tagar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tagar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Haziran 2020 Pazartesi

Yaşar Çoruhlu ile Türkler


İşte Gerçek

Benim gibi erken devir Türk Sanatı, Kültürü, Tarihi üzerine çalışanlara Batı hayranlarının okumadan dinlemeden anlamadan en çok söyledikleri şey:” Her yeri ve her şeyi Türk yapmaya çalışıyorsunuz” şeklindeki ifadeler oluyor.

Biz Türk yapmaya çalışmıyor aksine sanat ve medeniyet tarihinde doğruları ortaya çıkararak Türklerin hakkının yenmesini engellemeye çalışıyoruz.

Bu sözlerimle bilimsel çalışmayan, konuyu sulandıran ve belirsizleştiren ve yaptıklarıyla bilerek veya bilmeyerek yanlış tarafa hizmet eden bir taifenin varlığını da inkar etmiyorum elbette. Bunlar berikilerin eline kullanacak kozlar, bahaneler veriyorlar.

Ancak Avrupalıların (ve diğer Batılıların) neredeyse tüm dünyayı Hind-Avrupalı yapmasına, asla olamayacak yerlerin de batılılarca kültürel değil ama fiili olarak işgal edilmesine ses çıkarmayan hatta buna sevinenlerin, bazı bilim insanlarından, gerçek bu yönde olmadığı halde “her yeri ve herkesi Türk yapıyor” diye şikayet etmesi, faşistlik ve ırkçılıkla suçlaması, hatta alay etmesi en hafifinden biraz fazla komik kaçıyor.

Kendi benliğini Avrupa veya Batı’ya satanlar kaybettiklerinin farkına varmalı.

Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu
3 Haziran 2020 / FB sayfasından




Hakan Tunç (Ezber Bozan TV):
Batılılar Ön-Türk Teorisini Hint-Avrupa Teorisiyle red ediyorlar. Hint-Avrupalı Teorisini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?


Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu:
Onlar Türk Teorisini nasıl değerlendiriyorlarsa ben de Hint-Avrupalı Teorisini öyle değerlendiriyorum. Bunu belki şu şekilde ifade edebilirim. Hint-Avrupalılık adı üzerinde bir teori, yani ıspatlanmış bir şey değil. Sürekli tabi batılı araştırmacılar bu konuda çalışıyorlar. Genellikle arkeoloji ve dil argümanlarını kullanarak bunu ifade etmeye çalışıyorlar. 

En son, gerçi onlar kendi içerisinde de çatışma halinde ama, en son belirttikleri şey Hint-Avrupalı toplulukların ilk olarak, yani Arilerin ilk olarak İç Asya'da ortaya çıktıkları ve oradan İran, Hindistan ve Doğu Avrupa'ya yayıldıkları yolundadır, Anadolu'yu da bunun içerisine katarak söylüyorlar. Oysa biz onların bahsetmiş oldukları bölgelerde Hint-Avrupalı diye gördükleri toplulukların önemli bir kısmının aslında Türklerin ataları tarafından oluşturulduğunu görüyoruz.

Ve dolayısıyla bizim teorimizde tam onların ileri sürmüş oldukları bölgeleri esasında içeriyor. Çünkü biz, yine Batılıların "Hint-Avrupalı unsurlar" demiş olduğu belirgin şeylerin zaten yüzyıllar boyunca Türk olduğu bilinen sonraki topluluklarda da yaşadığını zaten görüyoruz. Kalıntılarıyla da görüyoruz, sözlü gelenekleriyle de görüyoruz, dolayısıyla bu kültürel unsurlar Türklere ait ise onların "Hint-Avrupalı" dedikleri kavimler Hint-Avrupalı değil Türklerin atalarıdır.

Örneğin; Andronova, Okunev, Karasuk, Tagar ve Taştık Kültürleri, ben bunların Proto-Türk, yani Ön-Türk kültürleri olduğunu düşünüyorum. Ama onlar bunların çoğunluğunu, hepsini değil çünkü bir kısmında Mongoloid karakterler var, ama önemli bir kısmını Hint-Avrupalı olarak kabul ediyorlar.

Fiziki antropoloji açısından bakıldığında Ön-Türklerin başlangıçta Beyaz Irk'tan olduklarını, "Avrupai Tip"e benzediklerini, ama buna "Avrupai Tip" demek de yanlış, fakat öyle demek zorunda kalıyoruz, çünkü başka bir adlandırma yok, yani özel bir terim yok. Başlangıç itibariyle Beyaz Irk olduklarını kabul ediyoruz. Ama yine oldukça erken dönemlerde buna Mongoloid Irk'ın da belirli oranlarda karıştığını görüyoruz. Bu yüzden daha doğuda daha çekik gözlüler, daha batıda daha batı tipinde Türkler ortaya çıkıyor.


SORU:
Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda ve Atatürk'ün ölümüne kadar okul kitaplarında ve müfredatta Ön-Türkler vardı. Sonrasında, Atatürk'ün ölümünün ardından, apar topar Ön-Türklerle ilgili her türlü bilgi ve belge bizim ders kitaplarımızdan, müfredatımızdan çıkartıldı. Neden çıkartıldı? Niçin çıkartıldı? Ön-Türkleri bilmemizi kim istemiyor?


Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu:
Ön-Türkleri bilmemizi esasında Avrupalılar veya Batılılar diyeyim, çünkü Amerikalılar da Kanadalılar da buna dahil, hiç farketmiyor, istemiyor, temelde onlar ama yanlızca onlar değil, Türk olup da Batı eğitimiyle yetişmiş ve o kültürü benimsemiş olan insanlar da. Ayrıca bir takım ideolojik yapıda düşünen, ama Türkçü ideolojilerin dışında düşünen insanlar da bunu istemiyor. Yani bugünkü gibi, o dönemde de bir tarafta Rusya var, bir tarafta kapitalist dünya var, bunların her ikisi de bunu temelde istemiyorlar. 

Bunu istememelerinin sebebi şu; Ön-Türklük kavramı aynı zamanda topluma bir bilinç veriyor. Ve aynı zamanda Türklerin eskiden bulundukları yerlerin onların yurdu olduğunu dahil eden bir şey. Oysa Batılıların temelde amacı, tabi bütün Batılı toplumları kastetmiyorum, yönetimlerinin amacı diyelim belki daha doğru olur, temelde amacı Türkleri mümkünse, çok sert olacak belki, yok etmek, yok edemiyorsan asimile etmek, onu da yapamadın o zaman ikinci sınıf topluluk halinde sömürge toplulukları halinde kullanmak. O bölgenin bütün zenginliklerini kendileri için istemek. Tabi bunu sadece Türkler için yapmıyorlar, kendilerinden olmayan her ulus için de gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Hatta Oryantilizm dediğimiz bilim akımı bile bu amaçla doğdu, sonra tabi bazı olumlu neticeleri de, bilimsel neticelerde, oldu. Amacı bu sömürge yapılacak insanlar hakkında bilgi edinmekti. Net olarak söylemek istersek Türklerin dışında kimse bu Ön-Türk konusunun anlaşılmasını, öğrenilmesini, bilimsel olarak ispatlanmasını ve bu bilinçle Türk toplumunu bilinçlenmesini istemiyor. Buna içimizde bulunan "Batıcılar" da dahil.


SORU:
Ön-Türkler dünyada nerelere gittiler?


Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu:
Ön-Türklerin dünyada gitmedikleri yer var mı bilmiyorum. Ama bu da biraz havada söylem olacak, çünkü söylenen şeylerin hiçbirisi bilimsel olarak incelenmiş ve ortaya konmuş değildir. Sadece söyleniyor, sözlü kültürün etkisi herhalde. Şimdi Türkiye'de bu şeyleri söyleyenler bir araştırma ensititüsü mü kurmuştur? Yok. Bir üniversite mi kurmuştur, bir bölüm mü oluşturmuştur veya ne bileyim herhangi bir araştırma kurumu mu oluşturmuştur? Hayır yok, bunların hiçbirisi yok. Bunlar olmadan farazi olarak, biraz da milli duygularla diyeyim, şöyledir böyledir diye söyleniyor, anlatılıyor. Ama hiçbir şey şöyledir, böyledir demekle olmuyor. Dolayısıyla önce bu bilimsel kurumların, devlet başta olmak üzere, çeşitli özel müesseselerin de kurması lazım, araştırmalar yapılması lazım, ondan sonra işte "Türkler şuradan geldi, şuralara gitti" diyebiliriz.

Bugün mesela Macaristan'a gittiğinizde kütüphanelerinde göçler bölümü vardır; Asya'dan bu bölgeye nasıl geldiler, detaylı olarak bilimsel olarak araştırılıyor. Ama Türkiye'de her şey sadece söyleniyor. Yani dilin kemiği yok, her şeyi söyleyebilirsiniz.


SORU:
Ama bir emek yok mu?


Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu:
Yani bilimsel olarak bunu ortaya koyması ve ispat etmesi lazım ki biz sadece kendi kendimize konuşmamalıyız, dünyaya da anlatmalıyız. Anlatabilmek için de bilimsel yolla gitmemiz lazım. Başka türlü bunu başkalarına kabul ettiremezsiniz. O zaman da derki, yani siz...


SORU:
Peki Hocam, bildiğimiz kadarıyla nerelere gittik?


Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu:
Bildiğimiz kadarıyla, bu yine kaynaklanma noktası önemli, ama bütün Avrasya'ya yayıldıkları kesin bir kere. Ve Avrasya'daki bütün topluluklarla da karışmış oldukları da kesin. Yani Çinlilerin önemli bir kısmı Türk ve Moğol kökenlidir zaten. Avrupa ulusları için de geçerli, özellikle Kuzey Avrupa, Doğu Avrupa... Finlandiya, Norveç, İsveç, Romanya, Bulgaristan, Macaristan hatta belirli oranda İngiltere bile, Almanlar... bunlar kökende Asyatik Türk topluluklarıyla ya akraba ya da kökende bir topluluklar.


SORU:
Hocam Türkler Anadolu'ya 1071 de girdi bilgisi ne kadar doğru?


Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu:
Şimdi oradaki Türkler sözünün doğru olabilmesi için Oğuzlar yapmak lazım. Yani Anadolu'ya 1071'lerde giren Oğuz Türkleriydi. Ve fakat o da çok doğru değil, yani Malazgirt'le girmediler Anadolu'ya Oğuz Türkleri de, Ani'nin fethiyle girdiler. İlk olarak Ani fethedildi, ondan sonra... ama şöyle de denilebilir, Türklerin orada kalacakları Malazgirt ile iyice tescillendi. Şimdi Türklerin şöyle bir özellikleri var, Türkler aslında iddia edildiği gibi bir "göçebe" bir millet değil. Farklı bir medeniyet tarzları var. Türkler gittikleri yerlere yerleşmek amacıyla gidiyorlar. Yani oradan alacağını aldıktan sonra başka bir yere gitmiyor. O yüzden Anadolu'ya da yerleşmek için geliyorlar ve belirli dönemlerde bunu yapmışlar.

Oğuz Türklerinden önce de net olarak takip edebildiğimiz, mesela Avrupa'ya giden, Hun devletinin yıkılışından sonra, Avrupa'ya giden Hunların bir kısmı Kafkasya ve civarında kalıyorlar. Bir müddet dediğime bakmayın yine epey bir süre, 100 sene gibi, kalıyorlar. Ve o esnada Doğu Anadolu'da, kuzeyinden Hatay-Antakya civarına kadar bir süre Hun baskısında kalıyor.

Onları bırakın daha erken dönemde, yani milattan önceki dönemde ise İskitler var. Tabi bu arada İskitlerin Türklüğü meselesini de tartışmak lazım.

İskitler, Avrupalılara göre, zoraki bir şekilde Hint-Avrupalı yapmaya çalışıyorlar. Ama olmuyor, çünkü Türk oldukları yönündeki bulgular, belgeler daha fazla. Ötekinin zorlama olduğu onun yanına konulunca hemen anlaşılıyor zaten. İskitlerin özellikle kurucu kabileleri Türk kökenli veya Türklerle çok yakından akraba. Ama ondan sonra İç Asya'nın batısından gelip Kuzey Karadeniz'e yayıldıklarında onların içine Türk olmayan başka unsurlar da karışıyor ve Kuzey Karadeniz'deki İskit topluluklarını oluşturuyorlar.

Bunların erken dönemlerden beri Anadolu'ya akınları var zaten. Arkeolojik buluntularla görüyoruz. Yani 1071 Oğuz Türklerinin Anadolu'ya girişleridir. Ondan çok çok önce, MÖ 9.yy'larda ki onlardan önce Kimmerler var ki onlar da büyük bir ihtimalle Türk topluluğu. Ve belki araştırılırsa Urartuların, Hititlerin bir bölümünün, Medlerin, Partların, Etrüskler... Sümerler ya Türklerle birlikte yaşadılar ya da kökende büyük bir oranda Türklerle akraba. Sümerlerle Türklerin birlikte yaşadıkları, aslında kesine yakın bir bilgi, bunu daha önce Osman Nedim Tuna ...


Prof.Dr. Umay Türkeş Günay - "Türklerin Tarihi" kitabından
SB




SORU:
Hocam ona geleceğim. Dünya üzerinde Türk adıyla billinen devletler Göktürkler değil, MÖ 4000 ile 2000 yılları arasında Mezopotamya'da kurulan Turuku Krallığı ve Anadolu'da kurulan Turki Krallığı varmış. Bu bilgi doğru mudur?


Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu:
Yani bunun bilimsel yöntemler ortaya konulmuş değildir. Daha çok hipotez olarak ifade ediliyor. O yüzden üzerinde çalışılması lazım. Çünkü bilimsel konular ele alınırken önce bir hipotez ileri sürülür, sonra bu hipotez üzerine çalışılarak bu bir teoriye dönüştürülür. Onun da üzerinde çalışmalar devam eder ve nihai kararlar verilir. Dolayısıyla bu konudaki iddialar başlangıç aşamasındadır, bu yüzden doğrudur ya da yanlıştır demek doğru değil. Ama demin söylediğim gibi Sümerlerin Türklerle yanyana yaşadıkları düşüncesinin doğru olduğuna inanıyorum, bu belki de Turuk Krallığındaki topluluklar da olabilir. Evet Turuk diye bir kavim ismi geçiyor. Ama söylenenler bunu tam olarak ispat etmeye yeterli değil. Dediğim gibi araştırılmaya devam edilmeli, hem de birçok yönden, sadece dil açısından değil, arkeolojik açısından da, başka bilim dallarıyla da bulguların desteklenmesi ve ortaya koyup dünyaya ilan edilmesi gerekir.


"Turukilerin Ülkesi" - Rimmon-Nirari I Yazıtı - MÖ 13.yy
ve diğer Türk toplulukları: Gut/Kut - Subar - Lulubi - Kaslar (Kassit)
SB




SORU:
Ön-Türk araştırmacısı Kazım Mirşan'ın birçok iddiaları var, Ön-Türklerle ilgili. Örneğin Ön-Türklerin 18bin yıldır var olduğu, yazıyı Türklerin bulduğu, 14bin yıldır Türklerin Anadolu'da var olduğu, Gök/Köktürk adıyla bir Türk devleti olmadığı, 12 Hayvanlı Takviminin Çin takviminden önce Türklerin kullandığı, Latin alfabesinin Ön-Türkçe olduğu, Çinlilere mal edilen kağıt, matbaa ve pusulayı Türklerin bulduğu yönünde iddialar var. Kazım Mirşan'ın bu iddiaları hakkında siz neler söyleyecek, nasıl yorumlayacaksınız?


Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu:
Orada pek çok şey iddia etmiş zaten, her birine cevap vermeye kalkarsak uzun bir program olur. 18bin yıl demek aslında Taş Devrine kadar iniyor demek. Bu genel mantık itibariyle doğru kabul edilebilir. Çünkü hiçbir topluluk gökten inmediğine göre, onların ataları veya onları oluşturan küçük gruplar muhakkak çok erken dönemdeki insan toplulukları içerisinden doğup ortaya çıktılar.

Bu bakımdan örneğin İç Asya söz konusu olduğunda, biliyorsun bir meşhur Pekin Adamı var. Adına her ne kadar Pekin deniyorsa da oradaki kalıntılar Çinli falan değil, daha çok Mongoloid taraflı kalıntılar. Altay bölgelerinde Türklerin atası olduğu iddia edilen insan tipleri var, bunlar tabi taş devrinin insanları. Ama bu da genel olarak söylenebilecek bir şey. Onun iddia ettiği gibi söylenebilecek bir şey değil. Daha çok araştırmaların olması gerekiyor. tabi kendisi daha çok dil açısından bunun üzerinde duruyor. Ben dilci değilim. Dil açısından onun okumalarının doğru olup olmadığını denetleyemem. Ama gördüğüm kadarıyla bunu Türkiye'deki diğer Türkologlar da denetleyemiyor. Yani kendine özgü bir takım yöntemlerle gidiyor olmalı, oysa bilim dediğiniz şey nedir? Bilim başka araştırmacılar tarafından da denetlenebilen şeydir. Dolayısıyla biz onu denetleyemiyorsak eğer bu çok bilimsel durmuyor bana göre. Bütün iddiaları için de aynı şeyi söyleyebiliriz.

Yani evet, Anadolu'ya çok erken çağlarda Türklerin, hepsi değil de bazı kollarının geldiğini, veya eskiden beri orada oldukları söylenebilir. Ama bunu söylemek başka şeydir ve her açıdan ispatlamak ve gösterebilmek başka şeydir. Bence Kazım Mirşan'ın söylediği birçok şey iddia ve hipotezden ibaret.


SORU:
Sumerler ile Ön-Türklerin nasıl bir bağlantısı var?


Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu:
Yani ben konunun uzmanı değilim, ama fikrimi söylemek gerekirse, genelde Sumerlerin zaten Asya'nın bir yerlerinden geldiği düşüncesi var. İç-Asya'dan geldikleri, yani muhtemelen Türklerin atalarının oturduğu bölgelerden geldikleri düşüncesi var. Ve ayrıca MÖ 2binler'de onlarla beraber bazı Türk toplulukların da Anadolu ve Mezopotamya'ya geldikleri düşüncesi de doğru olmalı. Fakat bunun ayrıntılarını bilmiyoruz. Bir takım tabletlerde Sumerlilerle ilgili bir şeyler var, ama o konuda genelleşmiş değil. Yalnız dil açısından Osman Nedim Tuna biraz durmuş ve onun modern dil inceleme yöntemlerine göre yapmış olduğu çalışmalar sonucunda net olarak bir kısım Türklerin Sumerlilerle birlikte olduğu anlaşılıyor. Yani Türkçenin MÖ 2binlerin Anadolu'sunda konuşulduğu ifade ediliyor.


SORU:
Göbeklitepe'yle Ön-Türklerin bir ilgisi var mı?


Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu:
Göbeklitepe çok entresan ve gerçekten de önemli bir merkez. Ama ben bunu daha çok kendi alanım açısından değerlendiriyorum. Sanat-Tarihi ve Arkeoloji daha içiçe olduğundan dolayı.. İnançlar ve sembolizm açısından da değerlendirilebilir tabi..

Bence Göbeklitepe'yi yaratan halk Türklerle benzer bir kültürden gelen halktır. Daha doğrusu Türklerin atalarıyla.. Çünkü o kadar erken dönemde Ön-Türklerin kimler olduğu, nerede bulundukları henüz tam olarak ifade edilmiş değil. Ama kültürel açıdan Türklerle çok büyük benzerlikleri olduğunu düşünüyorum.

Bir kere Eski Türklerdeki, daha sonra Orta Çağlarda bile, işte Göktürklerde olduğu gibi, bir Atalar Kültü var, artı Gökle ilişkili kültler ve Yerle ilgili kültler var. Yani tabiat kültleri var. Bunlar aynen Göbeklitepe'de de geçerli. Aynı zamanda Göbeklitepe'deki tapınak sistemi de çeşitli dönemlerdeki Türk tapınaklarına uygun. Tabi burada Türkiye'de bilinmediği için denilecekki "Eski Türklerde tapınak mı vardı ki" falan diye bir şey söyleyecekler ancak bu doğru değil. Eski Türklerde hakikaten tapınak var. Hatta Hun ve Göktürkler döneminin Çin kayıtlarında Atalar Tapınağı'ndan söz ediyor, Gök Tapınağı'ndan söz ediyor.

Arkeolojik bir takım kalıntılara baktığımız vakit, mesela Kazakistan'ın Neolitik devrinden beri bir takım kalıntılara bakalım, veya o civardaki Kırgızistan veya yakın civardaki Türk ülkelerinin, Moğolistan falan, hatta İskitlere bakalım daha sonra, onlar da etrafı duvarlarla çevrili ve dikilitaşların bulunmuş olduğu açık hava tapınakları var. Ve Göbeklitepe'deki bu mevcut olan, kazılarla kısmen açığa çıkarılmış olan tapınaklar da bu tipte tapınaklar. Yani nesnel olarak da benzerlik görülüyor. İç Asya'da bu sistem yüzyıllarca devam etmiş. Göbeklitepe çok erken dönem tabi, Neolitik devir, MÖ 12bin diyorlar, dolasıyla Göbeklitepe'yi bir başlangıç olarak alabiliriz.

Onun yakınında Nevali Çori diye bir arkeolojik merkez var. Bu arkeoloijk merkezdeki bir takım tapınaklar da ona benziyor. Biraz işte Anadolu'daki Çatalhöyük ve Hacılar gibi merkezlerle de karşılaştırılıyor. Ama birebir ben bu bağlantılı olan yerlerin Göbeklitepe'nin bulunduğu yerden Anadolu'ya ve İç-Asya'ya doğru gittiğini düşünüyorum. Bunu düşünmemin sebebi de oradaki tapınak sisteminin veya uygulama şekline benzer çeşitli uygulamaların İç-Asya'da erken dönemlerde Orta Çağlara kadar, Neolitikten Orta Çağlara kadar Türk toplulukları arasında uygulana geldiğini görüyorum. Dolayısıyla kökende temel bir kültür, Türklerin atalarıyla ortak olan bir kültür olduğunu, ama bu kültürü Göbeklitepe insanlarının Anadolu'ya taşıdıklarını düşünüyorum. 


SORU:
Hocam sizin gibi düşünen biri daha var. Kaya resim uzmanı Rus Elena Okladnikova** da Türklere ait Kalbak-Taş kaya motifleriyle Göbeklitepe motiflerinin birbirine çok benzediğinden yola çıkarak iki kültüre arasında mutlaka bir kültür olabileceğinden bahsediyor.


Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu:
Evet, o daha dar kapsamlı bir yerden söz etmiş ama aslında genel olarak İç-Asya'daki bu yapıları inceleyip karşılaştırsaydı, onun birçok İç-Asya bölgesine yayılmış Türk topluluklarının kültürleriyle örtüştüğünü kendisi de büyük bir ihtimalle görecekti. Zaten inançlar açısından ve o inançların sembolizmi açısından da bağ var. Şimdi Şamanizm diye adlandırılan inançların erken arkaik şekillerinin orada da olduğu aslında görülüyor ve anlaşılıyor. Bunu bu şekilde ifade etmek gerekiyor. Tabi erken dönemlerde Türklerdeki o inançları Şamanizm olarak değil de Gök-Yer-Su ve Atalar dini inançları diye ifade etmek lazım.


SORU:
Hocam artık sona geldik, Türklere özgü motifler, kaya resimleri, tamgalar, kurganlar Anadolu'nun dört bir yanında, hatta yalnızca Anadolu'da değil, Avrasya'da... Peki Ön-Türk Uygarlığı neden araştırılmıyor?


Prof.Dr.Yaşar Çoruhlu:
Şimdi bu konuyla ilgili olarak önce bir uyarı yapmak lazım. Kaya resmi gördüğümüz vakit, her kaya resmini Türk zannetmek veya düşünmek yanlıştır. Dolayısıyla neredeyse taş devrinden beri Avrasya'nın bütün bölgelerinde kaya resimleri vardır. Bunlar Neolitik ve özellikle de Tunç Çağı'ndan sonra çoğalırlar. Ama bu kaya resimleri Türk bölgelerinde çok daha yaygın olarak görülüyor. Ve benim gördüğüm kadarıyla Anadolu'da da var. Ama şuanki bakış açımızla baktığımız vakit Anadolu'dakiler ile Türk bölgelerindeki, Türklerin yaşadığı bölgeler arasında, epey benzerlikler var. Hem teknik uygulama açısından, hem de içerdikleri anlamlar açısından. Tamgalar, işaretler, semboller, mitolojik konular, günlük yaşamla ilgili sahneler kaya resimleri üzerinde pek çok şey mevcut. Ama bu şunu göstermiyor, kaya resimlerinin bulunduğu her yer Türk'tür diye bir anlama gelmiyor.

Şimdi Anadolu için, buradaki resimleri Türk olarak nitelemek de başlangıç için yanlış, neden yanlış? Çünkü Anadolu kaya resimleri üzerinde pek fazla araştırma yapılmamıştır. Yeni yeni bunlar gündeme geliyor. Bir iki bölgede tespit edildi. Ama onlar dahi detaylı olarak, Asya ile karşılaştırmalı olarak incelenmedi. Fakat ben iyi-kötü kendi alanım gereği Orta Asya ve İç Asya'yı bildiğimden dolayı oradaki uygulama şekilleriyle Anadolu'dakileri karşılaştırdığım vakit, büyük benzerlikler görüyorum. Demek ki belli dönemlerde Anadolu'daki topluluklarla Asya'daki Türk toplulukları arasında ilişkiler mevcut. Ama yinede dediğim gibi bunun net olarak ortaya çıkarılması için üzerinde çok çalışması lazım. Anadolu'da binlerce kaya resmi var, ama bunların sadece iki üç bölgesi ortaya çıkarılmıştır. Onlar da yeterince çalışılmış değildir. Yani hepsini ortaya çıkarmadan böyle iddialı şeyler söylemek hatalıdır.

Şu da kesindir, o bölgeden Anadolu'ya gelen, erken devirde de gelen Türk toplulukların yaptıkları kaya resimleri belirlenebilir ve bunlarla  karşılaştırma yapılabilinir. Bir parça Güdül'de bunu yaptık. Servet Somuncuoğlu'nun yapmış olduğu programları için Güdül'e gitmiştik. Örneğin orada elinde davul olduğunu varsaydığımız bir şaman tasviri gibi bir şey var. Asya'daki Türk toplulukların yaptığı resimlerde de aynı şekilde bol bol görüyoruz, elinde bir davulla bir kişi, çok görülüyor kaya resimlerinde İç Asya'da.

Bunun gibi mesela, Türklerce kutsal sayılan hayvanların tasvirleri var. Örneğin Geyik, Dağ Keçisi, Anadolu'da bol bol var, Asya'da da bol bol var. Kurt tasviri de var tabi.. Fakat, işte bunu yine de çeşitli yönleriyle araştırıp ortaya koymak lazım. Örneğin, atıyorum, Dağ Keçisi Türklerde çok yaygın, ama Türk olmayan topluluklarda da var. Geyik, at aynı şekilde... Biz bunları diğerlerinde farklı farklı anlamlar yükleyebiliriz, biz kendimiz söyleyebiliriz ama, oradaki tasvirin onun ifade ettiğini baştan kabul edip bu Türk'tür diyemeyiz, benzer anlamları başka topluluklarda onlara yüklemiş olabilir.


Hakan Tunç : 
Çok teşekkür ederiz hocam.



Ön Türkler- Eski Uygarlık'ların Temelini Attılar
Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu
27 May 2020 / Ezber Bozan TV/LİNK





Tarihçi mi ? Sanat Tarihçisi’mi?

Sevgili dostlar en son yayınlanan “Ön Türkler” konulu röpörtajımda Youtube’daki kanal sahibi ve aynı zamanda da bir gazeteci olan arkadaşımız beni “Tarihçi” olarak takdim etmiş. Bu durumla daha önce de karşılaştığım için işbu satırları yanlışı düzeltmek amaçlı olarak yazıyorum.

Bendeniz İstanbul Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü’nde lisansımı tamamladım. Yüksek Lisans’ımı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi, Türk ve İslam Sanatları Yüksek Lisans programında bitirdim. Doktoramı da aynı üniversite ve bölümün Doktora programında tamamladım. Doçentliğim ve Profesörlüğüm de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’ndedir.

Uzmanlık alanlarım Türk Sanat Tarihi’nin bir alanı olan Orta ve İç Asya Türk Sanatlarıdır. Ayrıca Türk Sanatı eserleri ile bağlantılı olarak Türk Mitolojisi ve Türk Sanatında Sembolizm konularında da çalışırım. Dolayısıyla ben bir “Sanat Tarihçisi”yim “Tarihçi” değilim. Tarih lisansı yapmadım, Tarih Yüksek Lisansı veya Doktorası da yapmadım. Doçentliğim ve Profesörlüğüm de Tarih alanında değil. Bu yüzden beni olmadığım bir bilim ve meslek alanıyla nitelendirmeyiniz.

Sanat Tarihi, Tarih’in bir alanı veya ondan kopmuş bir bilim dalı değildir. Sanat Tarihi, insanların insanın var olduğu çağdan günümüze kadar geliştirdiği sanat olgusunun maddi-nesnel alandaki yansımalarını inceleyen ve kendine özgü bir anlayışı ve yöntemleri olan bir bilim alanıdır. İnsanlara sahip olmadıkları sıfatları vermeyiniz ama ayrıca sahip oldukları sıfat ve nitelikleri de doğru bir şekilde ifade ediniz.

Prof.Dr. Yaşar Çoruhlu


***


SB NOT: 
* Göktürk Devleti'nin asıl adı Türk Kağanlığı'dır. (Prof.Dr.Ahmet Taşağıl)

** Elena Okladnikova, Paleoglobalization: The Symbolism of Prosperity and Decline in Rock Art of Ancient Eurasia (Prof., Herzen University, Sankt-Petersburg, Russia), International Journal of Humanities and Cultural Studies, Vol 3, Issue 1, June 2016, p. 1012-1019 / PDF

Contemporary globalization is not the only one episode of the historical process in which peoples of the world shared technologies, artifacts and symbols. There are two points of view on the sense of globalization. The first point of view suggests that globalization emerged only in the late nineteenth century and was the result of the industrial revolution (Ed. Giddens). Another view suggests that globalization first appeared in the era of Middle Assyrian Kingdom (12 thousand years ago) and has spread not only to all countries of the Near East but also far to the East of Eurasia (M. Waters, G. Therbom, D. Wilkinson). Metaphors of  such oppositions as Prosperity/Decline, Good leader/Bad leader in the form of symbolic images of animals spread from West to East Eurasia along with artifacts, technologies and waves of population migration. We found out two semantically opposite groups of zoomorphic symbolic subjects in the ancient art of Eurasia:1) the bulls with decorated bodies and 2) cat like predators. Bulls with decorated bodies were symbols of prosperity and welfare. Their images are preserved in the ancient art of the Near East and rock art of High Altai Mountains. Cat like predators were symbols of Evil, Violence and Destruction. These symbols of evil, aggression and violence were found on the columns of the Göbekli-Tepe temple (Turkey). Similar rock art zoomorphic symbols of the so-called Lords of the Universe we found among the petroglyphs of Khakassia and High Altai Mountain. We suppose that our archaeological finds and idea about cross-cultural symbolic of the peoples of Ancient Eurasia support the theory paleoglobalizaton. Data from our comparative semiotic analysis of two groups of zoomorphic monumental (Göbekli-Tepe) and rock art (High Altai Mountains)  images of the ancient art reveal new  aspects of cross-cultural contacts in the times of Ancient Europe paleoglibalization.

Conclusion 
Rock art paintings of Mount Kalbak-Tash are texts indicating Paleoglobalization processes as the evidences of a socio-cultural shift in all areas of Ancient Eurasia. Interpretation of these paintings allows to identify the following elements of the model of Paleoglobalization:
1) Bridges trade contacts linking the Middle East and South Siberia during the Bronze age.
2) The existence of a single socio-cultural consciousness, visual basic symbols of which are zoomorphic images of "Wellbeing/Prosperity" ─ bull "Aggression/Decline/Evil" ─ fantastic feline predator.
3) The complexity of the iconography of the image feline predator as a symbol of "Aggression/Evil" and the secular power, which resulted in the syncretism of the visual and the fantastic appearance.
4) The complexity of the iconography in the rock art of Altai and Mongolia the rock art image of the bulls, exposing his beneficent solar-astral entity.
5) Global institutionalization of the life-world (within the zone of distribution of nomad culture of Ancient Eurasian) of the Bronze age.
6) The existence of processes of social stratification and social hierarchy as a result of turning everyday life into an experience of “global shift”.






26 Şubat 2016 Cuma

Taştık, Yenisey, Kırgız, Hun Kurganları





The images of soldiers on planks crypt number 1 burial Teps III. 1, 3 - 7 strap; 2 - strip 6; 4, 7 - the bracket 3; 5 - 5 lath; 6 - 1 strap




Hun-Scythian-Turk in Tashtyk



1. Art post Scythian time that is, to the territory of Tuva Hun-Sarmatian period, It is of great interest for understanding the overall genetic development of the culture of the nomads of the steppe regions of the eastern zone. Chronologically, the specified period is between two important eras - Scythian and ancient Turkic, which gives special importance to the issues of cultural continuity. Art of this period little studied, represented mainly by the applied nature of the subject, and, as a rule, ceremonial purposes. All of them are inherent features of Scythian art.


2. In this connection, great interest two pairs of bone lining the middle of a complex bow, Point of interest in recent years in Central Tuva One (Fig. 1) is derived from the repository of the Kara-Dag, the other (Fig. 2) from the burial Aymyrlyg. Both pairs of single graves with characteristic Hun-Sarmatian time ritual burial and accompanying equipment. The burial of the Kara-Dag (Turkish; Black Mountain-SB) it accompanies clay pot type, has obvious similarities with ceramics Huns, known as the territory of Trans-Baikal, as well as in Mongolia.


3. On both pairs of pads, judging from the surviving fragments, depicted hunting scenes, made a fine line to be cut, the style of these images previously on the territory of Tuva is not known. The closest analogy to them, In our opinion, can be wooden plates of burial Teps III (Krasnoyarsk Territory), although it is worth to point out their nonequivalence. There we have a large multi-figure compositions, here the small scenes, but nevertheless it seems legitimate to talk about the common style of these images, point out in particular zashtrihovku body of horse and deer antlers interpretation Karadag image.


4. Considered lining relate to an earlier time than tepseyskie signs and apparently reflect an earlier form of development is now looming trends in fine art post Scythian time. There is reason to believe These findings are the beginning of a series of items with similar images. It is possible in the future to trace some of the trends in the evolution of art of ancient nomads of the Middle Ages.






Fig.1.The cemetery of the Kara-Dag. Fig. 2. Burial Aymyrlyg.
Bone lining composite bow from Central Tuva.



New monuments of the fine arts after the Scythian period of the Central Tuva.
// Problems of the Scythian-Siberian cultural and historical unity.
Kemerovo: 1979, pp 145-147.(google translate from Russia)













Teps III

Compact group at different times and different nature monuments located along the terrace above the floodplain strip, the length of which is 160, width of 30 m (Fig. 3). This grave and podgornovskogo tesinskogo stages Tagar culture, tombs, children's graves and pits with offerings Tashtyk memorial culture, the graves of the Kyrgyz-time. 


On the surface of the terraces were clearly visible two large Tashtyk crypt and one small, were on the most elevated points of the terrace and has a dominant position in the cemetery. Around them it has many graves in the form of circles or rings formed by outcrop rocks. Often, in the middle there was a slight decrease, sometimes free of stones - rings. On the periphery of such burial ring freely located at some distance from one another and are each separately visible, while in the central part are clustered, overlapping each other. At the periphery of each individual it has been opened tomb excavation, and around the crypts studied one large continuous excavation. When attempting to open some small grave excavations inevitably affects other tombs and pits with a memorial offerings, features on the surface of which were absent.


The southern part of the burial ground was flat. There were several vertically set slabs up to 1.5 m, and could see many of the top edges of the plates. Any order in the arrangement of plates could not be traced visually. Excavations also showed that some boards were pitted with memorial offerings Tashtyk time. Such plates, but in smaller quantities, and discovered elsewhere repository.


During the work in paragraph Teps III were discovered and studied memorials 7 different cultural and historical periods - from the Chalcolithic to early medieval times. Chronologically resulting material can be classified as follows:


1. Afanasyevskaya culture: a fragment of a stone beater found about 28 graves.
2. Kamennolozhsky stage Karasuk culture: fragments of pottery found during excavations of graves 9 and 11 Kyrgyz time.
3. Podgornovsky stage Tagar culture graves 13, 35, 38, 62 and a bronze awl, identified during the excavation of the grave 9 Askizsky culture (Figure 4 as well.).
4. Bidzhinsky stage Tagar culture: a fragment of a clay vessel, met during the excavation of the graves 22 and 23 Tashtyk culture (Figure 4b.).
5. Tesinsky stage Tagar culture graves 16, 24, 25, and a fragment of a clay vessel unearthed graves 9 Askizsky culture (Figure 4 as well.).
6. Tashtyk culture (tepseysky stage): two large and one small crypts; 38 graves (4, 8, 12, 17, 22-24, 26 - 29, 34, 37, 39-65); pits with a memorial offerings found during the excavation of the graves 14, 28, 32, 33 Kyrgyz time and in paragraphs A and B; Fragments of pottery encountered in the excavation of the tomb of the Kyrgyz 36 time (Figure 4b, c).
7. Kyrgyzskoe time grave 1-4, 6-12, 14, 15, 18, 19, 27, 28, 30-33, 36, 44, 50, 67 (Fig 4 in.).


In some cases, due to the failure of the material was difficult to decide, it refers to the grave Tashtyk culture or to the Kyrgyz-time. However, in all such cases, the decision was made, and the graves were distributed to the respective periods. If in due course it will be possible to detect and correct errors, material changes in our cultural and historical construction of this will not make as monuments considered too poor information.






Fig. 1. Archaeological neighborhood Teps before excavation (1968):
1 - general view of the southern part of (I, II, III ... - items T.I excavation, T.II, T.III ...): 2 - Teps III, pominalnik; 3 - Teps III, Kyrgyz children's grave 8.

The complex of archaeological monuments at Mount Teps on the Yenisei/ Novosibirsk, 1979, 167 p. google translate from Russia







Teps III. Drawing on a charred strip of Tashtypsky crypt.


Teps III. Drawing on a charred strip of Tasty Sky crypt.





Barely visible on the surface of the monuments of different types and different epochs are located on a narrow terrace above the floodplain Yenisei leaning against the steep mountainside Teps, on the rocks in a variety of which are ancient Turkic inscriptions and drawings. It worked three companies Krasnoyarsk expedition. Rannetagarsky squad investigated a series of mounds podgornovskogo stage and some other periods. Kamensky squad copied carved on the rocks pictures and inscriptions. Karasuk squad to focus on the excavation of burial Tashtyk culture and, moreover, examined a series of monuments from different eras. In general, in the area above the floodplain terraces length of 500 meters to explore the numerous graves of 11 consecutive periods, and on the edge of the meadow adjacent terraces - the remains of settlements of two epochs.


Excavations circular stone wall Afanasiev culture in paragraph VII Teps found two graves - collective and individual, usually a device burial facilities for burial rite and inventory: egg-shaped pots and decorative horny studs. New excavations in the given parking point Teps X. cultural layer lies at a depth of 2.5 m is almost directly on the gravels. Covering an area of ​​90 sq opened two centers and several fireplaces. Found typically Athanasian shards, bones of domestic animals (cow, sheep, horse), stone and iron is polished ax. Pockets are like in-depth into the ground bowl with a diameter of about 1 m, 20 cm deep, lined with stone tiles on the walls. Such lesions are associated with cooking is not on fire, but in the hot ashes with sand, which corresponds to the shape and ostrodonnaya vessels.


Four fences Karasuk culture in paragraph VIII Teps interesting stratigraphic observations. All of them are robbed, many years after burial (after complete decomposition of corpses), and then the mound was built saragashenskogo stage, put on top of a fence which disturbed the robbers cover the grave. So, robbery Karasuk graves produced in antiquity, in the XI-V centuries. BC.


Kurgan saragashenskogo stage (IV-III centuries BC.), The so-called vosmikamenny contained in the center of the two collective graves and around them several children. At 3 and 15 m from it found another two collective graves saragashenskogo stage, had no gravestone constructions. In one of them were buried the bones of three people - not the bodies and bones. The bones of an adult male are laid in the grave in anatomical order, but with a few mistakes. The bones of two children four and five years of age stacked in two piles. All three were killed by blows to the head and a bronze chisel tetrahedral tip. When a man found a pot and a bronze knife.


Graves tesinskogo stage (II-I centuries BC.) Met as the inlet to the mound saragashenskogo stage, and in the form of separate ground graves. One of the last discovered under the fence Tashtyk crypt and it is resting on a dirt Tashtyk grave. This is confirmed by a chronological sequence of steps Saragash - Tes - Tashtyk. Tomb in paragraph VII Teps interesting finding in her bronze buckles with a picture of the head of the Saiga, lace and other metal plates, iron dagger in a sheath covered in black varnish with a red stripe.


Chaatas Kyrgyz and Kyrgyz series of stone tombs in paragraphs Teps XI and III contain the usual stuff. Interesting burying warriors with osёdlannym horse and the grave, where one pit buried the ashes of burnt man in the other - the ashes of a horse. Fully excavated a small cemetery Teps II pre-Mongol times (XI-XII centuries. BC). His nine graves with ceramics and iron things light very poorly studied period on the Yenisei.


The most varied and gave the new material a complex of monuments in the cemetery Tashtyk culture Teps III. Crypt excavated large (50 square meters), which contained the burial of a few dozen people. Crypt burned. Besides the usual bronze and iron objects (buckles, paired heads of horses, chains, etc.), Ceramic, plaster byustovyh masks, it preserved bark purse wooden charred trough, barrel wine (?), Two large statues of deer, of the wooden boxes and capillaries, strips with images on them, and various other things. In a small crypt (16 square meters) were also plaster masks of different shapes pottery, bark tues, bronze buckle and head of horses and, in addition, a lot of sheep and cow heel astragalus (talus and calcaneus in the joint). About crypts excavated a series of children's graves with the same ceramic as in the tombs, sometimes with iron and horny things. Among the graves, and in a separate area to the south of the crypts excavated a large number of holes with a memorial offerings: One-pot and a few pieces of beef or lamb. Finally, on the edge of the meadow terrace investigated the cultural layer of the settlement.


Completely new was the discovery of a large crypt charred planks with preserved them multi-figure compositions. Trims up to 1 m, a width of 6-12 cm with a handle at one end, covered with subtle delicate drawings, cut the edge of the knife. On one side of the strap is usually depicted running deer, moose, bears, wolves and other animals, on the other - compositions on the theme, apparently, the heroic epic and historical novels. Shown horsemen and foot soldiers with bows and arrows, sometimes in combat armor. They run, shoot, race horses, fell wounded. Presents a picture of the battle, theft recovery, chase, battle on the boat and others, most of us are not yet understood. Surviving on planks figures are, of course, only the contours of the former here polychrome images. It is the oldest in Asia miniatures (II-VI cent. BC), stylistically quite peculiar. They left the company, did not have yet either public or written language, while all known ancient miniatures and murals of heroic themes were created in a class society, the State, with the development of writing and literature.


MP Grjaznov, MN Komarova
// AB 1968. M .: 1969. pp 176-179. google tr.from Russia







Fig. VIII. Sadaqa "early-type" in the monuments of the first half of I millennium:
1 - Niya, burial 8 [on: The Institute ..., 2000]; 2 - The cave artists [on: Le Coq, 1925]; 3 - Kumtura, mural fragment [by: Caves of the Thousand Buddhas ..., 2008]; 4 - Orlatsky repository [on: Nikonorov, Khudyakov, 1999]; 5 - Tongue-and-Sarvak approx. 200 g [on: Ghirshman, 1962]; 6 - relief fragment from the stele Afeni [on: Desyatchikov 1972].



Fig. VI. Tattoos on the mummy of a man Oglahtinskogo burial ground (4 m.), Infrared photography:
1 - on the back; 2 - on the chest; 3 - on the left hand; 4 - on the right hand [by: Kyzlasov, Pankov, 2004].



Fig. X. Quivers with protruding rear wall and frame-frames:
1 - Tashtyk engraving (Teps Sq 4, 6; Tasheba, 1 sq..); 2, 3 - curly frame quivers of M. Pereshchepino and Bochy [on: Zalesskaya et al, 1997;. Tóth, Horváth, 1992]; 4 - Kamtyttukem [on: Savin, Semenov, 1997]; 5 - Hocho, drawing with painting the IX. [By: Le Coq, 1925].



Fig. V. Realities of the first group of soldiers and comparable materials from Tashtyk monuments:
2-4, 7-8, 10 - Tashtyk engraving (Teps, Tasheba); 1 - model on (photo author); 5, 9 - tattoos [on: Kyzlasov, Pankov, 2004; Pankov, 2005]; 6 - cap [on: Pankov et al., 2010].
1, 5, 6, 9 - Oglahtinsky burial, m 4..



Fig. III. Warriors of the third group in Tashtyk miniatures:
1 - Teps, 2-3 - Tasheba


Fig. II. Warriors of the second group in Tashtyk miniatures:
1-7 - Teps, 8-9 - Tasheba.


Fig. I. The soldiers first group Tashtyk miniatures:
1-3 - Teps, 4-5 - Tasheba.


Fig. XIII. Images of Turks (haircut)
1-3 - with a funeral couch An Tse [on: Anjia Tomb ..., 2003]; 4 - funerary statuette of 550-577 years. [By: Stark, 2008]; 5 - Pile, painting of Maya Cave-III [by: Yatsenko, 2009]; 6 - on the sarcophagus Yu Hon [on: Yatsenko, 2009]; 7-9 - Altai, rock engraving [on: Kubarev, 2005]; 10 - Engraving fragment from the 20th Shilovsky repository [on: Bagautdinov et al., 1998]..
Source:
SV Pankov
// The ancient art in the mirror of archeology. On the 70th anniversary of the DG Savinova.
Not: Resimleri yeni sekmede açarak büyütebilirsiniz




Scythian-Turkish Warrior with Bow
and
Mamluk Turkish Bow on Vase



27 Haziran 2015 Cumartesi

Hakasya Bronz Plakalar - Umay Ana




"Sibirya'nın Türkçe konuşan halkları arasında küçük ok ve yay, Umay - dişi ruh - çocukların koruyucusu- kültü ile ilişkilidir. Özellikle yaygın olan fikir, çocukların yakınına gelen kötü ruh Umay'ın okuyla öldürülüyor."
" Hakasya'da yenidoğanların, beze sarılı küçük ok ve yay modelleri beşiğine yerleştirilir."












At the Turkic-speaking peoples of Siberia small images bow and arrow were associated with 
the cult Umay - female spirit - guardian of the children. Particularly widespread was the idea that Umai archery 
in an evil spirit that comes close to the child.

Khakassia in the XIX century. model bows and arrows wrapped in a cloth and placed in the cradle of the newborn boy. 



____




Among the random finds from Khakass-Minusinsk depression are three miniature bronze plaque in the form of a complex onion sigmaobraznoy form with holes for the boom and one pendant depicting illuminated with a protruding end of a bow (Fig. 21). These plaques are of particular interest, since so far no remains of bows in the burials Tagar era were found. An idea of the Tagar bows can only indirectly on such data as their images in bronze, on cave paintings, as well as on the basis of consideration of the shape and size of arrows close to the Scythian.


Plaques reproduce short bows Scythian type, like a stretched letter M, with long, strongly curved towards the back ends and the middle concave. Scythian bows are well known for the many images on metal objects from the rich Scythian burial mounds, on ancient coins, stone sculptures, the drawings on Greek vases. Along with close to him variants bows Scythian type were common in ancient Scythia beyond itself in the vast territory from Greece to Siberia. At the end of the era of the Tagar replace short come longbows "Hun" type.


The miniature bronze bows, such as those discussed in this article are known among vyat antiquities Ananyino culture in the Ural Savromats among the ancient inhabitants of the modern neighborhoods of Tomsk. A similar form of miniature bronze bow was found on the mound Buyskikh IV-III centuries. BC is located on the right bank of the river. Vyatka. The famous bronze plaques that adorn the leather quiver from the mound near the village. Blagoslovenskogo near Orenburg, the researchers attributed to the IV. BC. Seven of these miniature bows contained in collective of the same period of the neighborhood Stepanovka near Tomsk. Thus, the possible date for the published plaques IV-III centuries. BC.


Miniature bronze bow in a special case, burn, similar to the suspension, found in s. Lobsters of Tatarstan, seem to belong to the same time. Bronze Votive picture onion burn 4.2 cm long, 2.5 cm wide was found in the burial Prokhorov time on the Lower Volga.


Tagar bronze pendant reproduces the onion in the burn, which has the shape of a half bow. The shape is determined by the shape of complex Gorita bow, so not only in ancient peoples - the Persians, Medes, Scythians, ananintsev, the population of Tuva Scythian - but also in the recent past of the peoples of Siberia key lights were quite similar in form. A feature Tagar Gorita is an acute-angled protrusion at the bottom corresponding to the folded forward, toward the back, the end of the bow, as opposed to Scythian (Fig. 22), and lights up the royal guards at the Persepolis reliefs, which had a smooth, often oval outline bottom. Clarify the methods of carrying Gorita help petroglyphs. Tagartsy hung case for a bow to the belt (Fig. 23) appears on the left, like the other peoples of antiquity.


For what created thumbnails onions? The answer to this question lies, I believe, in ethnographic evidence. According to the hypothesis DK Zelenin, the simplest tools of primitive human society, serves as an instrument of labor or tools of attack and at the same time drink for defense purposes, in representations of primitive man received over time the function of amulets or talismans. This gun was ascribed magical ability to protect people from enemies and avert scare away evil spirits.


In the Siberian ethnographic literature witnessed numerous cases of the use of bow and arrow as a magic cult guns. So, until the shaman's drum instrument in Altai religious activities were a bow and arrow. Ritual with onions produced all the northern Altai until very recently. Among the paintings there are images Shor shaman holding a tambourine in one hand and the other with a bow and arrows. Suspension of onions in the XIX century. preserved in a suit Altai shamans.


Luke was also an attribute of the Buryat shamans. The ancient predecessors Khakases also used the bow as a weapon of cult activities, as evidenced by petroglyphs shamans with sophisticated bows (Fig. 24). In the view of some Siberian peoples image bows were amulets. Gilyaks put on chest like a Christian cross a small onion and arrow. The images of bows on vintage wooden boxes Khakassian have, apparently, the same protective value.


At the Turkic-speaking peoples of Siberia small images bow and arrow were associated with the cult Umay - female spirit - guardian of the children. Particularly widespread was the idea that Umai archery in an evil spirit that comes close to the child.


In Buryatia cradles cut onion image overlaid with the arrow, as if ready to fly. Altai hung iron sheaves to the cradle - Gilyaks hung onions or model of cradle to drive away evil spirits. Khakassia in the XIX century. model bows and arrows wrapped in a cloth and placed in the cradle of the newborn boy.

Now, not only published plaque provide a glimpse of the Tagar onions and burn, but in some way shed light on the ideological representation of the ancient society.


Bronze plaques in the form of an onion of Khakassia.
М.А. Дэвлет // KSIA. Vol. 107. 1966. pp 70-74.
(Rusçadan İngilizceye google çeviri - link)






Lena....