıkarılmış başka kurganlı mezarlarda da benzeri şekilde çeşitli at kadavralarına rastlanmıştır.




SAUKELE

Saukele is the most original and distinctive headwear of the Kazakh women and Kazakhs are Turkish Tribe.