SAYFALAR

22 Kasım 2019 Cuma

Kadeş Savaşı'nda Türkler





II. Ramses - Kadeş Savaşı





Dünyanın ilk yazılı antlaşması. Hattuşa (Boğazköy)

Eşit şartlarla imzalanan ve tarihin bilinen ilk uluslararası olan Kadeş Antlaşması MÖ. 1269 yılında, Hitit Kralı III. Hattusilis ile Mısır Firavunu II. Ramses arasında yapılmış ve o devrin diplomatik dili olan Akadca ile yazılmıştır. Antlaşmanın Akad diliyle yazılmış üç kopyası bulunmaktadır. 1906 yılında Hugo Winckler ve Teodor Makridy tarafından birlikte yürütülen Türk-Alman kazılarında, başkent Boğazköy-Büyükkale’de bulunmuş olan kopyalardan bir tanesi Berlin’de bulunmakta, iki tanesi de İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde bulunmaktadır.


Antlaşmanın Mısırca’ya tercüme edilmiş kopyaları Karnak ve Ramesseum’daki Amon tapınaklarının duvarlarına kazınmıştır. Bunlar orjinalinden biraz farklı olarak antlaşmanın ehemmiyetini Mısır’a atfetmekte ve barışın bir lütuf olarak imzalandığını vurgulamaktadırlar. Antlaşmanın Hitit metni, resmen kabul edilmiş şartlara çok yakın bilgiler içermektedir.


2. Ramses’in saltanatı Hitit devletine düşmanca bir tavır takınmasıyla başlamasına rağmen, her iki süper güç de ilgi alanlarını başka hususlara çevirebilmek ve hepsinden önemlisi “Deniz Kavimlerinin” gizli saldırılarına karşı koyabilmek için birleşerek birlikte müdafaa ve saldırı şartlarında anlaşarak barış yapıyorlar. Antlaşmadan bazı bölümler: Mısır memleketinin kralı, büyük kral, kahraman Ramses’in Hatti memleketinin kralı Hattuşili ile iyi dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır.”


Mısır kralı şu sözlerle devam etmekte: Aramızda daimi olarak iyi kardeşlik ve barış kurdum. Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki ilişkilerde iyi kardeşliğin ve iyi barışın kurulması için şunları söylüyorum: İşte, Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki ilişkiye gelince, öteden beri tanrı onlar arasında düşmanlığa izin vermediğinden antlaşma ebedidir... 
Eğer dış memleketlerden bir düşman Mısır kralı kardeşin Ramses ve Mısır memleketine saldırırsa ve onun kardeşi “bana yardıma gel” diye haber gönderirse, Hatti memleketi kralı, Büyük Kral Hattuşili piyadelerini, süvarilerini gönderecek ve benim düşmanımı öldürecek.” (arkeofili)




***

Kadeş Savaşı'na bir de aşağıdaki açıdan bakalım;


- Mısır, öncülü olmadan birden beliren yazıyı Sumerlilerden almıştır. Mısır'ın ilk sakinleri Türkler'dir.

- MÖ 1670 li yıllarda Kassitlerin de aralarında bulunduğu, karışık topluluklardan meydana gelen Hiksoslar (İkesus olarak da geçer, İke-Susa'dan gelenler; Mısırlılar 'Çoban Krallar' der) Mısır'ı işgal eder. Başkentleri Avaris'tir. Atı, arabayı, yayla birlikte birçok askeri malemeyi Hiksoslar öğretmiştir. Atlı kurganlar Hiksoslar dönemindendir.

- Hititler savaşa giderken barış döneminde oldukları Kaşkalardan savaşçı almıştır. Hititlerle MÖ 17.yy'dan beri sürekli savaşmıştır. Hitit kralı Arnuwanda-kraliçe Aşmunikal metninde geçen Nerikka (Nerik), Hurşamadan, Gaştama (Kastamonu), Kammama, Tumamana, İşhara, Dankuşna, Tapaşawa, Taggasta, Şerissa, Tastaressa, Tarugga ülkelerinin Kaşkalar tarafından ele geçirildiğinden bahseder. Kaşkalar Muşki ve Urartu ile de ittifak kurup Asurlulara karşı da savaşmıştır. Kaşkalar Turovalıların da müttefiklerindendir. Karadeniz bölgesinde yerleşik olan Kaşkalar/Gaşgalar demir/çelik eşya üretimi ile ünlüdür. Kaşkalar ile Muşkiler Saka/İskit boylarındandır, bu yüzden Türk tarihi açsından çok önemlidir!

- Firavun unvan değil özel addır. Mısırlılar tarafından Mısırlıları tarif etmek için asla kullanılmamıştı. Firavun (Pharaoh) Hiksoslardan Beduin Jabarin hanedanına mensup, 15.yy da Mısır'ı yöneten kralın adıdır. Yahudiler Fiavun'dan kaçtıktan sonra tüm kralları Firavun unvanıyla andı. (Mustafa Waziri, director-general of Luxor's Antiquities). Ashraf Ezzat ise "Mısır ne Firavun ne de İsraillieri bilirdi (Egypt knew no Pharaohs nor Israelites)" der. Yapılan kazılarda da köle değil işçi kentleri bulunmuştur. "Piramitlerde çalışan onca işçiyi niye beslesin ki ödeme yapabiliyorken" der Adel Okasha, " Piramit işçileri Mısırlıydı ve köle değildi" der Zahi Hawass. Ayrıca Piramitler inşa edilirken Mısır'da Yahudi yoktur (Prof.Amihai Mazar).

- Mısır'da rahiplerden sonra savaşçılar (ordu) sınıfı gelir. Savaş zamanı ne Sami ne de Hami kökenli Mısırlılar savaşçı olarak katılmaz, askerlikten kaçardı. Firavunlar bu yüzden ordusunu Anadolulu savaşçılardan oluştururdu.





SARİSSA (Şerissa) - Kuşaklı/Sivas

Kadeş antlaşmasının imzalandığı yer olduğu iddia edilir:

"Sarissa´da yapılan arkeolojik kazılarda büyük bir tapınak, birçok tablet, tarihteki ilk yazılı anlaşma, çömlekten yapılmış ikiz boğa (Rhyton) heykeli ve çok sayıda eser çıkartıldı. Kazılarda bulunan MÖ 1285 yılında tabletlere işlenmiş tarihteki ilk yazılı anlaşmanın Mısırlılarla Hititler arasında yapılan Kadeş Barış Anlaşması´nın metni olduğu tespit edildi. Metinde, ‘Sarissa´nın Fırtına Tanrısı´nın şahitlik etmiştir‘ ifadelerinin yer aldığı ortaya çıkartıldı. Ayrıca kentte kralların konakladığı, dini bayramların yapıldığı düşünülüyor. Kazı ekibinin ‘C Binası´ dediği 76 metre uzunluğundaki tapınak binası MÖ 1525 tarihlendiriliyor ve ‘Hitit kentlerinde bulunanların en büyüğü´ olarak tanımlanıyor.  Kazılarda bulunan tabletler arasında 18 fal, 3 bayram metni, 12 dinsel kült dokümanı bulundu ve birçoğu Sivas Arkeoloji Müzesi´nde sergilenmekte." (Basın; İHA, 31.07.2018)


Aslında birçok anlaşmada Sarissa'nın Fırtına Tanrısı üzerine yemin edildiği yazmaktadır. Kadeş antlaşmasının Sarissa'da bulunmuş olması, onun orada imzalanmış olduğunu kanıtlamaz. Hitit kralı ile eşit seviyede olan Mısır Firavunu antlaşmayı imzalamak için Anadolu topraklarına gelmez, bu diplomasiye aykırıdır.


Sarissa adı; -ss-li yer adları Anadolulu olsa da Hititçe değildir, yani Hint-Avrupa dilinden değildir! Ayrıca 'Pelasgca' dedikleri Larissa yer adına da çok benzemektedir. Bu sebeple de Sarissa yer adının Hattilerden kalmış olması gerekir


Kızıl (Güney), Gök (Mavi-Doğu), Kara (Kuzey), Ağ (Ak-Batı) ve Sarı (Merkez)... 

Türklerde renk ile bildirilen yer adları mevcuttur; Sarıkamış, Sarıca, Sarıcalı, Hazarların Saraşen (Sarışın) kenti, Sarı Göl, Sarısu, Sarıdolama Tepesi, Sarıbaba Dağı gibi...

Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu "Azərbaycanda coğrafi durumla bağlı güneyli boya qızıl, qızılanlı, orta və batılı boya sarı, sarıcalı, ağca, ağ xəzər, quzeyli boya qaralı, qara xəzər deyildiyi kimi, ağ qıpçaq-qara qıpçaq, ağ tatar-qara tatar, ağ hun-qara hun, ağ noqay-qara noqay, ağ mañğıt-qara mañğıt bölgüləri rəng-cəhət gələnəyinin türk toplumu içində davam etdiyini göstərir" demektedir. Hatta boy adları olarak da karşımıza çıkar: "Altay boyları daxilində belə bölgü önə çıxmışdır: qara almat-sarı almat, qara todoş-sarı todoş, qara d´ağıraq-sarı d´ağıraq, qara irkit-sarı irkit, qara sayoñ-sarı-sayoñ, qara toğus-sarı toğus" (Dokuz Bitik, cilt 2)

Semra Bayraktar