Göbeklitepe'de Koç
"Koç başı damgalarını Türk hayvan üslubunun en güzel karakteristik üslubu olarak en yalın biçimiyle Japon'yadan Anadolu'ya kadar olan Türk mezar taşlarında görmek mümkündür."
Doç.Dr.Mustafa Aksoy/link
"Göbeklitepe tapınağını hangi boyların kurduğu sorusuna kesin cevap vermek mümkün olmasa da, Sümer (Kenger-Kingiiri) ve Akad dilli yazılı kaynaklar bu bölgede MÖ. 3 bin yıllarında SUBAR boylarının yaşadığını yazarlar.
Urmu Teorisine göre, iki nehir arasının Bağdat’tan kuzeyde Subartu adlanan arazisi Proto-Türk Subarların ülkesi idi ve burada son Subar beyliği de MÖ. 673- den sonra dağılmıştı. Göbeklitepe kronolojileri değiştirecek çetin sorunlar ortaya çıkarmıştır ve Subar Türk Boylarının burada olması çok önemlidir."
Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu /link
Saspires = Sapirians = Sapir-Sabir/ Sabar/Suvar/Sibir Türkleri
"... Kolkhis'ten sonra Media'ya kadar aşılacak yol o kadar çok değildir, zira bu iki bölge arasında bir tek ulus vardır, bunlar Saspeirler'dir;" (Heredot 1:104)
"...from the Colchi it is an easy matter to cross into Media: there is only one nation between, the Saspires;..." (Herodotus I:104)
*
Turks in the book of Theophanes the Confessor (8th c)
"He was the son of Moundios, a Scythian, a brave and arrogant man who, after getting rid of his elder brother Bdellas, became sole ruler of the empire of the Scythians whom the call Huns." ...
"Theophanes has added the name "Hun" from Theoph.Sim iii,6,9, 'Huns, whom the Persians are accustomed to call Turks' ".
"Trajan states in his History that the Scythians are called Goths in the local dialect."
"Theophanes has made little sense of Theoph.Sim.,according to whom the Persians planned to bribe the Alans to kill the Turkish ambassador as they passed through Alan territory. A more detailed account in Men.Prot. (frg.18-22, our best source for the first Turkish-Roman diplomacy states...
" In the same year the king of the Hun near Bosphoros, called Gordas joined the emperor, became a Christian, and was baptized."
"Zilghi was probably a Sabir Hun. In 515 the Sabiri had invaded and evastated the Pontic provinces and Cappadoica. The Sabiri had settled north of the Caucasian rnage between the Euxine and the Caspian."
"Justin was killed in battle and Constantine, son of Florentius replaced him. The Bulgars advanced as far as the districts of Thrace. Constantine, the magister militum, went against them as did also Godilas, and Akoum the Hun, magister militum per illyrium, for whom the emperor had stood as bapstismal sponsor."
"... 50.000 men chosen from the phalanx of Sarbaros. He calle them the Golden spearmen and sent them against the emperor. As (or Sarbaros, he dispatched him with his remaining army against Constantinople with a view to establishing an allarce between the western Huns (who are called Avars) and the Bulgars. "
"... the Chagan of the Avars, after breaking the peace.., made war on Mysia and Scythia, where he wrought terrible struction on Ratiarna, Bononia, Akys, Dorostolos."
"Her ne kadar Theophanes Byzantios’un eseri tam olarak elde değilse de, bilinen parçalarlar da Türkler (Gök-Türkler), Avarlar, Sabirler ve özellikle Eftalitlere dair kayıtlar yer almaktadır. II. Justinos’un Avarlara karşı Gök-Türkler ile anlaşması, Gök-Türk ülkesinden İstanbul’a gelen elçi, Gök-Türklere gönderilen Bizans elçilik heyeti, Bizans ülkesine ipeğin gelişi, Eftalitlerin Persleri mağlup etmesi, Gök-Türklere yenilmesi ile Sabirlerin Perslerin safında savaşmalarından mevcut fragmentlerde bahsedilmektedir. "
BİZANS TARİHÇİSİ THEOPHANES BYZANTİOS’DA TÜRKLER
Ali Ahmetbeyoğlu, 2012 / PDF
"Doğuda Don Nehri kıyısında, Massagetler tarafından uzun zamandan beri denilen, Persler tarafından kendi dillerinde Kermichiones adı verilen Türkler yaşar. "
Bizans Tarihçisi Menandros'ın Türkler (Gök- Türkler) Hakkında Verdiği Bilgiler /PDF
Ali AHMETBEYOĞLU
*
"Suvarlar (Sabirler) Hun sonrası dönemde Kafkaslara gelmiş, daha çok Güney Kafkaslara sarkarak kendilerinden söz ettirmişlerdir. Bu topluluğun geliş yeri Batı Sibirya gözüküyor. Göç etmeyen kısım yerinde kalmış ve nihayet Sibirya adı onlardan dolayı verilmiştir. Sonraki dönemin delillerinin Türk olduğunu gösterdiği bu kavim, Macarların atası olarak da kaydedilmiştir.
Suvarların Sibirya’ya Ortadoğu’dan gittikleri anlaşılıyor. Kuzey Irak bölgesinin sakinleri olan Subarlar, batıdan gelen baskılarla Azerbaycan istikametine çekilmişler, orada da tutunamayarak Kafkasların kuzeyine geçmişlerdir. Bu halk Sümercedeki Türkçe ve Macarca ile alakalı kelimelerin kaynağı olarak görülüyor. Sonraki dönemde karşımıza çıkan Macar atfı da bununla birlikte düşünülmeli ve Türk Macar ortak atalarından biri olarak değerlendirilmelidir."
“Kuşkusuz hiçbir etnik yapı ve hiçbir etnik isim ezeli değildir ve bir başlangıç noktası vardır. Suvar ismi de Sibirya’da bir yerde başlamış olabilir. Ama bunu bilmediğimiz için daha erken dönemlerde bu ismin geçtiği başka alanları da gözönüne almalıyız. Kadım Ortadoğu’da Van Gölü ile yaklaşık Bağdat arasındaki bölgenin ahalisine Subar deniliyordu. Bu kelimenin çeşitli yazılışlarda hem Subar hem Subir (bazen de Şubir) biçimleri vardır.
Sümer (Şumar, Şumir) kelimesi muhtemelen onlardan gelmektedir; zira bu isim batıdan gelen Sami asıllı kavimlerin adlandırması olup, bu halk kendisine Kien-gir derdi. Bir düşünceye göre Yukarı Dicle ve Fırat’ın ‘medeni halkı’ olan Sümerler MÖ 3100 civarında Aşağı Mezopotamya’yı, Subar ülkesini fethetmişlerdi ve Sümercede Subar köle anlamına geliyordu. Ancak bu görüş biraz sathi ve kaynaksız kalmaktadır. Belki Sami Akkadların Orta ve Kuzey Irak’ı ele geçirmesinden (MÖ 23. yy) sonra bura ahalisi olan Subarların köle olarak satılmaları sebebiyle bu anlam gelişmiştir.
Bu kelimede bir yeryazım içeriği de aranmıştır. Kuhrt’a göre Subartu kelimesi Mezopotamya’da kuzeyi anlatırdı ve Subar kelimesinin ‘kuzeyli’ manası olması olasıdır. Kendisi bu konudaki ilham veya gerekçelerini açıklamıyor ama bizim aklımıza hemen ortak Slav kelimesi sever ‘kuzey’ geliyor. Bu kelimenin köküne dair bir açıklama yok ve akraba olarak sadece Litvan šiáur÷ ‘kuzey’ biliniyor ve Latin caurus ‘karayel’ ile bağlantı kuruluyor. Litvanca kelime ödünçleme olabilir. Dolayısıyla buna dayanarak yapılan HA *keh1uer-o- kurması zayıf gözüküyor. Fasmer bu kelimenin Ptolemeus’daki Savarlar ile bir ilgisi olmadığını vurguluyor ve biri Rus, diğeri Bulgar etnik hazinesine katılmış iki eski Slav kabilesine yönden ötürü Severyan ismi verildiğini söyler. Gerçekten de Doğu Slav kabilesi Severyan bin yıl kadar önce Çernigov’un kuzeyindeki, en kuzeydeki Slav kabilesi olarak kayda girerken, Türk asıllı Bulgarlar Balkanlara gelip yurt tutunca, boyun eğdirdikleri yedi Slav kabilesinden biri olan Severleri sınırı korumak için en kuzeye, Avar cenahına yerleştirmişlerdir.
Bu Slavca kelimenin başka bir anlamı olmadığından veya yakın sesli başka kelimelerde izlerini süremediğimizden, şimdilik bütün bildiğimiz bundan ibaret. Ama Türkçe bir kelime bu noktada ilgi çekici görünüyor. En eski biçimi soğı- olarak kaydedilen soğumak fiili anlamca kuzeyle ilgili olabilir. Sevortyan sova-/sovı olarak gördüğü kök biçimlerde sondaki seslileri ek kabul eder. Bir kuzey anlamı kayıtlı değildir ama soğuk ile kuzluk birbirini çağrıştıran kavramlardır. Bu elbette Subar kavim adının ve Slavca kuzey anlamındaki kelimenin adını açıklamaz ama daha derin tetkikler bu konuda yol gösterici olabilir.
Bu arada Subartu kelimesine de değinmemiz gerekecek. Bu kelime Akkadçada ‘Subar ülkesi’ demektir. Aynı şeyi Babilliler Subarda, Sümerler ise beklendiği şekilde Subarki biçiminde söylerler. Buradaki iki Sami dilinde kökteş oldukları açık tu ve da kelimelerinin ülke, memleket manası, Türkçe ile Sami dillerinin en eski dönem ilişkileri konusunda kafa yoranlara ışık tutabilir. Dağ, yükseklik, orman ve memleket (< şehir, kale) kelimeleri ortak bir anlambilim kümesinde buluşuyorlar ama Türkçedeki dağ kelimesinin eşanlamlarının bulunmaması veya kayıtlı dönem için bilinmemesi rahatsızlık vericidir.
Hâlbuki yış sözcüğünü Göktürk çağında üç anlamıyla birlikte görüyoruz. Bu konudaki ayrıntılı bir çalışma Türkçenin en ortak kelimelerinden biri olan ve tek anlama hapsedilen dağın köklerini aydınlatabilir. Bu Subartu örneği için de son derece önemlidir, zira aşağıda değineceğimiz üzere, çeşitli Ortaçağ kaynakları bu halkın isminin sonuna -di, -ti, -ta gibi ekler getirmektedirler ve bu eski Macarca bir küçültme ekiyle açıklanmaktadır. Bilim dünyasının üzerinde ittifak etmesi bunun mümkün gözükmesinden dolayıdır ama bir halkın adında küçültme ekinin varlığı sorgulanmalı ve başka ihtimaller aranmalıdır.
Sümer-Subar ilişkisinin çok yoğun ve uzun süreli olduğunu vurgulamaya gerek yok. Sonraki diller içinde Sümerce ile en fazla ortaklığa Türkçe, Macarca ve Türkçe-Macarcanın sahip olduğu da bugün yadsınamayan bir gerçek. Eğer Sümercedeki bu sözvarlığı ödünçleme ise, kaynağı kuşkusuz Subar ülkesiydi. Çünkü doğudaki Elamlar ile batıda bulunan Sami kavimleri Sümerceye bu Türkçe-Macarca kelimeleri vermiş olamazlar. Bu tartışmayı en anlamlı noktaya taşıyan husus, Ortaçağdaki Suvar kavmini hem Türk, hem de Macar olarak görme imkânıdır. Eskiçağın Sümer’inde beliren Türk-Macar bağlantısını Ortaçağın Suvar’ında da görüyorsak, buluşma noktası olarak Kuzey Irak’taki Subar’dan başkasını düşünmeye mahal kalmaz.
SUVARLAR: DOĞU AVRUPA’NIN ESRARENGİZ KAVMİ
Doç.Dr.Osman KARATAY
*
"Sabarlar, 463-558 yılları arasında Karadeniz’in kuzeyinde ve Kafkaslar’da mühim rol oynayan bir Türk kavmidir. Bu kavim hakkındaki bilgileri ancak değişik yabancı kaynaklarda bulabiliyoruz. Bu sebepten Sabarlar kaynaklarda çok farklı şekillerde zikredilmişlerdir; Bizans kaynaklarında Sabar, Sabeir, Saber, Sabir, Ermeni kaynaklarında Svar, Sbar, S(a)bir, İslam kaynaklarında Sebir şeklinde geçmektedir.
Sabarlar’ın yabancı menşeiden geldiklerine dair iddialar bugün artık çürütülmüştürki; bunu ispat eden en iyi delil kendi taşıdıkları addır. Çünkü Sabar kelimesi Türkçe “Sab-ar” dan meydana gelmiş olup, “sapan, yol değiştiren, başıboş manasına gelmektedir. Mesela Kzar, Bulgar, Kabar vb. Bunun yanında Sabarlar’a ait şahıs adlarının Türkçe olması ve tarihi rolleri kültürel durumları, Sabarlar’ın Türk olduğu açık şekilde ortaya koymaktadır."
Prof.Dr.Ahmet Taşağıl /link
Bizans tarihçisi Prokopios'un Sabarlar hakkındaki kayıtları çok enteresandır; "Sabarlar insan hafızasının hatırlayabildiği zamandan beri, ne İranlılardan ne de Romalılardan hiç kimsenin düşünemediği makinelere sahiptirler; öyle ki her iki imparatorlukta fenci eksik olmamış ve her devirde muhasara makineleri yapılmıştır. Fakat şimdiye kadar bu barbarlarınkine benzer bir buluş ne ortaya konmuş, ne de onlar gibi kullanılmıştır. Bu şüphesiz insan dehasının bir eseridir." Bu ifade o zaman için dünya yerleşik medeniyetinin güçlü temsilcisi sayılan Bizans üzerindeki Sabar etkilerini açıkça ortaya koymaktadır. - Prof.Dr.Ahmet Taşağıl Kök Tengri'nin Çocukları syf.273
*
Mövcud məlumatların hərtərəfli təhlili göstərir ki, kadusilər qədim Subar, erkən orta əsrlərdəki Suvar – Sabir türk tayfasıdır. Suvar sözünün mənası da kadusi sözünün mənasına çox yaxın olub, obrazlı şəkildə desək, əsarət altına düşüb minilməyənlər, əksinə minənlər, müstəqil - suveren adamlar, əyilməzlər – şərəfli adamlar deməkdir. Osman Karatay da suvar etnonimini ,,kutlu insan (lar)” kimi mənalandırmışdır (Bax: Osman Karatay. Suvarlar: Doğu Avrupanın esrarengiz kavmi. İzmir – 2010, s. 100).
Professor Firudin Ağasıoğlunun fikrincə, subarlar yazılı mənbələrdə adı çəkilən ən qədim türk tayfasıdır (Bax: Azərbaycan türklərinin islamaqədər tarixi. III bitik. Bakı – 2014, s. 120)
Tofiq Əzizov (Əzizbəyli).
Tarixçi, arxeoloq.
Kadusilər kimdir: Yəhudi Gil, Skif Gel, yoxsa Türk Subar - Suvar tayfası /link
*
Akkadcada Türkçe İzleri ve Dil Kuralları Işığında Akkadca ve Türkçe Dilleri Arasında Bağlar
İlk dönem Assiroloji uzmanları Sümerce ve erken Akkadcanın Turanî bir dil olduğunu söylemektedir. Semitik Akkadca bünyesinde Türkçeden aldığı birçok kök sözü barındırmaktadır. Bu sözlerden semitik Akkadca dil kurallarına uygun olarak birçok yeni türev sözler üretilmiştir. Günümüzün Assiroloji uzmanlarının Türkçe dil bilimi konusunda bilgileri sınırlıdır. Hâlbuki Mezopotamya’da bulunan çivi yazılarını çözen ilk kuşak uzmanlar arasında Türkçe ve genel olarak Ural-Altay dilleri konusunda bilgi sahibi olan akademisyen sayısı az değildir.
Erken dönem Sümer ve Akkad metinlerinde Türkçe dışında diğer Altay dillerinden, Macarca, Fince ve diğer Fin-Ugor dillerinden de kelimeler bulunmaktadır. Karşılaştırmalı örnekler bütün Mezopotamya dillerinin ilk aşamada eklemeli Ural-Altay dillerinden çokça faydalanarak bir literatür geleneği oluşturduğunu gösterir. Daha sonraki dönemlerde kâtipler ve rahibeler çekim kuralları uygulayarak bol bol yeni sözler üretmiştir. Üretilen bu sözler hem semitik dillerin mirası olmuş hem de Hint-Avrupa dillerine bol bol ödünç verilmiştir.
Elşad ALİLİ, 2014
Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası İnsan Hüquqları İnstitutu/link
İngilizcesi:AL&LS Advances in Language and Literary Studies/link
Similarity Between Turkish & Akkadian Based on Rules of Inflective & Agglutinative Languages
Elşad Allili, Osman Çataloluk
Akad yazıtlarında: Šubartum/Subartum/ina Šú-ba-ri
Sumerlilerin yazıtlarında : SU.BIR4ki, “Subir”
Subar/Subir/Subartu/Sabir/Sibir Türkleri.