19 Aralık 2024 Perşembe

Words of the Ancestors

 


Altay Amanjolov "Ataların Sözleri"(1982) "Words of the Ancestors"

Аманжолов А. С. (Altay Sarsenuly Amanzholov), Kazakh Turcologist

After all these researches, we can mainly focus on the following questions: ‘In which epoch did the Old Turkic script appear?’ and ’How long did this writing tradition last? To what extent are the recent assumptions that the emergence of the Turkish alphabet dates back to the V century correct? In the last twenty years, written evidence has been found that can give a complete answer to all these questions.

F.K. Arslanova, one of the archaeologists who decided to solve the mystery of the ancient kurgans on the left bank of the Irtysh River, started excavation work in 1960. In the course of research on the whole set of signs and insignia of the kurgans found near the village of Bobrovoye in Pavlodar region, which all archaeologists are talking about, he took the kurgans back to the Saka period, to the V and IV centuries BC. In it were found various artefacts, the remains of the hero, his horse and a bone amulet attached to the horse's girth. The bone amulet was carved in the shape of a roe deer (maral). From right to left it reads as follows : 

AK MARAL ["Ақ сықын" — "Ақ марал"; "Ak sikyn" - "Ak geyik (White Deer)"]

The runic inscription on the amulet shows that the writing of the distant ancestors of the nomadic tribes speaking Old Turkic was the writing system of the Sakas. This inscription clearly proves the incorrectness of the previous estimate that the runic script appeared among nomadic tribes in Southern Siberia and Kazakhstan only in the fifth century, and furthermore, it shows that this alphabetic script was in use a thousand years before this date. In 1970, at the foot of the mountains around the Ili river, near the city of Esik, a voluminous kurgan [#Issyk] dating back to the Saka period (V.-IV centuries BC) was excavated. One of the excavators was K.A. Agishev. The #kurgan contained a headdress of a warrior dressed in gold, a golden dagger and a machete, several plates and a small silver bowl with some incomprehensible cryptic figures resembling runic writing. Twenty-six runic symbols were engraved on the outer surface of the small silver bowl in two rows. 

The first row of signs on the silver bowl resembles the Old Turkic runic signs, while the second row resembles the alphabet signs of the Mediterranean region (especially the Ancient Greek and Aramaic letters). In the Old Turkic language, we have written this inscription from right to left; 

‘Brother, you can have a heart! Strangers can obey! Even the food can be plentiful!’. [‘Аға, саған (бұл) ошақ! Бөтен (жат ел адамы) тізеңді бүк! Халықта азық-түлік (мол болғай!)!’"Brother, (this) is a hearth for you! Kneel to a stranger (foreigner)! Let the people have food (abundance!)!"]

This Old Turkish inscription from the #Saka period firstly shows that when a person opens up to the outside world and life, he will need various items; secondly, it shows the determination of the people to overcome enemies; thirdly, it expresses the desire of a people who strive for success and happiness.

The great value of this writing is the following: It proves concretely that the language of the Saka tribes who settled in the territory of Kazakhstan in ancient times was the Old Turkic language. Moreover, it proves that the traditional view that the first nomads on the territory of #Kazakhstan did not have any form of writing is unfounded; it also demonstrates the fact that 2500 years ago the Turkic-speaking tribes knew and widely used alphabetic writing.

As a result, it is an indisputable fact that the Old #Turkic runic script comes from the same source as the script of our distant ancestors and has been used for 1500 years.

(İNG.çeviri SB)

***

Bütün bu araştırmalardan sonr, ağırlıklı olarak şu sorular üzerinde durabiliriz: "Eski Türk yazısı hangi çağda ortaya çıkmıştır?" ve "Bu yazı geleneğinin ömrü ne kadar sürmüştür?. Türk Alfabesinin ortaya çıkışının V.yüzyıl olduğunu belirten, son zamanlara değin söylenmiş olan varsayımlar gerçekte ne derece doğrudur? Son yirmi yılda bütün bu sorulara tam bir cevap verebilecek yazılı bir kanıt bulundu.

İrtiş nehrinin sol yakasında yer alan eski kurganların gizemini çözmeye karar veren arkeologlardan biri olan F.K. Arslanova, 1960 yılında kazı çalışmalarına başladı. Bütün arkeologların üzerinde konuştuğu Pavlodar bölgesindeki Bobrovoye köyü yakınlarında bulunan kurganların işaret ve nişanlarının bütünü üzerinde yapılan araştırmalar sırasında o, kurganı tâ Saka dönemine, MÖ V. ve IV. yüzyıllara götürdü. İçinde, ait olduğu çağın gizemini taşıyan elyapısı değişik maddeler, kahramandan arta kalan eşyalar, atı ve atının gem kayışı üstüne tutturulmuş kemik bir nazarlık bulunmuştur. Kemik nazarlık bir karaca (maral) şeklinde oyulmuştur. Bunu sağdan sola doğru şu şekilde okuruz : 

AK MARAL ["Ақ сықын" — "Ақ марал"; "Ak sikyn" - "Beyaz geyik"]

Nazarlık üzerindeki runik yazı, Eski Türkçe konuşan göçebe kavimlerin uzak atalarının yazısının, Sakaların yazı sistemi olduğunu gösterir. Bu yazı, runik yazının Güney Sibirya ve Kazakistan'daki göçebe kavimler arasında, ancak beşinci yüzyılda ortaya çıktığı yolundaki önceki tahminin yanlışlığını açık olarak ispatlar, dahası bu alfebetik yazının bu tarihten bin yıl önce kullanımda olduğunu gösterir. 1970'te, İli nehri çevresindeki dağların eteğinde, Esik kenti yakınlarında yer alan, Saka dönemine kadar uzanan (MÖ V.-IV. yüzyıllarda) hacimli bir kurgan kazıldı. Kazı işini yönetenlerden birisi de K.A. Agışev'ti. Kurgan'ın içinde altın giysili bir savaşçıdan arta kalan bir başlık, altın bir hançer ile pala, çeşitli tabaklar ve üzerinde runik yazıyı andıran anlaşılmaz bir takım şifreli şekillerin bulunduğu küçük gümüş bir tas bulunmuştur. Küçük gümüş tasın dış yüzeyine işlenmiş olan yirmi altı tane runiğimsi sembol, iki sıra halinde yazılmıştır. Gümüş tasın üzerinde yer alan ilk sıradaki işaretler, Eski Türk runik işaretlerini andırmakta, ikincilerse Akdeniz bölgesindeki (özellikle de Eski Yunan ve Arami harflerine) alfabe işaretlerine benzemektedirler. Eski Türk diliyle biz bu yazıyı sağdan sola olarak, 

"Kardeş, bir kalbe sahip olabilirsin! Yabancılar itaat edebilir! Hattâ ki erzak bereketli olabilir!", diye çevirebiliriz. ["Аға, саған (бұл) ошақ! Бөтен (жат ел адамы) тізеңді бүк! Халықта азық-түлік (мол болғай!)!""Kardeşim, (bu) sana bir ocak! Bir yabancıya (yabancıya) diz çök! Halkın yiyeceği (bolluğu!) olsun!"]

Saka döneminden kalma bu Eski Türkçe yazı ilk olarak, bir insanın dış dünyaya ve yaşama açıldığı zaman çeşitli eşyalara ihtiyaç duyacağını; ikinci olarak, halkın düşmanların hakkından gelinmesi konusundaki kararlılığını gösterir; üçüncü olarak da başarı ve mutluluk için çabalamış olan bir halkın isteğini anlatır.

Bu yazının büyük değeri şudur: Eski çağlarda Kazakistan arazisinde yerleşmiş olan Saka kavimlerinin dilinin Eski Türk dili olduğunu somut olarak kanıtlamaktadır. Dahası Kazakistan topraklarındaki ilk göçebelerin hiçbir yazı türüne sahip olmadıkları şeklindeki geleneksel görüşün temelsiz olduğunu da kanıtlar; ayrıca 2500 yıl önce Türkçe konuşan kavimlerin alfabetik yazıyı bildiği ve yaygın şekilde kullandığı gerçeğini ortaya koyar.

Sonuç olarak, Eski Türk runik yazısının uzak atalarımızın yazısıyla aynı kaynaktan geldiği ve 1500 yıldan beri kullanıldığı su götürmez bir gerçektir.

Altay Amanjolov "Ataların Sözleri"(1982) "Words of the Ancestors"

[TR çeviri Mehmet Ölmez, Erdem Dergisi, cilt 5, sayı 15, Eylül 1989,sayfa 797-802]


#Turkish #Scythians #Sacae #Turks