Demir Baba Tekkesi ; Deliorman'da yaşamış bir Bektaşî babası...
Pehlivan Demir Hasan Türbesi, bugün de, Bulgaristan'ın Razgrad ilinin Kemaller ilçesinin Mumcular köyünde, Bulgaristan Türkleri tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biridir. 1927 yılında Bulgaristan tarafından tarihi anıt olarak ilan edilmiştir.
Macar bilim adamı Feliks Kanits'e göre, Demir Baba türbesi, 1490 yılında yapılmış ve Ali Dede adında bir Horasanlı'nın oğlu olduğunu belirtiyor. Zamanla gelip Kemallar (İsperih) bölgesinde Kuvançiler köyüne yerleşmiş. Dağlık ve ormanlık yerde yer alan tekke, Türk–İslam kültürünün tüm motiflerine sahip.
Deliorman - Dobruca
Dobruca sözü, Dobrotiç'ten alınmıştır. Dobrucanın doğusunda, Karadeniz kıyısında yaşayan Oğuz Türklerinin başına Docrotiç geçmiştir. Bunun adına izafeten Dobruca denilmiştir.
Deliorman Aşağı Tuna Ovası'nda yer alan; Rusçuk, Razgrad, Silistre, Şumnu ve Dobriç (Dobruca) şehirlerini de kapsayan geniş bir bölgedir. Bölgeye İskit, Hun, Alan, Avar, Kıpçak-Kuman, Peçenek ve Bulgar Türkleri gelmiş, bir kısmı da yerleşmiştir.
Dobruca'ya Traklar, Celtler, Daklar, İskitler (MÖ.700), Yunanlılar (MÖ.4.yy), Romalılar (MS.1.yy) gelmişler.
"453’te Atilla’nın ölümüyle, Ostrogotlar ve Gepidler ayaklanarak 454’te Hunlar ile savaşıp galip olmuşlar, bunun üzerine Atilla’nın oğulları Roma’dan toprak istemişler, Romalılar’da Atilla’nın oğullarından Ernak’a Dobruca’yı vermişlerdi." (René Grousset, Bozkır İmparatorluğu Atilla-Cengiz Han- Timur, Ötüken Neşriyat, 2006)
"Muhtemelen 1064-1065 yıllarında Trakya, Makedonya ve Selanik’e kadar ilerleyen Uzlar’ı soğuk doğundurması üzerine Peçenekler onlara bir darbe indirdiler. Bizans ise, Uzlar’ı Makedonya ve Dobruca bölgesine yerleştirdi ve Peçenekler’i ise Ruslar sınırları korumak üzerine görevlendirdi. Sonradan Gagauz olarak adlandırılan grup nasıl Uzlar’a bağlanılıyorsa muhtemelen sonradan Kara Kalpak Türkleri olarak adlandırılan grubun ataları da Peçenekler’dir." (Saadettin Gömeç, “Türk Tarihinde Peçenekler”,AÜDTCFD, C.53, S.1., (2013)
Türk kavimlerinden, Alanlar, Hunlar geçmişler, Avarlar (MS.6.yy Köstence'ye 3 bin kişi-N.İorga), İtil (Volga) Bulgar Türkleri 40 bin kadar, Asparuh Han ile gelip Karadeniz'e yakın yerlere yerleşmişlerdir. Sonra aynı ırktan Peçenekler gelip Tuna kıyısına Kuzey ve Güneye yerleşmişlerdir. 11.yy'da Uzlar yahut Guz veya Oğuzlar ve biraz sonra Kumanlar Dobruca'nın güneyine ve Karadeniz bölgelerine, Deliorman taraflarına yerleştiler. Kıpçak bozkırından Dobruca'ya gelen Peçeneklerin bir kısmı, Bizans uyrukluğunu ve Hıristiyanlığu kabul etti. Bir kısmı da Kumanlara ve Macarlara katıldı (A.İ.Monoff).
"Bizans ile Avarlar’ın 559’dan sonra karşılıklı anlaşma yaptıkları, bu anlaşmanın sonucunda Bizans’ın Avarlar’ın Dobruca bölgesinde bulunmalarına ses çıkartmamaları gerektiği ve Slav baskısını durdurmak için de Avarlar’a vergi verdiği anlaşılmaktadır." (Akdes Nimet Kurat, “Avarlar”,Tarih İncelemeleri Dergisi, C.XXVI, S. I, 2011)
"Sinoe Gölü ile Karadeniz arasındaki liman olarak tek bağlantısı olan Karaharman’ın eski adının Zanauarda olarak düşünülmesi ve Zanauarda kelimesinin menşei’nin Tatar istilası zamanında buraya yerleşen Komanlardan (Kuman) oluşu kuvvetle muhtemel olmakla birlikte Mateescu, Komanların Dobruca’ya yerleşmediklerini iddia etmiştir." (Tudor Mateescu,“Karaharman Dobruca’nın Kaybolmuş Bir Köyü”,Tarih Enstitüsü Dergisi, Çev. M Tayyib Gökbilgin)
Osmanlı Devleti kurulmadan önce, Selçuklu Prensi İzzeddin Keykavus ve Hacı Bektaş-ı Veli'nin öğrencisi Sarı Saltuk binlerce Türkmenle birlikte buraya gelmiş ve Kıpçak-Peçenek toplulukları ile karışmışlardır. Ve hala Türklerin yoğun olarak oturdukları yerlerden biridir. Hatta bu Selçuklular'ın bir kısmı, Keykavus'un bölgeden ayrılmasından sonra da, orada kalmış olan Gagauzlar'dır (Uz-Guz-Oğuz). Kırım'ın yitirilmesi ile de Tatar Türklerinin bir kısmı Dobruca'ya yerleştirilmiştir.
Ayrıca Deliorman bölgesi tarihte pehlivanları ile de ün yapmıştır. Deliorman'lı güreşçiler arasında Koca Yusuf ( Şumnu-1857-1898), Ahmet Kara (1870-1902), Hergeleci İbrahim (1848-1915), Kurtdereli Mehmet Pehlivan (1864-1939) ve Katrancı Mehmet Pehlivan (Şumnu-1859-1925) başta gelir.
II. Mahmud döneminde özellikle Bektaşi tekkelerinin birçoğunun kapatılması açık kalanların ise birçoğuna Nakşibendi şeyhlerin atanması neticesinde Deliorman'ın Alevi-Bektaşi yönü azalmaya başlamış, bir kısmı da sünnileşmiş. Bulgaristan topraklarının elden çıkmasıyla halk Anadolu'ya göç eder, özellikle Trakya ve Ege bölgesine ve Adana-Mersin civarına yerleşen Deliorman'lılar toplu halde köyler kurarak kendi kültürlerini yaşatırlar. 1950 sonrasında Türkiye'ye göç edenler ise dağınık olarak yerleşmiştir.
Demir Baba Tekkesi, Sboryanovo Tarihsel ve Arkeolojik Reserv "The Sboryanovo Historical and Archeological Reserve", statüsündedir. (bu grupta yer alan anıtlar: Sveshtari Mezarı, Trakya şehri, Kamen Rid kutsal alanı ve Byven Kasabası var.) (Tomb of Sveshtari, the Teke Demir Baba, the fortified Thracian city, the sanctuary Kamen Rid (Steinanhöhe) and the settlement in the area Byuven Kasaba.)
detaylı bilgi linkleri:
Dr.Osman Köksal - "19.yy'da Bir Osmanlı Ordugah Şehri Şumnu" (kitap)
Şumnu, son dönemde yıldızı parlayan bir Osmanlı kasabasıdır. İmparatorluğun ardı gelmez iç ve dış problemlerle uğraşıp durduğu en uzun yüzyılı'nda Balkanlardaki kuvvetlerin yegane ordugah merkezidir. 40.000-50.000 askeri barındırabilecek donanımda bir meşta-yı hümayun, Tuna kyısına dizilmiş serhat kalelerine lojistik destek sağlayan ikmal ve depo üssüdür. Ayrıca Osmanlı topraklarının harim-i ismetine karşı kendi tariçilerinin deyimiyle dübb-i ekber-i şimali'ce yöneltilen tüm taarruzlara karşı Balkan geçitlerini kapatan kilit rolünde bir mustahkem kale olmuş ve hiçbir saldırıya boyun eğmemiştir.
XIX. YÜZYIL OSMANLI DÜNYASINDA BİRLİKTE YAŞAM STANDARDINA LOKAL BİR YAKLAŞIM: ŞUMNU ÖRNEĞİ
Bugünkü Doğu Bulgaristan’da liman şehri Varna’nın 90 km kadar batısında, küçük Balkan silsilesinin kuzey eteğinde, tabii korunmaya sahip bir alanda kurulu Şumnu, XVIII. yüzyılın ikinci yarısından sonra bölgenin stratejik merkezlerinden biri oldu. Özellikle kuzeyden gelişen Rus taarruzlarının Tuna tabii sınırını zorlamaya başlaması, bölge savunması açısından şehrin önemini daha da arttırdı. Bu devreden itibaren kasaba, Osmanlı Devleti’nin Rumeli “sağ kolu” üzerindeki iki büyük askerî üs ve ikmal merkezinden birini (diğeri daha kuzeydeki Babadağ) oluşturuyordu. Öyle ki burası kış ve yaz (meşta ve sahrada) kırk-elli bin askeri barındırabilecek altyapı tesisleriyle donatıldı.
Şumnu ordugâhı ilerleyen süreçte hem Silistre, Rusçuk, Yergöğü, Ziştovi ve Niğbolu gibi Tuna boyunca sıralanan hudut kalelerinin ikmal ve destek merkezi hem de Tuna’dan sarkarak Kara Deniz kıyısı boyunca güneye yönelecek Rus saldırılarına karşı daha doğudaki Varna ile birlikte Balkan silsilesi kuzeyinde ikinci bir savunma mevzii görevi üstlendi. Yine XVIII. yüzyıl ikinci yarısından sonra baş gösteren Osmanlı-Rus harplerinde kasaba genellikle
Osmanlı karargâh merkeziydi.
Kazandığı konjonktürel konum dolayısıyla sürekli gelişen ve göç alan Şumnu’nun 1845 yılı temettuat sayımlarına göre merkez nüfusu 2.737 hanedir. Demografik dağılımı bakımından bunun 1.625 hanesi Müslüman (Türk) nüfustur ve toplam nüfusa oranı % 59.6’dır. Türk sekene 27 mahallede barındırdıkları nüfus bakımından
27 küçük mahallede yerleşik durumdadır.
XIX. YÜZYIL ORTALARINDA ŞUMNU’DAKİ GARİMÜSLİM SEKENENİN DEMOGRAFİK,
SOSYO-EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ
1930'lu yıllarda büyük baskıların yaşandığı Bulgaristan'da, yeni yazıyı kullanmaları yasaklanan Türkler, Arapça alfabe kullanmaya itilmiştir. Türklerin aydın din adamları görevden uzaklaştırılmıştır. Bulgaristan'da 19 Mayıs 1934'deki darbe ile işbaşına gelen Faşist yönetim, II. Dünya Savaşı'na da Nazi Almanya'sının müttefiki olarak girmiş,
savaştan da Doğu Blok'unun bir parçası olarak çıkmıştır.
Bulgaristan'da da 1970-1989 yılları arasında Türklere karşı kültürel restorasyon adı altında etnik temizlik gerçekleştiren Bulgar Devleti'nin 350.000 Türk'ü Türkiye'ye zorunlu göçe itmesi....