4 Ekim 2014 Cumartesi

ANADOLU'DA İSLAMİYET SONRASI TAŞBABALAR





Çıldır Çevresinden Soyut İnsan Heykeli Biçimli Mezar Taşları
Doç.Dr.Ali Murat AKTEMUR


Balballarla başlayan heykel formlu mezar taşı yapma geleneği, Orta ve İç Asya’da yaygınlaşıp kök salan bir eski Türk mezar taşı kültürü olarak, Türklerle birlikte Anadolu’ya ve dolayısı ile Çıldır ve Ardahan çevresine de gelmiştir.

Ancak Anadolu’nun diğer yerleşimlerinde olsun, Çıldır çevresinde olsun bu gelenek, İslami kimliğe büründürülerek soyut heykel biçiminde devam ettirilmeye çalışılmıştır.

Gülyüzü (Pekreşen) köyü mezarlığındaki, en eski tarihli ve motifleri ile en dikkat çekici mezar, kitabesi sonradan taş kınası tutmuş ve tamamı ile okunamasa da, “17 Şarab (Eylül) 1227 H. (1812 M.) …… el merhum el mağfur Umut Bin Ahmed …… ruhuna Fatiha amin” ibarelerinin okunduğu, 1812 tarihli mezar taşıdır.

Çatma-lahit türü ve Urta taşından yapılmış mezarın, fesi (papak-kalpak), geniş omuzları, fişekliği, tüfeği, hançer ve tabanca motifleri ile dikkati çeken baş şahide taşı, soyut insan heykeli formunda olup, motifleri ile bir askere ait mezarın tüm özelliklerini yansıtmaktadır

Burada kabartma tekniğiyle işlenmiş fişeklik ve tüfek motifleri, Çıldır, Arpaçay, Kars ve çevrelerindeki mezarlıklarda yaygın biçimde karşılaşılan mezar taşı bezemelerindendir.

Ayrıca Kayseri, Sivas, Bitlis ve Erzincan çevrelerinde de karşılaşılabilen bu motif, mezarda yatan kişilerin yiğitlik ve kahramanlıklarını, muharip sınıftan insanlar olduklarını simgeler.