Kıpçaklar hayli uzun mesafelere yolculuk ederken, sürekli hareket halindeki halkların hayatında önemli bir tutmak zorunda olan yük arabasından faydalanıyorlardı. Hareketli hayat tarzı, göçebeleri, dayanaklı ve güçlü hayvanlardan faydalanmaya, kulübelerini tekerlekli arabalar üzerine kurmaya zorlamıştır. Kazakistan'daki bu geleneksel nakliye türünün arkeolojik verilerin yanı sıra, yazılı kaynakların da işaret ettiği gibi ta İskit-Sakalar döneminde mevcut olduğu görülmektedir.
İskitlerde tekerlekli arabaların bulunduğu konusunda Hipokrat, Heredot ve Strabon gibi antik dönem yazarları bilgi vermektedirler. Bunlardan Strabon'un anlattığına göre göçebelerin kulübeleri keçeden yapılmış ve içinde yaşadıkları arabaların üzerine çekilmişti. Çarvacı-göçebe bozkırlı halkların tüm tarihleri boyunca seyyar kulübe olarak araba vardı ve Kıpçaklarca da iyi bilinmekteydi. Plano Carpini, Rubruk ve İbni Battuta bundan söz etmektedir. Bu arabalar bir hayli insan alabiliyordu. Göç sırasında veya sürekli hareket halindeyken kullanılan bu arabalara kuyme deniliyordu ve içinde yalnızca kadınlar ve çocuklar yaşardı.
Rubruk şöyle der: "Kadınlar öyle güzel arabalar yapıyorlar ki, ancak resmini çizerek size anlatabilirim... Bu arabalar genç kızların yaşadıkları odalar gibiydi."
15.yüzyıl yazarı İbni Battuta'nın kaleminden çıkan satırlar ise şöyle: "Deşt-i Kıpçak'da onların hanımları içinde gümüş yaldızlı bir perdenin çekildiği araba üzerindeki bir kulübede seyahat ederler."
Bu arabalara öküz, at ve develer koşuluyordu. Plano Carpini'nin dediği gibi, "arabaların bazılarını çekmek için bir öküz yeterliydi; daha büyükleri için iki, dört ve büyüklüğüne göre, gittikleri yere ve savaş durumuna bağlı olarak daha fazla öküz gerekiyordu.. Onlar, arabalarını yanlarından hiç ayırmıyorlardı."
Bu arabalar, savaş zamanlarında da göçebelerin korunma aracıydı. Suriyeli Mikael, Kıpçakların göreneklerini anlatırken, bu tür savunma vasıtasına özellikle dikkat çekmiştir. "Onlar Türklerin bir şubesidir. Dilleri Türkçe'dir; gittikleri her yere kadınlarını, çocuklarını ve mallarını beraberlerinde götürürler. Kamp çevresine duvar gibi çevreledikleri ağaç arabaları sayesinde korunurlar."
Bu Türk savunma taktiği hakkında daha detaylı bilgiyi Anna Komnena vermektedir: "Arabalarını daire halka şeklinde yapıyor, üzerini gönle kaplıyor, karılarını ve çocuklarını içine oturtuyor; saldırıları arabaları vasıtasıyla uzaklaştırıyorlardı. Arabaları parçalamak, bu orjinal istihkamların ortasına dalmak mümkün değildi. Düşman bu arabaları kuşatmak istediğinde, bazı savunma taktikleri uyguluyorlardı. Birçok arabayı birbirine bağlıyor, aralarında huruç boşlukları bırakıyorlardı. Savaşçı birlikleri bu boşluklardan dışarı fırlıyor, düşmana saldırıyor ve tekrar halkanın içine çekilip bekiniyorlardı."
Pazırık kurganlarındaki mezarlarda dört tekerlekli yük arabaları bulunmuştur.
Servan M.Ahincanov
Türk Halklarının Katalizör Boyu: Kıpçaklar
Selenge Yayınları,2009
NOT: Yeni Dünya'ya giden "Avrupalıların" savunma mekanizması tanıdık geliyor mu? Yukarıda Anna Komnena'nın anlattıkları 12.yüzyıla ait iken, Amerika'daki Avrupalıların kendilerini Yerlilerden korumak için uyguladıkları savunma sistemi aynı olmakla birlikte 18.19.yüzyıldan..... Kaderin cilvesine bak, Türklerden öğrendiklerini uygulamışlar... SB
EK:
"Antik yazarlara göre, göçebe orduları (aşiret ve kabile) Massagetler ve İskitler arabaları ile stepleri geçerdi. Her ailenin bir çift öküzü ve arabası vardı (sekiz bacaklı İskitler), ki onların eviydi. Vagon insanları burada doğar, yaşar, çalışır ve ölürdü. Erkekler at üstünde iken, kadınlar çocukları ve ailenin tüm mülkiyeti bulunan vagonları sürerdi."
"According to ancient authors, nomadic hordes (Large relatives communities (aşiret)/little (kabile) - tribals) Massagetae and Scythians moved across the steppes in carts. Each family had a pair of oxen and a cart ("eight-legged Scythians"), which served as her permanent home. The wagon people were born, lived, worked and died there. The men traveled on horseback, and the women ran the wagon, which were their children and all the family's property was." (google translate from russian)
"По сообщениям античных авторов, кочевые орды (родовые или племенные) скифов и массагетов двигались по степям в повозках. Каждая семья обладала парой быков и повозкой («восьминогие скифы»), которая служила ей постоянным домом. В повозке люди рождались, жили, трудились и умирали. Мужчины передвигались верхом на коне, а женщины управляли повозкой, в которой находились их дети и всё имущество семьи."
The population of Western Siberia and Trans-Baikal in the Scythian-Sarmatian time.
Chapter first. Altai and Tuva. Altai steppe and prialtayskaya (MP Gryaznov)
"Sekiz Bacaklı İskitler" den bahsedilince aklıma Odin ve Sekiz Bacaklı Sleipnir geldi. :)