23 Eylül 2025 Salı

Hint Asıllı İngiliz Casus

 

İngiltere'nin Tuttuğu Suikastçı



Anafartalar Caddesi'ndeki Hafızamız ve Mustafa Sagir

Vahap Candan


İngilizler, sömürgesi altındaki Hindistan’ın çeşitli yerlerinden zaman zaman birkaç Hintli çocuğu hükümet adına eğitmek üzere İngiltere’ye gönderirlerdi. Hindistan’ın Peşaver şehrinde dünyaya gelen Sagir’i de henüz on yaşındayken İngiltere’ye götürdüler. Önce Londra’nın küçük bir kasabasında özel bir okulu sonra Lincoln Koleji ve Cambridge Üniversitesi’ni bitirmişti. İngiliz MI6 gizli servisi tarafından yetiştirilen Sagir, Arapça, Farsça, Almanca ve Türkçe bilmekteydi. İyi yetiştirilmiş bir ajandı. İstanbul’a ve Ankara’ya gelmeden önce Afganistan'da ve Mısır'da İngiltere adına önemli operasyonlara imza atmıştı.

1920 yılının ortalarında İstanbul’a gelir. Casusluktaki başarıları dolayısıyla, Sagir, Anadolu’daki Millî Mücadele’yi baltalamak ve Ankara’nın durumu hakkında ayrıntılı bilgiler toplamakla görevlendirilir. Rolünü çok iyi oynamıştır: İngiliz düşmanı bir Hindistan Müslümanı ve Hint Hilafet Komitesi murahhası olarak tanıtır kendini ve İstanbul’da Milli Mücadele’ye destek verenlerin arasına sızar. İstanbul Şehzadebaşı’ndaki evinde “Türk ve Hint Uhivveti İslamiyye” adlı bir

cemiyet kurmuştur. Evinde Mustafa Kemal, Enver Paşa, Cemal Paşa gibi komutanların resimleri asılıdır. Cemiyete gelip gidenler arasında Milli Mücadele’ye kaçak silah ve mühimmat gönderen Erkân-ı Harp Subayı Filibeli Ali Bey, Yüzbaşı Emin Bey ile Muğlalı Mustafa Bey gibi milliyetçiler de vardır. 

Bu nüfuzundan yararlanan Sagir, Anadolu’ya silah kaçıran gizli örgütlerdeki Türk dostlarının yardımıyla Kasım 1920’de İstanbul’dan Anadolu’ya geçirilir. Aralık ayında Ankara’ya ulaşır. İngiliz örgütünün verdiği asıl göreve gelmiştir sıra. Aslında Mustafa Kemal başta olmak üzere Milli Mücadele’nin ileri gelenleri de Sagir’i beklemektedir. Onun İngiltere adına istihbarat yapan bir ajan olduğuna dair ciddi bilgiler vardır Ankara’da.

Ankara’ya geldiği gün onu iltifatla karşılayanlar arasında Ankara Valisinin yanı sıra İstiklal Mahkemesi Başkanı Kılıç Ali Bey de vardır. Ankara istihbaratı da kendi oyununu kurmuştur. Mustafa Kemal Paşa da kabul eder Ajan Sagir’i. O sırada Kılıç Ali Bey de Kemal Paşa’nın yanındadır. Görüşme sonrasında Sagir’i uğurladıktan sonra Paşa, Kılıç Ali’ye dönerek “Mükemmel bir casustur.” der. Ali Bey başını sallayarak, takip ettiklerini söyler.

İngiliz Ajanı Sagir Ankara’da kaldığı süre içinde bakanlarla ve gazetecilerle dostluk kurmaya çalışır. Amacı fırsatını bulursa Kemal Paşa’ya suikast yapmaktır.

Ankara’dan İstanbul’a sık sık mektup gönderir. Aslında mektup kılıfına sokulmuş raporlardır gönderdikleri. Aynı yöntemi 1910 yılında Mısırlı direnişçilerin arasına sızarak kullanmıştır, deneyimlidir. 1. Dünya Savaşı yıllarında Afganistan’a giderek yine İngiltere adına casusluk yapmış, Afganistan kralına suikast düzenlemiştir.

Sagir’in İstanbul’a gönderdiği mektuplar, İleri gazetesinden Cavid Bey aracılığı ile kod adı Ramiz Bey olan gizli şef Albay Nelson’a ulaşmaktaydı. Sagir, takip edildiğinden şüphe duymuyor; Milli Mücadele’nin ileri gelenlerinin kendisine mutlak güvendiklerini düşünüyordu. Türk istihbaratı, Sagir’i takip ediyordu, mektuplarını görünmez mürekkeple yazdığını tespit etmişti. İstanbul’a, Albay Nelson’a ulaşan mektuplar, kimyasal bir tozla sıvazlandıktan sonra görünür oluyordu. Mustafa Kemal’in günlük hareketleri, “hangi saatte evden çıktığı, yanında kimlerin bulunduğu, nasıl bir otomobille gezdiği, otomobilin hızı gibi birçok bilgiyi içeriyordu. Günü gelince kullandığı eşya ve giysileri tek tek arandı ve şüpheleri doğrulayan başka delillerin bulunması üzerine hemen tutuklandı” ve deliller İstiklal Mahkemesi’ne gönderildi. (Aybars, sh.76).

Sagir’in yargılanmasına 10 Mayıs 1921’de başlanır. Mahkeme heyetinin başkanı, onu, Ankara’ya gelişinde iltifatla karşılayan Kılıç Ali’dir. Duruşmalar Hakimiyet-i Milliye gazetesinde günü gününe yayımlanır. Mustafa Sagir, İngiliz Dışişleri bakanlığı emri ile Mustafa Kemal’i, Afganistan Kralı’nı öldürdüğü gibi öldürmekle görevlendirildiğini hemen kabul eder. Kabul etmekten başka çaresi yoktur; çünkü deliller çok açıktır. Ayrıca Anadolu’da bulunan İngiliz gizli teşkilatı hakkında önemli bilgiler verir. Mahkeme, 23 Mayıs 1921’de idam kararıyla sonlanır. Sagir’in Mahkemedeki son sözleri ise “Evet, suçlamaları kabul ediyorum ama bana idam cezası vermeniz hukuka aykırıdır.” anlamındadır:

“…Bu memleketin evladından değilim. Hıyanet-i vataniyye ile maznun olamam. (suçlanamam) Ben Türk milleti ile perverde olmadım. Beni İngiliz yetiştirdi, siz yetiştirmiş olsaydınız, size de aynı hizmeti yapardım.” diyerek bu suçtan dolayı idam edilemeyeceğini ileri sürdü. Yani “Türk olmadığım için vatana ihanet etmiş sayılmam" demişti. İhanet edilen vatan, Türk vatanıydı. Fakat casus Türk değildi. Ne kadar akıllıca!

İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, İngiliz (işgal) Yüksek Komiseri Sir H. Rumbold, Hintli Ağa Han ve daha birçok yetkili ya da İngiliz-perver, Sagir'in serbest bırakılmasını ister. İngilizlerin ısrarlı taleplerine rağmen karar 24 Mayıs 1921’de Karaoğlan meydanında (bugünkü Ulus Meydanı) sabaha karşı infaz edilir.


Vahap Candan

Bütün Dünya Dergisi, Haziran 2025



İlgili

Casus Arkeologlar 1-9