5 Haziran 2015 Cuma

Selahaddin Eyyübi





Selahaddin Eyyübi'nin danışmanlarından olan Üsame İbn Münkız'ın "Kitab el İ'tibar" adını verdiği ve hatıralarını yazdığı kitabı, Philip Khuri Hitti (1886-1978) İngilizceye çevirmiş.



Eser Türkçeye Yusuf Ziya Cömert tarafından İbretler Kitabı adıyla tercüme edilmiş ve 92 yılında İstanbul'da basılmış. Kitabın Arapça baskısını temin edemediğinden bahseden mütercim, eserin Philip K.Hitti'nin İngilizce çevirisinden Türkçeye aktarıldığını belirtiyor ve herhangi bir şüpheye meydan vermemek için de ilave ediyor : "Arap asıllı bir müsteşrik olan Philip Hitti'nin bu eseri İngilizceye aktaracak ehliyette olduğu düşüncesi bizi nispeten rahatlatan bir keyfiyettir."



İbn Münkız, Malazgirt Savaşı'ndan 24 yıl sonra, Haçlıların Kudüs'ü işgalinden 4 yıl önce Hama civarındaki Şayzer'de doğmuş. Şair, edip ve tarihçi olan Üsame İbn Münkız, 93 yıllık ömründe 20'den fazla eser vermiş. Edebi eserlerinin başında beş kısımdan oluşan iki ciltlik Divan El-Şir'i geliyor. Edebi sanatlar hakkında El-Bedi fi Nakd El Şi'r' adlı eseri, Hazreti Musa'nın asasından başlayarak büyük şahsiyetlerin asalarından hareketle kaleme aldığı Kitab-ul Asa'sı, Hasankeyf'te yazdığı söylenen el-Menazil Ve'd Diyar'ı ve Lübebu'l Adab'ı önemli eserlerinden. Ayrıca 20 ciltlik Mekarimül Ahlak adlı eseri var. Bedir ashabının hayatlarını konu alan 5 ciltlik Tarih el-Bedr ile Fezail-i Hulefa-i Raşidin ve Tarih El-İslam bilinen diğer eserleri.



Selahaddin Eyyübi ile birlikte birçok savaşlara da katılan Üsame İbn Münkız Kitab El-İtibar'ın 201. sayfasında diyor ki:



"Bu arada, Selahaddin, buradaki kritik durumumuzu bildirmek üzere Atabek'e bir atlı gönderdi. Sonra, hızla bize doğru ilerleyen on kadar atlı gördük. Arkalarındaki ordu da sürekli hareket halindeydi. Geldiklerinde, Atabek'in komutasındaki öncüler olduğunu anladık. Ordu da arkalarından gelecekti. Atabek, "Ey Musa, mahvolmak için mi otuz atlıyla Şam kapısına kadar geldin! Ne acelen vardı!" diye Selahaddin'i eleştirdi. Karşılıklı atıştılar. İkisi de Türkçe konuşuyordu. Bu yüzden söylediklerini anlayamadım."



Farsçanın siyaset, Arapçanın bilim, eğitim ve din alanında tartışılmaz bir üstünlük kurduğu ve Türk dilini öğreten bir tek kurumun dahi bulunmadığı böyle bir devirde Selahaddin Eyyübi'nin Türkçe konuşması, onun öz be öz Türk olduğunu gösteren en büyük delildir.



Selahaddin'in Kürt olduğunu iddia eden Kürt tarihi yazarı Şeref Han bile, onun kardeşlerinden ikisinin adı Turanşah ve Tuğtekin gibi Türk has isimleri taşıdığını ifade etmekten kaçamamıştır.  Kaldı ki  Şeref Han'ın Buri imasıyla yazdığı en küçük kardeş, bütün kaynaklarda Böri veya Börü şeklinde kaydedilmiştir. Bilindiği gibi Börü ismi de Türk has ismidir ve Kurt demektir. 







Eyyübi Devleti Türk Devletidir!



İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un "Şarkın sevgili sultanı", Fransız tarihçisi Champdor'un "İslamın en saf kahramanı" olarak tanımladığı Selahaddin Eyyübi, aslında yeni bir devlet kurmamıştır. Onun cihangirane bir siyasetle yönettiği devlet, Zengiler Devleti'nin devamından ibarettir. Memlükler de Eyyübilerin uzantısıdır.



Çünkü, devlet teşkilatı değişmemiştir. Millet değilmemiştir. Devletin maddi istinatları değişmemiştir. Değişen sadece hanedanlardır. He üç devletin de bayrağı sarı zemin üzerine doru kartaldır. Her üç devlette de siyasi ve askeri kadrolar aynı unsurlardan meydana gelmektedir. Selahaddin Eyyübi ile ilgili değerli bir eser yayımlayan Sayın Ramazan Şeşen'in de belirttiği gibi, devlet ve ordu teşkilatı Türk devletlerinde görülen devlet ve ordu teşkilatlarının aynıdır.



Bugün bölücülerin malzemesi olarak kullanılmak istenen Eyyübi Devleti, Selahaddin'in çağdaşları tarafından da Türk devleti olarak kabul edilmiştir. Arap şairi Sena İbn el-Mülk'ün Halep'in zaptı vesilesiyle Selahaddin'e sunduğu kaside "Arap milleti Türklerin devletiyle yükseldi, Ehl-i salibin davası Eyup oğlu tarafından perişan edildi" mısralarıyla başlar.



Ünlü İbn-i Haldun da Mukaddeme'de Eyyübiler ve Memlükler devletinin bir tek Türk devleti olduğunu yazar.


Eyyübiler Devleti'nde Arap kültürünün egemen oluşu bizi şaşırtmamalıdır. Gazneliler ve Selçuklular nasıl Fars kültürünü ön plana çıkarmışlarsa, Zengiler, Eyyübiler ve Memlükler de aynı şekilde ve tıpkı Roma İmparatorluğu'na Yunan kültürünün hakim olduğu gibi, Eyyübiler de Arap kültürünün Türk kültürüne tercih etmişlerdir.



Fakat Selahaddin Eyyübi'nin zaferden zafere koşturduğu ordunun kahir bir ekseriyetini Türkler teşkil eder.



Selahaddin Eyyübi'nin çağdaş olan tarihçileri, Mısır, Yemen, Kuzey Afrika gibi merkeze uzak kıtaların ele geçirilmesini Oğuz Harekatı olarak görürler.



Sonuç olarak şunu ifade etmek isteriz ki, İslamın bu efsanevi kılıcı, kültür itibariyle olduğu kadar, soy itibariyle de Türktür. Devleti de Türk Devleti'dir.




Necdet Sevinç (1944-2011)

Bir Millet Uyanıyor:1
Yöneten: Atilla İlhan, 2005







Memoirs of Usama İbn-Munqidh 
translated by Philip K.Hitti
Princeton University Press, 1929



...The atabek criticized Salah-al-din for his conduct saying, " Thou hast hastened as far as the gate of Damascus with thirty horsemen in order to be destroyed. O Musa! and he reprimanded him. Both were talking Turkish 
and I could not make out what they were saying....




" Salah-al-Din turned to an attendant of his and addressed him in Turkish...."





Alam-al-Din'nin oğlu olan Najm-al-Din abu-Talib ibn Ali Kurd  ; Selahaddin'in babası değildir.  Selahaddin'in babasının adı ; Najm ad-Din Ayyub'tür . Tam adı da "el-Melik el-Efdal Necmeddin Eyyub bin Şadi bin Mervan" ; 

Yani Naim al Din Abu Talib ibn Ali Kurd'ta geçen "Kurd" ve isim benzerliği yüzünden Selahaddin Eyyüb Kürt yapılmaktatır, ki Kitabın hiçbir yerinde Selahaddin'in Kürt olduğu geçmez, ki Kürt olan kişilere  Üsame İbn Munkız kitabında Kürt der. 

Nur-al-Din, yani Nureddin'de Zengi'nin oğludur, Selahaddin gibi Türktür. Prof.Dr.Fahrettin Kırzıoğlu'na göre; Taşoğuzlar (Daşoğuzlar ki Dışiskitler , Partlar ya da Kıpçaklar olarak geçer) - Saka - Afrasiyab (Alp Er Tonga) Revvadlı - Şeddadoğulları 'dan Eyyübiler çıkmıştır.


Kitapta "Najm al" olarak geçen üç farklı kişinin adları:

Najm-al-Dawlah abu-'Abdallah Muhammed
Najm-al-Din abu Talib ibn-'Ali-Kurd
Najm-al-Din ibn-Masal
Najm-al-Din İlghazi ibn-Urtuq ; yani ibn-ARTUK


"Kürt tarihi" olarak kabul edilen Şerefname'yi yazıp Selahaddin'i Kürt gösteren Şeref Han ya da 
Şerefhan Bitlisi 1543-1599? arası yaşamıştır.


"Şerefname'yi Rus subayları sözde İran'daki el yazması eserler içinde bulmuş, Çarın hizmetinde olan Charmony ise şekillendirmiştir. Kitabının pek çok bölümünde Charmony, Kürtleri de bu kitaba dahil etmek için bazı uydurmalar yapmış hatta intihalde bulunmuştur. Şerefname'yi çevirenler konar-göçer anlamındaki "Ekrad Taifesi" ifadesini "Kürt Ulusu" olarak tahrif etmişlerdir. Kısaca Batı, Ekrad'tan bir Kürt ulusu yaratmaya çalışmıştır. Rus ordusu içinde Ermeniler işe ilgili propaganda çalışmaları yapan ve daha sonra Kürt tarihi yazmakla görevlendirilen iki bilim adamı gerçekte ise Rus subayı olan Vladimir Minorsky ve Basili Nikitine tarafından yazılan kitaplar ise 1940 yılından sonra basılmıştır. Şerefname'den sonra en çok ilgi gören kaynaklardır."

Doç.Dr.Sait Yılmaz 
Kürtlerin Kökeni ve Kürtçülük


ki; Üsame Munkız  ve Selahaddin Eyyubi (1138-1193)'den önce Kaşgarlı Mahmud (1008-1105)'un kürt kelimesi ile ilgili bir açıklaması vardır...."İlkbahar ve sonbahardaki suların içerisindeki buz parçalarının adı “kürt”tür. Bugün öğreniyoruz ki; Dağıstan, Kazan; Karaçay’da da yağan kara “kürt” denmektedir."


Üsame İbn Munkız ise Selahaddin'in çağdaşı ve danışmanıdır...

KİM HAKLI?







 ilgili: 
Prof.Dr.F.Kırzıoğlu
KARLUK-KARDUK - OĞUZ - AFRASYAB - ŞEDDADOĞULLARI - RAVAD - SELAHADDİN EYYUBİ



"Yazılı kaynaklar m.ö. III-I binyıllar boyu Ön Asyada Subar, Aratta, Kut, Turuk (Türk), Kumuk, Kuman, Alban, Aran, Saka, Kaspi, Ermen, Bars, Padar, Azar (Azer), Gamer, Göger, Gar­gar, Sangi-but (Zengi boyu), Kaşkay, Urmu, Kızıl-bud Kızıl boyu), Polad ve b. siyasi kurumla­rın (bölge, ülke, şehir, devlet, beylik) adını çekiyor ki, bunların ekseri türk etnotoponimleridir."  
Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu











...at the head of three hundred horsemen and two hundred Turcopoles, the latter the archers of the Franks....

footnote:
TURKUBÜLİ : diacritical points lacking in the manuscript. The word is defined by Usamah as, "the archers of the Franks". So these must have been native mercenaries in the service of the Franks. Evidently they were the children of Turkish or Arab fathers and Greek mothers.



....300 atlı ile 200 Turcopoles'in başında, Frankların ikinci okçuları....

Dipçe:
TURKUBÜLİ (!): yazının eksik bölümü. Üsame tarafından "Frankların okçuları" olarak tanımlanır.Bunlar Frankların hizmetindeki yerli paralı askerleri. Belli ki babaları Türk ya da Arap, anneleri de Yunanlı.



Turkubüli; belli ki babaları Türk, yoksa Turku demezdi....SB













Salahaddin Ayyubi, a great Turkish leader.....
King Richard the Lionheart  and Salahaddin Ayyubi -  Third Crusade 1191







Atabek, İlghazi, Tughdakin : Turkish

Turkoman, Timurtash : Turkish