‘Demokrasi tarihte kelime ve kavram olarak ilk kez MÖ 3000 lerde Kengerlerde görülmüştür.
Gerek ülkemizde gerek dünyada ,sömürgenlerin dikte ettiği eğitim sistemi içinde Batı’nın masalları ile yetişmiş olan günümüz aydınları (!) beyinlerine enjekte edilen virütik bilgileri tartışılmaz ‘bilimsel gerçek’ olarak görürler). Bu saplantı içinde, entelektüel bir tutsak olduklarının bilincinde değildirler. Taşıdıkları önyargılarını sorgulamak, bir anlamda özgürleşmek hiç akıllarına gelmez.
Bu açıdan bakılınca, DEMOKRASİ kelime ve kavramını Grek kökenli sayanlar,birilerinin ortaya saldığı virüsleri kapmış ve beyin enfeksiyonuna yakalanmış kurbanlardır.
Acıdır ki bugün aşağıdaki gerçekleri dile getirmek, beşyüz yıl önce – Dünya öküzün boynuzunda diyenlere- ‘Dünya dönüyor’ demek gibi bir şeydir.
‘Demokrasi tarihte kelime ve kavram olarak ilk kez MÖ 3000 lerde Kengerlerde görülmüştür.’ İlk meclisler de-S.N. Kramer’in deyimiyle- Grek ve Roma’da değil Kenger’de (Sumerde) görülür.
‘Demokrasi,Demokratik ‘ gibi kelimeler, Kengerce ‘Dumugiratuku ‘ kelimesinin günümüzde Batı dilleri fonetiği ile söylem biçimidir. ‘Dumugiratuku‘ da Kengerce ‘halkın gücü’ demektir.
Amerika demokrasiyi Grek ,Roma veya İngiltere'den değil Kızılderili’lerden öğrenmiştir. ABD Anayasasını hazırlayanlar , Kızılderililerin yüzlerce yıl uyguladığı demokratik federal yapıyı ABD’ye adapte etmiş, yani kopyalamışlardır.
ABD ‘nin simgesi Özgürlük Heykeli Kengerin Aşk Tanrıçasıdır. AB’nin 12 yıldızlı bayrağı, Kengerlerin tanrılar meclisindeki 12 tanrının yıldıza dönüşmesi ile oluşmuştur. (12 burç, 12 saat, 12 ay, 12 gün, 12 havari, Virgin Mary’nin başında 12 yıldız…AB Bayrağı)
Demokrasi üzerine ahkam kesenler önce beyinlerine enjekte edilen şu virütik önyargıları dışarı çıkarmalıdır...
Demokrasi Grek Uygarlığında doğmuştur (MÖ 500) .
Demokrasi Grekçe ‘Demos’ ve ‘Kratos’ kelimesinden oluşur.
Grekçe ‘Demos’ halk, ‘Kratos’ güç,yönetim demektir .
Demokrasi ‘Halkın gücü, yönetimi ’ demektir.
Bu ne menem demokrasidir ki halkın %90 ı köle doğar, köle ölür.
Kadın’ların - fahişe değilse - sosyal hayatta yeri yoktur.
Aristokrasi denilen bir ağalık sistemi vardır.
Kenger demokrasisinde köle sınıfı vardır ama bir kölenin kral olma şansı da vardır.
Kadın erkek arasında eşitlik vardır.
Gençler meclisi (Parlemento), İhtiyarlar meclisi vardır.
Savaş kararları gibi önemli kararlar referandumla alınır.
Son etimolojik ve arkeolojik bulgular ‘Demokrasi’nin Grekçe değil Kengerce olduğunu kanıtlamıştır.
(John Keane, A short History of Democracy)
Kenger’de doğan demokrasi bir yandan doğuya Hindistan’a, diğer yandan batıya Sidon (Sayda) (Biblos) Anadolu Likya ve Yunanistan coğrafyasına yayılır. MS 950 lerde İslam Uygarlığında gerçek bir demokrasi uygulaması görülür.
MS 1300 lere kadar Batı’da demokrasi kelimesi görülmez. Avrupa yüzyıllarca feodalite dönemini yaşarken, Batı’lılar tarafından kökleri kurutulmadan önce Kuzey Amerika Kızılderililerinin, en az 500 yıl süren demokratik bir yönetim sistemleri vardır. ABD nin bugünki devlet yapısı bu sistemin devamıdır.
Bu girişten sonra Demokrasi’nin kelime yapısını bir kez daha irdeleyelim.
Önce şunu belirtelim ki Grekçenin doğuşu - Kengerceden 2500 yıl sonra -MÖ 700 lerdedir. Yani Grekçe Kengercenin yanında dünkü çocuktur.
Grekçe, Yunanistan coğrafyasında yaşayan Pelasg denilen bir halkla daha sonra Hindistan’dan gelen bir grup halkın kaynaşması sonunda ortaya çıkmış bir dildir. Pelasg dilinin arkaik bir Türkçe olduğu, Hindistan’dan gelenlerin ise Sankritçe benzeri bir dil konuştuğu ileri sürülür.
Bu doğru ise Grekçe, Türkçe ile Sankritçe'nin karışımından oluşan almaşık bir dildir. Bir çok kelimenin Türkçe ve Grekçe aynı olması bu olasılığı güçlendirmektedir. Tipik bir örnek ‘Kımız’ kelimesi Kengerce, Grekçe ve güncel Türkçe’de aynı anlamdadır :Alkollü içki
‘Dumu’ kelimesi bugün bile Kazakça ve Asya Türkçesinde ‘Oğul, nesil’ demektir. Yani,’Doğma’.
‘Dumu’ kelimesi Kengerce ‘Çocuk, oğul ‘ demektir.
Arapça’ya ‘Damat, mahdum’ olarak geçer.
‘Demo’ kelimesi Grekçe ‘Halk’ demektir.
‘Dumugir ‘ Kengerce ‘ Özgür halk,yerli halk’ (köle olmayan, yabancı olmayan) demektir. Bu kelime ileride Arapça’da ‘cumhur’ , Türkçe’de ‘Cumhuriyet’ kelimelerini oluşturacaktır.
Dumugir +Atuk => Dumugiratuk veya Cumhur + Atik => Cumhuratik ‘Demokratik’ kelimesini çağrıştırıyor mu?
‘Kur’ Kengerce çok güçlü demektir. Günümüzde gür, gürbüz olmuş . ‘ Kara’ Göktürkçe ‘çok güçlü’ demektir. Karaman (Yiğit) , Karakış, Karahan (Türk Mitolojisinde Tanrılar Tanrısı)
Atuku Kengerce Güç,kuvvet ( Günümüz Türkçesinde : Atak,Atik )
Kengerce ‘Kur + atuku’ = Kuratuku son hecenin düşmesiyle Grekçe ‘ Krat, Krata, Kratos.’ biçimine girmiş .
Kengerce Atuku kelimesinin Arapçada ‘Takat’, İbranicede ‘Tokat’ olmuştur
Özetle Demokrasi kelimesi bugünün Türkçesi ile Doğma+ Gür + Atik , Asya Türkçesi ile Dumu+Kara +Atak ; Kengerce ile Dumu+Kur+Atuku Grekçeleşmiş kelimelerle Demos+Kratos > Demo+Krat biçimde oluşmuştur.
MÖ 3000 lerde Kengerce ‘Dumukuratuku’ kelimesi 2500 yıl sonra, MÖ 500 de Grekçe ‘Demokratia’ olarak ses değişimine uğramış. Batı dillerinde ilk kez Latincede MS 1300 lerde Democratia , MS 1400 lerde Fransızcada Democratie, İngilizcede 1570 lerde Democracy olarak ortaya çıkmış.
Antik Türk kültürünün mirasına konmuş olan Batı’nın geçmişinde demokrasi yoktur. Demokrasi kavram ve kelime olarak Batı için bir ithal malıdır.
Prof John Keane'in 'History of Democracy ' adlı makalesinden bir alıntı....
' Demokrasi'nin Grekçe değil Kengerce/Sümerce olduğunu gören bir bilim adamı daha ........
"The beginning of wisdom in such disputes is to see that democracy, like all other human inventions, has a history. Democratic values and institutions are never set in stone; even the meaning of demomcracy changes through time. During its first historical phase, which began in ancient Mesopotamia (c. 2,500 BCE) and stretched through classical Greece and Rome .... democracy have Eastern origins, for instance in the ancient Sumerian references to the dumu , the ‘inhabitants’ "
M.Ünal Mutlu.
Türk Dili ve Sümer Uygarlığı , Arınak
ATATÜRK'ÜN ŞAŞIRTAN İDDİASI:
DEMOKRASİ'NİN KÖKENİ SÜMERLERE DAYANIR
Atatürk’ün en önemli özelliklerinden biri “Batı merkezci anlayışa” başkaldırmasıdır. Bilindiği gibi Batı merkezci anlayış, dünyadaki neredeyse bütün uygarlık değerlerinin “Batı’nın malı” olduğunu iddia eden ve bu iddiasına neredeyse bütün dünyayı inandıran / genel kabul görmüş bir anlayıştır. Batı merkezci anlayışa göre dünyada “ileri” kültür / uygarlık adına ne varse hepsi önce Antik Yunan / Grek, sonra da Rönesans, Reform ve Aydınlanma dönemi Avrupası kaynaklıdır!
İşte Atatürk, Batı’nın askerî ve siyasî vesayetine karşı verdiği bir kurtuluş savaşını kazındıktan hemen sonra Batı’nın kültür/uygarlık vesayetine, yani Batı merkezli anlayışa karşı da bir savaş vermiştir.
Hep kabul edildiği biçimde Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni Batı’nın değerleriyle değil, dünya kültür / uygarlık tarihinin evrensel değerleriyle yüklemiştir. Bu değerleri de (akıl + fen = muasırlaşma / (akıl + bilim = çağdaşlaşma) biçiminde formüle etmiştir.
Atatürk, her şeyden önce Batı merkezi anlayışın kalbine, Çağdaş / Batı uygarlığının Antik Yunan / Grek kaynaklı bir kültür / uygarlık olduğu kuramına saldırmıştır. Atatürk bu bilimsel saldırısını, 1930’larda Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Türk Antroploji Kurumu gibi kurumlarla gerçekleştirmiştir. Bu kurumların yaptığı bilimsel araştırmalara dayalı olarak Batı merkezci anlayışa başkaldıran, kültür / uygarlığın tıpkı bir güneş gibi Doğu’dan/Asya’dan: Güney Asya’dan, Orta Asya’dan ve Ön Asya’dan doğup, Batı’nın ufkunda yükseldiğini anlatan “Asya merkezci uygarlık kuramını” içeren tarih kitapları yazdırıp bunları genç Cumhuriyet’in gençlerine okutmuştur. (Atatürk’ün hazırlattığı Tarih serisi- 4 cilt).
Atatürk’ün, 400-500 yıl gibi uzun bir zamanda tüm dünyayı egemenliği altına alıp batı sömürgeciliğine kültürel / bilimsel derinlik kazandıran Batı merkezci anlayışı sorgulaması, dünyanın düz olduğuna inanılan Orta Çağda G. Galilei’nin çıkıp “Dünya yuvarlaktır!” demesine benzediği için büyük tepki çekmiş, hatta emperyalist genel kabullerin esiri durumundaki bilim dünyasında pek de fazla ciddiye alınmamıştır. Ancak bugün dünyada Batı merkezci anlayışı sorgulayan çok sayıda bilim insanı vardır. [Konunun ayrıntıları için bkz. Sinan Meydan, Atatürk ve Türklerin Saklı Tarihi, 5. Bas, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2013]
Ayrıntıya girmeden Atatürk’ün Batı merkezci anlayışa başkaldırısını tek bir örnekle açıklamak istiyorum Atatürk bütün dünyada hiç sorgulanmadan kabul edilen “Demokrasinin Antik Yunan kaynaklı olduğu” şeklindeki emperyalist genel kabule bundan tam 84 yıl önce başkaldırmıştır.
Bilindiği gibi bütün dünyada kabul gören Batı merkezci görüşe göre demokrasi Antik Yunan’daki demos yani halk ve kratos yani otorite sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Yunanca / Grekçe demokratla sözcüğüne dayanır!
Ancak Atatürk demokrasi sözcüğünün kökeninin Antik Yunan’a değil eski Sümer’e dayandığını ileri sürmüştür. Atatürk, 1930 yılında yazdığı Vatandaş için Medeni Bilgiler kitabında Demokrasi İlkesinin Tarihi Gelişimi başlığı altında şunları yazmıştır:
“Bundan en aşağı 7000 yıl önce Mezopotamya’da insanlığın uygarlıklarından birini kuran Sümer, Elam ve Akat kavimlerinde demokrasi ilkesi uygulanmıştır. Gerçekte bu Türk ırkları birleşik bir Cumhuriyet kurmuşlardır. Bundan sonra Atina ve Sparta gibi Yunan şehirleri bu tür demokrasi ile idare olunurlardı. Roma da demokrasi hayatı yaşamıştır. Türk milleti en eski tarihlerde meşhur kurultaylarıyla, bu kurultaylarda devlet başkanlarını seçmeleriyle demokrasi düşüncesine ne kadar bağlı olduklarını göstermişlerdir…”
Atatürk’ün, bu iddiası hiç şüphesiz Batı merkezci anlayışın gönüllü esiri durumundaki çağımız aydını için kabul edilebilir bir şey değildir! Ancak Sümer araştırmaları göstermiştir ki gerçekten de “demokrasi” sözcüğü -her bakımdan dünyada en çok Türkçeye benzeyen- eski Sümercedeki Dumugiratuku sözcüğüne dayanmaktadır.
M. Ünal Mutlu, Sümerce ve Etrüskçe Arkaik Türk Dilleridir adlı makalesinde bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:
“Demokrasi kavram ve kelimesinin ilk görüldüğü uygarlık Sümer uygarlığıdır. Sümercedeki Dumugiratuku kelimesi günümüze Demokratika, Demokrasi olarak gelmiştir. Bu kelime ve kavramı Sümer uygarlığının doğuşundan 3000 yıl sonra tarih sahnesinde görülen Grek uygarlığına mal etmek bilim ve insanlık adına utanç verici bir durumdur.”
Yani “Demokrasi” tarihte kelime ve kavram olarak ilk kez MÖ 3000’lerde Kengerlerde / Sümerlerde görülmüştür. İlk meclisler de -ünlü Sümereolog S.N. Kramer’in deyimiyle-Grek ve Roma’da değil Sumerde görülmüştür.
Sümerce Dumugiratuku halkın gücü demektir. MÖ 3000’lerde Sümerce Dumukuratuku sözcüğü 2500 yıl sonra MÖ 500’de Grekçe / Yunanca Demokratia olarak ses değişimine uğramış. Batı dillerinde ilk kez Latince’de MS. 1300’lerde Democratia, MS 1400’lerde Fransızca’da Démocratie, İngilizcede 1570’lerde Democracy olarak ortaya çıkmıştır. Batı merkezci anlayış da tarihi yazarken hep yaptığı gibi tarihsel, kültürel gelişmelerin Antik Yunan öncesindeki köklerini gizleyerek herşeyi önce Yunan’a sonra kendisine maletmiştir.
Ama yüzyılımızın bu topraklardaki “ilk uyananı” Mustafa Kemal Atatürk, Batı merkezci anlayışın kültür / uygarlık yalanlarını da yutmamıştır.
Sinan MEYDAN
Bütün Dünya Dergisi
Kaynakça:
• A. İnan, Medeni Bilgiler, 2. Bas., (Günümüz Türkçesine çev. Neriman Aydın), Toplumsal Dönüşüm Yay., İstanbul, 2010, s.54.
• M. Ünal Mutlu, “Sümerce ve Etrüskçe Arkaik Türk Dilleridir” Tarihten Bir Kesit Etrüskler, 2-4 Haziran 2007, Bodrum Sempozyum Bildirileri, TTK Yay, Ankara, 2008, s.120
** "Sayın M.Ünal Mutlu’yu, hiç alanı olmayan bu konuyu büyük bir merak ve titizlikle çalışarak ortaya koyduğu için candan kutluyor, bilim adına, Türklük adına teşekkürlerimi sunuyorum." Muazzez İlmiye Çığ-24 Mart 2007
** Democracy by John Keane
Demokrasi, Kadınların ve Kölelerin "vatandaş" sayılmadığı "Yunanistan"da doğdu demişlerdi demi?...
1949'dan beri içimizde olan Amerikan eğitim komisyonuna rağmen, 1970'lerde Eğitim sistemi iyiydi...
Ortaokul 3.Sınıf Yurttaşlık Bilgisi
Selman Erdem, İsmet Konuk