16 Nisan 2020 Perşembe

Georgios Maniakes; Doğu Roma İmparatorluğu'nda Bir Türk Komutan




Doğu Roma İmparatorluğu'nda Bir Türk Komutan;
"Deli" Georgios "Maniakes"


Maniakes'in İsyanı - Psellos

"Bu adamı kendim de gördüm ve hayretler içersinde bakakaldım. Çünkü doğa, komuta etmek isteyen bir adamın tüm niteliklerini ona vermişti. Boyu on metreydi, onu görenler sanki bir tepeye ya da bir dağın zirvesine bakar gibi bakmak zorundaydı. Maniaces'in görünümünde bir yumuşaklık ya da hoşluk yoktu. İşin doğrusu, daha çok ateşli bir kasırga gibiydi. Sesi gök gürültüsünü andırıyordu. Elleri de yeterince güçlüydü, sanki duvarları ve pirinç kapılarını titretecek, yerinden oynatacaktı. Bir aslan gibi hızlıydı. Kaşları ürkütüyordu. Adamla ilgili beklediğiniz her şey özellikleriyle uyumluydu. Bazıları, hakkındaki korkunç söylentileri, kahramanlıklarını duymuş ve anlatılan abartılı görünüşünden dolayı ondan korkuyordu. Onu görenler ise gördükleri karşısında şaşkına dönmüştü...

Georgios Maniakes bir anda ordu komutanı rütbesine yükselmedi. Yani, bir gün trompet üflerken ertesi günü ona lejyonun önderliği emanet edilmedi. O basamakları kademeli olarak üst sıralara kadar yükseldi. Bununla birlikte, zaferi göğüslediği sırada tekrar hapse atıldı ve bir süre daha elde edeceği başarılarından uzak kaldı. İmparatora bir fatih olarak dönmüştü, ama sırtından bıçaklanmıştı. Üst düzey bir görevli ile birlikte tüm silahlı kuvvetlerin komutanı olarak Edessa'ya (Urfa) gönderilmişti. Bu askerler genç ve hırslıydı, böylece asla geçmemesi gereken bir yola çağırdılar. Burada hem onun, hem de bizim için işler ters gitmişti ve Edessa'da yakalanarak suçlandı... 

[Maniakes, 1030-1031 arasında Urfa'yı garnizon merkezi olarak elinde tutuyordu. Ancak tekrar Arapların eline geçti. (görsel) -SB]




Daha sonra Sicilya'yı feth etmesi için gönderildi....

İmparatorluğumuzun en soylu kısmını kaybedince İmparator Maniakes'i göndererek kaybettiğimiz yerleri tekrar geri almamızı istedi. Maniakes tüm gücüyle saldırdı. Düşmanı buralardan tamamıyle kovacak ve yolların kontrolünü geri alacaktı... Sicilya feth edilince oraya yerleşti. Ancak komşusu ondan nefret ediyordu. İmparatorla sıkı bir dostluk kurdu ve kızkardeşini de imparatora arkadaşlık etmesi için gönderdi. Aslında kızkadeşi vasıtasıyla imparatorun kulağına Maniakes hakkında doğru olmayan dedikodular fısıldıyordu. Maniakes'e karşı güvensizlik tohumları ekiliyordu. İmparator onu ödüllendireceğine hor görmeye başladı, bu da Maniakes'in İmparatorluğa karşı güvenini sarstı. Hatta Maniakes'in isyan ettiğini söylediler. Konstantin'in diploması yollarına başvurdu ama başarısız oldu. Çünkü gönderdiği elçi ne askeri deneyimi ne de gücü vardı. O sadece saraya girmeyi başarabilen bir sokak solucanıydı. Görevleri Maniakes'i öldürmek, ya da hapse atmak idi.

Elçi Maniakes'e doğru yelken açtı. Bir şeylerin döndüğünü anlayan Maniakes isyana hazır bir şekilde elçiyi bekliyordu. Aslında elçi gelmeden önce düşünceleri barışçıl idi ama elçi hiçbir şekilde güvence vermiyordu. Hatta elçi aniden bir ordu komutanı edasıyla atıyla Maniakes'e doğru hamle yaptı ve onu taciz etti. Kibirli bir şekilde ona vurdu ve korkunç bir şekilde cezalandırılacağını söyledi. Maniakes artık emindi, gizli niyetler vardı ve elçiyi vurmak için değil, korkutmak amacıyla elini kaldırdı. Elçinin yanındaki adamı ise isyana kalkıştığını söyleyerek yanındakilerini da şahit olmaya çağırdı. Maniakes'in de sonuçlarından kaçamayacağını da ekledi. Bu çok ciddi bir konuydu. Doğal olarak Maniakes'in ordusu onun yanında yer aldı ve elçi ile yanındakini öldürdüler. Artık imparator ile müzakere edilemeyeceğini de biliyorlardı ve açıkca isyanı başlattılar.

[Kendi askerleri tarafından imparator ilan edilen Georgios Maniakes İstanbul'a doğru yola çıktı, ancak Selanik'te İmparator'un sadık askerleriyle karşılaştı - SB]

Böylesine cesur ve strateji ustası olan birinin yanında savaşmak için sadece askeri çağdakilerin değil, genç yaşlı tüm erkeklerin akın akın gelmesi hiç de şaşırtıcı değildi. Zaferleri sadece sayıyla değil, deneyemi ve becerisiyle de kazandığını bilen ordusu savaş halinde paniğe hiç kapılmazdı. Birçok şehri ele geçirdi, hazinelerine sahip oldu ve birçok da esir aldı. Düşmanlarının hiçbiri ona saldırmaya cesaret edemezdi, çok korkuyorlardı. Hatta ondan o kadar çok korkuyorlardı ki bazıları güvenli bir mesafe oluşturmak kenara çekilerek emekli oldu.

Bu arada imparator elçinin suikastını ve Maniakes'in aptalca davranışı duydu. Onunla savaşmak için muazzam bir ordu hazırlattı. Sonra bu kuvvete kimin komuta edeceği sorunu çıktı. Konstantin eğer bu isyanı bastıramaz ve başarısız olursa, bunun bir işaret olacağını ve bir başka isyanın daha patlayabileceğinden korkuyordu. Kendi generalleri kendisine dönebilirdi. İkinci bir taklitçi ilkinden daha tehlikeli olabilirdi, çünkü emrinde hatırı sayılır bir ordusu olacaktı. İmparator bu sebeple bir generali değil, hadım edilmiş ve hiçbir şeye saygısı olmayan çok sadık bir hizmetkarını ordunun komutanı olarak görevlendirdi. 

Başkentten yola çıkan sadık hizmetkarı ile büyük ordusunun haberi Maniakes'e ulaştı. Ama ne ordunun üstün sayısı ne de stratejik konumları onu alarma geçirmemişti, planlarından sapamazdı. Amacı öncelikle imparatorun ordusu onu beklemeden nöbetçilerini yakalamak ve hafif silahlı birlikleriyle saldırmaktı.

İmparatorluğun ordusu savaş için pozisyon alırken çok yavaştı. Hatta, İmparatorun askerleri Maniakes'in de dövüşe katılacak olmasından endişe duyuyordu. Gerçi onu meydanda pek görme şansları olmadı, çünkü çok hızlı hareket ediyordu. Meydanda gürleyen sesiyle bir yandan emirler yağdırıyor, diğer yandan herkesin kalbine dehşet saçacak şekilde terör estiriyordu. Onun gururlu bir şekilde sayısız düşmanı alt ettiğini görmüşlerdi.... Birden sağ tarafından vuruldu. Görünüşe göre darbenin farkında değildi ve yüzeysel bir yara sandı, elini götürdü. Yarasından oluk oluk kan aktığını görünce ölümcül olduğunu anladı. Çaresizlik içinde kendi askerlerini geri çekmeye çalıştı. Aslında ordumuz biraz yol almıştı ama... Maniakes tüm gücünü yitirmişti ve bayılma üzereydi ve artık atını da kontrol edemiyordu. Son nefesini verirken dizginler elinden kaydı ve eyerinden yere düştü. Adamlarımız yine de cesaretlerini yitirmedi ve dövüşmeye devam ettiler.

Maniakes'in yaveri atının başıboş dolaştığını görünce hemen iki ordunun arasındaki boşluğa koştu ve Maniakes'in yerde yatan cansız bedenini gördü. Manzara o kadar şaşırtıcıydı ki Maniakes sanki toprağın tümünü kaplıyordu. İmparatorun askerleri Maniakes'i kendilerinin öldürdüklerini iddia ediyorlardı. Kafasını bedeninden ayırıp komutanlarına götürdüler. Hayal güçleri hiç bitmemişti, herkes bir şeyler söylüyordu. Ama asıl öldüreni asla bulamadılar. Yarasına bakılacak olursa da bir mızrakla öldürüldüğü ortaya çıkmıştı.

Maniakes kuşkusuz hayatı boyunca adaletsizliğe uğramıştı, ancak yaptığı her şeyle de övülmez. Ordusuna gelince, bazıları düşmanın dikkatini çekmeden kendi ülkesine kaçtı. Bazıları da kaçak olarak yaşadı. İmparatorun ordusu dönerken isyancının kafasını bir kazığa geçirerek başkente getirdiler. İmparator da halkın uzaktan bile görmesi için Büyük Tiyatronun tepesine diktirdi..." 

Michael Psellos (Chronographia, 1018-1078)
çev. SB


İmparator IX. Konstantinos Monomakos'a (1042-1055, Eşi Zoe ile Ayasofya mozaiklerinde görülmektedir) karşı Türk kökenli komutan "Deli" Maniakes ile başlayan isyan (1043) böylece sona erer. Maniakes'in Sicilya'daki macerası arkasından, Sicilya'daki "Maniace" kasabası ile Siraküza kalesi (Castello Maniace) ismini ondan alır.



İskandinav destanlarında "Gyrgir" olarak geçen,
Batılıların "Grek" diye tanıttığı, ancak Türk asıllı olan Komutan; 
"George Maniakes"


Ayasofya / Konstantin - İsa - Zoe



"11. yy.’ın tanınmış kumandanlarından olan George Maniakes, Selçukluların Ermenistan’da ilk görünmeye başladığı dönemde Anadolu’ya yerleşen ve İmparator Basileios II’nin hizmetine giren bir Türk aileye mensuptur. Maniakes, genç yaşta Anadolu’daki Bizans garnizonunda görev yapmaya başlamış ve 1029 yılında bir kumandan olarak Bizans tarihindeki yerini almıştır. Aynı yıl içinde Protospatharios ünvanıyla, Telukh (Dülük) olarak adlandırılan (bugün Ceyhan nehrinin doğusuna düşmektedir) theme’in Strategosu (vali-kumandan) olmuştur. Daha sonra İmparator Romanus III, Devri’nde Araplara karşı girişilen savaşta göstermiş olduğu başarıdan dolayı aşağı Fırat vilayetlerinin idaresi ile ödüllendirilen Maniakes, Katepanos sıfatıyla Samasota’ya (Samsat) tayin edilmiştir.

Bu idari bölge haricinde Kapadokya’da da arazi sahibi olan Maniakes, 1031 yılında Bizans adına Urfa şehrini ele geçirmiş ve Hz. İsa’nın Kral Abgar’a göndermiş olduğu söylenen meşhur mektubu bularak İmparator Romanus III’e göndermiştir. Maniakes’ın Urfa’yı ele geçirmesi ile ilgili olarak Muralt, şehrin Urfa Emiri Nasr Eddaullah Mervan safında yer alan Türk Süleyman ismindeki bir kişinin Araplara ihanet etmesi sonucu Maniakes’ın Urfa’da birçok yeri ele geçirdiğini belirtmektedir. Bu bilgiye göre, Maniakes ile Türk Süleyman’ın kuşatma sırasında birbirlerinden haberdar olabilecekleri uzak bir ihtimal olmasa gerektir.

İmparator Manuel Dönemi’nde de komutanlığa devam eden Maniakes, Urfa’daki görevinden alınarak Türkmenlere karşı koymak üzere Vaspurakan’a [Van Gölü çevresi - SB] gönderilmiştir. Daha sonraki yıllarda ise İmparatorluğ’un batı sınırında Sicilya’da Araplara karşı düzenlenen savaşlarda görev alan Maniakes büyük başarılara imza atmıştır. 

Daha sonra Magistros ünvanıyla 1042 yılında asayişi sağlamak üzere İtalya’ya gönderilen Maniakes bir iftira sonucu sahip olduğu ünvanı kaybetmiştir. Bunun üzerine isyan eden Maniakes, bulunduğu Güney İtalya’dan aynı dönemde isyan etmiş olan Sırplardan da yardım alarak, Selanik’e doğru ilerlemiştir. İstanbul’dan gönderilen ordu ile Ostrovo’da karşılaşan Maniakes, savaş başlamadan önce kendi askerleri tarafından imparator ilan edilmiştir. Bundan sonra ise savaşı kazanmak üzereyken hayatını kaybeden Maniakes’in ölümü ile Bizans tarihinin seyri değişmiştir denilebilir."


Yonca Anzerlioğlu
Bizans İmparatorluğu'nda Türk Varlığı
Türkler Cilt 6, s.351-375






Goudelios Maniakes (Maneak), father of Georgios Maniakes (Skylitzes 387.87)

1030
Deception & massacre of Arabs by Georgios Maniakes at Telouch.

1031
Capture of Edessa by Georgios Maniakes.

1032
Defence of Edessa by Georgios Maniakes against Nasr ad-Dawla ibn Marwan of Miepherkeim.
Dispatch from Edessa to Constantinople of Christ's letter to Abgar.

1033
Georgios Maniakes began yearly tribute from Edessa.

1034
Military commanders (Georgios Maniakes & Leon Lependrenos) sent to new posts.

1035
Georgios Maniakes sent to Southern Italy as supreme commander.

1037
Reconciliation & African intervention in Sicilian civil war put Byzantines on defensive. 

1038
Michael Sp(hr)ondeles & Georgios Maniakes arrived in Sicily. 
Georgios Maniakes won much of Sicily, defeating Arabs at Remata with Norman aid.

1040
African Arab ruler again crushed by Maniakes in Sicily, but escaped home (through fault of Stephanos?).
Disputes with Stephanos led to conviction & recall of Maniakes for treachery.

1042
Release from prison of Konstantinos Dalassenos & Georgios Maniakes  
Georgios Maniakes arrived at Taranto, united Byzantine forces & built fort at Tara  
United Norman forces drove Maniakes back to Taranto, but failed to lure him out to fight  
Reign of Zoe & Theodora: military men (Nikolaos, Konstantinos Kabasilas, Georgios Maniakes)  
Maniakes went to Monopoli, then Matera, conducting mass executions   
Romanos Skleros took vengeance on Maniakes in Anatolikon, attacking his estates & his wife  
Peace established in Italy by Georgios Maniakes  
Pardos patrikios arrived in Italy with 2 colleagues & a large sum of gold & silver, to replace Maniakes  
Pardos brought a guaranteed pardon for Georgios Maniakes if he immediately gave up his rebellion  
Georgios Maniakes rebelled in S Italy, killing Pardos & later "Tubachi" protospatharios  
Georgios Maniakes went to Bari, but nobody obeyed him  
Konstantinos IX organised a huge army under Stephanos the eunuch against Georgios Maniake

1043
Basilieos Theodorokanos arrived in Italy as katepano to capture Maniakes with local aid: but he had left  
Maniakes crossed to Dyrrachion & won a first battle  
Battle of Ostrobos: sudden death of Georgios Maniakes at moment of victory
His head was sent by the general (Stephanos) to the emperor (Konstantinos) who raised it on high in the theatre (Zonaras 17.22.18) 
Collapse of Maniakes' rebellion after his death; triumph of Konstantinos IX (& Stephanos Pergamenos)  
Epitaph in the persona of the dead Georgios Maniakes  
Psellos wrote Orationes panegyricae 2 for Konstantinos IX, with summary of recent history  
Failed plot of Stephanos Pergamenos in favour of Leon, strategos of Melitene











Doğu Roma'da her şey "Grek" değildir...