Kuşadası Türkmen Mahallesi’ni kuran “Kürt-Mahmudlu”lar hakkında bir araştırma yapmam istenildiğinde olayın derin bir tarihi boyutu olduğunu gördüm. Aslında Kürtlerin de Türk boylarından oluştuğunu çeşitli araştırmalarımda öğrenmiştim, ama Türkmen Mahallesi’ni kuran “Kürt-Mahmudlu” “Kürt-Mihmadlu” hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Öncelikle Kürtlerin nasıl “Kürt” olarak anıldığını ve Türk boylarının nasıl “Kürtleştirildiği”ni bilmek gerek.
Macar asıllı Prof.Dr.Laszlo Rasonyi “Tarihte Türklük” kitabında “Türk asıllı Kürt oymağı”ndan bahseder, bu Türk asıllı Kürtler Macarları oluşturan 7 boylardan biridir ve Yenisey’deki “Türk Kürtleri”nden oluşur ve Göktürkler çağında Macarlara katılarak Balkanlara göçmüştür. Yine Macar asıllı Gyula Nemeth “Yurt Kuran Macaların Tarihi” kitabında bu olayı şu şekilde açıklar: “Kürt, Yenisey civarındaki bir Türk boyudur.”
19.yy’da Elegest Irmağı vadisinde bulunan ve M.S.650 yılında yazılmış olan Elegeş yazıtının 5.satırında geçen “körtlta) k(a)n : [(a)lp] ur(u)I]u” daki “Körtle” yanlış okuma sonucunda “Kürt” diye bilim dünyasına sunulunca, yerli, yabancı tüm araştırmacılar bunu kullanmıştır, halbuki Alp Urungu bir Göktürk beyidir. “Körtle” ise kişi adı olarak geçer ve yazıtın birçok yerinde rastlanır. Uygur metinlerinde de geçen “Körtle” kelimesinin anlamı “Güzel”dir, “Güzel han Alpurungu” dur o , “Böylece bu taşın anısına dikildiği hanın adı, bence, ünvanları ile birlikte, Körtlö Kan Alp Urungu' dur” der Prof.Dr.Talat Tekin.
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl açıklamalarında: "Göktürk devletinin adı Göktürk değildi, Türk Devleti idi, daha doğrusu Türk Kağanlığı idi. Göktürk sadece Kültegin yazıtının doğu yüzünün 3.satırında , Bilge Kağanı yazıtının doğu yüzünde 3.ve 4. Satırlarında Köktürk tabiri geçtiği için, Alman türkologlar tarafından 1896 yılında bu ileri sürülmüş, Köktürk diyelim diye. Anadolu Türkçesi dahil, 19.yy’dan sonra her yerde Göktürk olarak anılmıştır.
Prof.Dr.Taşağıl, “Devletin asıl adı “Türk Devleti dir. Çin, Bizans, İslam ve Tibet kaynaklarında Türk olarak geçer." derse, Elegeş yazıtının da yanlış okunmuş olabileceği desteklenir. Böylece Macar alimlerin bahsettiği “Kürt” kelimesi de ortadan kalkar ve geriye sadece Türk kalır.
Kürtçe de “Kürt” diye bir kelime bulunmamakla beraber anlamı da yoktur zaten. Fars ve diğer dillerde de anlamı yoktur ve Arapçaya da Türkçeden geçmiştir. Bu yüzden de “Kürt” kelimesinin etimolojini Türkçe’de aramak zorundayız.
Divânu Lügati't-Türk’te Kürt kelimesi kar yığını, çığ, ya da bir çeşit kayın ağacı anlamına gelir. Macar dili dahil Türk lehçelerinde “Kürt”, kar yığını anlamına gelir. Gy.Nemeth; “Türklerde boy adları verilirken hal, tavır, hava olayları ve yerleşim ile yaşayış biçimleri büyük oranda etkilidir” der. En basitinden “kar kürümek” denildiğinde bile kürümek kelimesinin kökündeki “kür” ile “ kürt” kelimesinin kökü aynıdır. Dağlı Türklerin yaşadığı yerlerin de engebelli, sarp, karlı dağlar olduğu düşünülürse, Kürt kelimesinin kar ile ilişkisi ortaya çıkar.
Ali Tayyar Önder “Türkiye’nin Etnik Yapısı” kitabında Kürtçenin yapısını şu şekilde açıklar : “ 8500 kelimenin 3080’i Türkçe, 2230’u Farsça (1200’ü Zend Lehçesi), 370’i Pehlevi Lehçesi, 2000’i Arapça, 220’si Ermenice, 108’i Keldanice, 60’ı Çerkezce, 20’si Gürcüce ve 300’ü menşei belli olmayandır. Alman dilbilimci De Groot ise 1300 yıl önce kullanılan Göktürk Türkçesine ait 532 kelimenin bugünkü Kürtçede halen kullanıldığını tespit etmiştir.”
Yaşar Kalafat “Türk Kültüründe Kürtler” kitabında, Saka Türkleri arasında Gur adlı bir boy olduğunu ve dağlık bölgelerde yaşadığını, zamanla ağızlarda “Gur” kelimesine “t” eklendiğini ve “Gurt” adını aldığını, bu görüşü benimseyen araştırmacılar olduğundan bahseder. Aynı görüş kendisi de bir Zaza olan M.Şerif Fırat’ın “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” kitabında da vardır, Zazaların ve Gurmançların (Kurmanç) bu boydan olduğunu tastikler ve Türk boylarından oluştuğunu söyler.
Osmanlı tahrir defterlerinde Türk, Türkmen, Dağlı Türk diye geçen doğudaki tüm boylar bugün için Kürt olarak anılmaktadır, lakin bu aşiretler özbeöz Türktür ve Türk adları taşımaktadırlar.
“Kürt Tarihi” adı altında yazılan birçok kitapta Sakaların Medlerin soyundan geldiklerini belirtirler. Halbuki milattan önceki devirlerde yaşamış olan Sakalar/İskitler bugün için tartışması bitmiş ve Türk dilli, Türk milleti olarak açıklanmıştır. Bunun yanında Orta Doğu’da yaşamış Medleri ataları ilan ederler ki, son araştırmalarda bunlarında Türk dilli oldukları anlaşılmıştır.
Ahsen Batur “Kürdoloji Yalanları” ve M.Şerif Fırat “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” Zazaların Sakaların soyundan geldiklerini söyler ki bunu Türkmenistan’dan Gerey de destekler. Hatta “Aşkabad Üniversitesinde 25 yιl tarih hocasι olan Rosliyakf´un açιklamasιna göre türkmen ulusunun üstelik %70´ni oluşturan Teke ve Yomut boy birlikleri Saka-İskitlerin torunlarιdιr” der Begmyrat Gerey ve devam eder “ Biz Rosliyakof´un bu düşüncesinin doğru olduğunu, Herodot ve diğer Yunan tarihçilerin yazιlarιnda adι geçen: Parn, Part (Partlar), Dah (Daz), Dahe (Teke), Barkas (Burkaz), Grehi (Gerey), Sakaw, Sakar (Sak är) gibi boylarιn bugün de eski adlarι ile eski yurtlarιnda yaşamakta olduklarιnι görmekdeyiz. Ägşar (Avşar), Bayat, Begdilli, Bayιndιr, Iğdir, Yemreli, Eymir, Yzιr gibi Oğuz-Kıpçak boylarιnι ise biz türkmenlerin kalan bölümü olan Kökleñ, Sarιk ve Salιr boy birliklerinde görürüz. “
Görüldüğü gibi İskit, Saka, Part ve daha birçok farklı isim altındaki eski uygarlıklar bugünkü Türklerin atası olan Oğuzları oluşturmuşlardır ve Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerine yerleşenler, yerleştirilenler işte bu “Dağlı Türkler”dir.
Yusuf Halaçoğlu “Ekrad” ve “Kürt” tabirlerinin her zaman için etnik bir anlam taşımadığını, bunu da 24 Oğuz boyundan Dögerlerin Urfa yöresinde yaşayan Ekrad-ı Döğerli ile örnekler. Ekrad kelimesi tıpkı Etrak gibi yörük, göçebe, konar/göçer, dağlı anlamına gelir. Ayrıca İran ve Arap kaynaklarında da “Kürt” kelimesi göçebe hayatı yaşayanların ortak adı olarak geçer. Dulkadirli Türkmenlerine bağlı Gözüciyan / Bertiz aşiretinden Kürt Atlu cemaatindeki Kürt adı etnik yapıyı değil adını temsil eder, çünkü etnik yapısı Türktür. Böylece Türkmen aşiretlerinde Kürt ismi kullanılmakla birlikte Kürt-Mahmudlu, Kürt-Mihmadlu adı ,daha bi anlaşılır hale gelir. Buradaki Kürt / Kurt bir unvan, bir lakap olarak kullanılmıştır.
Dulkadirli Türkmenlerinden olan Dokuz /Besanlu taifesi Kırşehir, Nevşehir, Aydın, Denizli, Mardin, Kayseri, Antep, Adıyaman ve Maraş dolaylarına yerleşmişlerdir. İşte bu taifeye bağlı Kürt-Mahmudlu da Aydın ilinin Kuşadası İlçesine kendiliğinden yer tutmuş ve Türkmen Mahallesi’ni kurmuştur. Prof.Dr.Mehmet Eröz’ de 1713 yılında Kürt Mahmudlu aşiretinden bazı grupların Anadolu’dan İzmir civarına sürüldüğünden bahseder.
Bir başka kaynakta ise; “Mihmadlu ve Boz-Atlu obalarının Kızıklara ait olduğunu biliyoruz….Mahmatlı adı taşıyan köy ve yerleşim yerlerinde kimi zaman başka adlarla da karşılaşmaktayız. Buna örnek olarak Kürt-Mihmatlu oymağını gösterebiliriz. Bu oymak ve diğer Kürt ön adı almış Mahmatlı oymaklarının tamamı da Kızık Boyu’na bağlı kollardandır. Tapu ve tahrir defterlerine göre Şam ve Sivas yörelerinde yaşayan 1120 hanelik Kürt-Mehmedlü Cemaati Dulkadirli Türkmenlerine bağlıdır. Aksaray köylerinden Kürt-Mahmatlı cemaati Bozulus Türkmenlerine mensuptur” der ve şöyle devam eder : “ Kuşadası’ndaki Türkmen mahallesini kuranlar Bozulus Türkmenlerine mensup Kürt-Mihmatlu Oymağıdır. Tarihte Mahmatlı, Mehmetlü, Mihmatlı olarak geçen bütün cemaatlerin Oğuzhan’ın oğlu Yıldız Han’ın oğullarından Kızık Bey’in soyundan geldikleri kesin bir bilgidir. Kızık Bey’in diğer oğulları ise Avşar, Beğdilli ve Karkın’dır”
13.yy’da Moğol istilası ile birlikte Selçuklular yönetimindeki Anadolu’ya gelen Kızıklar yaygın olarak Ankara ve Antep yöresine yerleşmiştir ve Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli bir rol almışlardır. Bugün için Mihmadlu, Mahmudlu adlı cemaatler günümüzde Mahmatlı, Mehmetli ve Mahmutlu adlarıyla anılan köyler kurmuştur. Örnek: Mahmudlar – Silifke ; Mahmudlar – Tire ; Mihmad – Kütahya ; Mahmudlar Yörükler cemaati – Saruhan. Ayrıca Kızıkların bir oymağı da 15.yy’da Halep Türkmenleri arasına karışmıştır. Bununla beraber, Boynu İncelü Türkmenleri oymaklarından olan Karaca Kürd ve Kürd Mehmedlü aşiretlerine de Nevşehir ve Kırşehir yöresinde rastlıyoruz.
Türkmenlerin Kürtleştirilmesi olayı Osmanlı döneminde başlar. Yavuz Sultan Selim “Dağlı Türkler”i ötekileştirerek Doğu Anadolu’ya yerleştirir ve onlarda zamanla kendilerini farklı bir etnik yapı içinde geliştirir. Selçuklu döneminde Kürt veya Kürdistan kelimeleri geçmez ama Osmanlı döneminden itibaren Güneydoğu Anadolu bölgesinden İran ve Irak içlerine kadar olan dağlık bölgeye Kürdistan denilmiştir. Bu bir coğrafik ad olup etnik yapıyla hiçbir ilgisi yoktur. Keza buralarda yaşayan boy, aşiret ve cemaat özbeöz Türk’tür, Fars ve Arap milletiyle karışan Oğuz boylarındandır.
Mesela, Oğuz Türkleri olan Bayat, Bayındır, Salur, Beydili, Döğer, Büğdüz, Yıva, Karkın, Küresinli (Kasımoğlu), Milli, Karakeçili, Türkan, Tilki, Atmalı, Kızkapanlı, Çakallı gibi Türkmen boyları Kürt olarak anılmaktadır.
Atmalı aşiretine en güzel örnek ise, Kurtuluş Savaşı’nda Antep’in kurtuluşunda ön cephede Fransızlara karşı vatan savunması yapan ve Karayılan olarak ün yapan kahraman Kürt Mulla, bugün için Kurmança konuşan, Atmalı-Atmalu aşiretinden olup Oğuzların Bozoklar’ından Beydilli/Begdilli ve Karaçeliler’dendir ve Türk’tür. Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’da bu aşirettendir!
Bunun yanısıra, Oğuzların en büyük boylarından olup lider bile çıkaran Avşarlar, bugün Kürtleştirilmek istenilmektedir. Atatürk’ün sadık ve en yakın dostu olan Dersim milletvekili Diyap Ağa, bilinenin aksine Kürt değil Avşar boyuna mensup bir Türk'tür.
Soydaşlarımıza gerçeklerin anlatılması, ayrıştırmayı bırakıp birleştirici olmayı ve özlerine dönmelerini sağlamalıyız, Türkiye ve Türk Tarihi üzerinde oynanan bu çirkin oyunu açığa çıkarmak her vatandaşın görevidir, çünkü olaylar zıvanadan çıkmıştır!
Semra Bayraktar
KUYETA, Mayıs-Haziran 2015, sayı.77-78
Kaynaklar:
Ali Tayyar Önder – Türkiye’nin Etnik Yapısı
M.Şerif Fırat – Doğu İlleri ve Varto Tarihi
A.Menderes Kaya – Avşar Türkmenleri
Prof.Dr.Mehmet Eröz – Yörükler
Ahsen Batur – Kürdoloji Yalanları
Saadun Köprülü – Türkmenler
Kızıklar Kültür Eğitim ve Dayanışma Derneği Gaziantep
Prof.Dr.Talat Tekin - Türk Dilleri Araştırmaları, c.5, 1995
Prof.Dr.Ahmet Buran – Kürtler ve Kürt Dili
Begmyrat Gerey / Türkmenistan - Türkmen dilinin özellikleri, genel Türk dilinin içerisindeki ýeri
Yusuf Halaçoğlu, XVIII.Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu, 1997, s.47.
*Zıvanadan Çıkmak! : Denizcilik terimi olup, yelkenlilerin direklerinin girdiği oluğa denir. Eğer o direk zıvanadan çıkarsa, tekne yalpalar ve sonunda alabora olur. Böyle bir durumda kaptanın ehliyeti elinden alınır!
ek:
"Urmiye yöresinde yaşayan Araşlı Avşarlarının bir kolu Mahmutlu adını taşımaktadır. Mahmutlu cemaati bölgede eskiden beri mevcut olup bunların bazı kaynaklarda Kürt, bazı kaynaklarda ise Türk olduğu yazılıdır. Osmanlı ise İran’ın Hoy şehrinde yaşayan ve Arapkir, Konya, Malatya, Alanya, Niğde, Halep sancaklarında yayılan, Yeni-İl, Aydın’ın Çine, Ankara’nın Günyüzü, İzmir’in Tire, Edirne’nin Ortaköy kazalarında yerleşen, Balkanlarda Dimetoka ve Filibe’de iskan olan Mahmudi cemaatini (Mahmutlar ve Mahmutlu diye de anılıyor) Türkman Ekradı Yörükanı olarak tanıtıyor. Yani Türkmen olan cemaatin Kürtleri, göçebeleri." Adnan Menderes Kaya
Bozulus Türkmenlerinden olup Aydın bölgesinde sakin olan Mihmadlu, Aksudlu ve Gaffarlu Cemaatleri Bolvadin yakınlarındaki Karaca-ören köyüne, Mihmadlu Cemaatinin yüz haneden fazla bir kısmı ise Ayne-ekreli ve Otan adlı köylere, Kermih, Çökelek ve Kuşdoğanlı Cemaatlerinden oluşan 200 kadar hane Seyidgazi ile Eskişehir arasında Dudcu-paşa Mezarı yakınında iskan olmuşlardır.
“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir.
Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.”
M.KEMAL ATATÜRK (1931)