18 Şubat 2015 Çarşamba

Anıyı Lanetleme








Domitianus - Commodus - Elagabalus Örnekleri


Anının lanetlenmesi (Damnatio Memariae) Antikçağın Roma dünyasında devlete karşı işlenen suçların (perduellio ve causa maiestratis) karşılığı olarak senato kararryla verilen cezalardan biridir.  Genellikle toplum tarafindan sevilmeyen kanun tanımaz, kötü ve zalim imparatorların ölümlerinin ardı sıra (post mortem) bu cezaya çarptırılma olasılıkları oldukça yüksekti. Zira yaşarken yeryüzünün hakimi olan, tanrılar tarafından kutsanmış olan imparator ki aynı zamanda yaşayan bir tanrıyı vatana ihanetten yargılamak olanaksızdı. 

Damnatio memoriae'nin özünde suçlu olduğuna hükmedilen imparatorun anısının toplumsal bellekten silinmesi yatar. Bu öbür dünyada mutlu ve huzurlu olmanın tek yolunun ölümden sonra anılmak ve müteveffanın anısının yad edilmesiyle mümkün olduğuna inanan Romalılar için verilebilecek cezaların bekli de en büyüğüydü. 

Senato kimi zaman bir, kimi zaman ise birden fazla uygulamayı yürürlüğe sokma hakkına sahipti. Bu doğrultuda anısı lanetlenen imparatorların heykelleri ve portreleri kamusal ve özel alanlardan ya kaldırılır ya da tahrip edilirdi. Tıpkı Roma'da babası Marcus Aurelis adına inşa edilen taktan anısı lanetlenen Commodus'un portresi gibi, anıtsal yapılar üzerindeki rölyeflerden de bu cezaya çarptırılanların portreleri çıkartılırdı.

Kimi zaman ise, ekonomik ve pratik sebeplerden dolayı pek çok Domitianus heykelinde görüldüğü gibi, yerlerinden kaldırılan heykelin üzerinde yeniden çalışılarak onlara farklı bir yüz ve kimlik kazandırılmaktaydı. 

MS.4. yüzyıl sonu 5.yüzyıl başında yaşamış olan Jerome bize zalim bir tirana ait heykelin başına neyin gelebileceğini anlatmaktadır : 

"Bir tiran alaşağı edildiğinde, portreleri ve heykelleri de yerlerinden kaldırılır. Yüzleri değiştirilir ya da başları sökülür ve onun yerine geçenin başı oturtulur. Sadece vücut olduğu gibi kalır ve kesilen baş bir diğeri ile değiştirilir."

Anısı lanetlenen imparatorun adı orjinal olduklarının ispatını gerektiren idari acta'lar ve askeri diplomalar gibi belgeler dışındaki yazıtlardan ve devlet arşivindeki kayıtlardan, özellikle de iktidarının son yıllarına ait olanlardan silinirdi.

Domitianus epigrafyası üzerine çalışan Martin'in verilerine göre, Asia ve Galatia/Cappadocia eyaletinde bulunan yazıtların % 76'sı, Lycia-Pamphylia'da bulunanların % 62's, üzerinden Domitianus'un adı silinmiştir. Pontus-Bithynia bölgesinde ise bu oran % 33'tür.

Bastırdıkları sikkelerin toplatılıp eritilmesi ya da sikkeler üzerindeki resimlerinin ve adlarının traşlanmasına gelince, Küçük Asya'da Cibyra kentinin, önyüzünde Domitianus ve Domitia'nın portrelerini taşıyan sikkelerinden imparator Domitianus'a ait olanın silindiği görmekteyiz.

Anısı lanetlenen bir imparatorun sikkelerini tedavülden çekmek hiç de kolay bir şey değildi. Bu sebeple, kentler tıpkı Phoenica ve Palestin bölgesinde Elagabalus adına bastırdıkları sikkelere yaptıkları gibi çareyi imparatorun portresi üzerine kontrmark adı verilen bir damga vurmakta bulmuşlardı.

Bu kontrmarklar üzerinde kimi zaman bir sonraki imparatoru temsil eden bir baş ya da büst, kimi zaman ise sikkeyi basan kente ait dinsel bir tasvir yerleştirilirdi.

Neapolis kenti Elagabalus'un portresini taşıyan sikkelerine kontrmark olarak yeni hükümdarın adının baş harfleri vurmuştu. Seleukeia Pieria ise paralarını kentin adının ilk üç harfini taşıyan kontrmarklarla damgalamayı tercih etmişti.

Anısı lanetlenen imparatorun portresinin üzerine tıpkı Nicaea kentine ait bir sikkede olduğu gibi çizik atılması veyahut Caesarea Maritima kenti tarafından Elagabalus adına yeniden basılması, tıraşlama ve kontrmarklama dışında uygulanan diğer yöntemler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Damnatio memorae kapsamında verilen diğer cezalar arasında müteveffanın yasının tutulmasının ve resminin saklanmasının yasaklanması, adının ve soy adının, soyundan gelenler tarafından kullanılmasına izin verilmemesi, mirasının geçersiz sayılması, malına ve mülküne el konulması sayılabilinir.

Bu cezaya çarptırılıp cezası senato tarafından onanan imparatorlar Domitinaus, Commodus ve Elagabalus'tur. 

Nero daha yaşarken senato tarafından hostis ilan edilmesine karşın anısı hiçbir zaman tam olarak lanetlenmemiştir. Caligula adına çıkarılmak istenen damnatio memorae kararı ise halefi Claudis tarafından ısrarla reddedilir. Buna karşın resmi olmasa bile de facto damnatio'ya izin verir.

Domitianus MS.81 yılında tahta çıkar ve öldürüleceği 96 yılına kadar 15 sene iktidarda kalır. İktidarı süresince gelişmiş bir vergi toplama sistemi yürürlüğe koyması, devletin kasasını doldurması ve hem Roma'da hem de eyaletlerde imar haraketlerine önem vermesine rağmen tarihsel kaynakları Domitianus'a daha çok kendini beğenmiş, ben merkezci, kana susamış, despot, küstah sıfatları yakıştırılmıştır.

Kendisini dominus et du (hükümdar ve tanrı) ilan etmesi zaten senato ile bozuk olan ilişkilerini durma noktasına getirir. Meclise yönelik baskıcı uygulamaları, kimi muhalif senatörlerin faili meçhul cinayetlere kurban gitmesi, kimilerinin ise darbe ya da suikast planları içerisinde yer aldıkları iddiasıyla cezalandırılmaları ve hatta öldürülmeleri toplum içerisindeki hoşnutsuzluğu daha da arttırmıştı. Sonuçta Domitianus, planlı ve organize bir cinayete kurban gider. Akabinde anısı senato kararı ile lanetlenir.

Anısı lanetlenen tüm imparatorlar içinde uygulamadan her yönüyle ve tam anlamıyla etkilenen Domitianus olmuştur.

Commodos ise imparatorluğa altın yıllarını yaşatan Marcus Aurelius'un ardından MS.180 yılında tahta çıakr. Cassius Dio, iktidarını altın yılların ardından gelen bakır ve paslı yıllara benzetir. Yöneticiliğinden ziyade kendisinden tuhaflıkları, zevk ve sefaya olan düşkünlüğü, zalimliği ve kana susamışlığıyla söz ettirir. Merhamet ve acıma duygusundan yoksun bu imparator kendisini Herkül'e benzetmekte ve onun gibi giyinmektedir. Sarayın bahçesinde at arabası yarışları düzenlemekte, bir venator gibi vahşi hayvanları avlamakta, daha doğrusu yakalattıktan sonra öldürmekte, kendi seçtiği sıradan insanların ellerine tahta kılıç verip onlarla gladyatör dövüşü yapmaktaydı.

Nefret edilen bir imparator olmak için elinden gelen herşeyi yapmıştı. Bardağı taşıran son damla sol ayağı olmayan ne kadar sakat varsa arenada toplayıp Herkül'ün devlerle olan mücadelesini sahneleme uğruna, dizlerine bağladıklarıyla yılan süsü verdirttiği ve süngerden taşlar attırdığı bu zavallıları bir  bir öldürmesi oldu.

Sayısız suikasttan kurtulan Commodus, 193 yeni yıl için seçilmiş olan consulleri öldürmeyi planlayınca, dahası onu bu planından caydırmaya çalışan en yakınlarını da bu öldürülecekler listesine ekleyince kendi sonunu da hazırlamış oldu. Önce metresi tarafından zehirlenen Commodus, kurtulma olasılığı göz önüne alınarak boğularak öldürtüldü. Bu zalim, gözü dönmüş imparatorun anısı Senato tarafından lanetlenmişti.

MS.218'de tahta çıkan Elagabalus'un durumu ise diğerlerinden çok farklıdır. İktidarda kaldığı dört yıla yakın sürede kendisinden ziyade taşkınlıkları, ahlaksızlıkları, tuhaflıkları ve Roma'nın yüce değerlerine karşı yaptığı saygısızlıklarla anıldı.

Üçü kadın, biri erkek; Karia'lı köle ve diğeri de Roma'nın bakire Vesta rahibesi - evlenmeleri Roma dinine göre yasak olan - olmak üzere beş kez evlenir ve her iki cinsten sayısız sevgilisi olur. Ahlaksız tavırları, özellikle de saflığın ve iffetin temsilcisi olan bir Vesta rahibesi ile evlenmesi toplumun her kesiminden tepki çeker.

Dahası Romalılara çok yabancı gelen bir inancı "El Gabal" (güneş tanrısı-Suriye) kültünü Roma dininin merkezine oturtur ve Jupiter'den daha yüce bir konuma getirtir. Tüm bunlar Romalıların gözünde Elagabalus'un nefret ile anılması için yeterli sebeplerdi. İmparator askerler tarafından MS.222'de katledilir. Cesedi Roma sokaklarında dolaştırılıp Roma'yı ikiye bölen Tiber nehrine atılır. Ölümünden sonra senato kararı ile Roma imparatorluğuna yakışmayan bu hükümdarın anısı lanetlenir.


İmparator Geta'nın durumu ise farklıdır, anısı kardeş imparator Caracalla tarafından lanetlenir. İmparator Septimus Severus'un ölümünden sonra Caracalla ve küçük kardeşi Geta ile birlikte MS.211 yılında tahta çıkarlar. 

Çocukluklarından beri birbirlerinden hoşlanmayan ve geçinemeyen bu iki kardeş aralarındaki gerginliği hükümdarlıkları sırasında da sürdürürler. Caracalla sırtını orudya Geta ise annesi ve senatörlerden oluşan politik bir zümreye dayar. İkili mümkün oldukça bir araya gelmez. Birbirlerine duydukları güvensizlik ve şüphe imparatorluğu ikiye bölünme durumuna getirir.

Plan gereği Geta doğunun imparatoru olacak ve Antiochia'da yaşayacaktır. Caracalla ise Roma'da kalıp imparatorluğun batısnı yönetecektir. Ama Caracalla tek başına imparator olma sevdasıyla kardeşi Geta'yı kendi elleriyle öldürür. Akabinde Geta'nın anısı lanetlenir ve yandaşları da paylarına düşen cezayı alırlar.

Lanetleme uygulaması sadece imparatorlara yönelik değildi. Ağır cezaya çarptırılmış yöneticiler ve anısı lanetlenen imparatorun suç ortakları da bu uygulamaya maruz kalabilirlerdi. Anısı senato tarafından lanetlenen diğer şahsiyetler arasında Livilla, Sejanus, Messalina ve Julia Soemias'ı sayabiliriz.



Dinger Savaş Lenger
Sorbonne, Eskiçağ Tarihi Doktora öğrencisi, Paris,2002
Lanet Kitabı - Emine Gürsoy-Naskali





_____