15 Aralık 2014 Pazartesi

KÜRT OLARAK TANINAN AVŞARLAR / AFŞARLAR



BALABANLILAR
Kürt Olarak Tanınan Afşarlar:


Kürt adı ile tanınan Afşar oymak ve obalar önemli miktardadır. Bunların bir kısmı günümüzde Kürtçe konuşmakta olup Kürt kimliğini benimsemiş iken bir kısmı kasıtlı olarak Kürt olarak tanıtılmaktadır.

Suriye bölgesindeki Afşarların bir kısmı 1375 yılında Memluklerin Çukurova’yı fetihleri üzerine yerlerinden kalkıp Sis (Kozan) yöresine gelmişlerdi. Bunlara Sis Afşarları deniyordu. Bu Avşarlardan bir grup Osmanlı, Memluklu, Ak-Koyunlu gibi devletlerin Çukurova’daki hakimiyet mücadelelerinden kaçarak Sivas-Dersim arasına göç ederek yerleştiler ve burada zaman içerisinde benliklerini kaybettiler.

Günümüzde bu bölgede yaşayan Koçgiri aşireti (bunlar Zaza’dır) bu Avşarların torunudur. Bu konuda yer adları da bizi desteklemektedir. Sivas’a bağlı Suşehri ilçesinin bir köyünün adı da Sis (Çataloluk)’tir. Ayrıca Tunceli’nin Çemişkezek ilçesinde bir köyün adı da Sisne (Varlıkonak)’dir. Sisne (Kocaçukur) adında Maraş Andırın’da da bir köyün varlığı tesadüf değildir. Bu köy adları cemaatin Adana’dan Dersim’e göç ettiklerini gösteriyor. Bilindiği gibi Türk tarihinde yer adları tesadüfen verilmemiştir.

Türk boyları göç ettikleri yerlere eski yurtlarında ki isimleri vererek orayı sahiplenmişlerdir Osmanlı devrinde Sivas ve Dersim’de bulunan ve Kürt olarak anılan aşiretin Kemah ilçesinde ve Boz-Ok’ta da yerleştiği, bir kısım kollarının ise Rumeli’de iskan edildiği görülüyor.

Ayrıca Dersim’e yerleşen Sis Afşarlarından bir bölük, Dersim oymaklarından Sisanlı Aşiretini (bunlar da Zaza) oluşturmuştur. Sisanlıların bir kısmı Erzurum’un Hınıs ilçesine göç edip burada da bazı köyler kurmuşlardır (Mirseyit, Mirgezer, Sağlam, Halefan gibi).

Rumya (Van) Gölünden Kızılırmak’a kadar uzanan sahada (Hınıs, Murat-Fırat-Karasu nehirleri arasından Erzincan-Bayburt arası, Fırat-Karadeniz arası, Erzincan’dan Sakarya’ya uzanan saha) Afşarlar yaşamakta olup, % 80 Kızılbaştırlar.

Bazı yabancı seyyahların Türk oldukları halde kasıtlı olarak Kürt oldukları propagandasını yaptıkları boylardan biri de Dersim-Sivas arasında yaşayan Avşarlardır.

Bunun gibi Diyarbakır, Mardin, Rakka ve Malatya’da yerleşen Kucur (Koçur) Avşarı günümüzde Kürtleşmeye doğru gittiği gibi, Kucur (Koçur) Afşarları’ndan olup Antakya, Arapkir, Çemişkezek, Diyarbakır, Harput, Karaman, Keban, Kızılçayır – Harput, Konya, Malatya, Maraş, Rakka ve Sivas’ta yerleşen Koçur-Zade Koyunoğlu (Uşakları) cemaati ile Arapkir ve Çemişkezek’te yerleşen Koçur-Zade Koyunoğlu İbrahim cemaati de Osmanlı belgelerinde Kürt olarak anılıyor.

Osmanlı belgelerinde Recepli Avşarı Ekradı (Kürtleri) diye anılan grup Rakka, Maraş ve Zamantı’da bulunuyor, Recepli Uşağı obası ise yine Ekrad taifesi (Kürt) olarak adlandırılıyor ve Rakka, Maraş, Zamantı ve Kadirli’de bulunuyordu. Ayrıca Hısn-ı Keyf’te yaşayan bölümü ise Receb-i Kürdlü adıyla anılıyor.

Yabancı yazarlardan Alexandre Jaba, kitabında (1860 tarihli) Kayseri civarındaki Afşarları Kürt olarak göstermişti. Bu Osmanlı belgelerindeki Recepli Avşarı Ekradı tanımına tamamen uymaktadır. Vitale Cuinet ise kitabında (1890 tarihli) Yozgat’ta Afşar adlı Kürtlerden bahsetmiştir.

Günümüzde Yozgat’ta Şefaatli ilçesinde yaşayan Kürt köyleri de Torun soyundan geldiklerini söylemektedirler. Doğudaki bu Receplilerin (Receban) Şeyh Sait İsyanı başta olmak üzere Cumhuriyet devrindeki isyanlara karıştığını görüyoruz. 1705’te iskan edildikleri Rakka’dan kaçıp Kars ve Çıldır Sancakları’na yerleşen Receplilerin bazıları artık Kürtleşmiştir. Bu grupların Kürtleşmesi yerleştikleri köylerin etnik yapısıyla ilgilidir. Kürt köylerine gelenler Kürtleşirken, Türk köylerine gelenler kimliklerini korumuştur.

Bugün bu Recepliler, Ardahan merkez ile Göle, Çıldır ve Posof’un bazı köylerinde yaşamaktadırlar (Bu köylerin hiçbiri tamamen Afşar değildir. Esasen bu köylere sonradan geldikleri için köyün asıl yerlileri nüfus olarak fazladırlar. Şunu da belirtelim 3-5 hane olarak hemen bütün köylerde Afşarlara tesadüf edilir. Bunlar o köylülerle sıkı akrabalık ilişkisine girmiştir). 

Bunlardan Ardahan merkezdekiler Kürt iken, Göle, Çıldır ve Posof’takiler Türk’tür. Çıldır ve Posof’taki Avşarların yaşadıkları köyleri tesbit edemedik. Diğerlerine gelince Ardahan merkeze bağlı Hoçuvan (Hasköy) kasabası ile burayı çevreleyen Tazeköy, Hacıali, Binbaşar, Tunçoluk ve Beşiktaş köyleri ile Göle ilçesine bağlı Yeleçli köyünde yaşamaktadırlar.

Halep Avşarları arasındaki en önemli boy olan Köpeklilerin obalarından biri de Kürt İsmail adını taşıyordu. Ayrıca bölgede Boz-Ulus arasında gördüğümüz Çobu (Çöplü Avşarı’nın akrabası) cemaatinin mensuplarına rastlıyoruz ki onlar, Ekrad taifesinden İzzeddinli’ye tabi üç cemaatten biriydi. Bu adlandırmalar aslında Türkmen toplulukları arasında Kürt kelimesinin yabancı ve etnik bir ismi çağrıştırmadığının güzel bir isbatıdır.

Yine Halep Avşarlarından olan Balabanlı cemaatinin bazı kollarına günümüzde Tunceli ilimizde rastlıyoruz. Zazaların Dersimli koluna mensup olan Balabanlılar, Yavuz - Şah İsmail mücadeleleri sonrası Osmanlı tarafından bu bölgeye getirilip yerleştirilmiştir. Halen aşiret mensupları Türk olduklarını unutmamıştır.



Avşar Türkmenleri
Adnan Menderes Kaya - PDF





BALABANLI / BALABANLU / BALABANLAR AŞİRETİ: 

Horasan (İran) ve Dimetoka'dan (Rumeli) geldikleri yolunda kayıtlar vardır... Osmanlı arşiv vesîkaları da bunları "İran Ekrâdı Tâifesinden ve Yörükân Tâifesinden" göstermektedir. Bu ifade "İran'dan gelenlerin dağda gezeni ve Türkler'in ovada gezeni" anlamına gelir. Balaban TÜRKÇE bir kelime olduğu için "İran dolaylarından gelen TÜRKLER" olarak anlaşılması gerekir. (T.Türkkan)







BALABANLILAR HAKKINDA 
ANKET ÇALIŞMASI-ERZİNCAN YÖRESİ

Katılımcılar kendilerini % 80 oranında "Balabanlı" olarak tarif ederken, % 10'u "Balaban Aşireti'nden" ve geri kalanı ise "Balabanlı Aşireti'nden" şeklinde kendini ifade etmektedir. Bu gözlem bize, Balabanlı bireylerin kendilerini, bir aşiretin mensubu olmaktan çok Balaban adlı bir kişinin soyundan gelenler ya da kendilerini, Balaban adlı şahsın takipçisi olarak görmeye daha meyilli oldukları izlenimini vermektedir.

Katılımcıların % 83’ü kendisini "Türk/Türkmen" olarak ifade etmiş, diğer katılmcılar ise kendilerini "Zaza" olarak tanımlamışlardır.

Vatan Özgül
Kitabı: Dimetoka'dan Erzincan'a Bir Alevi Aşiret : Balabanlılar




Balabanbey Köpekli Avşarı'nın Balaban obası cemaatinden olup , Bulgaristan'da, Çanakkale Ayvacık'ta, Edirne İpsala'da Bilecik Söğüt'te , Bursa Mudanya'da , Tekirdağ Muratlı ve Malkara'da Balaban, Balabancık, Balabanbey, Balabanlı isminde muhtelif köy ve çiftliklere ismini vermiştir. Evliya Çelebi seyahatnamesine göre Aydınoğlu Beyliği'nin Osmanlı Beyliği'ne katılmasından sonra tarih sahnesine çıkan Balabanbey'in İzmir ili Ödemiş ilçesi Balabanlı köyünde makam mezarının olduğu (miladi çevrime göre 1308-1368 yaşadığı) kayıtlıdır. (Ahmet Düzdağ)




Dersim , Elazığ, Erzincan, Sivas, Zara, Tokat, Muş, Varto, Van, Erciş, Ardahan ve Kars yörelerinde koç figürlü mezartaşları da dikkat çeker.










Balabanlı Mezar Taşı







Piltan Bey Cami - Kığı/Bingöl: Balaban cami olarak da bilinen yapı, Akkoyunlu dönemine aittir.Cami minaresi üzerindeki kitabeye göre: Fahreddin Kutluk Bey’in oğlu Pir Ali Bey tarafından miladi 1402 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.Yapının Osmanlı dönemi ve sonrasında çeşitli onarımlar geçirdiği kitabelerden tespit edilmiştir.Mimari özellik olarak yapı doğu batı yönünde dikdörtgen planlı içten ahşap tavanlı,dıştan kırma çatılı üst örgüye sahiptir.








Prof.Dr.Fahrettin Kırzıoğlu'nun Avşar boyu hakkında ileri sürdüğü şu önemli ve yeni tespitine birlikte göz atalım. Bu tespite göre, özellikle Doğu Anadolu Bölgesi'nde Oğuz boyları hakkında, milattan önceki yüzyıllara kadar varan bazı izler bulunmaktadır ki bunlar günümüzde bile hala yaşamaktadır.....Oğuzların Avşar boyu...Karadeniz kıyılarında seyahat etmiş ve eser vermiş seyyahların en eskisi olan Skylax, öğrendiklerini MÖ.508-500 yılları arasında Yunan dilinde kaleme aldığı kitabında, Kolklar ülkesinden sonra günümüz Hopa'sının yerindeki kasabanın adıyla anılan APSAR'os çayından ve buranın güneybatısında bulunan BYZERLER kavminden bahseder. Yunancada C,Ç,Ş seslerinin bulunmadığı bilinir ve tekil belirten os son eki çıkarılırsa geriye APSAR kalır. Öte yandan eski Türkçede F,V seslerinin olmadığı ve onların yerine P ve B seslerinin kullanıldığı malumumuzdur. Buna göre APAR şeklinde okunabilecek olan kelimenin, en eskiden bu şekilde telaffuz edilen OĞUZLARIN BOZOK kolundan gelen AVŞAR boyunun adı olduğu kesinlikle ortaya çıkar.....OĞUZ boylarından bir kısmının, büyük ihtimalle MÖ.680'de SAKALAR'la birlikte buralara gelmiş olabileceklerini düşündürüyor.





















KENDİNİ KÜRT ZANNEDEN TÜRKLER;
ÖZÜNÜ UNUTMUŞ, KAYBETMİŞLERİN
AYDINLANMASINA....