İsa'nın Ataları
İç narteksin güney bölümdeki kubbe de madalyon içinde Pantokrator İsa tasviri yer almaktadır. Kubbe dilimleri arasında iki sıra halinde İsa’nın atalarına ait figürler yer almaktadır. Üst kısımda ,Adem’den başlayarak Seth, Noah, Cainan, Maleleel, Jared, Lamech, Sem, Heber, Saruch, Nachor, Thara, Abraham, İsaac, Jacop, Phalec, Ragau, Mathusala, Enoch, Enos ve Abel ‘in yer aldığı 24 atası betimlenmiştir. Alt kısımda Yakup’un 12 oğlu ile Judah’ın 2, Pharez’in 1 oğlunun figürü yer almaktadır.
Pantokrator İsa
Girişte ilk karşımıza çıkan mozaik iç narteks kapısı üzerindeki lunette yer almaktadır. Bu tasvirde İsa sol eli kutsal kitabı tutarken, sağ eli ile de takdis işareti yapmaktadır. Bu sahne “Kainatın Efendisi” görünümündeki İsa’nın yüceliğini ve tanrısallığını anlatmaktadır. İsa’nın başının iki yanında “Hazreti İsa , yaşamın mekanı” ve “Khora” yazılıdır. Bu yazı ile İsa’nın İncil’de belirtilen bir özelliği ile kilisenin adı birleştirilmiştir. Sanatçı ince bir uslupla işlediği bu sahnede İsa’nın yüzündeki kırmızılığı bile detaylandırmış, sağ kulağı yukarıda yapmış, bu sayede tasvire insani değerler katmıştır. Seçilmiş kişiler başlarında sadece bir hale ile betimlenirken İsa’nın halesinin içinde hep haç yer almaktadır.
Sol ve Sağ üstte ise:
Kana Düğünü Mucizeleri:
Ana girişin üstündeki tonozun ortasında günümüze tam olarak gelemeyen mozaik tasvirde düğündeki ziyafet sahnesinin bir kısmı görülmektedir. Sağlam kalan diğer mozaiklerde ise İsa’nın ilk mucizelerine yer verilmiştir. Bunlardan kuzey yönünde bir boğanın kurban edilmesi ve küplere su doldurulması, güney yönünde ise boş ve dolu ekmek sepetleri görülmektedir.
Ekmeklerin Çoğaltılması:
12 ekmek sepetinin doldurulduğu ve düğüne gelen beş bin kişinin bu sayede doyurulabildiği anlatılmaktadır. İsa iki kişinin kendisine getirdiği ekmekleri vermelerini ister. İsa diğer insanların yiyeceği olmadığını bildiği için kutsamış olduğu bu ekmekleri kırarak yanındakilere verir ve herkesin kendisi gibi yapmasını ister.
Şarabın Çoğaltılması:
İsa’nın insanlar önündeki ilk mucizesi olan suyun şaraba dönüştürülmesi ile ilgili olan bu sahnede İsa, annesi Meryem ve havariler, Galile’deki Kana kentinde bir düğüne giderler. Düğünde şarabın bittiğini öğrenen Meryem, İsa’ya giderek şarapların bittiğini söyler. İsa, düğündeki hizmetkarlara evdeki altı su küpünü su ile doldurmalarını ve elindeki şarap dolu bardağı su dolu küplere boşaltmasını ister. Daha sonra şaraba dönüşen bu sulardan bir kısmını düğünde olan valiye götürmelerini söyler. Vali şarap dolu kadehi içtiğinde gelin ve damada şimdiye kadar düğündeki en güzel şarabın bu olduğunu, daha önceden neden ikram etmeyip sakladıklarını söyler. Hizmetkarlara düğündeki herkese bu şaraplardan dağıtılmasını söyler. Bu mucizevi olaydan sonra buradaki tüm insanlar İsa’ya iman ederler. Tasvirli sahnede, hizmetkarlardan biri küplerden birine su koyarken, sağda bir hizmetkar omzunda taşıdığı bir amphora ile yaklaşmakta, vali ise elinde şarap kadehi tutarken, İsa’nın yanında Meryem ve havarilerden ikisi gözükmektedir.
İsa'nın Mucizelerini anlatan Mozaiklerden
İsa’nın İki Kör Adamın İyileştirmesi (İç narteks): Kubbenin kuzey-batı pandantifinde, İsa’nın yanında Havari Petrus yer alır. İsa’nın ağaçlık bir yerde oturan iki kör adamı iyileştirme sahnesine yer verilmiştir. Burada “İki kör adama Mesih’in şifası” yazılıdır.
Vaftizci Yahya- İsa ve Şeytan:
Kuzeydeki ilk tonozda, orta kısımda dekoratif bir madalyon yer almaktadır. Konular madalyonun etrafında tasvir edilmiştir.
Tonozun kuzey kısmında İsa’nın vaftiz sahnesi anlatılır. Şeria(Ürdün) nehrinin kıyısında Vaftizci Yahya arkasındaki kalabalık topluluğa, önünde duran İsa’yı tanıtmaktadır. Burada İsa’nın yanında iki havari betimlenmiştir. İsa’dan kısa bir süre önce doğan Vaftizci Yahya, Şeria(Ürdün) nehrinde insanları vaftiz edip tövbe ettirerek günahlarından arındırmak için davette bulunmaktadır.
Yahya kendisine “peygamber sen misin?” diye soranlara “peygamber ben değilim ancak onun(İsa) öncesinde görevlendirildim. Sizleri ben tövbe için su ile vaftiz ediyorum, ancak benden sonra gelen o, benden çok daha yüce, ben onun yerinde olmayı hak etmem, o sizi kutsal ruh ve ateş ile vaftiz edecektir.” diye cevap verir.
İsa davete uyarak Şeria(Ürdün) nehri yakınlarına gelir ve İsa tarafından vaftiz olmak isteyen Yahya’nın tüm ısrarlarına rağmen İsa’nın kendisi vaftiz edilir. Bu sırada gökyüzünden kutsal ruh bir güvercin şeklinde inerek İsa’nın başına konar. Bu sırada gökten “İşte bu, Allahın sevgili oğludur…”sesi duyulur.
İşte bu olayla İsa ilk kez insanlara bir Mesih olarak tanıtılmıştır. Nehrin içindeki kuşun yılanı öldürmesi insanların günahlarından arınmasını temsil etmektedir. Tasvirli sahnede “Hakkında söylediğim odur, benden sonra gelen, benden ileridir, çünkü benden öncedir” ibareleri ile “Aziz John, müjdeci” ve İsa Mesih” monogramları yazılıdır.
İsa, Vaftiz edilişinden sonra, şeytan tarafından yoldan çıkarılarak, günaha davet edilmeye çalışılır. İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra, şeytanın kendisini yoldan çıkartma çabalarına karşı gelir. İsa’nın şeytan tarafından suça teşvik edildiği sahnede şeytan kanatlı, siyah ve çirkin bir yaratık olarak görülmektedir.
Figürlerin üzerindeki yazılar olayları anlatmaktadır.
İlk sahnede, Şeytan açlık hisseden İsa’ya bir taş uzatarak “eğer tanrının oğluysan bunu ekmek yap ye der” İsa Şeytan’a “insan yalnız ekmekle yaşamaz tanrının sözüyle yaşar” der. Burada altta “Eğer Tanrının oğluysan, bu taşlar ekmekten olsun” yazılmıştır. Üstte ise “insan sadece ekmekle yaşamaz, ancak Tanrının ağzından çıkan her sözle yaşar” yazılıdır.
Buradaki ikinci sahnede şeytan kendisine tapmasını ister ve tapınağın damına çıkartarak oradan atlamasını emreder. İsa da Tanrının ona meleklerini yollayacağını meleklerin onu sağ salim aşağıya indireceğini söyleyerek şeytanı yine red eder. Buradaki yazıda altta “sonra şeytan, onu kutsal şehre çıkardı” aşağıda ise “Eğer sen Tanrının oğluysan kendini aşağıya at” yukarda ise “Arkama geç (çekil), şeytan” yazılıdır.
Üçüncüsünde, şeytan İsa’ya, dünyanın bütün güzelliklerini bütün saltanatları göstermek için onu yüksek tepeye çıkararak, “önümde diz çök bütün bunların hepsi senindir” der. İsa yine şeytanı red eder ve “uzaklaş benden ey lanetlenen, seni dinlemeyeceğim. Bir gün sende Tanrıya secde edeceksin” diyerek şeytanın sınavından başarıyla geçer. Burada “Sana bütün şeyleri vereceğim, eğer yere kapanır, bana tapınırsan” ibareleri ile, “Tanrının Rabbine özenmeyeceksin” yazılıdır.
Bu sahnelerde İsa’nın halesi yanında “İsa Mesih” monogramları görülmektedir.
Mahşer
Parekklesionun doğu tarafındaki kubbesel tonozda yer alan yargı sahnesi tüm üst duvarları ve tonoz örtüsünü kaplayan mahşer kompozisyonunun merkezini oluşturmaktadır. Mahşer gününde, bütün insanlar yaşamları süresince yaptıklarından ötürü yargılanacağından ve bu yargının sonucuna göre ya cennette sonsuz ve mutlu bir yaşam sürecek ya da cehennemde acılar içinde kıvranacaklarına ilişkin olarak yazınsal kaynaklar bulunmaktadır. Mahşer ve son yargı günü ile ilgili sahnelerin esas yazınsal kaynağı, Yuhanna’nın Vahiyi’nde bulunmaktadır. Burada, Göklerin bir rulo gibi dürülmesi, yargı için kurulan taht ve ruhların bunun önünde yargılanmaları, denizlerin ve karaların ölülerini vermeleri, ateş gölü, ölümün olmadığı ikinci yaşam anlatılmaktadır.
Deesis sahnesi
Bizanslılar tanrılarına doğrudan ulaşmak yerine, tanrıya daha yakın buldukları ve tanrıya daha kolay ulaşabileceklerine inandıkları kutsal kişilerin aracılığı ile ulaşmayı tercih etmektedirler. Tanrı ile insan arasında aracı olarak görülen bu kutsal kişiler, rahip, piskopos olabileceği gibi özellikle Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında din uğruna ölen azizler (martyr), eski ahit peygamberleri, baş melekler, melekler ve Tanrı Anası Meryem (Theotokos) olabilmektedir. Öncelikle tanrı anası Meryem, Tanrı’ya en yakın insan olarak düşünülmektedir. Meryem’in şapeller, taşınabilir ikonalar, el yazması minyatürlerde ve özel yapıtlarda yer alması, duaları kabul edilen aracı olarak görüldüğündendir. Kariye parekklasionu en üstün arabulucu olan Meryem’e ithaf edilmiştir.
Bizanslılar için Meryem’den sonra gelen ikinci önemli arabulucu İsa’nın gelişini bildiren ve onu vaftiz eden, aynı zamanda arkadaşı olan vaftizci Yahya’dır. İsa üzerinde, birisi ana, diğeri arkadaş olarak büyük etkiye sahip bu iki kutsal kişi Bizans sanatında “Deesis” olarak bilinen sahnede yan yana gelirler ve mahşer gününde tüm ölümlüler adına İsa’dan şefaat dilerler. Son yargı sahnesi kompozisyonunun orta yerinde yargı tahtında oturan İsa ve iki yanında, hafifçe İsa’ya dönük olarak ve dua eder pozda duran Meryem ve Vaftizci Yahya’dan oluşan Deesis son yargı gününde, Meryem ve Yahya’nın, bütün insanlık adına İsa’dan af dilemesini betimlemektedir. Son yargı sahnesinde, imparator giysileri içinde, Meryem ve Yahya’nın arkasında duran iki figür, baş melekler Mikhael ve Gabriel’dir. Onlarda Deesis sahnesine katılarak insanlık adına İsa’dan af dilemektedirler.
Deesis sözcüğü on dokuzuncu yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. En kutsal kişilerin mahşer gününde insanlar adına tanrıdan af dilemelerini gösteren Deesis sahneleri çok önemlidir.
Son yargı sahnesi
Doğu mekan kubbesel tonozu bütünüyle kaplayan son yargı freskosunda, kompozisyon daireseldir. Dairenin merkezinde yani tonozun ortasında çok etkileyici bir “gökyüzünün dürülmesi” sahnesi, çevresinde ise daire biçiminde sıralanan “seçilmişlerin koroları” (Peygamberler korosu, havariler korosu, din şehitleri korosu, kutsal kadınlar korosu, azizler korosu, piskoposlar korosu) dizilmiştir.
Yargılama sahnesinde, ortada tahtında oturan İsa’nın, sağında Meryem, solunda Yahya ayakta durmakta, her iki tarafta oturan havariler, İsa’nın hemen arkasında ise melekler topluluğu görülmektedir. Bu iki sahnenin etrafında seçilmişlerin korolarının bulunduğu dört bulut yer almaktadır. İsa’nın tahtının altında sol tarafta, “Gel, ey Babamın sevgili kulu daha dünyanın kuruluşunda senin için hazırlanmış olan cenneti al”, sağ tarafta “uzaklaş benden ey lanetlenen, şeytan ve onun melekleri için hazırlanmış olan sonsuz ateşe gir” yazılıdır. İsa’nın hemen alt kısmında tahtın hazırlanması sahnesi yer almaktadır. Burada basit bir taht üzerinde kapalı İncil, iki yanda ise Kerubimler bulunmaktadır. Tahtın önünde diz çökmüş vaziyette Adem ve Havva betimlenmiştir. Tahtın hemen altındaki terazi ruhları tartmaktadır. Terazinin altındaki küçük bir figür ile ellerinde defter tutmakta olan iki melek görülmektedir.
Terazinin diğer yanında İsa’nın ayakları dibinden başlayan ateşten bir ırmak pandantifte görülen cehennemi yansıtmaktadır. Küçük figürler (şeytan) bazı ruhları cehenneme götürmektedir.
Tonozun güney batı pandantifinde, üste karalar, altta denizler betimlenmiştir. Yanlarda melekler, borularını yere ve denize doğru çevirmişlerdir. Karada ölüler mezarlarından çıkmakta, denizde balıklar insan organlarını ağızlarından çıkarmaktadırlar. Bu sahnede çok fazla bozulmalar oluşmuştur.
Kuzey batı pandantifte yer alan “melek ve bir ruh” freskinin, başmelek Mikhael tarafından takdim edilen Metokhites’in ruhu olduğu ileri sürülür. Kanatları açık bir melek, küçük, çıplak bir figürün(ruh) arkasında durarak, bir elini ruhun başının üzerini koymuştur.
Doğu taraftaki iki pandantifte “dilenci Lazarus ve zengin adam” freskosu yer almaktadır. Dilenci Lazarus’un ruhunun, öldükten sonra bir melek tarafından İbrahim’in kucağına verilmesi öyküsü betimlenmiştir. Ağaç tasvirleri içinde oturan yaşlı adam (İbrahim Peygamber) kucağında oturan küçük bir çocuk olarak betimlenmiş fakir lazarus’un ruhu, arkada ise ayakta duran çok sayıda ruhlar betimlenmiştir.
Güney doğu pandantifte Çıplak bir figür, alevler içinde oturmakta alt tarafta ağzı açılmış iki kese içinden altınlar saçılmaktadır. Burada dilenci Lazarus ile bu dünyadaki yaşamında ona kötü davranan zengin adamın öyküsü anlatılır. Öldükten sonra cehenneme konulan zengin adam, acılar içinde kıvranırken, Lazarus çiçeklerle dolu bir bahçede İbrahim peygamberin kucağında görülür. Kubbesel tonozun kuzey doğu ve güney doğu pandantifinde bulunan bu iki sahnede iyi olanlar ödüllendirilirken, kötüler cezalandırılmaktadır.
Doğu mekan, güney duvarı, sol taraftaki sahne dört bölüme ayrılmıştır. Her bölümde farklı renklerle cehennemin bir azabı belirtilmiştir. Sol üstte” dişlerin gıcırdaması”, sağ üstte “zifiri karanlık” , sol altta “ uyku bilmeyen kurtlar”, sağ altta “sönmeyen ateş” sahneleri tasvir edilmiştir.
Parekklesion da Göklerin bir rulo gibi dürülmesi.
Tonozun ortasında, dürülen gökyüzünün bir melek tarafından taşınan rulosu 86 cm. çapındadır. Göz alıcı beyaz renkte boyanmış, altın yaldızlarla bezenerek çarpıcı bir görünüm verilmiştir. Gökyüzü rulosu, zamanın sonunda göklerin dürülerek toplanacağını anlatmaktadır. Melek, tomar halinde dürdüğü gökleri, iki eli ile başının üzerinde taşımakta, sarılmakta olan gökyüzü üzerinde ise altın yaldızdan yıldızlar, ay ve güneş görülmektedir.
Başmelek Mikhael’in madalyon içindeki portresi .
1.21 m. Çapındaki bu madalyon, parekklasiondaki en büyük madalyon portredir. Mikhael’in sol elinde tuttuğu kürede, “adil yargıç İsa” anlamındaki Khristos Dikaios Krites sözcüklerinin baş harfi olan XDK harfleri görülür. Sağ elinde ise bir kılıç vardır. Buradaki portre son yargı sahnesiyle bağlantılıdır çünkü başmelek Mikhael’in bir görevide yargılanan ruhları cennete iletmesidir.
***
Bir elinde kılıç diğer elinde yerküre "Tanrı adına bu dünyaya hükmediyorum" demektir.
Mikha’el “Tanrı Kimdir” anlamına gelir. Dört büyük meleklerden olan Mikail bütün dinlerde tanınır ve kabul edilir. Tanrı’nın kendisinden yarattığı ilk varlık, ilk melektir. Kendisinden sonra Evren’in ve diğer tüm varlıkların yaratılışında Tanrı’nın yanında yer almıştır.
Evren’in düzeninden, dünyadan ve insanlığa yardımdan, koruyuculuğundan sorumlu, olumsuz enerjiyle savaşan ve olumsuz enerjiyi arındıran, semavi ordunun komutanı, Baş Meleklerin lideridir. Doğa olaylarını düzenler, ucuzluk, pahalılık, kıtlık, bolluk yapmak, refah ve huzûr getirmek ve her maddeyi hareket ettirmekle görevlidir.
Hristiyanlıkta Kutsal Ruh ile (Ruhulkudüs) eşit tutulur. Tüm melekler gibi dişil ya da eril değildir, görünmek istediği şekilde görünebilir. Enerjisi, altın sarısı, mor ve mavi renklerde arıtan, nötrleyen ve olumsuz enerjiyi temizleyen çok güçlü bir enerjidir.
Bazı inanışlara göre dünyada bedenli olarak görev almış tek Baş Melektir.
Musevilik de Mikail Güneş, İslamda ise Merkür’tür. Türk mitolojisinde ise Mergen Merkür’dür. Akıl ve Zeka Tanrısıdır, bilgelik sahibidir, bilimi ve felsefeyi simgeler, insanlara bilgelik verir. Pergen Han olarak da bilinir. Göğün yedinci katında oturur. Oku ve yayı vardır ve hedefini şaşırmaz.
Patron Azizler MS.4.yy'dan itibaren, yaşamın çeşitli alanlarında , meslekler, ülkeler, yani bizim için önemli olan her alanda özel koruyucu olarak seçilmiş azizlerdir, Baş Meleklerde patron aziz seçilebilir.
Mikail ; Bankacılık, paraşüt, Brüksel ve Almanya'nın Patron Azizi'dir.
Bunlara ilaveten Mitoloji ve Din içiçe girmiş, sanatta birbirinden esinlenmiştir. Görevlere bakıldığında Baş Melek Mikail ile Prometheus birbirine benzer.
İnsanı yaratan Prometheus, insanlığı koruyan kollayan, uygarlığı öğreten ve ateş ile de bilgiyi getiren , beceriyi, ekip biçmeyi öğreten, bir düzen getirendir. Dört büyük Baş melekler gibi, kardeşleri Atlas, Menoitios ve Epimetheus ile dört tanrıdan oluşurlar. Ve her birinin de dünya, evren ve insanlıkla ilgili görevleri vardır.
Epimetheus kardeşi Prometheus ile beraber dünyayı hayvan ve insanlarla dolduracaktır, lakin elindeki tüm becerileri hayvanlara dağıttığından Prometheus'un eli başyapıtı için boş kalmıştır ve bu yüzden de Ateşi (bilgeyi) insanlığa vermek için Zeus'tan çalmak zorundadır. Epimetheus aynı zamanda, Zeus'un talimatıyla Hephaestus ve Athena tarafından yaratılan ilk kadın Pandora'nın da eşidir. Umut hariç herşey çıkmıştır bu da kıyameti bildiren Başmelek İsrafil'i andırır.
Atlas, dünya ile gökyüzünün arasındaki dengeyi sağlayan tanrıdır, astronomi, yıldızlar, yörünge, navigasyonu sağlayan, yol gösterendir, tıpkı Başmelek Cebrail gibi....aynı zamanda Cebrail, Prometheus gibi ileriyi gören, geleceği bilendir.
Menoitios ise şiddet, öfke ve insanlığın ölümü ile ilgili bir tanrıdır. Zeus onu kibirli olmasıdan dolayı yeraltına göndermiştir, bu yüzden de başmelek Azrail (Uriel) ile ilgili olması muhtemeldir.
SB.
1 - İsa’ya ilk inananlardan olan Aziz Petrus, sağ elinde bir yazı rulosunu tutarken, diğer eli ile de cennetin anahtarlarını tutarken betimlenmiştir. Katolik Kilisesi’nce Roma’nın ilk piskoposu, dolayısıyla ilk Papa kabul olarak edilmektedir.
Havari Andreas'ın kardeşidir, balıkçıdır. İsa'nın çağırmasıyla havari seçilir. Simun'un diğer adı olan Petrus'un anlamı "Kaya"dır. Havarileriyle birlikte Son Akşam Yemeği’nde olan İsa’nın "gece horoz ötmeden önce kendisini üç kez inkar edeceğini" Havari Petrus'a söylemiş ve o da inkar etmiştir. Ama ayrıca, "Göklerin anahtarlarını sana vereceğim; yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde bağlanmış olur ve yeryüzünde çözeceğim her şey göklerde çözülmüş olur" ifadesiyle cennetin anahtarlarının ona verileceğini de bildirmiş olur. Petrus'un ilk kez Antakya'da "Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin" dediği için de İsa'nın "kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım" diyerek ona ilk papalık görevinin verilmesiyle, inkar etmiş olsa da Katolikler arasında İlk Papa konumunu güçlendirir. İsa bizzat kendi sözleriyle Petrus'u başlangıçta bütün topluluğun lideri yapmıştır. Misyon amacıyla Roma'ya gitmiş ve İmparator Nero döneminde, İsa'nın taklit edilemeyeceğini söylediği için baş aşağı çarmıha gerilmiş ve şehit edilmiştir.
2 - Tarsus’lu Havari Aziz Pavlos, ayakta cepheden gösterilmiştir. Sol elinde kutsal kitabı tutarken, diğer eli ile takdis işareti yapmaktadır. İmparator Nero döneminde Roma’ya gelmiş ve Hıristiyanların yaşadıkları zulmü eleştirdiği için 65'te başı kesilerek öldürülmüştür.
Gerçek adı Saul olan Pavlos, Tarsus'ta yaşayan Musevi bir aileden geliyordu ve 8 günlükken sünnet olmuştu. Ama sünnetin, din adamlarına danışarak ve Kudüs'teki ekümenik konsille alınan kararla Hıristiyanlığa geçişte ön şart olmadığını yayarak sünneti Hıristiyanlıkta kaldırdı. Böylece Yahudi olmayanlar arasında dinin yayılmasını kolaylaştırmış oldu.
Pavlos ilk zamanlarda Hıristiyanlığa karşı bir misyon yürüttü, hatta öldürdü. İsa ona görünüyor ve neden eziyet ettiğini soruyor, ışıktan gözleri kör oluyor. Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisinin yardımıyla "gözleri açılır" ve Hıristiyanlığı yaymak için çalışmaya başlamıştır. Kendisi 12 havarilerden biri olmadığı içinde Katolikler arasında Petrus'un ayrıcalığına sahip değildir ve İsa ile de şahsen tanışmışlığı yoktur. Antakya'da başlayıp Antakya'da sonlandırarak Anadolu'yu 3 kez baştan aşağı dolaşmıştır.
Tanrıyı üç varlıkta gösteren üçleme (teslis) inancını Hıristiyanlığa sokan Pavlos'tur. Ona göre bütün insanlar günahkardır ve ilk insan Adem'in suçunu taşımaktadır. İsa'nın çarmıhta ki ölümü, bütün insanlığın günahı için, kefaret olmak üzere, kendini feda etmesidir.
Pavlos'un yazdığı Mektuplar İncil'de yer alır. Ayrıca dört İncil yazarlarından Luka onun öğrencisidir.
*
DÖRT İNCİL YAZARI ve ATRİBÜTLERİ / LİNK
Matta İncili - Melek. (Havari)
Markos - Aslan (Havari değildir - Petrus'un öğrencisi )
Luka - Öküz ( Havari değildir - Pavlos'un öğrencisi )
Yuhanna İncili - Kartal. (Havari)
Petrus için kaynak:
KATOLİK HIRİSTİYANLIĞINA GÖRE İSA’NIN HALEFİ İLK PAPA HAVARİ SİMUN PETRUS - Dr. Muammer ULUTÜRK
ve Kariye Müze
_________________________
_________________________