Kız Öldün Tepesi = Ölüg Ene Tepesi
2800 yıldır Türkçe olarak anılan yer
Lahit Troya Müzesi/Çanakkale'de sergileniyor
Güzelliği ile Akil’in gönlünü çalan Pölüksene, Kral Pirim ile Ece Aba’nın en küçük kızıdır. Ancak ne İlyada ne de Odisey destanlarında Pölüksene’nin adı geçmez. Gerçek şu ki, aslında bu prensesin adı Pölüksene bile değildir. Hatta belki de Kral Pirim ile Ece Aba’yla da ilgisi yoktur.
Pölüksene’deki –sena/sene hecesi Sumercedeki defin ağıdı anlamındaki Ersemma sözünün ikinci hecesiyle sesteş. Ancak Polyxena’nın okunuşu Polüksene, yani Polük-ene olarak geçmekte. Bu da bize Poluk/Pölük sözünün Türkçede ‘ağıt yakılan, dua edilen yer’ ya da ‘ölmüş, cenaze’ anlamında olan ölüg/ölük sözünden oluşturulduğunu gösterir ki Sumercedeki anlamı da aynıdır. Hatta Pölüksene’nin adı ölümüyle ilgili anlatılan söylenceyle de uyuşmaktadır. Türkçe konuşan yöre halkı ölen bir gençkızın arkasından ağıt yaktıkları yere Ölüg Ene demiş. Ancak Yunanca konuşanlar bu sözcüğün anlamını bilmeden özel bir ad sanarak eserlerinde Polyxena’yı kullanmış.
Pölüksene’nin öldürülmesini ilk kez MÖ.8.yy’da ‘Homer’in öğrencisi’ dedikleri Miletoslu Arktinos’un “İliou’nun Yıkımı” adlı eserinden okuruz. Arktinos’a göre Akhalar şehri ateşe verirken Neoptolemos Pölüksene’yi Akil’in mezarı başında kurban eder. Sebebi ise evlilik vaadiyle Akil’in tuzağa düşürülüp Pars tarafından Apollon tapınağında öldürülmesidir ki bunu Dares’in eserinden de okuruz. Pölüksene’nin söylencesini daha sonra ilavelerle zenginleştirip anlatanlar sırasıyla, MÖ 6.yy’ın şairi İbukus ile MÖ 5.yy’ın şairleri Sophokles ve Euripides’tir. Yani kurban hikâyesinin anlatımı genellikle MÖ 6.yy’dan sonra görülür. Dönemin sanatçıları da bu sahneyi sanat eserlerinde işlemişlerdir.
“Oğuz Kağan Destanı’nda ‘Gök Tengrige men ötedüm’ cümlesinden de Tanrı’ya borcu ödemek anlamında” ve “Ötüklük kişi > hakandan dileği olan kimse”, anlamına da geliyorsa, (Akil/Ağil'in oğlu) Neoptelomos hakanı olarak gördüğü Aka Memnon’dan Akil’in ölümüne karşın Pölüksene’nin canını istemesi onu Ötüklük kişi yapar. Böylece tanrıya olan borcunu Pölüksene’nin canıyla öder. Her iki şekilde de Pölüksene sözünde ölüg-ene ve ölüg sema’yı hem sesteş, hem de anlamdaş olarak ölüm ile yakarılan yeri görürüz.
1994 yılında Biga’nın Gümüşçay beldesinin Kızöldün Tepesi’nde MÖ 520-500 arasına tarihlendirilen çok iyi korunmuş bir lahit çıkarıldı. Üzerindeki betimlemelerden dolayı da Pölüksene Lahti olarak adlandırıldı. Lahitin tarihi ise Miletoslu Arktinos ile İbukus’tan sonraya denk geliyordu. Demek ki bu söylence daha çok Batı Anadolu’da anlatılmaktaydı ki anakara Yunanistan’da yapılan hiçbir sanat eserinde görülmüyordu. Kurban sahnesinin betimlendiği bu lahit en eski örnek olarak kabul ediliyor ve doğu etkisiyle yapılmış 'Bir Anadolu Eseri' adını alıyordu.
İşin ilginç yanı ise lahit bulunmadan önce de yöre halkının atalarından duydukları şekilde bu alana 'Kızöldün Tepesi' demesiydi. İşte bu tesadüflerden de öte bir şeydi. Çünkü orası gerçekten de bir 'Ölüg Ene Tepesi’ydi ve Miletoslu Arktinos’la başlarsak 2800 yıldır aynı şekilde, yani Türkçe olarak anılıyordu.
SB
Kaynaklar "Turova ve Saka Türkleri"nde 📕
NOT: Ölüg-Ene/Pölüksene ile ilgili alıntı yaparken kitabımın adını lütfen belirtiniz.
Başka bir "Pölüksene" Lahti
Akil/Ağil (Akhilleus) ile Ölügene (Polyxene)'nin hikayesini anlatan lahit, MS 250. Ünlü Afyon-Dokimeion (İsçehisar) mermerinden yapılmış.
17. yüzyılın sonlarında veya 18. yüzyılın başlarında Napoli Körfezi'nde bir yerde bulunmuş ve daha sonra satışıyla taşınmasını kolaylaştırmak için parçalara ayrılmış. Alba Hanedanı'ndan V. Philip tarafından satın alınan mevcut bölümleri Prado Müzesi'ndeyken (Madrid), küçük bir parçası da Louvre Müzesi'nde (Paris) korunmakta.
Prado müzesindeki lahit sahneleri:
- Akhalar ve Turovalılar arasındaki barış mühürlenir. Akil ile Kral Pirim'in kızı Pölüksene'nin evlenmesine izin verilir. Parçanın solunda birkaç Akha savaşçısı konik başlıklı Odysseus'u kurban edilecek buzağı ile takip eder. Elinde kılıcıyla (kral-rahip) Aka Memnon onları karşılar. Parçanın sağında Saka başlıkları ve pantalonlarıyla "atı ehlileştiren" lakaplarıyla Turovalılar bir at ile beklemekte.
- Düğün trajediye dönüşür, elinde yayıyla betimlenen Pars anlaşmaları hiçe sayarak Akil'i topuğundan okuyla vurur.
Kahramanlarının ölümüne öfkelenen Akhalar intikam ister ve iki ordu savaş pozisyonuna geçer.
- Akil'in oğlu Neoptolemos, talihsiz Pölüksene'yi ölenin onuruna kurban etmek üzere götürür.
Louvre'daki parça, Saka/İskit-Türk başlığı ile bir Turovalı
📕
ENG.
Dead Girl Hill = Olug Ene Hill
For 2800 years, the place has been called in Turkish
Pölüksene, who stole Achilles (Akil)'s heart with her beauty, is the youngest daughter of King Pirim (Priamos) and Ece Aba (Hecuba). However, Pölüksene is not mentioned in either the Iliad or Odyssey epics. In fact, the name of this princess is not even Polyxena (Pölüksene). Perhaps she was not even related to King Pirim (Priamos) and Ece Aba (Hecuba).
The syllable -sena/sene in Polyxena (Pölüksene) is homophonous with the second syllable of the Sumerian word Ersemma, meaning "burial lament". However, the pronunciation of Polyxena is Polüksene, i.e. Polük-ene. This shows us that the word Poluk/Pölük was formed from the Turkish word ölüg/ölük, which means 'place of lamentation and prayer' or 'dead, funeral', which is also the same meaning in Sumerian. In fact, the name of Polyxena (Pölüksene) is also in line with the legend about her death. Turkish-speaking locals called the place where they lamented the death of a young girl as "Olug Ene". However, Greek speakers did not know the meaning of this word and used "Polyxena" in their works, thinking that it was a special name (onomastics). [in Turkish b/p can change and olsa used at the begining; for example - er-bolmak = er-olmak (man/soldier-to be (to be soldier)]
The first time we read about the murder of Polyxena (Pölüksene) is in the 8th century BC in the work titled "The Destruction of Iliou" by Arktinos of Miletus, who is called 'Homer's student'. According to Arktinos, while the Achaeans set the city on fire, Neoptolemos sacrifices Polyxena (Pölüksene) at the grave of Achilles. The reason is that Achilles (Akil) was trapped with the promise of marriage and killed by Paris (Pars) in the temple of Apollo, which we also read in Dares' work. Polyxena (Pölüksene)'s myth was later enriched with additions and told by the 6th century BC poet Ibukus and the 5th century BC poets Sophocles and Euripides, respectively. In other words, the narration of the sacrifice story is generally seen after the 6th century BC. The artists of the period also depicted this scene in their works of art.
"If the phrase 'Gök Tengrige men ötedüm' in the Oghuz Kagan Epic also means "to pay a debt to God" and "Ötüklük person > one who has a wish from the sovereign", then Neoptelomos (son of Achilles = Akil/Ağil) asking for the life of Polyxena (Pölüksene) from Agamemnon (Aka Memnon), whom he sees as the sovereign of Aka Memnon, despite Achilles (Akil)'s death, makes him an Ötüklük person. Thus, he pays his debt to the god with Polyxena (Pölüksene)'s life. Either way, in the word "Pölüksene" we see ölüg-ene and "ölüg sema" as both homophones and synonyms for "death" and the "place of supplication".
In 1994, a very well preserved sarcophagus dating between 520-500 BC was unearthed on "Kızöldün Hill" in Gümüşçay, town of Biga. It was named "Polyxena (Pölüksene) Sarcophagus" because of the depictions on it. The date of the sarcophagus was after Arktinos of Miletus and Ibukus. This means that this myth was mostly told in western Anatolia, which is not seen in any artwork made in mainland Greece. This sarcophagus depicting the sacrificial scene is considered to be the oldest example and was labelled as 'An Anatolian Work' with an eastern influence. (It is in Troy Museum-Çanakkale/Türkiye)
The interesting thing was that before the sarcophagus was found, the local people called this area 'Kızöldün Hill' as they had heard from their ancestors. This was more than coincidence. Because it was indeed an 'Ölüg Ene Tepesi(Hill)' and had been called in the same way, in Turkish, for 2800 years, starting with Arktinos of Miletus.
öl = die ; öltür/öldür = kill ; ölmüş = he/she is dead ; ölüg = funeral, corpse
SB
PS. Pirim (Priamos), Ece Aba (H'ecuba), Pars (Paris), Akil/Ağil (Achilles) and Aka in Agamemnon are also Turkish of etymology/origin. With the sources in my book (in Turkish).
Turks and Turkish in Türkiye (ancient Asia Minor) in BC times...
It's a fact !