Avarların mâdeni dökme tekniği de başlı başına sadece Avarlara mahsus olan bir tekniktir. Çünkü, o zamana kadar Avrupa’ya hakim olan dökme tekniği levha veya saç levha şeklinde idi. Avar tekniği ise tamamen Orta Asya menşeli hayvan üslubu tekniği idi. Dökülecek şeyler önceden ağaçlara oyulur ve dökmeler bu ağaçlarla yapılan kalıplara göre şekillendirilirdi.
Avar sanat eserlerini iki gurup hâlinde incelemek mümkündür:
1- Kayış Süsleri; ekseriyetle menteşelerle kayışlara bağlanan süsler, Avar sanatında büyük yer tutuyordu. Daha önce de söylediğimiz gibi süslemelerin menşei Orta Asya’ya dayanmakta idi. Avar kayış uçlarına nazaran çok daha ilkel olan Germen uçları süslemesiz ve basit teneke levhalardan oluşuyordu. Halbuki, Avar eserleri ise hayvan ve nebatlardan müteşekkil idi. Germen sanatında geometrik süslemeye rastlanmaz iken çiçek ve sarmaşık dalları, Avar sanatının özünü oluşturuyordu.
2- Tokalar; Avar tokalarının kayışa bağlanan yerleri düz yapılmış hayvan motifleri ile süslenmiş, bitki motifleri ise rinsolar şeklinde tertip edilmişti. Bazen de süsler yaprakların yan yana gelmesiyle meydana gelirdi. Başlıca hayvan motifleri at gövdeli, kuş başlı mahluklar, grifonlar, aslanlar ve efsanevî hayvanlardı. Tokalar şekil itibariyle üç kısımdır: çevrelerinin ön kısmı fazla basık, çevreleri fazla yüksek, köşeli olanlar şeklinde ayırt edilen, Avar tokalarının menşei de Orta Asya ve Güney Rusya’dır.
Aslında Avar kültürünün yayılma sahası çok daha geniş olup Moravya, Almanya hatta Merovjng’ler çağı Fransasına kadar uzanmaktadır.
Avar Goldsmiths’ Work
TÜRK DEVLETLERİNDEN
AVAR İMPARATORLUĞU'NUN BAYRAĞINDA / MS 565-835
TÜRKLERİN KULLANDIĞI SEMBOLLERDEN İKİ TANESİ
BOZKURT VE OZ TAMGASI ya da bilinen diğer adıyla SVASTİKA
Oz tamgası (Svastika) =Güneş=Tanrı=Ateş=Göğe Ulaşmak
______________
Avarların Göçünün Türk ve Avrupa Tarihine Etkisi
Avar’lar, Avrupa tarihinde Hun’lardan sonra büyük ölçüde etkili olan ikinci Türk kavmidir. Hakikaten Avar’lar, Attila gibi büyük liderleri olmamasına rağmen, Avrupa’nın ortasını ve doğusunu sarsmış ve etnografik yapısını değiştirmişlerdir. Yaklaşık 558-805 yılları arasında siyâsî varlıklarını yaşatmış olmalarıyla birlikte, kültürel etkileri yıkılışlarından sonra da asırlarca devam etmiştir.
Avar’ların menşei konusunda önceleri bir çok tartışmalar yapıla geldiği halde Moğol olmayıp, Türk oldukları artık kesinlik kazanmıştır . Hazar denizinin kuzeyinden Fransa içlerine kadar çok geniş bir sahaya yayılan Avarlar, Bizans kaynaklarında “Abares, Abaroi”, Latin kaynaklarında “Awares”, Slav kaynaklarında “Aban, Obri, Obor” şeklinde zikredilmişlerdir.
Bizans tarihçisi Simokattes’in (7 yy. 2.çey.) verdiği 558’de, Orta Asya’dan gelerek Bizans imparatorluğunun doğu sınırlarına yerleşen Moğol Juan-juanların, Avarlarla aynı olduğuna dâir haber, Moğol kabileleri arasında War-khun adına benzeyen Var-guni (Barguni) adlı bir kabilenin yaşadığının tesbit edilmesi ve Macaristan’da bulunan Avar mezarlarında Mongoloid insan iskeletine tesadüf edilmesi , bu Türk kavminin Moğol menşeli sayılmasına sebep olmuştur. Bunun yanında Avarların Fin-Ugor veya Ogur menşeli olduğunu ileri sürenler de olmuştur.
Avarların menşeini iyi anlayabilmek için şu noktaları iyi bilmek gerekir: Her şeyden önce Bizans tarihçisi Priskos (5 yy. ortaları) daha Orta Asya’daki Moğol Juan-juanların hâkimiyeti Gök Türkler tarafından yıkılmadan yüz sene önce 461-465 yılları arasında Batı Sibirya’da bir Avar kavminden bahsetmektedir.
Yine bir Bizans tarihçisi Zakharias rhetor (550’lerde), henüz Juan juanlar Gök-Türkler tarafından yıkılmadan önce batıda bir Avar (Abar) topluluğundan bahsetmektedir. Ayrıca Grek coğrafyacısı Strabon, M.S.1. yüzyıl eserinde “Abar-Noi’lardan” bahsetmekte, üstelik Grek efsanelerinde karışık olarak “Abaris” adının geçtiği bilinmektedir.
Bu kayıtlara göre söz konusu Avarların, 552 yılında Gök-Türkler tarafından yıkılan ve 558’de tamamen yenilerek batıya itilen Moğol Jauan-juanlar ile ilgisi olamayacağı açıktır. Aslında zaten Avarların Moğol Juan-juanlarla aynı olduğu haberini veren Bizans tarihçisi Simokattes eserinde “Hakiki Avar”, “Sahte Avar” diye ayırım yapmıştır.
Bu duruma göre Avarların menşei şöyle açıklanabilir: Bu Türk boyu aslında Batı Türkistan, Kuzey Kafkasya arasında ve Don itil boylarındaki Ogur Türklerine komşu olarak yaşayan, Bizans tarihçisi Menandros’un eserinde Avar adı olarak geçen War Khon (aslında var ve Hun adlı iki kabileden müteşekkil) lardır Bunlar, Hunlar, Gök-Türkler gibi Y’li Türk lehçesini konuşuyorlardı. 350 yılını takiben bağlı oldukları JuanJuan idaresini terk edip batıya yönelerek, Batı Türkistan, Afganistan ve Kuzey Hindistan’da kurulan Akhun (Eftalit) devletine katıldılar. Daha sonra Hazar ile Aral sahasına gelen War ve Khon kabile birliği yaptığı işe uygun olarak Abar adını aldı (Abar kelimesi Türkolog Gy.Nemeth’e göre karşı koyan, direnen anlamına gelmektedir).
Ayrıca sabar, Hazar adları gibi Orhun kitabelerinde kavim adı olarak geçen Apar sözü bu tarihte (572) juan-juanlar mevcut olmadığı için batıdaki Avarları göstermektedir. Bütün bunlardan başka Avarların kullandığı unvanlara bakıldığında, bunların hepsinin Türkçe olduğu ve diğer Türk devletleri tarafından da kullanıldığı görülmektedir. Bö-kalabur (din adamı), Tudun, Kağan, Tarkan, Bağan, Apşyk, Yuğruş, Bayan (zengin), Kansavci (prens) Kök-elçi, Solak-elçi, (Mergen, Kandık gibi..) .
Ayrıca Avusturya, Macaristan, Arnavutluk, Çekoslovakya, Güney Almanya v.b. yerlerdeki Avarlara âit olan mezarlarda yapılan kazılarda brakisefal Türk tipi iskelete oldukça yüksek oranda rastlanmıştır.
Avarların Göçü ile devamı Ahmet Taşağıl'ın sitesinde