Antakya üzerinden Tokat'ın Zile ilçesine gelen Jül Sezar, Pontus kuvvetlerini ağır bir yenilgiye uğratmış ve
tarihe geçen sözleriyle zaferini tescillenmişti :
VENİ VİDİ VİCİ
GELDİM GÖRDÜM YENDİM
Peki Sezar'ın yendiği II.Farnekes kimdi ?
Farnekes Roma'nın ezeli düşmanı VI.Mitridat'ın oğluydu.
Mithradates VI Eupator'un Kişiliği
"....Mithradates, Pontos kralı, ne hakkında endişe duyulmadan konuşulabilen ne de sessiz kalınabilinen kişi, son derece savaş canlısı, olağanüstü cesur, bazen talihli; fakat ruh/karakter bakımınddan daima son derece yüksek, stratejide general, vücutça asker, Romalılar arasında nefret bakımından bir Hannibal..." Velleius Paterculus, Historia Romana, II.18.1.
Dünya tarihinde çok ender görülen, böylesine güçlü bir karakter sergileyen Mithradates Eupator yaklaşık altmış dokuz yıl yaşamış, elli yedi yıl hükümranlık sürmüş, kırk yıldan fazla Roma'yla çarpışmıştır. Düşmanları tarafından bile zamanının, Pontos hanedanının ve İskender'den sonra gelen kralların en büyüğü olarak tanımlanan Mithradates, şüphesiz Roma'nın en tehlikeli ve en amansız düşmanlarından biri olmuştur.
İnsanda nadir görülen, güçlü bir vücuda, bellek gücüne ve son derece yüksek bir zekaya sahipti. Silahları ve atları dikkat çekici ve oldukça önemliydi. Kralın Delos, Nemea ve Delphoi tapınaklarına adadığı zırhları ziyaretçilere onun devasa görünümü ve vücudunun kuvveti hakkında fikir veriyor ve görenleri hayrete düşürüyordu. Pompeius bile, Pharnakes tarafından kendisine kralın naaşıyla birlikte gönderilen, onun savaşırken giydiği zırhları kullandığı silahları ve günlük elbiselerinin boyutları ve görkemi karşısında şaşkınlığını gizleyememişti....
....Büyük bir ihtimalle, kralın gençliğinin zorluklarla gçemesi, çocukluğundan itibaren hayatını tehdit etmiş olan suikastlar, onu evhamlı, kindar ve gaddar biri yapmıştı. Zalimliği insanlık dışıydı. Vicdani huşuya saygı göstermez ve kendisi böyle bir vicdani çekingenliğe sahip bulunmazdı. Öyle ki, annesini ve erkek kardeşini, eşlerini ve kız kardeşlerini, oğullarından dört, kızlarından üç tanesini öldürtmüştü. Yeğeni Kappadokya Kralı VIII.Ariarathes'i ve Bithynia tahtına çıkardığı Sokrates'i kendi elleriyle öldürmüştü. Verdiği gizli bir emirle, tarihte "Ephesos Akşamı" olarak geçen kanlı katliamla, aynı günde Küçük Asya'da ikamet eden 80.000-150.000 Romalıyı ılıçtan geçirtmişti. Kendilerinden şüphelenmeye başladığı 60 Galat tetrarkhes'ini eşleri ve çocuklarıyla birlikte şölene davet etmiş, daha sonra ziyafet salonuna askerlerini gönderterek onları katlettirmişti. Aynı anda Galatia'da Mithradates'in emriyle bütün Galat soyluları öldürülmüştü....."
Mithradates VI Eupator: Roma’nın Büyük Düşmanı
Murat Arslan
Ord. Prof. Şemseddin Günaltay,
Romalılar Zamanında Kapadokya, Pont ve Artaksiad Kırallıkları
MİTRİDATİZM, MİTHRİDATUM
Toksikolog Kral Mithridates VI
Yaşamı boyunca bir yandan Roma ile savaşırken diğer yandan zehirleme sanatını yaratmayı başardı. Kendini ve mahkumları kobay olarak kullanarak zehir ve antidotları araştırdı. Yardımcıları İskit Türk Şamanlarla gittikçe artan dozlarda zehir kullanarak vücudunu zehire karşı dayanıklı kıldı.
* * *
I CAME, I SAW, I CONQUERED
MITHRIDATISM
Mithridatism is the practice of protecting oneself against a poison by gradually self-administering non-lethal amounts. The word derives from Mithridates VI, the King of Pontus, who so feared being poisoned that he regularly ingested small doses, aiming to develop immunity.
Mithridates V, Mithridates VI's father, was assassinated by poisoning, said to be at his mother's orders. After this, Mithridates' mother held regency over Pontus until a male heir came of age. Mithridates was in competition with his brother for the throne and his mother began to favor his brother. Supposedly during his youth he began to suspect plots against him at his own mother's orders and was aware of her possible connection with his father's death. He then, supposedly, began to notice pains in his stomach during his meals and suspected his mother had ordered small amounts of poison to be added to his food to slowly kill him off to avoid suspicion. With other assassination attempts he fled into the wild.
While in the wild it is said that he began ingesting non-lethal amounts of poisons and mixing many into a universal remedy to make him immune to all known poisons.
After Mithridates' death, many Roman physicians claimed to possess and improve the formula. In keeping with most medical practices of his era, Mithridates' anti-poison routines included a religious component, supervised by the Agari; a group of Scythian shamans who never left him.
Thanks to Larry Hancock, a friend
There was a king reigned in the East:
60 There, when kings will sit to feast,
61 They get their fill before they think
62 With poisoned meat and poisoned drink.
63 He gathered all that springs to birth
64 From the many-venomed earth;
65 First a little, thence to more,
66 He sampled all her killing store;
67 And easy, smiling, seasoned sound,
68 Sate the king when healths went round.
69 They put arsenic in his meat
70 And stared aghast to watch him eat;
71 They poured strychnine in his cup
72 And shook to see him drink it up:
73 They shook, they stared as white's their shirt:
74 Them it was their poison hurt.
75 I tell the tale that I heard told.
76 Mithridates, he died old.
A. E. Houseman