23 Mart 2018 Cuma

Pazırık'tan Gordion'a Türk Dünyası - II





Ve tekrar Kimmerlere dönüyoruz.

“Kimmerler ve İskitler Proto-Türk’tür”
Proto; Milattan önceki dönemi..


Uzun sivri başlığı ile bir Kimmer Türkü, üzerinde "Kimeros" yazıyor



Kimmerin kıyafetindeki dört noktalı + damgası tanrıyı temsil ediyor, "Dört yöne hakim Tanrı".



Baykuş formlu vazonun üstünde aynı damga, Truva
Schliemann'ın kitabından

Etrüsk Urn - MÖ 7.yy

Kıpçak-Alban Türklerine ait mezar taşı - Azerbaycan

Saka Türklerine ait kaya resmi - Afganistan

Orta Asya Türk sanatçısından bir çizim



Danimarka MS 400-900 kaya resmi,
aynı damga Selçuklu dönemi tabağın üzerindeki kadının elinde
 Bu motif  Halı ve kilimlerimizde hala kullanılıyor





"Ön Asya Dünyasında İlk Türkler: Kimmerler ve İskitler"
Prof. Dr. M. Taner Tarhan

"Kimmerler, Ural-Altay kökenli bozkır göçebelerinin batı koluna mensupturlar. 
Eski Çağ'daki Türk kültür tarihinin ilk temsilcilerindendir."
Prof.Dr.Necati Demir

"Türk kavimlerinin göç ederek yeni yurtlar edinmelerinin M.Ö. ve M. S. olmak üzere çeşitli zaman aralıklarında yapıldığı anlaşılmaktadır... Kimmerler adı ile bilinen atlı göçebe bozkır kavminin Kapadokya bölgesini de içine alan Orta Anadolu’da teşkilatlı bir yapı oluşturarak hâkimiyet kurduklarını gösteren deliller de tespit edilmiştir."
Yrd.Doç.Dr. Hacı Çoban


Kapadokya Kimmer-İskit buluntuları

Efes İskit buluntuları






Gelelim  Rudenko’nun ‘Aryan kökenli İskitler’ demesine. Avrasya’nın binicilik ve ok atmada üstün olan korkusuz savaşçıları, sanatıyla Avrupalıları hayran bırakan zanaatkarları, diğer milletleri etkileyip ödünç verecek kadar kültürlü olan, ama ‘nomad’ diyerek küçümsedikleri, buna rağmen devlet kurup devlet yıkan, batılıların Skyth doğuluların da Saka dedikleri İskitler, Türk’tür. 

Kazak Türkolog Prof. Dr. Karjaubay Sarthocaoğlu : "Avrupa merkezli araştırmacılar Sakaları (İskitleri) İranlıların atası olarak nitelendiriyor, fakat aslında onlar Türk halklarının atasıdır. Son yıllarda, Avrupa merkezli araştırmacıların çalışmalarını inceleyenler, bunların çok fazla hata içerdiğini ve bilimsel dayanağı olmadığını kanıtladı. Tarihsel veriler, destan-efsaneler, etno-kültürel kimlik, arkeolojik ve dil açısından antik dönem Sakaların torunlarının Türkler olduğunu ortaya koymuştur."


Kendisi aynı zamanda Göktürk kurganını açan arkeolog Cantekin Karcaubay'ın babasıdır. (Altaist, Filoloji, L.N.Gumilev Üniversitesi, Kemal Atatürk Tarih Kurumu Üyesi, Uluslararası Cengiz Han Akademisi Üyesi, Uluslararası Türk Kurultay Üyesidir)



Mahatma Gandi "Hindistan bir anadır ve iki çocuğu vardır; biri Türkler diğeri Hintliler" derken, Hindistan'ın ilk başbakanı J. Nehru'da "Batılıların İskitler dediği Sakalar, Hindistan'ın kuzeybatısına gelmiş en büyük Türk boylarından biridir"demiştir.



" Ermeni kaynakları Türkler’i, Askenas (Sakalar) soyundan sayarlar."
Prof.Dr.Fahrettin Kırzıoğlu

"Herkül Sakaların ulu babası olan İskitlerin atasıdır"
Prof.Dr.F.Ağasıoğlu

"İskitler Herakles'ten türemiştir, ecdadıdır."
Dr.Zaur Hesenov


Solda Enkidu-Aslan, sağda Bilgamış-Boğa 
Bilgemiş/Bilgamış - Erkle - Herkül
Buraya not düşelim: Herkül ya da Erkle ile Bilgemiş aynı kişidir. Sümerli Gılgamış’ın adı Bilgamış’tır ve Türkçedir. Bilge Kağan gibi. Bilerek veya bilmeyerek yanlış okunmuştur.

Hellen dönemi vazounda Herkül-Aslan-Boğa



Aryan-Turan tartışmasının ana konusu da aslında aslında budur, batılılar ‘her şeyi doğululardan öğrenmiş oldukları gerçeğini’ bilmektedir ama kabullenemezler. 



Ukrayna’da MÖ.4.yy Çar İskitleri'nden kalma bir kurganın adı OĞUZ dur. 


Zaur Hasanov'un Çar İskitleri araştırması 'Scythia'daki İskitlerin Oğuz olduklarını kanıtlar. 
Ukrayna'da Oğuz kurganı ile bir buluntusu.


Asur kaynaklarında Aşguzai ya da İşguzai olarak geçen İskitler ve Oğuzlar aynı topluluktur. İşguzai, Oğuz kelimesinin çivi yazılarındaki eski şeklidir.

Perslerin devamı olarak kabul edilen Farslara ait kayıtlı ilk halı MS 7.yy’da hem asimeterik hem de Senneh düğümü ile dokunmuştur. Halbuki Türkler halılarını her zaman hem simetrik hem de Gördes Düğümü, yani Gordion düğümü ile dokur. Ayrıca, halı kültürünün Farslara ait olmadığı, sonradan edindikleri uzmanların ortak görüşüdür. (bknz.Mustafa Aksoy)

Peki neden Gordion Düğümü için Türk düğümü diyorlar? Gordion Türk mü?...

Eski adı Sangarius olan Sakarya nehri "Saka Ülkesi” anlamına gelmektedir ve Friglerin başkenti Gordion’da buradadır. Frigler, Hellen ya da bugünkü tabirle Grek değildir. Bu her zaman dile getirilmelidir. Çünkü onlara göre tüm Anadolu Hellen kökenlidir.

Tarihi MÖ.2300 kadar inen Gordion’a MÖ 1200 gibi gelen ama ancak MÖ 900 lerde yükselişe geçen Frigler bir Trak boyudur. Neden 300 yıl boyunca sessiz kalmışlar da Kimmerler yer değiştirince adları duyulmuş..! Değerlendirme yaparken Trakların Balkanlar'da ve Anadolu’da Kimmerlerle iç içe yaşadığını göz önünde bulundurmak zorundayız, çünkü Frigler gelmeden önce Kimmerler Anadolu’nun kuzeyini zaten yurt edinmişti.  Hatta İskit-Türkleri Trak kadınlarına dövme geleneğini vermiştir. Utandırmak için onlara dövme yaparlar, ve Trak kadınları bu uygulamaya daha sonra da devam etmiştir. 


Dövmeli Trak kadınları – MÖ 360

Güney Azerbaycan'dan Yengi Öge bey ile Prof.Bahtiyar Tuncay bu resimdeki dövmeleri çözmüştür. Kadının üzerindeki dövmeler Türk motifleridir. Yılan, Teke ve Kün, yani Güneş motifleri, Kapakağan’ın anıt mezarında da vardır (Bilge Kağan ile Köl Tigin’in amcasıdır) Pazırık kurganlarından birinden çıkan Ukok- Altay Türk Prensesi'nin (Kam) üzerindeki dövmeler de çok meşhurdur. 




Virgil Ağaçerileri’nden bahsederken “gövdeleri dövmeli” der. Dövme Roma ve Grek kültüründe hoş karşılanmaz, aşağılamak amaçla kölelerine yaparlar ama kendilerine uygulamazlar. Dövmeli anlamına gelen Pictler de Avrupa’dan İskoçya’ya göçmüştür. Tarihçiler onların Aryan ya da Kelt olmadıklarını söyler , bazıları ise Kelt-İskit karışımı bir topluluktur der. Pict aşiretlerinden birinin adı House of Alpin dir. Buradaki 'Alp' Türkçedir. Avrupa’dan İskoçya’ya MS 6.yy-7.yy gibi giden Pictler Saka İskitleridir. (Keltler Druidliği Pictler'den öğrenmiştir.)



Betimlemeler aynı, yer ve tarihleri farklı... Kentaur
solda Kimmer/İskit MÖ 7.yy, Kelermes Kurganı, 
sağda Pictler MS 7.yy, İskoçya, 
altta Etrüsk MÖ 6.yy.


ve Frigya Gordion'dan MÖ.6.yy panelden detay, 


İlginç başka bir karşılaştırma ise: MS 700 lerden Pictlere ait taş anıt üzerindeki damga ile 3500 yıllık Türk pantolonun damgasıdır, birebir aynıdır. Aynısını Arizona da bulmuştum. Bunu Mustafa Aksoy’a iletmiştim, yerinde görmek için geçen yıl Arizona'ya gitti, İskoçya sırada olabilir mi?... Araştırma sonucu makalesini bekliyoruz artık.



soldaki Pictlere ait taş-anıt üzerindeki damga, MS 7.yy, 
sağdaki Türk pantalonu üzerindeki damga, MÖ 1500
alttaki Arizona'daki yerlilere ait kaya resmi, damgalar aynı...






Kurganlar


Türklerin Traklara verdiği diğer bir gelenek ise kurgan kültürüdür, çünkü onlar ölülerini daha çok dolmenlere (taştan yapı) gömer. Beşiktaş taki 3500 yıllık kurganlar tabi ki tartışmaları alevlendirmiştir. Kimilerine göre Traklara ait, kimilerine göre de Türklere. Bazıları da çıkıp Türklerde kremasyon yoktur diyor, halbuki aynı kişi (Şevket Dönmez) daha önceki makalesinde: “İstanbul coğrafyasında Avrasyalı göçebelerin MÖ 3000lerden itibaren dolaşmaya başlamış oldukları kanıtlanmıştır. Kimmerler Kafkasya, Trakya ve Anadolu’da gezinmişlerdir. Kurgan kültürü Türklere aittir” demektedir. Neden söylemini değiştiriyor?..(detaylı link)


Türklerde gömme olduğu gibi kremasyon da vardı. En son açılan Göktürk kurganını hatırlarsanız, o bir kremasyonlu kurgandı! 


Göktürk kurganında araştırma arkeolog Cantekin Karcaubay tarafından yürütülüyor. Kazakistan ve Moğolistan’ın 2011 yılında Prof. Kharcaubay Sartkojaulı’nın başkanlığında başlatılan ortak bir projedir. Mayhan Uul Kurganı Ulan Bator’un 210 kilometre batısında Mayhan Uul’un (Çadır Dağı’nın) eteğindedir. MS 7.yy ila 10.yy arasına tarihlenen 12 kurgan daha vardır.  Tümü Göktürklere özgü bir gelenek olarak bilinen hendeklerle çevrilidir. Tabuttan çıkan Bizans sikkelerine göre 7. yüzyılın ortalarında yapıldığı anlaşılan kurgan Göktürk yöneticilerine ait, 
bugüne kadar bulunan ilk mezar olma özelliğini de taşır.



Sikke deyince araya bir bilgi notu koyayım:
Basileus- Sariakos MÖ 180. BAŞI-SARI yazıyor.  İskit ve Part Türkleri’de Hellenlere sikke bastırtmıştır. Bunların sikkelerinde Basil-Basileus yazar. Türkçe’dir: Başil yani İl Başı-Beyi dir. Doğu Roma’da bu ünvan ancak MS.7.yy’da ilk kez sikkelerde kullanılmaya başlanmıştır, hatta ad olarak kullanan imparator da vardır.



Rus akademisyen Anatole Klyosov da Hint-Avrupalıların ne kökende ne de tarihinde kesinlikle kurgan kültürü taşımadığını, kurgan kültürünün taşıyıcılarının Türkler olduğunu göç ve DNA ile kanıtlamıştır. Kurganlar MÖ 4000 lerde Volga-Dnieper den başlayarak doğu yönünde Kafkaslar, Anadolu ve Orta Asya’ya doğru yayılır. Kimmer ve İskitler'de kurgan kültürünü MÖ 2 binlerden itibaren her yere taşımıştır.

Kurgan Türkler için çok önemlidir, kelime “Korugan”dan gelir ve  "korumalı, kale" anlamındadır . Evlerini belki, lafın gelişi olarak, sırtlarında götürüyorlardı bu sebeple de kolayca taşınabiliyor, ve göç ediyorlardı ama mezarlarını taşıyamazlardır.  Buraya bir not düşelim: İskitler için Şehir kurmamışlardır deniliyordu, fakat yeni gelişmeler aksini söylüyor, çünkü Sibirya’da İskitlere ait bir yerleşim yeri bulundu.






İskitler, mezarlarının bulunduğu yerleri kutsal sayıyor, toprakları olarak görüyordu. İskit kralı İdanthursus (7 bilgelerden İskit Anak- Anacharsis’in yeğenidir) ile Darius arasında bir savaş sürmektedir. İskitler önlerinden kaçıyor gibi gözükse de aslında Persleri tuzağa çekmektedirler. Darius onlara “bir şehriniz bile yok nasıl saldıracağım, siz korkaksınız, kaçmayın gelin savaşın” demişken, İdantursus Heredot’un aktardığı şu cevabı verir: 

“Persli, beni hiç kimse ne korkutabilir, ne de önünden kaçmaya zorlayabilir, senden kaçtığım yok. Neden savaşa girmiyorum anlatayım: bizim ne kentimiz ne de dikili ağacımız vardır, ki elden gitmesin, yakılıp yıkılmasın, ama ille de savaşmak istiyorsanız, bizim atalarımızın mezarları var; onları bulun, onlara el kaldırın, o zaman görürsünüz, mezarlarımız için dövüşüyor muyuz, dövüşmüyor muyuz” (Heredot, 4:127)

Benzer bir olayı Paniumlu Priscus, Atilla için aktarır. Şimdiki Orasje-Dobruca’ dan olan “Marguslu Piskopos”, Hunların atalarına ait bir kurganı açıp yağmalayınca, Atilla kutsallarının bozulması üzerine, Piskoposu düşmanı beller. Piskopos kaçar Doğu Roma’ya sığınır. Atilla iadesini ister, inkar ederler ve bir önceki Margus Barış antlaşması böylece bozulmuş olur. MS 442 de Doğu Roma imparatorluğu ile yine savaş davulları çalmaya başlar. [daha fazla detay için Ali Ahmetbeyoğlu- Büyük Hun Hükümdarı Atilla]


Saka Türkleri -Salbık kurganı, Hakasya


Gordion’daki “sözde Midas kurgan”ın kazı başkanı Rodney Stuart Young’un “Sonuç Raporları Üç Büyük Erken Tümülüsler” bildirisinde açıkça “Gordion’u yapanlar ile Pazırık’ı yapanlar aynı soy ataya sahipler” der. Hem de hiçbir kuşkuya yer vermeden, net bir şekilde. Çünkü Pazırık ile Gordion'un mimari yapısı tıpatıp aynıdır. Frigya’da açılan diğer kurganların bir çoğu da Kimmerlere aittir, ki Kimmer yazıtları da ele geçirilmiştir. 

Hatta Gordion’daki bazı kurganlar, Truva’daki sözde Ajax kurganı ile Norşuntepe’deki kurgan gibi Atlı kurgandır. Bu tip açıklamalar sümen altı edilir. Hatta bir çok atlı kurgan, atlar dikkate alınmadan kayıtlara geçirilmiştir. Etrüskler'de de atlı kurgan vardır. İnternetin güzelliği, sayesinde bugün birçok kitaba ulaşabiliyoruz. 1974'te kaza sonucu ölen ve 24 yıl boyunca Gordion'da kazı başkanlığı yapan Rodney S.Young, II.Dünya Savaşı sırasında Amerikan casusu olarak kariyer yapmıştır. Daha kimbilir hangi sırları saklıyor bu Pennsylvania Üniversitesi (Anau Türkmenistan'da bunlardan biridir!)...! Bu arada Kimmer ve İskitleri de İrani topluluktan sayarlar!..

Gordion çevresinde boyutları çeşitlilik gösteren ve MÖ.8.yy ile 1.yy’a ait 100 kadar kurgan vardır bunların 40 açılmıştır. En büyükleri de bildiğimiz gibi MM, yani sözde Midas kurganıdır. [tumulus yabancıların adlandırmasıdır, ayrıştırmak için yapmışlardır!] Yozgat’ta antik adı Pteria olan Kerkenes de 70 adettir.

Burada araya gireceğim.
Lydia-Med savaşı Kerkenes’de olmuş ve MÖ.585 Güneş tutulmasıyla barış sağlanmıştır. Antlaşma kan andıyla yapılmıştır. Hellenlere yabancı bir gelenektir. Barış sembolü olarak kullanılan motif Çintemani’dir. Göktürk alfabesinde nt sesine denk gelen damgadır.


Bu resmi Göktürk harflerini çalışan bir linkten aldım.

Çintemani

Selçuklu (13.yy) Vazosu üzerinde
Çintemani

Türk Tigin-Şah Devleti MS 8.yy- Afganistan

Özbekistan 10.yy - Çintemani

İlginç olanı ise Etrüsk ve Hellenler'de de görülmesi.
Etrüsklerin Türk olması kuşku götürmüyor, ama Hellenlerde görülmesi, ya sanatçı Türk kültüründen etkilenmiş, 
ya kopya yapmış, ya da yaptıran bir Türk (İskit-Saka, gibi)
Etrüsk, bir kadının üzerindeki elbisede Çintemani - MÖ 6.yy

Etrüsk, MÖ  370 (Genucilla tipi diyorlar)


("Sarp" kelimesi de Türkçedir)

Barış Günü'nün sembolü de Çintemani olarak seçilmiş.
Herkesce bilinen Osmanlı dönemi çintemanilerini buraya koyma gereği duymadım.



Kurganlara devam...


Amazonların şehri Samsun'dan İskit kurganları.
Eski adı Amisoy olan Samsun belki de Amazonlara adını veren bir şehirdir (ya da tam tersi). 


Ankara da da 20 adet kurgan vardır, bunlardan üçü Anıtkabir’in inşa edildiği Rasattepe dedir ve Kimmerlere aittir.  Atatürk Orman çiftliğinde ise küçük bir kurgan bulmuşlardır. İncelemeler sonucunda atlı gömü ve kremasyon olduğu ortaya çıkmıştır. Kimmerdir.  Friglerden önce, MÖ.2000-1500 gibi Anadolu’da görülen Kimmerler buraları yurt edinmiştir. Kavimler halinde farklı adlarla yaşamaları bir şeyi değiştirmez. Ha Kimmer, ha Kaşka, Muşki, ha Massaget, ha İskit, buluntuların hepsi birbirinin aynısıdır. Çünkü soydaştır. 

Samsun daki İskit kurganları soyulmuştur. Amasya İmirler köyündeki İskit kurganı atlıdır, hatta bir İskit soylusu ya da komutana aittir.  Jül Sezar’ın “geldim gördüm yendim” dediği Zile Maşat höyükte de İskitlere ait atlı kurgan vardır.



Prof.Necati Demir "Şurası iyi bilinmelidir ki günümüz insanlarının anlam veremedikleri her isim Rumca veya Yunanca değildir" der, ki doğrudur. Birçok Türkçe yer adı “yabancı” denilerek değiştirilmiştir.!..


Amasya Gümüşhacıköy‟ün önceki adı da “Kımeri” dir. Kimmerlerin Edremit Antandros’a gelmesi ve uzun bir süre kalmalarıyla antik dönemde adı Kimmeris olmuştur. Hatta Kimmerler ile İyonyalıların arasındaki savaş Klazomenai lahdinde canlandırılmıştır. 

Rakımı 2800 olan Trabzon’daki Kemer Dağı’nın eski adı Kimmerius’tur, Sivas-Kayseri arasındaki Gemerek, Rize Çayeli'ndeki Kemer Köyü'nün adı hep Kimmerler'den kalmadır ve hala kullanılır. Hitit belgelerinde Togarma-Tegarama olarak geçen Sivas'taki Gürün'ün eski adı da Tegarama'dır. Togarma ile Aşkenaz  kardeştir, babaları da Akad yazıtlarındaki Gimiru’dur, Gomer’dir, yani Kimmer’dir. 

[[Gomer- Homer bağlantısını kuran Türkologlar da mevcuttur. Truva Savaşlarının üzerinden 400 yıl geçtikten sonra, yani MÖ 800 gibi destanı yazıya geçiren Homer’in, 5000 yıllık Dede Korkut’tan esinlendiği söylenir. İlyada ve Odysseus kitaplarını İskenderiye kütüphanesinin ilk müdürü Efesli Zenodotus düzenlemiştir. Tarih MÖ.3.yy’dır Hellenistik çağın yükselişidir. Odysseus adı bile Hellence değildir.!]]

Son araştırmalar ışığında da Gordion’un Kimmerler tarafından yakılmadığı ortaya çıkmıştır, ki hep öyle anlatılırdı, yangın daha önceki bir döneme aittir. Kazılarda Gordion adına da rastlanmamıştır, Midas adı ise kabaca yapılmış bir testinin üzerinde çıkmıştır. [[kaynak: Arkeo Atlas 2006,sayı 5]]







Frig buluntuları, Kimmer, İskit ve Truvalıların müttefiki olan Kaškaların (Gasga) eserleri ile de karıştırılır. Kaškalar Karadeniz’in doğusunda yaşayan bir İskit boyudur. Avrupalıların değimiyle, Hint-Avrupalı olan Hititlerin metinlerinde de geçen Kaşkalar, bazı kaynaklarda Gasga, Alazon, Xalub, Chalub ya da Halup olarak geçer. Hititlerin çöküşünü getiren bu savaşçı kavimlerin içinden bir isyancı çıkar, adı Muşkili Mita’dır.. 

Muşki deki şk ile Kaşka daki şk Muşkiler ile Kaşkaların soydaş olduğunu gösterir. Muşkiler tıpkı Ağaçeriler gibi orman bölgesinde yaşayan kavimlerdir ve orta Anadolu’ya kadar yayılmışlardır. Muşki, mosk ve muşkian olarak ta kayıtlarda geçmektedir. Meşe anlamına gelen Mosk ilk önce Mosok olan Rusya’nın başkenti Moskova’ya adını vermiştir, yani Meşe/Meşer Tatarların yaşadığı ova/oba anlamındaydı. [kaynak: Elşad Alili]





[Ağaçeriler ise; Antik dönem yazarlarından Heredot, Virgil ya da Jordanes de karşılaştığımız Agathyrsos, Agathyrsi, Acatziri olarak geçen Ağaçeriler İskit ve Hun boyu olarak gösterilir. Avrupa Hunlarının dağılmasıyla bir kısmı 466 gibi Anadolu’ya gelip yerleşmiştir.]



Büyük İskender düğümü keserken


"Gordium / Gordion", Türkçedeki "Kördüğüm" kelimesinin kendisidir, ki Büyük İskender [ki o da Hellen/Grek değil Makedondur] ile Gordion düğümü efsanesi herkes tarafından bilinir. Muşki-Midas’ın babası ya da dedesi Gordios’un tapınağa kördüğüm ile arabasını bağlar. Zaten o günden sonra şehir Gordium olarak anılır. Çözen kişi Asya’ya hakim olacaktır. İşte bu Gordium kelimesi kördüğüm kelimesinin kendisidir, bu sebeple 'Gordion Düğümü' 'Türk Düğümü' olarak adlandırılmıştır.

Tabi siz bugünkü Türkçe ile düşünüyorsunuz ve saçma geliyor, [sanki fesli deli konuşması gibi..] Burada 3 bin yıllık bir Türkçe'den bahsediyoruz. Karşılaştırma yapmak için de bu kadar geriye gitmemiz tabi ki mümkün değil, ama tüm Orta Asya Türk lehçeleri bugün hala eskisi gibi yaşamaktadır. Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Oğuz boylarının yoğun olarak yerleştiği üç ülkedir, ama bu üçünün dili arasında bile fark vardır. Bazen Azerbaycan Türkçesi ile paylaşımlar yapıyorum ona bile tercüme eder misin diyorlar. Maalesef bizim Türkçe sosyetik olmuş. 

Türkçe üretken ve çok zengin bir dildir, Arapça, Latince [[mesela : Kapmak, latince Capio, Capere - Tutmak, latince Tutari  anlamını ise korumak, savunmak olarak vermişler, biz de savunmada kapıyı tut demezler mi? - ya da Ordu, latince de Orde, Order =düzen, tıpkı düzenli ordu gibi]] .. Yunanca, Hintçe ve İngilizce  gibi bir çok dili de etkilemiştir. Arapça Akadcanın torundur. 

Türk dilinin Akadlar üzerindeki etkisi adlı akademik makale 2014 yılında dünyaya duyurulmuş ve bugüne kadar da itiraz edilmemiştir. Ki Atatürk’e soyadını veren Naim Onat’ın da Türkçe’nin Arapça üzerindeki etkisi adlı kitabı ve kurultay bildirgesi bulunmaktadır. Yani Atatürk döneminde bile bu konular tartışılmaktaydı. Peki neden biz bilmiyoruz? Çünkü, Türkoloji'ye sadece Sovyet rejimi değil, 1947 de gelen Amerikalıların Fullbright eğitim sistemi de bir balyoz vurmuştur. Tarih kitaplarının içeriği değiştirilmiş ve bir çok konunun üzeri örtülmüştür. Dönemin Ortaokul kitaplarında İskitlerin Türk olduğu yazarken, bugün çocuklarımıza İskitler hakkında ne öğretiliyor? [Hiçbir şey.]


İskitleri anlatan ortaokul tarih kitabı,1962



"Ellin (Hellen-Ellen) öncesi bin yıllarda Sümer-Hatti-Girit üçgeninde etkin durumda olan toplumların dili 
bizim dilimiz gibi eklemeli yapıya sahipti!"
Prof. Dr. Saleh Sultansoy



Türkçenin Akadça üzerinde etkisi bulunuyorsa, o zaman Akadlardan önce, o topraklarda Türkçe konuşan topluluklar vardı, hem de diğerlerinin kültürünü dilini etkileyecek oranda. Bugün Sümerlilerin, ki kendilerine Kengi veya Kenger derlerdi, dili ile Türkçe arasında pek fark yoktur, Muazzez İlmiye Çığ bile Sumerliler Türk’tür der. Sümerliler Türkmenistan’ın Anau kentinden Mezopotamya’ya inmiş, Akad, Babil ve Asurlular bölgeyi ele geçirince de her yöne dağılmışlardır. 

Sümerlilerin kuzeyinde Subartu adında bir topluluk yaşıyordu. Akad yazıtlarında: Šubartum/ Šú-ba-ri, Sumerlilerin yazıtlarında da “Subir” olarak geçen millet Subar/ Sabir/ Sibir Türkleriydi. MÖ 3 binlerden MÖ 6.yy’a kadar varlık gösteren Subarlar, İskitlerin Saban boyu olarak karşımıza çıkarken, Sibirya’nın da isim babası olmuştur. Yani koskoca coğrafyaya Sibir Türklerinin adı verilmiştir. Ama kimse bu konudan bahsetmez. 

Türkolog ve Azerbaycanın eski bakanı olan Firudin Ağasıoğlu “Göbeklitepe kronolojileri değiştirecek çetin sorunlar ortaya çıkarmıştır ve Subar Türk Boylarının burada olması çok önemlidir” diyerek bizleri uyarmaktadır. Göbeklitepe şimdiye kadar bulunmuş insan yapımı en eski yapıdır, ondan öncesi yoktur.



Göbeklitepe'den çalınan Heykel, MÖ.10bin-8bin.
ve Hakasya'dan Heykel MÖ 3bin, 
Soralım kendimize niye çalındı? Özellikle de bu heykel?


Azerbaycan'dan Prof.Dr.Gazanfer Kazimov:

 "...8000 yıl önce (yani, m.ö. 6. binyılda) Altay’da hiçbir insanoğlu yaşamamıştır. Bu çağda insanın yaşadığı yerler olarak Anadolu’nun güneyi, Mezopotomya toprakları, İran yaylası adlandırdığımız topraklar ve Türkmenistan bozkırlarının batısı gösterilmektedir. Bugün Türk yurdu gibi sunulan yerlerdeyse yerleşim çok sonraları, ancak 5000 yıl önce başlamıştır. Avrupa bilimadamlarının söz konusu teorisinde Türklerin yerleşim yeri olarak Sayan-Altay’ın gösterilmesi kasıtlıdır ve eski Azerbaycan ve Anadolu topraklarına Türklerin sonradan gelme olduğunu kanıtlamak amacını taşımaktadır. Altay Türk’ün beşiği değil. Türk’ün beşiği Anadolu’nun güneyi, Azerbaycan ve özellikle Mezopotomya topraklarıdır...."  der.





Kazimov hocanın da dediği gibi Avrupacılar Türklerin anavatanını Altay olarak gösterilir, lakin buz devrinin bitmesiyle Altay çevresindeki katastrofik seller MÖ 12000 - MÖ 9000 arasında meydana gelmiştir, yani yaşam yoktur (anlatılan tufan da bu mudur bilemem). Türklerin anavatanını dil ve kültür göçüne göre de değerlendirmek gerekir. Kazimov gibi Ağasıoğlu’da Altay'ı Türklerin ikinci vatanı olarak görür, orada çoğalmış ve geri dönmüştür der. Bu da Firudin hocanın haritasını haklı çıkarır; Sibirya adının, bu bölgenin yerlisi olan Subar Türkleri'nin sibiryaya gitmesinden sonra verildiğini de hatırlamak gerekir. [[ Ayrıca en eski neolitik yerleşim MÖ.6500 gibi Türkmenistan'dadır, MÖ 5500 ile Kazakistan takip eder.]]

Ahmet Taşağıl hoca  “Türkler batıdan çok doğuya göçmüş ve Çinleşmiştir” der. Köl Tigin anıtında : O yöne (yani Çin’e) gidersen, Türk milleti öleceksin” yazar. [[( Burada Çin yerine Arap'ı koyun !? )  [[Konuyla ilgili yeni bir kitap çıktı: Kürşat Yıldırım “Bir zamanlar Türk idiler, Türk Kökenli Çinli Aileler]]




Gobustan/Azerbaycan ile Latmos/Muğla-Aydın kaya resimleri


Gobustan’daki kaya resimleri de MÖ 11 binden başlar.  6000 den fazla kaya resmi, 40 kadar kurgan ve 20 adet de milattan önceki döneme ait yerleşim yeri vardır. Kıpçak Türklerinin burada doğduğu Cengiz Alyılmaz hoca tarafından kanıtlanmıştır. Gobustan Türkçe'de Gobu-Kobu-Kovuk, boşluk - yarı çöl anlamındadır. Kıpçak kelimesi de Ağaç Kovuğu kelimesinden türetilmiştir. Orta Asya'daki Gobi Çölü’nün adı da bu kelimeden gelir.  Moğolca değil Türkçedir. Gobi Çölü derken, bir bakıma Kovuk (Gobu)/Boş Çölü, yani Çöl çölü diyoruz. Aynı şey Baykal gölü içinde geçerlidir, Bay zengin anlamındayken Kal/Köl göl anlamındadır. Yani Baykal Gölü demek yanlıştır, Bay Köl'dür adı. Tıpkı, Altau için Altay Dağları (Al Dağları olmalı) dediğimiz gibi...



Azerbaycan Pedagoji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cefer M. Ceferov  Gobustan için şunları söylemiştir: "Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz tarafından hazırlanan “Gobu”stan’ın Gizemi (“Kıpçaklar”a Giden Yol) adlı kitap, Türk boylarının en eski kaya üstü tasvirlerini ve yazı medeniyetini konu almaktadır. Kitapta Gobustan’daki petroglifler ve diğer epigrafik ögeler 21 yöntem uygulanarak belgelenmiştir. Bu belgeleme yöntemlerinin büyük bölümü epigrafya bilimi için yeni ve orijinal olma özelliği taşımaktadır. Yazarın Gobustan’daki tespitlerini Türk Dünyası’nın farklı bölgelerindekilerle mukayese etmesi, binlerce km uzaklıkta bulunan epigrafik ögeler arasındaki benzerlikleri bilim dünyasıyla buluşturması eserin en orijinal yanlarından birini oluşturmaktadır." 



Gobustan Kaya resimlerinde 'Dış Oğuz' damgasını Latmos'ta da görüyoruz.



Yani kısaca, “Gobustan Türk Tarihine aittir”. Gobustan’daki MÖ 11 bin den kalan resimler ile MÖ 6 binlere dayandırılan Latmos ve Mersin kaya resimleri arasında inkar edilemeyecek bir şekilde benzerlik vardır. Gobustan ile Göbeklitepe nin hem tarih olarak, hem de mesafe olarak yakın olmasını dikkate almalıyız. Kars, Hakkari, ve Ankara Güdül’de de Türk kaya resimleri vardır. Koruma altına alınmalıdır, çünkü bunlar atalarımızın bize bıraktığı tapu senedir.



Gobustan ile Mersin'den kaya resmi