13 Ağustos 2014 Çarşamba

KUMAN-KIPÇAK / CUMAN-KIPCHAK




Napolyon 
"Hangi Rus'un altını biraz karıştırsanız Tatar çıkar" demişti. 
Tamamıyla doğru değilse bile, 
gerçeği büyük ölçüde yansıtan bir sözdür bu.

Aynı şekilde Türk dünyasında yaşayan Türk dilli halkların neredeyse tamamının damarlarında Kıpçak kanı vardır.





Hunlar döneminde Ting-ling, Göktürkler döneminde Seyanto veya Sir-Tarduş ve daha sonraki dönemlerde Kıpçak, Çin kaynaklarında Kinça, Rus kaynaklarında Poloves, Batı dillerinde Kuman olarak geçen bu Türk boyu, Milat öncesinden başlayarak günümüze kadar  Doğudan Batıya doğru Türk dilli halklardan Saka-Yakutlar, Uygurlar, Altaylılar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler (Oğuzlar ve Anadolu Türkleri dahil), Azerbaycanlılar, Kazan ve Kırım Tatarları, Karakalpaklar; gayr-ı Türk halklardan Tacikler, Araplar, Pakistanlılar, Ruslar, Ukraynalılar, Bulgarlar, Macarlar, Ermeniler ve Gürcülere bol miktarda etnik gen ve kan şırınga etmişlerdir. 

Bugün Ukrayna'da soyadı "Enko" ile bitenler Kıpçak asıllıdır.

Kıpçaklar, tarihte üç güçlü beylik, sekiz kabile federasyonu, Kimaklarla ortak bir devlet kurmuşlar, ama kendi müstakil devletleri olmamış; bunu önce Harezmşahlar, sonra Moğol istilası önlemiştir. Yine Altın Orda Hanlığı'nı aslında bir Kıpçak Hanlığı olarak görmek gerekir. Mısır Memluk devleti de tamamıyla bir Kıpçak devleti idi.

Günümüzde Kazan Tatarları dediğimiz halk, aslında İdil Bulgarları ve Kıpçaklardır. Kırım Tatarları da ağırlıklı olarak Kıpçak ve Oğuzlardan teşekkül etmektedir. Karaimlerin dili aslında Kıpçak lehçesidir.

Kaşgarlı Mahmud'un deyişiyle Türk halklarının en yakışıklısı olan Kıpçaklar için "Türk halklarının katalizör boyu" denilmesi son derece tabiidir.


Kıpçaklar - Türk Halklarının Katalizör Boyu
Sercan M. Ahincanov (Selenge Yayınları)



.....

Kumanlar ve Tatarlar
Osmanlı Öncesi Balkanlar'da Doğulu Askerler 1185-1365
Istvan Vasary
çev. Ali Cevat Akkoyunlu
Önsözü

Bizans, ilk kuruluş anından yıkıldığı 1453 yılına kadar barbar saldırıları ve akınları tehlikesiyle yaşamak zorunda kaldı. Doğudan, Anadolu üzerinden gelen Osmanlıların Konstantinopolis'e (İstanbul) vurdukları ölümcül darbenin dışında, imparatorluğa kadar ulaşan saldırıların en tehlikeleri Tuna'nın kuzeyinden kaynaklanıyordu.

4.yüzyılın ikinci yarısında Hunlarla başlayıp, 13.yüzyılda Tatarlarla sona eren dönem...

Kavim göçleri içinde önemli bir dalga yeni bir devletin doğmasında temel etken oldu : 

Asparuh'un (Esperüh=Esperik) göçebe savaşçıları 679-680 yıllarında Tuna Nehri'yle Haimos  (Balkan) Dağları arasında Bulgar İmparatorluğu'nu kurdular. Muzaffer Bulgar Türkleri izleyen iki yüzyılda Slavlaştı ve sonunda, Boris'in 867'te Hıristiyanlığı kabulüyle Bizans Kilisesi'nin bir parçası oldular.

Ne var ki Bizans İmparatorluğu eski topraklarından Moesiya'nın kaybını hiç bağışlamadı ve birçok girişimden sonra İmparator II.Basileios Bulgararoktonos (Bulgar Katili) 1018 yılında Bulgar direnişini ezmeyi başarıp, o dönemin Bulgaristan'ını Doğu Roma İmparatorluğu'na kattı. Güney Slav halkının Hellenleştirilme sürecinin başlamış, Bulgaristan'ın hem siyasi hem de idari-dini bağımsızlığı yitirilmiş olmasına karşın, Bizans göçebe kavimler sorununu kuzey sınırlarından uzaklaştımayı başaramadı.

Dahası , Bizans'ın kuzeyindeki rakibinin yok olması, bölgede bir iktidar boşluğu doğurduğu gibi, Bizans da göçebe kavimlerin yeni ve daha güçlü saldırılarıyla baş başa kaldı.

11.yüzyılda, Tuna'nın sağ kıyısındaki rakipleri Peçenekler ve Oğuzlardı.

Aynı yüzyılın ikinci yarısında da yeni bir göçebe birliği, Kumanlar, Bizans'ın çıkar alanına girdi. Bizanslılar tarih kadar eski yöntemlere başvurarak, Balkanlar'da Peçenek egemenliğine son vermek için Kumanları kullandı.

Kumanlar 1091'den sonra Balkanlar'da üstünlüğü ele geçirirken, 1185-1186 yıllarında Bulgar İmparatorluğu'nun yeniden kurulmasında ve kaderinde çok etkin oldular. Dahası , Dördüncü Haçlı Seferi, Konstantinopolis'teki Latin Krallığı ve İznik İmparatorluğu tarihlerinde temel rol üstlendiler.

Tatarların 1241 yılında Avrupa'yı istila etmelerinden sonra batıya kaçmak zorunda kaldılar ve gruplar halinde Balkanlar'a yerleştiler. Bulgar seçkinleriyle daha önceden kurdukları yakın bağlardan yararlanarak, iki yeni hanedanın (Bulgaristan'ın Terter ve Şişman hanedanları) kuruluşunda görüldüler.

Tatarlar İkinci Bulgar İmparatorluğu'nu yenip, yeni Tatar devleti Altın Orda Hanlığı'na haraç vermek zorunda bıraktılar.

Bulgaristan 13.yüzyılın sonlarından 14.yüzyılın ilk birkaç on yılına kadar Altın Orda Hanlığı'nın egemenliğinde kaldı.

Kumanların 1185'te İkinci Bulgar İmparatorluğu'nun kuruluşundan ve izleyen yıllardaki katkıları Balkanlar'ın siyasi ve etnik haritasında büyük değişikliklere neden olacaktı.

1185 yılı Balkan tarihindeki gerçek bir dönüm noktasıdır, Balkan topraklarında yeni bir çağ başlamıştır.

Berdibek (Berdi Beg) Han'ın 1359'daki ölümü ve ardından Altın Orda Hanlığı'nda baş gösteren kargaşa Tatarların Balkanlar'daki varlığına kesin bir son verdi.

Öte yandan, Osmanlı güçlerinin Avrupa'daki ilerleyişleri şu önemli gelişmelerle izlenebilir :  1354'te Gelibolu'nun fethi... 1361'de Edirne'nin alınması ve sonunda , 1389'da Kosova Polje'de (Kosova) Sırp bağımsızlığının sona ermesi.


Çoğunlukla Hıristiyanlaşarak Bizans'ta 1259-1319 arasındaki gelişmelerde önemli rol oynayan ve Türkopol olarak adlandırılan paralı Türk savaşçıları...Türkopolların ve Türklerin farklı bir yaklaşım gerektirdiği kanısındayım : onların tarihi daha çok Balkanlar'da Osmanlı varlığının öncesine ait olmalı....

Kumanlarla Tatarların tarihlerinin aydınlatılması için de çok araştırma yapıldı, ama Balkanlar'daki tarihleri pek önemsenmedi. 

Birkaç dağınık göndermenin ve imanın dışında Kumanların ve Tatarların Balkanlar'daki tarihlerine ayrılmış bir çalışma olmadığı gibi, konuyla ilgili araştırmalar bile Kumanlara ve Tatarlara farklı "ulusal" (Bulgar, Sırp ve Rumen) tarihleri açısından yaklaşmaktadır....

1030'lu yıllara gelindiğinde bugünkü Kazak stepleri olan geniş topraklar Kıpçak birliğinin egemenliğindeydi, UZ ya da OĞUZ boyları (Rus kaynaklarında TORKİ) Yayik (Ural) ve Volga nehirleri arasındaki bölgeyi denetliyordu ve Peçenek kavimler birliği de Volga'dan Aşağı Tuna'ya kadar uzanan ve günümüz Ukrayna, Moldavya ve Eflak'ını oluşturan geniş steplere hakimdi.

Bu insanların göçebe yaşamlarını göz önünde bulundurunca, bu sınırların ancak yaklaşık olarak değerlendirilmeleri gerekir. Türk dilleri konuşan kavimlerin en batıdaki kolu olan Kıpçakların başlangıçtaki yurtları, 9. ve 10. yüzyıllarda güneybatı Sibirya'da Tobol ve İşim nehirlerinin ortalarıyken, yukarıda da belirtildiği gibi bu topluluklar 1030'lara kadar daha güneye yayılmışlardı.

11.yüzyılın ortalarında Avrasya step bölgesinde görülen geniş çaplı göçebe kavim hareketi, Kıpçak birliğinden bazı bölümlerin Rus prensliklerinin güneyince, Pontik step bölgesine sarkmalarıyla sonuçlandı.

Bu tarihi olayın tanıkları İranlı Mervezi* (y.1120) ve Ermeni Urfalı Mateos (ö.1142) idi. Mervezi QUN adında bir halktan söz ederken, Urfalı Mateos'un aynı bağlamda XARTESK (nefes ile seslendirilen k'ermenice çoğul sonekidir) adlı bir halktan bahsetmesi dikkat çekicidir.

*Marvazi /Minorsky s,29-30 : Onlara (Türklere) QUNLAR (da) dahildi. Bunlar Kita-Han'dan korkup geldi. Nasturi Hıristiyan (idiler) ve otlak sıkıntısı çekince yurtlarından göçtüler. Aralarında "Harezmşah Ekinci b.Koçkar (?) (var ? ya da vardı?). 

QUNları kovalayan (ya da izleyen) QAY adlı halk onlardan daha kalabalık ve daha güçlü oldukları için onları (yeni?) otlaklarından kovdular. Onlar daha sonra Şarilerin topraklarına göçtüler ve Şariler Türkmenlerin topraklarına göçtüler, onlar da GHUZZ ülkesinin doğu kısımlarına kaydılar. 

GHUZZ Türkleri o zaman Bacanakların, Ermeni Denizinin (?) kıyılarındaki ülkesine göçtüler."  (Bu pasajın daha ayrıntılı incelenmesi için bkz. Marvazi/Minorsky s.95-104)


Aynı dönemde (11.yüzyılın ortalarına doğru) , Pontik steplerini fetheden yeni göçebe kavimler de Κουμάνοι (byz-turc) adıyla Bizans kaynaklarında görülmeye başlar.

Aynı kavimler Latin kaynaklarında Comani, Cumani ya da Cuni , Alman kaynaklarında Valwen ve Rus kaynaklarında Polovci (Polovec sözcüğünün çoğulu) olarak geçer.

Ermenice, Almanca ve Rusça etnonimleri Kumanların kendi kendilerine taktıkları ve Türk dilleri (ve bağlantılı dillerde) "solgun" anlamına gelen Qoman / Quman adından türetilmiştir.

Örneğin Rus vekayinameleri "Kumani, rekshe Polovci" cümlesini birçok kere kullandığından ve 1241 tarihli bir Latin kaynağında da "Comani, quos Theutonice Valwen appellamus" görüldüğünden paralleliğin o dönem insanları için açık olduğuna kuşku yoktur.

11.yüzyılda Pontik bölgede görülmeye başlanan yeni göçebe kavim konfederasyonu farklı kaynaklarca Quman olarak adlandırılsa da , Quman adını Müslüman olmayan bir kaynaktan aldığı sanılan İdrisi'nin dışındaki bütün Müslümanlar Kıpçak adını kabul etmektedir.

Adların bu çifte kullanımının temelinde yatan etnik gerçek nedir?

Mervezi'nin metnine dayanarak, Kıpçaklarla Kumanların başlangıçta iki farklı halk olduklarını iddia edebiliriz. Kumanlar Huanghe'nin geniş kıvrımının doğusunda, örneğin aslen Türk  kökenli ÖNGÜTLER gibi Nasturi topluluklarının yakınında yerleşmiş olmaları olasıdır.

Kitanlar 10.yüzyılın sonlarına doğru egemenliklerini bu geniş toprak parçalarını da kapsayacak biçimde genişletince, Kitan genişlemesi çok sayıda kavmi yurtlarından etmiş olmalıdır.

Kumanların ya da Kunların güneydoğu Sibirya'da ve Kazak bölgesindeki Kıpçak birliği topraklarına 11.yüzyılın ortalarına doğru ulaşmış olmaları gerekir.

Tarihsel yöntemin karanlık, temel verilerin de eksik olmasına rağmen, sonuç hakkında en küçük bir kuşku yoktur. 

12.yüzyılın sonuna varıldığında TÜRK KÖKENLİ İKİ BİRLİK , KIPÇAKLAR VE KUMANLAR birleşmiştir.

Siyasi ve kültürel anlamda bir karışma süreci gerçekleştikten ve 12.yüzyılın ortası ya da sonundan sonra, aynı kavim ittifakına uygulanan çeşitli isimler arasında bir farklılık belirlemek imkansız olmuştur. Bir zamanlar ittifakın farklı dallarını tanımlamak için kullanılan adlar ( Kıpçak, Kuman ve çeşitli türevleri : Polovec - Valwe - Xartes ) söz konusu döneme varıldığında birbirlerinin yerine kullanılı olmuş, kelimenin köküne bakmaksızın, bütün ittifakı temsil eder olmuştur.

Kuman ve Kıpçakların etnik yaratılışının en büyük uzmanı olan Marquart'ın belirttiği gibi : " Seit dem Ende des 12.Jahrhunderts sind die Namen Qypcak, Polowci und Komanen nicht mehr auseinander zu halten" (12.yüzyılın sonundan beri Kıpçak, Polovec ve Kuman adlarının birbirlerinden ayırt etmek imkansızdır.) 

Farklı adların birbirine karışmalarının en güzel örneği Qipcak ve Quman adlarının açıkça aynı olduğunu idda eden 13.yüzyılda Fransisken gezgni Guillelmus Rubrus'ta bulunacaktır.

Rubruc Doğu yolunda Kırım'dan ayrıldıktan sonra, şunları yazmaktadır : " Kıpçak adı verilen Kumanlar bu topraklarda sürülerini otlatıyor, ama Almanlar onlara valanlar, topraklarına da  Valania diyor, İsidorus da don Nehri'nden Azak Denizi'ne ve Tuna'ya (kadar uzanan bölgeye) Alania adını veriyor. Ve bu topraklar Tuna'dan Don'a, Asya'yla Avrupa'nın sınırına kadar uzanıyor ; Tatarlar gibi hızlı at süren bir insan oralara iki ayda varabilir. Bütün bu topraklarda Kıpçaklar ve Kumanlar yaşıyor, Don'dan daha uzağa, on günlük yolda olan Volga'ya kadar olan bölgede de."

Ve başka bir yerde : " Ve yolumuza devam etmek için geçtiğimiz, bu iki nehir (Don ve Volga) topraklarda Tatar istilasından önce Kuman Kıpçakları yaşıyordu."

12.yüzyılda ve 13.yüzyılın başlarında Kıpçak-Kuman birliği İrtiş Nehri'nin ortalarından Aşağı Tuna'ya kadar uzanan çok büyük bir alana egemendi. Bu geniş topraklarda 1241'deki Moğol istilasına kadar merkezi bir güç tarafından siyasi bir birlik oluşturulmamıştı.

Bir Kıpçak ya da Kuman imparatorluğu da yoktu ; farklı Kuman topluluklarının başlarında kendi iradelerine göre hareket eden, çevresindeki Rus prenslikleri, Balkanlar'da Bizans, Kafkaslar ve Harezm gibi bölgelerin siyasi hayatına müdahale eden bağımsız hükümdarlar ya da hanlar tarafından yönetilen farklı Kuman grupları bulunuyordu.

Birbirlerine gevşek bağlarla bağlanmış kabilelerden oluşan bu Kıpçak-Kuman toprağının adı Müslüman tarihçi ve coğrafyacılara göre Deşt-i Kıpçak (Kıpçak stepleri), Ruslar için Zemlja  Poloveckaja (Polovci Ülkesi) veya Pole Poloveckoe (Polovci Ovası), Latin kaynaklarında da Cumania'dır.

Deşt-i Kıpçak veya Cumania'nın farklı kaynaklar için aynı bölgeyi ifade etmemeleri doğaldı ; ancak pars pro toto (bütünü temsil eden parça) Müslüman kaynaklar bölgeden söz ederken Deşt-i Kıpçak'ın doğu bölümlerini, Ruslar ve Batı dünyası ise kuman'nın batı taraflarını ima ediyordu.

Farklı kaynaklar, bulundukları yere ve çağa bağlı olarak, geniş Kuman topraklarının değişik bölgeleri için kendilerine özgü adlar kullanıyordu.

Örneğin Dominiken rahiplerin Kuman misyonları Karpat havzasının doğusuna geçmeye başladıkları 13.yüzyılın başlarında , Kumanya öncelikle bugünün Eflak ve Moldavya'sı anlamına gelirken, doğu sınırları oldukça belirsizdi. Rusların gözünde Pole Poloveckoe öncelikle Dinyeper ve Volga arasındaki steplerdi.

Kumanya'nın tümüyle tanınması, 1241'deki Moğol istila fırtınasından ve özellikle ünlü Dominiken ve Fransisken gezginlerin yolculuklarının sonrasında gerçekleşti. Bu gezginler Kumanya topraklarının sınırlarını büyük Moğol saldırısının öncesinde çizdi. 1246'da Plano Carpini tümüyle dümdüz (tota est plana) olan  ve içinden dört büyük nehir, Dinyeper, Don, Volga ve Yayik (Ural) geçen bütün Kuman toprağını (totam terram Comanorum) baştan  başa geçti. 

Daha sonra, Kuman hudutlarını eksiksiz tanımlarken, tarifini şu sözlerle bitiriyordu : "Ve belirtilen topraklar geniş ve uzun." 

Dikkat çeken bir nokta, Plan Carpini, Kumanya'nın doğu sınırlarını belirtmezken, gezideki yoldaşı Benedictus Polonus'un notlarında doğuda Yayik (Ural) Nehri'nin Kumanya'yı Kangitlerin ülkesinden ayırdığını açıkça yazıyor olmasıdır.

Bu Kangitler kimdir?

Durumu açıklıkla anlamamıza yardımcı olan Fransisken gezgin, Guillelmus Rubruc'tur.  İtinerarium'da bu halkın Kumanlarla akraba olduğunu öne sürer (Cangle, quedam parentela  Comanorum) ve başka bir bölümde de Hazar Denizi'nin kuzeyinde şimdi Tatarların yaşadığı bir çöl olduğunu, "ama daha önceleri burada Qangli (=Kanglı) adı verilen Kumanların yaşadığını" belirtir.

Dolayısıyla,  adları Moğol döneminden önce de bilinene Qanlilerin Kıpçak-Kumanların yakın akrabası TÜRK asıllı bir kavim ya da kavimler birliği olması gerekir.

Moğolların Gizli Tarihi'nde sıklıkla geçen adları her seferinde Kıpçaklarla birlikte belirtilir. (Kanglin Kibça'ut (Ligeti) Kanglin Kibça'ud-i (Ligeti) Kanglin-i Kimça'ud-i (Ligeti). Başka yerde doğrulamayan qimçag biçimi adın ikincil bir şekli olmalıdır.)

Plano Carpini Tatarlar tarafından yenilgiye uğratılan toplulukları sıralarken iki grubun adlarını da yan yana kullanır : Kangit, Comani.

Bir bütün olarak ele alındığında, Kanglilerin Kıpçak-Kuman birliğinin doğu kavim topluluğu olduğunu ve topraklarının Ural Nehri'nin doğusunda bulunduğu belirtebiliriz.

Kumanların 1123'te Tatarların elinden ilk yenilgi tattıkları Kalka'daki darbeden ve Kıpçak-Kuman birliğinin bir siyasi birim olarak sona erdiği 1241 ölümcül bozgundan sonra Kıpçak kabileleri kısmen dağıldı, kısmen de yeni Tatar-Moğol fathilerin egemenliğine girdi.

Mengü Kağan asi Kıpçakların iki önderini, Baçman ve Kaçir-üküle'yi ele geçirmeyi başarmıştı. Baçman Kıpçak kavminden, Olbirlik kabilesinden, Kaçir-üküle de As kabilesindendi. Buradan her iki önderin de Kıpçak birliğinden olduğu, ama öncelikle Olbirlik ve As kabilelerine bağlı olduğu anlaşılır. Kıpçak birliğinin içinde yer alan As kabilesi, daha önce de İranlı Alanları birliği olarak ayrı bir siyasi birimdi.

12. ve 13. yüzyıl Kuman adları içinde BAŞKOR (Başkurt), İmek, Kitan ve Urus....

*Reşideddin (1236-1237 Tatar Savaşı )
Ras/Ali-zade, s129 : "ez cemaat-i Kibçakan ez kavmi Ölberlik ve Kaçir-üküle ez kavm-i As har du-ra-ba-girift. 

Aynı Kıpçak kabilesine Dımışki'nin listesinde bozulmuş biçiminde Ölberli olarak rastlanır.  (Dimashqi/Mehren s,264. Marquart, Komanen s.157, Bargü olarak;d'ohsson Histoire s.338 Elberli olarak) slovo o polku lgoreve'de Ol'bery olarak belirtir. (Menges, Vost s.122-124 Fasmer s.133)





NOTLAR:

Cumans or Kumans, nomadic East Turkic people, identified with the Kipchaks (or the western branch of the Kipchaks) and known in Russian as Polovtsi. 

from the 11th century, for almost two centuries warred intermittently with the Byzantine Empire, Hungary, and Kiev. They founded a nomadic state in the steppes along the Black Sea, and were active in commerce with Central Asia and Venice. In the early 13th century the Cuman were defeated . Some were sold as slaves, and many took refuge in Bulgaria and also in Hungary, where they were gradually assimilated into the Hungarian culture. Others joined the khanate of the Golden Horde (also called the Western Kipchaks), which was organized on the former Cuman territory in Russia.


example:

*Elizabeth the Cuman
Elizabeth the Cuman was the Queen consort of Stephen V of Hungary. She was regent of Hungary during the minority of her son in 1272-1277. Cuman chieftain Seyhan (Turkish name) was her father.

She and her husband Stephen V of Hungary were parents to six known children:

1 Elizabeth of Hungary (c. 1255 - 1313). Married firstly Zavis Vítkovci, Lord of Rosenberg, Skalitz and Falkenstein. Married secondly Stefan Uroš II Milutin of Serbia.
2 Catherine of Hungary (c. 1257 - after 1314). Married Stefan Dragutin of Serbia.
3 *Maria of Hungary Queen of Naples (c. 1258 - 25 March 1323). Married Charles II of Naples.
4 Anna of Hungary (c. 1260 - 1281). Married Andronikos II Palaiologos.
5 Ladislaus IV of Hungary (August, 1262 - 10 July 1290). Married Elisabeth of Hungary
6 Andrew of Hungary (1268 – 1278), Duke of Slavonia.



........



....Those peoples who destroyed Xazar realm and finally absorded its population were the Pacanags and Qumans, who laid the foundaton for the population of Northwest-Turkic speech in Eastern Europe. In Islamic sources, these peoples are often called Qypcaq, the same name, of unknown etymology, by which the Eurasian plains are designated.

However , the Turkic peoples who had marched on the steppes of present day Ukraine, long after the disintegration of the Hunnic Empire but evidently between the formation of the Bulgarian Tribal Confederacy and the invasion of Xazaria by the Qypcaqs, did not belong to the latter: they must originally have constituted the westernmost outpost of the Western Türküt Empire and thus belonged to one of the OGUZ Confederacies.

They are better known through the Old-Russian chronşcles although the latter furnish no information about their earlier wherebouts. At the end of the 9th century, when the Magyars marched through the Pontic steppes and crossed the Dnepr near Kjiev in 898, on their way westward to Pannonia those OGUZ TURKS were evidently already located there.

...Pacaneg, appeared on the Don, pressed from the east by the OGUZ ...

According to Matt'eos Urhajec'i, in 1050-51, at the (people of the) Snakes, the UZ and the Pacinnakk were beaten by the fallow ones XARTESK the BLONDE,fallow = POLOVKCİ.

The Turkic Languages and Peoples: An Introduction to Turkic Studies
Karl Heinrich Menges



Pacanags= Pacaneg = Peçenek and proto-Bulgarians =
Xartesk = Polockci (Polovtsi) = Qypcaqs = Kuman = Kıpçak /Cuman = Kipchak = Deşt-i Kıpçak = Qumans =
Oguz = Oghuz = Oğuz = Guz = İsghuz = Ashguz = Ashguzai = Skuz = Scyth = All of them are The Turks

= Kipchaks and Cumans/Kumans : Blonde with blue eyes

= One of the Oguz tribe was called (QAY) KAYI Tribe and the symbol is IYI, which was also used in Bulgaria. (But they hide the truth and called as the symbol of a goddess, astronomy symbol,god symbol, came from Celtic, Slavian or even from Iranian, ect.ect....falsify info..!!!) PDF



How many "Europeans" or "Americans" use the surname, 
"Kipchak" "Kopchak"  "Kupchak" "Cuman" "Coman" or "Kuman", etc. ..? Please do your research...

Don't underestimate the Turks,
Because, the History can not be told without the Turks....

More about Kipchak Turks by Murad Adji


SARIŞIN VE MAVİ GÖZLÜ TÜRKLER
Dr.Tahsin Parlak - Qıpçaqlar/Kıpçaklar
video 1  /  video 2

SB.
______________________