Solda: Ektor ile Ajax'ın karşılaşması. Ajax, Ektor'un hala (Hesione) oğlu TEUCER'ın babadan (Telamon) kardeşidir. MÖ 490-480
Sağda: Ektor (üzerinden yazar) ile Menelaos. Truvalı savaşçılardan Euphorbus'un ölüsü için mücadele ederken.
Aşil'in arkadaşı Patroklos'u Ektor öldürmeden önce Euphorbus yaralamıştır. Euphorbus ise Menelaos tarafından öldürülmüştür. MÖ 610
İlyada ve Odysseia destanlarını en iyi bilen isim Doç. Dr. Sema Sandalcı ile İlyada ve Odysseia destanlarını, çevirilerin hazırlık süreçlerini, Troia Savaşı'nın Ege'nin her iki yakasında yarattığı zincirleme etkisini ve günümüz dünyasında ele alınış biçimlerine dair geniş bir söyleşi gerçekleştirdik...13 Eylül 2017-Odatv (sadece aşağıdakini buraya aldım detaylı linkte)
Odatv: "Homeros Sözlüğü’nü de hazırladınız. Madem Homeros Batı Anadolulu, bu sözlüğün önemini ve Türkçe açısından bağlantısı olup olmadığı konusunda neler söylersiniz?
S.Sandalcı: Bu destanlar 3000 yıl öncesine ışık tuttuğu için ve kullanılan lehçenin Batı Anadolu ağırlıklı olmasından dolayı bu sözlüğü hazırladım. Kelimelerin bazılarının az da olsa Hitit diliyle benzerlik gösterdiğini (doğurmak, olmak, diz, kilit gibi) bazı kelimelerin daha sonra gelişen Latinceye kök oluşturduğunu (narin, domuz, ulumak, diz, doğurmak gibi), yine bazı kelimelerin Yunancanın erken dönemine tanıklık ettiğini fark ettim. Bir kültürün zenginliğinin göstergesi açısından dil önem arz ettiğinden, Homeros’taki kelimelere bakarak döneminde somut – soyut hangi imgeleri ve nesneleri bildikleri ve kullandıklarına dair temel fikir edinebiliriz. Bu kelimelerin Batı Anadolu kaynaklı olması bölge kültürü için önemlidir. Örneğin, “Yer yarılsa da bizi yutsa” ya da “Kötü sözleri tanrılar yele versin” gibi günümüzde bile bize yabancı olmayan deyişlerin; “düşmenis” (iyi niyetli olmayan ya da istenmeyen kişi), “telgo” (etkilemek, cezp etmek), “kopre” (hayvan pisliği), “avlake” (su kanalı), “oüzün (üzüntü, hüzün, acı, keder) gibi kelimelerin aynı bölgede kuşaktan kuşağa devam ettiğini ve dolayısıyla en az 3000 yıldır kullanıldığı görülmektedir. Araştırmacıların yanı sıra, halkımız da bu sözlüğü alır ve kelimeleri gözden geçirirse, aynı coğrafyada süre gelen kelimelerle kültür yolculuğu yapabilecektir."
NOTLARIM
(S.Bayraktar):
* Türkçe kelimelerinin bulunması gayet normaldir. Truva, Kimmer, İskit Türkçe konuşur. Pelasglarda bile Tepe kelimesi vardır, birçok kelime/ad Türk boylarında boy adı veya şahıs adı olarak görülür. Hitit metinlerinde bile anlamıyla aynı olan ATA'ya rastladıktan sonra....
* Homer bir İyonlu, dolayısıyla Pelasglı:
İonlar, Pelasgların soyundan gelir, Pelasglar Hellence Olmayan dil konuşur, yani Hellen değillerdir (İonlar da Hellen değildir, lakin göç sonrası karışmışlardır). Aynı zamanda Pelasgların bir kolu olan "Sea People" dedikleri "Deniz İnsanları- (Mısır kaynaklarında: Tursha-Toorsha)", diğer adları ile Etrüskler (ya da R'Asenra, Tarkan veya TURAN olan), Mısır, Fenike ve İtalya'ya gitmiştir. Truva savaşından sonra gelen ve tüm dünyada "Grek" diye tabir edilen, lakin farklı boy adlarına sahip olan "kolonistler" ile ilgili anlatılan mitolojik hikayelerde "erkeklerini öldürüp kadınlarını eş olarak aldıklarından ya da yerli halkı kovduklarından" bahseder. Bu "yerli halk" İonlar'dır. "Hellenlerin" göçü öncesi etkin dil ise Türkçe gibi eklemeli yapıya sahiptir, ki, MÖ.4.yy'da bile bölgede 4 farklı dil mevcuttur!
Homer, Truva savaşından 400 YIL SONRA, MÖ.8.yy'da yaşadığı düşünülen ve farklı dil ve lehçelerle kulaktan kulağa ozanlar vasıtasıyla gezen bu halk destanlarını bir araya getirip, ilaveler yapmıştır. B.Powell destanların yazıya geçirilmesi için “Grek Alfabesi”nin icat edildiğini yazar (alfabe/yazı da ancak MÖ.6.yy'da tam manasıyla oturmuştur) Ayrıca Homer’in kitaplarını Eğriboz Adası’nda (Euboia) yazdığı düşünülür. Homer’in orijinal kitaplarından hiç biri günümüze gelememiştir. Efesli Zenodotus (İskenderiye kütüphanesinin ilk müdürü- MÖ 3.yy) Homer'in iki kitabını da derlemiş ve "düzenlemiş"tir! Dönem ise Hellenistik dönemdir, ki Zenodotus'tan sonra da kitaplar sürekli değişime uğramıştır. En önemlisi de, Homer'in kitaplarında hiç bir şekilde "Grek" kelimesi geçmez, ama bugün diğer dillere çevirilirken kullanılır! Kısaca, bugünkü çeviriler hangi yüzyıldan kalan kitaptan yapılmıştır? "Orjinal kitap" mıdır?...
B.Powell'a göre Homer'in kitabı bu tip bir alfabe ile yazılmış olmalı (farazidir!)
"It is conceivable that Greek alphabetic writing was invented to record business accounts; or that it was repeatedly reinvented with minor variations in the consonantal system; or that Homer himself wrote down his poems so they would not perish; or that Homer taught his poems verbatim to the first in a line of successors, repeating them until the successor got them right, and somebody wrote them down later; or that the adapter devised the alphabet to record hexametric poetry in general, or to record a poet of whom all trace is lost, while a near contemporary approached Homer and wrote down the Iliad and the Odyssey... We cannot separate the recording of early hexametric poetry from Homer."
* Troia - Truva - İlias adı:
Makalede "İlias" adı ışıldayan olarak verilmiş. Hitit metinlerinde adı Wilusawa olan Truva Türkçe'dir = İL-AS, AS Türkleri (tıpkı Assuwa veya Asia daki gibi!); Turuva = TUR, Türk kelimesinin kök hecesi!
* Truva'dan hain çıkmıştır:
Priam'ın kızkardeşi Hesione'nun Salamisli Telemon'dan olma oğlu TEUCER (aynı zamanda Ajax ile yarı-kardeş), her ne kadar "Asyalı" olarak, hem köken hem de dili açısından aşağılanmışsa da, Akalar tarafında Dayısına karşı savaşmıştır! Ayrıca, Aeneas, Antenor ve Dolon gibi Truvalılar'da ihanet edenler listesinde yer alır. (bknz. Traum und Wirklichkeit Troia)
* Akhilleus ve Patroklos (Ajax için de derler)'un mezarlarının Truva'da olduğu kesin değildir!
* Menelaos'un karısı Helene'nin kaçırıldığı kesin değildir! Kaçırıldıktan sonra Mısır'da bırakıldığı da söylenir. Herodot ve Dares Phrygius'a göre ilk kaçırılan kişi Priam'ın kızkardeşi Hesione'dir ve geri vermedikleri için misilleme yapıldığı yazar. Yoksa herkes kendi çıkarına göre mi dizelemiş? Bu sebeple de kaçırılma hadisesi sorunludur. Ve Evet, bu bir sömürge savaşıdır, ticaret yollarının kontrolü için Akalar saldırmıştır!
* Athena, Apollo, Artemis "Grek" kökenli değildir! Gerçekte ise, "Hellen" mitolojisi Truva savaşından sonra gelişmiştir. Schliemann bile Athena'nın savaştan sonra "Hellenlerin" ödünçlediğini yazar. Sonrasında göçle gelenler bile "Kültür" getirmemiştir, Anadolu'nun kültürünü benimsemiştir! Bunu Halikarnas Balıkçısı'da açıkça belirtir!
* Kahraman olan "İşgalci Akhilleus ya da İşgalci Odysseus" değil, Hektor (Ektor)'dur, Sarpedon'dur! (Sarp kelimesi bile Türkçe kökenlidir!) Ki, Odysseus kelimesinde Odin kelimesi rahatlıkla görülür, Odin ile Odys aynı kişi olabilir, kelimenin kök hecesi OD ile her ikisinin de "yolculuk" yapmış olması düşündürücüdür! Odysseus'un rakiplerini yendiği "OK" yarışında kullandığı YAY bir İSKİT, yani TÜRK yayıdır!
Ayrıca, 10 yılını savaş meydanında geçirmiş, üstüne 10 yılını da dönüş yolculuğunda harcamış olan Odysseus rakiplerine nazaran artık "genç" değildir! Lakin mükemmel bir şekilde 12 baltanın gözünden okunu geçirir! Odysseus'un Yayı tipik bir İSKİT YAYI'dır. Bu hikayesi Bamsi Beyrek'in hikayesi ile birebir örtüşür.
Bu yay, "Oxulos"un (Oculus olarak ta geçer) soyundan gelen İphitos (ki MÖ 9.yy'da yaşadığı söylenir!)tarafından Lakedaimon (Spartalıların Atası) ziyareti sırasında Odysseus'a hediye edilmiştir! "Oxulus" kelimesinde bile "OK" ve "ULUS" kelimeleri rahatlıkla görülür. "Oxulus" ise, Ares'in (AR+ES =ɛəriːz= ER+İS - ERİ - ER) yani İskitlerin en önemli, Kılıç/Savaş tanrısı (ruhu) soyundan gelir! Oğuz kelimesinde de OK-ÖK (Ok-u-z, boy, kabile, yüksek anlamına da gelen OK) vardır!
Ceyhun (Amuderya) nun antik dönem adının OXUS olduğunu da hatırlayalım. Tıpkı Oğuz - Okuz - Öküz = Boğa = Toros = Tauros = Tau = Dağ olması gibi. Bu da "Toros Dağı"na "Dağ Dağı" dediğimizi ortaya koyar! Başka bir şey daha: İrlandalı James Joyce'un yazdığı "Ulysses" kitabının adı! Çünkü Odysseus diğer bir adı da Ulysses'tir. = OD-ULU .
Etrüsklerde adı Uthuze - Oduze. Bazılarına göre, Bilgemiş destanında bizim Nuh diye bildiğimiz, Utnapiştim'tir ve Uthuze'nin onun adından geldiği öne sürülür. Ve bu sebeple de Romalılara Etrüsklerden Ulysses olarak geçmiştir denilir. (UT=UD=OD)
Ve Albrecht Dihle'ye göre Odysseus "Grek" kökenli değildir. ;)
İşte o ara gök gözlü tanrıça Athena koydu aklına,
İkarios'un kızı uslu akıllı Penelopeia'nın,
yayı ve kırçıl demiri sunmasını taliplere,
ve başlamasını Odysseus'un konağında ölüm yarışına.
İndi yüksek merdivenden, kendi katından aşağı,
güzel kıvrılmış anahtarı almıştı güçlü eline,
tunçtan bir anahtardı bu, kulpu fildişinden.
Gitti hizmetçi kadınlarıyla hazine odasının en dibine,
orada efendinin en pahalı malları vardı,
tuncu, altını ve çok işlenmiş demirleri,
orada, insanları inletecek nice oklar arasında,
geri tepen yayı vardı ve ok dolu okluğu.
Bunları tanrılara benzer İphitos vermişti, Eurytos'un oğlu,
Lakedaimon'a konuk gittiğinde Odysseus'a armağan diye.
Odysseia 21:1-15
Homer'e göre Eurytus okçuluğu ile övünmekte ve gurur duymaktadır. Apollo'ya meydan okur. Apollo Eurytus'u öldürür, böylelikle yay da miras olarak Eurythus'un oğlu İphitus'a kalır. Odysseus ile İphitus arkadaştır ve Odysseus'un Sparta (Laomedon) ziyaretinde yayı hediye olarak Odysseus'a verir. Odysseus karısı Penelope'nin taliplerini yendiği ve öldürdüğü yaydır.
HERKÜL ise...
Heredot'un kitabında İskitlerin atası Herkül veya Targitay olarak geçer. Herkül-Erkül-Köroğlu-Bilgemiş . Herkül'e de okçuluğu bir İSKİT öğretmiş, hatta Yay'ı Herkül'e hediye etmiştir.
Herodot'ta Saka/İskit atası olarak geçen iki isim: →Targitay / Herkül; peki Herkül kimden esinlenilmiş: ← Bilgemiş
"Odysseus'un yayı, muhtemelen İskit yaylarına benziyordu"...
"Odysseus bow probably looked like the Scythian bows"...
GORUTOS
"Herkül yayını, germek için güçlü olan oğullarından biri olan İskit'e verir. İskitler özel bir kombinasyonu olan sadak ile gorytus denilen yay kullanıyordu. (29, gorutos kelimesi Odysseus'un yay (çantası?!) olarak destanda geçiyor.)"
"Heracles gives his bow to Scythes, the only one of three sons who could bend the bow. The Scythians used a special combination of Quiver and bow case called a gorytus. (29, the word gorutos is used of Odysseus's bow case: Odyssey 21:54)"
Homer destanında Odysseus yayı için GORYTO (gorutos: orjinal dilde: γωρυτῷ, gorytó, ingilizcede 'corytus'da diyorlar) kelimesini kullanır. Lakin bu kelime tüm dillere "yay" olarak çevrilmiştir! Türkçe'de g/k değişimi ile Yunan alfabesindeki Y nin U okunması ile : GORYTO aslında GORY - GORU- KORU 'dur. Tıpkı Medusalara Gorgon, yani Korkon = Korkmak'tan gelmesi gibi! Silahtır evet, ama aynı zamanda KORUMA amaçlıdır, KORU'dur.
"Oradan uzanıp aldı çiviye asılı yayı ve
yayı çepeçevre saran parlak kılıfı.
Olduğu yere çöktü, dayadı onu dizlerinin üstüne,
ve hıçkıra hıçkıra başladı kılıfından çıkarmaya,
Ağlayıp sızlandıktan sonra doya, doya,
büyük sofaya, soylu taliplerin yanına yürüdü gitti,
elinde geri tepen yayı vardı, bir de okluğu,
ve okluğun içinde, iniltiler kopartacak bir sürü ok." (21:54)
"Hellen" tipi uzun yaylardan (long bows) olsaydı, diz çöküp ok atamaz . Geri tepen yay "composit" dedikleri Asya tipi yaydır ve Oklar da gürültü çıkaran yani ıslık oklarıdır! Odysseus'un yayına "İskit Yayı" diyenler de varken.... Odysseus, farklı bir birey midir, yoksa Odin'in bölünmüş hali midir, yoksa sadece aynadaki görüntüsü müdür? Bunun açıklağa kavuşması gerekir... Sonuçta, Odin de Odysseus'ta Truva Savaşı'ndan sonra yollara düşmüştür... Türkçe bilmeyen ya da bilmek istemeyen kişi de uydurur durur! Sen de onu "Sayın falan" sanırsın...
ARCUS kelimesinden türetilen ARCHER (OKÇU) da Türkçe'de ARKA'den gelmektedir; Sadakların taşındığı yerdir aynı zamanda.
Uzun Yay'a örnek : Artemis-Aktaion, MÖ 5.yy
* Zeus İda Dağı'dan Truva savaşını izler, evet, o doruğun adı da GARGAR'dır. Gargarlar İskit Boyu olan HALUP (XALUP) ya da GAŞKA-KAŞKAlar'dır. Zeus'un oturduğu diğer dağ ise OLYMPUS adını taşır ki; Yine Yunan harflerinden Y nin U okunması = OLY -OLU - ULU (ULUDAĞ), yani Türkçe'dir! (Pus/Bus=sis, duman)
* Truvalı kadınlar erkekleri ile eşit iken, "Hellenler"de ikinci sınıftır! Hiç bir hakları bulunmamaktadır.
- Atina'da, evli bir kadının yaşantısı hiç de özenilecek, imrenilecek bir şey değildi. Kızlar için jimnazyum, okul, öğretim yoktu. Evlerde, evlerin kadın bölümü, bir harem bölümüydü. Çoğu zaman kapısı kilitli dururdu. Burada, Atina'nın o zamanki atasözlerinden birkaçını anmanın yeri geldi: "Çarşıda ve sokakta bir kadın görürsen, bu kimin karısı ya da kimin kızı diye değil, bu kimin ninesi diye sorabilirsin." "Adı anılmayan ve kendinden söz ettirmeyen kadın, iyi bir kadındır." Çünkü, ihtiyarlamamış bir kadının çarşıda - sokakta görülmesi çok ayıp sayılırdı. Kızlar ancak ana babalarıyla, evli kadınlar da ancak kocalarıyla yemek yiyebilirlerdi. Evliliklerinde sevginin yeri yoktu. "Sevmek için bir oğlan, çocuk yapmak için de kadın gerektir...” - Halikarnas Balıkçısı - Hey Koca Yurd
Demokrasi Yunanistan'dan mı çıktı demiştiniz? ;)
* Sema Sandalcı: "Bu arada Gelibolu savaşında İngiltere’den gönderilen gemilerden birinin adının Agamemnon olması, Troia savaşına bir gönderme olduğunu gösterir. Fakat İngilizler Agamemnon’un gerçek ruh yapısını ve eskiçağın değerlerini iyi bilselerdi bu savaşta Agamemnon’un Türklerden yana olacağı şeklinde bir yorumda bulunmamız da yanlış olmayacaktır."
SB : Yukarıdaki yorum tamamıyla yanlıştır. Birincisi, Truvalılar Türk boylarının atalarındandır. İkincisi, 30 Ekim 1918 de Agamemnon zırhlısında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile ülke İŞGAL EDİLMİŞTİR....! "Agamemnon'un Türklerden yana olacağı" demek kesinlikle kabul edilemez! Etki ajanı falan mısınız siz?...
Saygılar,
SB.
kaynaklar:
Barry B. Powell 'Why Was the Greek Alphabet Invented? The Epigraphic Evidence'
Albrecht Dihle 'A History of Greek Literature: From Homer to the Hellenistic Period'
Kendall Schmidt 'What was so special about the bow of Odysseus?'
George E.Dimock 'The Unity of the Odyssey'
Oktay Doğangün 'Ana Türkçede bir ana kavram: *hok “ok; yüksek”'
Etruscan Life and Afterlife: A Handbook of Etruscan Studies
Tom Winter 'The Place of Archery in Greek Warfare'
Edwin M.Yamauchi 'Foes From the Northern Frontier: Invading Hordes from the Russian Steppes'
Todd Clary 'Scythian Weaponry and Greek Myth'
Destan tarih iken, Mitoloji tarih değildir, lakin her kahraman kişiliğin arkasında gerçek bir kişilik durur.