GÜNEŞİ KARŞILAMA BAYRAMI - YILBAŞIGÜN YANIRGAN - GÜN CANIRGAN
YENİLENMİŞ GÜN BAYRAMI
Akay Kine (Kynyev)
“İlk bayram olan Yılbaşı, Güneş’in durumuna göre ayarlanır. Bu bayramın gününün belirlenmesinde Ay’ın döngüsü dikkate alınmaz. En uzun gecenin ve en kısa günün olduğu zamana denk getir. Bu bayrama Yılbaşı Bayramı ya da Güneşi Karşılama Bayramı denir. Bu dönemde Altay soğuk ve karlıdır. 21 Aralık'ı 22 Aralık'a bağlayan gece en uzun gece, en kısa gün yaşanır. Daha sonra Güneş artık çıkmaya, Gün-Güneş uzamaya başlar. Günün uzamaya başlamasına biz "Güneş yenilendi" diyoruz. Gün-Güneş uzamaya başlayıp gün yenilenince yılbaşı olur.
Güneşi Karşılama Bayramı ailevi bir bayramdır, çünkü onu herkes kendi ailesiyle kutlar. Bu bayramda Erlik Bey'e şükran sunulur ve dua yapılır. Ayrıca Gök, yer ve ev hayvanlarına dua yapılır, onlar yüceltilir, onlara teşekkür edilir, onlara alkış yapılır. Bu bayramdaki neredeyse tüm semboller yeraltına ait göstergelerdi.
Yılbaşında Güneş’e karşı bir köknar ağacı dikilir, onu ortaya alıp Güneş’in dönüşünün tersi yönde 7 kere bu ağacın etrafında hep beraber dönülür Ağacın etrafinda, Güneş’e karşı, hep birlikte yapılan 7 kere dönme ritüeli, Erlik Bey’e ulaşmak içindir. Çünkü yeraltı 7 kattır. Sembolik olarak 7 kere alkış yaparak dönülüp her dönüş, (her bir katın aşılması anlamındadır) ona ulaşılır. Dönülerekve ağacı değişip şekerleme ve yiyeceklerle süsleyerek toprak ile suyun maddi başlangıcına güç verilir. Toprak ve suyun üzerinde Erlik Bey’in gücü ve hâkimiyeti vardır. Yılbaşında ağaç dikmek geleneği şu anda Hıristiyanlarda devam etmektedir. Bu adet onlara bizden gitmiştir.
Yılbaşı ağacı için neden tören yapılmıştır? Bunu değişik yerlerde değişik şekillerde anlatırlar. Tarih boyunca bu tören farklı açıklamalarla yapılmıştır. Bu tören dünyanın yaratılışıyla da alakalı bir şeydir.
Gök Tanrı diye anılan Üç Kurgustan, 3 çocuğu arasında dünyayı paylaştırırken, büyük oğlu Erlik Bey 'Ben en büyük ve güçlü çocuk olarak bize bakan toprak ve suyun tüm gücünün sorumluluklarını kendimde taşıyacağım' demiştir. Çünkü toprağın gücü, tüm maddi başlangıçtır. Bu nedenle, toprağa Toprak Ana diyoruz. Toprağı, kadın olarak doğurgan kabul ediyoruz. Çünkü Gök'ten inen o ak tohum, toprağa girmiş ve orada 9 ay kalmış ve 9 ay boyunca gelişmiştir. Bu anlayış bizim dedelerimizle, bizim ritüellerimizde kendisi korumuştur. Doğum, ölüm, nikah zamanlarındaki ritüellerimizde kendisini korumuştur. Doğum, ölüm, nikah zamanlarındaki ritüellerde günümüzde de hâlâ yaşatılmaktadır. Erlik, Kurbustan'dan sadece bir kazığın açacağı delik kadar küçük bir toprak istemiştir. Gök Tanrı bu isteği kabul etmiştir. Erlik Bey yere bir kazık koymuş ve derin bir delik oluşturmuştur.
Tanrı, Türk töresine uygun düşecek şekilde Gök'ü küçük kardeşe, yani Bay Ülgen'e vermektedir. (Çünkü Türk töresine göre miras ev, ocak küçük çocuğa devredilir). Erlik Bey de Gök'de zorluk olmadığını düşündüğü için 'yukarıdaki gök başlangıcını, küçük kardeşim alsın' demiştir. Yerin ortasını da ortanca oğul alır. Yani erkek başlangıcı olan 9 kat Gök'ü Bay Ülgen'in 9 oğlu, 9 kardeş, 9 katmanda yönetir. Dişi başlangıç olan yedi kat toprağı Erlik Bey'in 7 kızı, 7 katmanda yönetir. Bu iki başlangıç bir yerde birleşerek, orta dünyayı oluşturur.
Biz de yılbaşında, Erlik Bey'in toprağın derinliklerine çaktığı kazık gibi yerin dibine gitsin, aşağıya ulaşsın diye Aşağı Dünya'ya ait olan köknar ağacını (Yılbaşı ağacının adı köknardır) dikerek toprağın altına nüfuz edip toprak ve suyun gücünü davet ederiz ve onların gücünden kendimize güç alırız. Toprak ve suyun üzerinde Erlik Bey'in hâkimiyeti var. Yılbaşında diktiğimiz köknar ağacı Erlik Bey'e ait ağaçlardandır. Sembolik olarak, Erlik Bey'in bir parmak ucu kadar sahip olduğu yere ve açtığı deliğe o ağaç dikilir. Yeni yılda hediyelerle bu ağaç süslenir ve bu ağaca değişik ödüller verilir. Ağaca asılan hediyeler genelde yiyecek türü olmuştur.
Gök Tanrı İnancının Bilinmeyenleri
Akay Kine'nin Bilgileri Işığında
Günnur Yücekal Arpacı
***
Nar'ın anavatanı Orta Asya'dıri bu da Sumerliler vasıtasıyla Mezopotamya'ya geldiğini gösterir. Nar'ın karşılığı Sumercede > Nur // Akadcada > Nurmu*. "Nur" Arapçada ışık, Moğolcada (нар = nar) güneş anlamındadır. Macarcada da güneşe (güne) "nap" derler. Hindistan'da ise 'nar'a "anaar (अनार)" denir.
Türkçe > nar; Berekettir, bolluktur, anatanrıçadır, dişildir. Güneş (ışık) ve 'ana' olmasaydı bolluk-bereket olabilir miydi?
Antik kentimiz Side'nin kelime anlamı da Nar'dır. Nar meyvesi kentin sembolü olarak kullanılmıştır. Kentin baş tanrıçası Athene, Atina Athene'sinden farklı olarak atribüsü Nar'dır ve bereketi simgeleyen anatanrıça kültü ile birleştirmiştir. Ayrıca Athene'nin ne kendisi ne de adı Grekçe değildir. Pelasg kökenli olduğunu söylerler ama adının Ak-Ene'den geldiğini ve Türkçe olduğunu söylemezler... ;)
SB
*Arapçanın atası Akadcaya Türkçenin etkisi için Elşad Alili'nin makalesi ile Naim Onat'ın makale ve kitaplarına bkz.